Phrasal verbs Flashcards
put up with
put up with
katlanmak, dayanmak, tahammül etmek, sineye çekmek
Examples I can't put up with that loud noise. O gürültüye dayanamıyorum. I can't put up with this any longer. Buna daha fazla katlanamam.
let down
let down
indirmek, düşürmek, yüzüstü bırakmak, hayal kırıklığına uğratmak, atlatmak, rezil etmek
Examples
You won’t be let down if you read the entire book.
Kitabın tamamını okursanız hayal kırıklığına uğramazsınız.
As she has been let down so much in her past, she can’t trust anyone.
Geçmişinde o kadar hayal kırıklığına uğradığı içindir ki kimselere güvenmiyor.
fall out
fall out
dökülmek, dışarıya çıkmak, eksilmek, sıradan çıkmak, ortaya çıkmak, bozuşmak, külahları değişmek
Examples
Did you fall out of bed? Let me help you.
No, no. I think I’m better off on hard surface
Yataktan mı düştün? İzin ver sana yardım edeyim.
Hayır, hayır. Sanırım sert yüzeyde daha iyiyim.
When I opened the door of the refrigerator an apple fell out.
Buzdolabının kapağını açtığımda bir elma düştü.
catch up with
catch up with
-e yetişmek
Examples He'll catch up with us in an hour. Bir saat içinde bize yetişecektir. I had to run to catch up with Nicholas. Nicholas'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
put forward
put forward
öne sürmek, ileri almak, öne çıkarmak, ileri sürmek, iddia etmek, sunmak
Examples
The opposition party put forward a bill to reduce income tax.
Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.
Why put forward excuses that no one will accept?
Kimsenin kabul etmeyeceği mazeretleri neden ileri sürelim.
pull out of
bırakmak (bir işi)
çıkmak (bir işten)
(bir şeyden/yerden) (güç vb kullanarak) çıkarmak
get away with
yanına kar kalmak
(birinin yaptığı bir şey) yanına kar kalmak
fall behind
fall behind
geri kalmak, yetişememek
Examples
He fell behind in his English class.
ingilizce dersinde geride kaldı.
American students are falling behind in math.
Amerikalı öğrenciler matematikte yetersiz kalıyor.
drop out
drop out
ayrılmak, çıkmak, bırakmak, okulu bırakmak
Examples Nicholas dropped out of the tournament. Nicholas turnuvayı bıraktı. Nicholas dropped out of the competition. Nicholas yarışmadan ayrıldı.
look back on
Gçmişe dönüp bakmak
anımsamak
Examples She looked back on her school days. Okul günlerini hatırladı. I sometimes look back on my childhood. Bazen çocukluğumu anımsarım.
get something across to someone
iyi açıklamak
iyi ifade etmek
iyi anlatmak