speaking words1 Flashcards

1
Q

affection

A

affection
i. sevgi, düşkünlük, meyil, eğilim; etkileme; şefkât; hastalık

Examples
Nicholas has a deep affection for Mary.
Nicholas Mary’yi yürekten seviyor.
Nicholas didn’t know how to accept Mary’s love and affection.
Nicholas Mary’nin aşkını ve sevgisini nasıl kabul edeceğini bilmiyordu.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

revere

A

revere
f. büyük saygı duymak, önünde saygı ile eğilmek, tapmak, kutsamak, ululamak

Examples
In Japan, family is also revered and respected, and therefore women also look after the elderly: the grandparents, from both her and her husband’s sides.
Japonya’da aile kutsaldır ve saygı duyulur, dolayısıyla kadınlar, yaşlılara da, hem kendi ailesindeki hem de kocasının ailesindeki büyük anne ve babalara da bakmak durumundadır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

worship

A

worship
f. tapmak, tapınmak, taparcasına sevmek, ibadet etmek

i. ibadet, tapma, ilahlaştırma, aşırı saygı

Examples
That tribe worships its ancestors.
O kabile atalarına tapar.
Morning worship begins at eleven o'clock.
Sabah ibadeti saat on birde başlar.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

perky

A

perky
s. canlı, neşeli, hoppa, arsız, şımarık

Examples
Tom looks perky.
Tom şımarık görünüyor.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

divine

A

divine
f. tahmin etmek, içine doğmak; gaipten haber vermek; kehanette bulunmak; sezmek,

i. ilahiyatçı, rahip, ilahiyat, tanrıbilim
s. tanrısal, ilahi, tanrı’ya adanmış, harika, çok güzel, kutsal

Examples
Moses came down from the mountain bearing divine commandments.
Musa ilahi emirleri taşıyan dağdan indi.
That meal was simply divine.
O yemek sadece kutsaldı.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

On an average.

A

On an average.
ortalama olarak
Examples
On an average I go to the movies twice a month.
Ortalama olarak ayda iki kez sinemaya giderim.
He walks seven miles a day on an average.
O, günde ortalama yedi mil yürür.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

compassionate

A

compassionate
s. merhametli, şefkâtli, sevecen

Examples
I think Tom is compassionate.
Tom'un merhametli olduğunu düşünüyorum.
Tom is compassionate.
Tom şefkatlidir.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

unconditionally

A

unconditionally
zf. kayıtsız şartsız, mutlâka

Examples
Sovereignty unconditionally belongs to the nation.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

genuinely

A

genuinely
zf. gerçek olarak, gerçekten

Examples
I have no idea what I did. I genuinely have no idea.
Ne yaptığım hakkında gerçekten hiç bir fikrim yok.
Tom looks genuinely interested.
Tom gerçekten ilgili görünüyor.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

devotion

A

devotion

i. bağlılık, sadakât, düşkünlük, fedakârlık, özveri

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

kindness

A

kindness
i. iyilik, lütuf, nezaket, şefkât, iltifat

Examples
I really appreciate your kindness.
Kibarlığını gerçekten takdir ediyorum.
I will never forget your kindness.
Ben senin iyiliğini asla unutmayacağım.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

benevolent

A

benevolent

s. yardımsever, hayırsever, iyiliksever, müşfik

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

pillar

A

pillar
f. sütunlarla desteklemek

i. direk, dikme, sütun, payanda, destek, en önemli kişi

Examples
He stood motionless, like a pillar of salt.
O bir tuz direği gibi hareketsiz duruyordu.
The five pillars of Islam are belief, worship, fasting, almsgiving, and pilgrimage.
İslam’ın beş şartı; şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmektir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

talented

A

talented
s. marifetli, yetenekli, hünerli, kabiliyetli

Examples
His wife is quite a talented woman.
Onun karısı oldukça yetenekli bir kadındır.
Nicholas is one of the most talented people I know.
Nicholas tanıdığım en yetenekli insanlardan biridir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

dedicated

A

dedicated
s. ithaf olunmuş, verilmiş

Examples
He dedicated his life to medicine.
Hayatını tıpa adadı.
His father dedicated his life to science.
Babası hayatını bilime adamıştı.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

exemplary person

A

örnek alınacak kişi

17
Q

punctual

A

punctual
s. dakik

Examples
You can rely upon his being punctual.
Onun dakik olmasına güvenebilirsin.
She was advised by him to be punctual.
Onun dakik olması onun tarafından tavsiye edildi.
18
Q

possesses a good heart

A

temiz kalpli

iyi niyetli

19
Q

Bring up

A

bring up
çocuk yetiştirme

Examples
I was born and brought up in Tokyo.
Tokyo'da doğdum ve büyüdüm.
I was brought up by my grandmother.
Büyük annem tarafından yetiştirildim.
20
Q

Rely on

A

rely on
güvenmek, itimat etmek, bel bağlamak, dayanmak

Examples
I will help you. You can rely on me.
Sana yardım edeceğim. Sözüme inanabilirsin.
He relies on his wife financially.
Mali bakımdan karısına güveniyor.
21
Q

admire

A

admire
f. hayran kalmak, çok beğenmek, takdir etmek, hayran hayran bakmak, hayran olmak

Examples
He's the novelist I admire the most.
En çok hayran olduğum romancıdır.
Nicholas admired Mary for her bravery.
Nicholas onun cesareti için Mary'ye hayran.
22
Q

A bubbly personality

A

her daim iyimser ve mutlu olan kişi

23
Q

notify

A

notify
f. bildirmek, haber vermek, ihtar etmek, tebliğ etmek

Examples
Will you notify me after 3 minutes?
3 dakika sonra bana bildirir misin?
You should notify the police at once.
Derhal polise ihbar etmelisin.
24
Q

regarding

A

regarding
ed. gelince, hakkında, dair, ilişkin, konusunda, nazaran

Examples
We regard the situation as serious.
Duruma ciddi olarak bakıyoruz.
I regard crab as a great delicacy.
Benim için yengeç muhteşem bir lezzettir.
25
Q

sovereignty

A

sovereignty
i. egemenlik, hakimiyet, saltanat, bağımsızlık, yücelik, büyüklük

Examples
Sovereignty unconditionally belongs to the nation.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir

26
Q

cruel

A

cruel
s. acımasız, gaddarca, gaddar, hissiz, merhametsiz, zalim, korkunç; zor

Examples
It is cruel to club the seals to death for their fur.
Kürkleri için fokları sopa ile döverek öldürmek zalimliktir.
The boy was cruel to his dog.
Çocuk, köpeğe merhametsiz davranıyordu.

27
Q

The five pillars of Islam are belief, worship, fasting, almsgiving, and pilgrimage.

A

İslam’ın beş şartı; şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmektir.

28
Q

adversary

A

adversary
i. düşman, rakip, karşı kimse, hasım, muhalif, iblis

i. şeytan

29
Q

relentless

A

relentless
s. insafsız, acımasız, merhametsiz

Examples
Now you can see it coming right at us. Just a relentless tide of lava melting the street itself.
Tam üzerimize doğru geldiğini görebilirsiniz şimdi. Sokakta kendi kendine eriyen acımasız bir lava getgiti.
They’re relentless.
Onlar acımasızlar.

30
Q

vendetta

A

vendetta
i. kan davası

Examples
It’s like a vendetta now.
O, şimdi bir kan davası gibi.

31
Q

attach importance to

A

attach importance to
önem vermek, önemsemek

Examples
He attaches importance to this matter.
O bu konuya önem vermektedir.