book 8 Flashcards

1
Q

skulking

funky

A
  1. korkak; 2. yan çizmek; 3. pusuya yatmak;
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

roll call

A

yoklama

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

stereotype

A

stereotype
f. stereotipi basmak, tutturmak, klişeleşmiş lâflar etmek

i. stereotip, klişe, kalıpla basılmış eser, basmakalıp söz

Examples
But this is just a stereotype.
Ama bu sadece bir klişedir.
It's an old stereotype.
Bu eski bir klişe.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

pose a threat

A

tehlikeli bir durum ortaya çıkarmak

tehdit oluşturmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

waive

A

vazgeçmek
feragat etmek

Examples
“Objection. This certainly has no relevance.” “All objections have been waived till the trial.”
“İtiraz ediyorum. Bunun kesinlikle hiç bir ilgisi yok.” “Bütün itirazlar duruşmaya kadar ertelenmiştir.”

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

eligible

A

uygun
geçerli

Examples
Everyone is eligible regardless of nationality.
Milliyeti ne olursa olsun herkes uygundur.
She is in search of an eligible bachelor.
Evlilik için uygun bir bekar arayışında.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

withheld

A

vermemek
tutmak
alıkoymak

Examples
I think she is withholding information from the police.
Bence polisten bilgi saklıyor.
Tom withheld some important information.
Tom bazı önemli bilgiyi sakladı.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

secretions

A

salgı

salgılama

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

contraction

A

daralma
büzülme
kasılma

Examples
Contractions began.
Kasılmalar başladı.
there is a contraction in the education sector
eğitim sektöründe bir daralma var
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

respiratory

A

solunum

Examples
She suffers from a respiratory disease.
Bir solunum hastalığından muzdarip.
For absorption via the respiratory system.
Solunum sitemi vasıtasıyla emilimi için.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

maul

A

tokmak
yaralanmak
hırpalanmak

Examples
Tom was mauled by a dog when he was a kid.
Tom bir çocukken bir köpek tarafından parçalandı.
Tom was mauled by a vicious animal.
Tom bir yırtıcı bir hayvan tarafından saldırıya uğradı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

grip

A

grip
f. tutmak, yakalamak, kavramak, etkilemek, çekmek, anlamak, idrak etmek, sıkmak, sıkıştırmak, etkilenmek

i. sıkı tutma, kavrama, anlama, idrak, etkileme, hakim olma, el bagajı, toka, sap, kulp, set işçisi

Examples
He gripped the tennis racket tightly.
Tenis raketini sıkıca kavradı.
If I’d told the truth, panic would grip the city.
Eğer gerçeği söyleseydim, panik bütün şehri sarardı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

mandatory

A

manda uygulayan
zorunlu

Examples
A cooking course should be mandatory in schools.
Yemek kursu okullarda zorunlu olmalı.
Attendance is mandatory.
Katılım zorunludur.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

vigilant

A

uyanık
tetikte

Examples
Be vigilant.
Dikkatli olun.
We must remain vigilant.
Biz tetikte kalmalıyız.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

elaborate

A

ayrıntılı
özenli

Examples
Nicholas' explanation is very elaborate.
Nicholas'ın açıklaması çok ayrıntılı.
She made elaborate preparations for the party.
Parti için özenli hazırlıklar yaptı.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

accurate

A

doğru
kesin

Examples
The clock on that tower is accurate.
O kuledeki saat doğrudur.
My watch is more accurate than yours.
Saatim sizinkinden daha doğru.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

sweep

A

süpürme
tarama

Examples
She swept the dirt from the porch.
Verandadan dökülen kirleri süpürdü.
Nicholas asked Mary to sweep the floor.
Nicholas Mary'den yeri süpürmesini istedi.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

off the rails

A

raydan çıkmış

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

handed out

A

dağıtıldı

Examples
The teacher handed out the tests.
Öğretmen testleri dağıttı.
Keep your hands out of your pockets.
Ellerini cebinden çıkar.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

missus

A

hanımefendi

Examples
I guess I should get home to the missus.
Sanırım hanıma ev almalıyım.
How about we get the missus down here, have a little chat?
Eşinizi aşağıya çağırsak nasıl olur, kısa bir konuşma yapsak?

21
Q

surveillance

A

gözetim
gözetleme

Examples
The police have Nicholas under surveillance.
Polisler Nicholas’ı gözetim altına aldılar.
Somebody tipped off the gang members to the police surveillance.
Biri çete üyelerini polise ihbar etti.

22
Q

glorified

A

kaliteli

Examples
Glorify the ocean, but stay on the ground.
Okyanusu öv ama karada kal.

23
Q

initiation

A

başlatma

kabul töreni

24
Q

even if

A

Bile

25
Q

scraped

A

kazımak
sıyırmak

Examples
The boy fell and scraped his knee.
Çocuk düştü ve dizi sıyrıldı.
They scraped barnacles off the hull of the ship.
Geminin gövdesinden kaya midyelerini sıyırdılar.

26
Q

rug

A

halı
kilim

Examples
There are no rugs on the floor.
Yerde hiç kilim yok.
They climbed the rugged north face.
Engebeli kuzey yüzüne tırmandılar.
27
Q

intimidate

A

korkutmak

Examples
Nicholas has never been intimidated by anyone or anything.
Nicholas biri yada bir şey tarafından asla korkutulmadı.
I’m still intimidating you. I had the feeling you were both absent and present at the same time.
Sizi uyarıyorum. Her ikinizde burdasınız ama aklınız burada değil.

28
Q

snooping

A

her şeye burnunu sokma

Examples
Nicholas caught Mary snooping through his stuff.
Nicholas Mary’yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı.
Nicholas decided to snoop around and see what he could find out.
Nicholas etrafı merakla gezmeye ve ne olduğunu görmeye karar verdi.

29
Q

skunk

A

kokarca
aşağılık kimse

Examples
I swerved to avoid hitting a skunk.
Bir kokarcayı vurmayı sakınmaktan caydım.
The last time I saw Nicholas he was as drunk as a skunk.
Nicholas’ı son gördüğümde bir kokarca kadar sarhoştu.

30
Q

percussion

A

vurmalı

31
Q

intervals

A

aralık
ara
süre

Examples
Buses are running at 20 minute intervals.
Otobüsler 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.
Shall we order some drinks for the interval?
Ara için içecek sipariş edelim mi?

32
Q

cuddly

A

sevimli

33
Q

piggyback

A

omuza binmek

Examples
Daddy, I can’t walk any more. Could you give me a piggyback ride?
Baba, daha fazla yürüyemem. Beni omzuna bindirir misin?
Tom gave Mary a piggyback ride.
Tom Mary ile atçılık oyunu oynadı.

34
Q

preferable

A

s. daha iyi, tercih edilir, tercih edilebilir

Peace is preferable to war.
Examples
It is preferable that he gets there by tomorrow.
Onun yarına kadar oraya varması tercih edilir.
Peace is preferable to war.
Barış savaştan daha iyidir.

35
Q

extent

A
i. uzunluk, genişlik, yükseklik, alan, boyut, kapsam, derece, ölçü
Examples
I can trust him to a certain extent.
Belirli bir ölçüde ona güvenebilirim.
I can understand you to some extent.
Bir yere kadar seni anlayabilirim.
I can trust him to a certain extent.
36
Q

to some extent

A
  1. bir dereceye kadar; 2. bir ölçüde; 3. bir dereceye kadar;
37
Q

prejudice

A

prejudice
f. etki altında bırakmak, önyargılı olmasına neden olmak, zarar vermek (hukuk)

i. önyargı, peşin hüküm, sakınca (hukuk), zarar (hukuk)
Examples
Are you prejudiced?
Sen önyargılı mısın?
People here are very prejudiced.
Burada insanlar çok önyargılı.

People here are very prejudiced.

38
Q

counterparts

A

i. benzer, eş, emsâl; karşılık; akran, suret, meslektaş

Experienced players aren’t easily entrapped into leaving their counterparts.

Deneyimli oyuncular rakiplerini bırakmak konusunda kolay kolay aldanmazlar.

39
Q

talent

A

i. marifet, yetenek, kabiliyet, yetenekli kimse, eski para ve tartı sistemi

A talent agency represents actors.
Mary is young but full of talent.

40
Q

spacious

A

s. geniş, ferah, havadar, bol bol

This car is spacious and practical.

41
Q

cultivate

A

f. işlemek; ekip biçmek, yetiştirmek; ilerletmek, geliştirmek; kendini adamak, gayret etmek; kazanmaya çalışmak

42
Q

grill

A

f. ızgarada pişirmek, kızartmak, işkence etmek, sorguya çekmek
i. ızgara et, ızgara, parmaklık, kafes

When was the last time you grilled meat?

43
Q

determine

A

belirlemek
saptamak

Examples
I am determined to give up smoking.
Sigara içmeyi bırakmaya kararlıyım.
He is determined to go to England.
ingiltere'ye gitmek için kararlı.
44
Q

neglected

A

ihmal edilmiş
bakımsız

Examples
I regret having neglected my health.
Sağlığımı ihmal ettiğim için pişmanım.
Nicholas was accused of neglecting his duty.
Nicholas görevini ihmal etmekle suçlandı.

45
Q

backlog

A

backlog
i. birikim, birikmiş işler; yedek kütük (ocak), ihtiyat, rezerv; yarım kalmığ işler, yarım kalmış işler

Examples
Thanks to you, the backlog of tedious work has been completed.
Senin sayende, sıkıcı iş birikimi tamamlandı.

46
Q

additional

A

additional
s. ek, fazladan, ilave, ekstra, ilave edilen, katma

Examples
How much was the additional charge?
Ek ücret ne kadardı?
Our plan has lots of additional advantages.
Planımızın bir sürü ekstra avantajları var.

47
Q

inconvenience

A

inconvenience
f. sıkıntı vermek, rahatsız etmek, zahmet vermek

i. rahatsızlık, külfet, uygun olmama, zahmet, sıkıntı, sakınca, rahatsız eden kimse, sıkıntı veren şey, mahzur

Examples
I am inconvenienced when my wife is away.
Karım uzaktayken zor durumdaydım.
Would it inconvenience you to go yourself?
Tek başınıza gitmenizin bir sakıncası var mı?

48
Q

assignment

A

assignment
i. belirleme, kararlaştırma; atama, tahsis, tayin, görev, iş; ödev, ev ödevi; devretme, devir; feragat senedi, havale senedi

Examples
Have you done your assignment yet?
Henüz ödevini yaptın mı?
I was out of town on an assignment.
Ben bir görev için kasaba dışındaydım.
49
Q

prospective

A

prospective
s. olası, muhtemel, müstakbel, gelecekteki

Examples
The company invited their prospective customers to the party.
Şirket, olası müşterilerini partiye davet etti.