book 2 Flashcards

1
Q

seize

The policeman seized him by the arm.

A

yakalamak
kapmak

Examples
The policeman seized him by the arm.
Polis onu kolundan yakaladı.
He seized the pickpocket by the collar.
Yankesiciyi yakasından yakaladı.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

match

A

uygun olmak

karşılaşma
kibrit

Examples
If you strike a match, it makes a blaze.
Kibrit, çaktığınızda tutuşur.
If you strike a match, it makes a flame.
Kibrit, çaktığınızda alev çıkar.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

survey

A

anket

Examples
They will survey the desert island.
Onlar ıssız bir adayı araştıracaklar.
Their research used a survey method.
Onların araştırması bir anket yöntemi kullandı.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

restrict

A

sınırlamak

Examples
Freedom of speech was tightly restricted.
ifade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.
The police restricted access to the road.
Polis yola girişi kısıtladı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

ominous

A

uğursuz

Examples
That sounds ominous.
O uğursuz görünüyor.
That sure sounds ominous.
O kesinlikle uğursuz görünüyor.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

soundly

A

mışıl mışıl

Examples
He slept soundly.
O mışıl mışıl uyudu.
I slept soundly last night.
Dün gece mışıl mışıl uyudu
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

aisle (ail)

A

koridor
geçit

Examples
Would you like a window seat or a seat on the aisle?
Pencere kenarında veya koridorda mı koltuk istersiniz?
I think if they see a coat and tie on aisle 4,
Bence kravat ve ceketi olağan dışı bir durumda görürlerse,

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

output

A

çıktı
üretim

Examples
The output of this factory has increased by 20%.
Bu fabrikanın üretimi % 20 oranında artmıştır.
Fifty-seven symphonies That is an incredible output..
57 tane semfoni. Bu inanılmaz bir randıman.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

impose

A

yüklemek

Examples
Nicholas didn’t want to impose on Mary.
Nicholas Mary’ye zorla kabul ettirmek istemiyordu.
She imposes on her friends too often.
Çok sık arkadaşlarının zaafından yararlanıyor.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

implicate

A

bulaştırmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

predict

A

tahmin

Examples
The old man predicted our success.
Yaşlı adam başarımızı öngördü.
Everything Nicholas predicted came true.
Nicholas'ın söylediği her şey gerçekleşti.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

grant

A

hibe
bağış

Examples
Lincoln granted liberty to slaves.
Lincoln kölelere özgürlük verdi.
The defendant was granted an appeal.
Sanığa bir başvuru verildi.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

fortified

A

takfiye edilmiş

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

ruler

A

hükümdar

Examples
He was the ruler of the Inca Empire.
inka imparatorluğunun hükümdarı idi.
As you know the eagles are the rulers of the skies.
Bildiğin gibi kartallar göklerin hakimidir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

dwell

A

yaşamak

Examples
Where do you dwell?
Nerede oturuyorsun?
Don't dwell on your past failures.
Geçmiş hatalarının üzerinde durma.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

rectangle

A

dikdörtgen

Examples
A square is both a rectangle and a rhombus.
Bir kare hem dikdörtgen hem de eşkenar dörtgendir.
The rectangle and the rhombus are parallelograms.
Dikdörtgen ve eşkenar dörtgen, paralelkenardırlar.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

occupy

A

işgal etmek
meşgul etmek

Examples
An architect occupies that office.
O büroda bir mimar oturuyor.
The soldiers occupied the building.
Askerler binayı işgal etti.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

infer

A

anlamına gelmek
sonuç çıkarmak
anlam çıkarmak
In such a case… it may be possible to infer their common intention from their conduct.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

express

A

ifade

Examples
Tears are words the heart can’t express. I am sorry!
Kalbin ifade edemediği kelimelerdir gözyaşları. Özür dilerim!
I must have expressed myself badly.
Ben kendimi kötü bir şekilde ifade etmiş olmalıyım.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

oblige

A

zorunda bırakmak
mecbur etmek

Examples
We were obliged to give up our plan.
Planımızdan vazgeçmek zorunda kaldık.
I was obliged to go out yesterday.
Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

dismal

A

Kasvetli
sıkıntılı
kederli

Examples
The prospects for Japan’s future look dismal.
Japonya’nın gelecek için beklentileri kasvetli görünüyor.
The house looked very dismal.
Ev çok kasvetli görünüyordu.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

lest

A

Olmasın diye
-mesin diye
diye

Examples
We need to be challenged, of course, lest we lapse into complacency; but we dare not be destroyed.
Kendimizi rahata kaptırmamamız için tabi ki meydan okumamızı sağlayacak olan bir uyarıcıyla karşılaşmamız gerekiyor; fakat tahrip edilmeyi de göze alamayız.
They hid in the cave lest the wolves might see them.
Kurtlar onları görmesinler diye mağarada saklandılar.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

repetition

A

tekrarlama

Examples
Repetition helps you remember something.
Tekrarlama senin bir şey hatırlamana yardım eder.
Repetition is the father of learning.
Tekrarlamak, öğrenmenin babasıdır.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

compose

A

oluşturmak
oluşmak

Examples
I like the kind of music Nicholas composes.
Nicholas’ın bestelediği müzik türünden hoşlanıyorum.
Air is mainly composed of nitrogen and oxygen.
Hava ağırlıklı olarak nitrojen ve oksijenden oluşur.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
Q

solidify

A

sağlamlaştırmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
26
Q

fruitful (frooful)

A

verimli

bereketli

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
27
Q

reluctance

A

isteksilik
gönülsüzlük

I don’t understand his reluctance to go.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
28
Q

dairy

A

mandıra

Examples
We buy milk and butter at the dairy.
Mandıradan süt ve tereyağı alırız.
John was working on a dairy farm.
John bir mandıra çiftliğinde çalışıyordu.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
29
Q

sought to

A

aradı

meye çalışmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
30
Q

composed of

A

oluşan

Air is mainly composed of nitrogen and oxygen.
Hava ağırlıklı olarak nitrojen ve oksijenden oluşur.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
31
Q

riddles

A

bilmeceler

Examples
It is no use trying to solve the riddle.
Bilmeceyi çözmeye çalışmanın faydası yok.
No one was ever able to solve the riddle.
Hiç kimse bulmacayı çözemedi.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
32
Q

convenient

A

uygun
müsait
elverişli

Examples
Would 8:30 be convenient for you?
8:30 sizin için uygun olur mu?
Please come when it is convenient.
Lütfen uygun olduğunda gel.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
33
Q

indigested (indaycestid)

A

düzensiz
Düşünülmemiş
Hazmedilmemiş

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
34
Q

expostulate

A
  1. eleştirmek;
  2. sitem etmek;
  3. protesto etmek;
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
35
Q

diaper

A

bebek bezi

Examples
Come on, Brian, I spend half the day in a dirty diaper.
Hadi ama Brian, günün yarısını kirli bezle geçirdim.
Look, the diaper’s completely clean.
Bak, bez tamamen tertemiz.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
36
Q

hustle

A

hustle
f. itmek, itelemek, dürtmek, acele ettirmek, sıkıştırmak, sıkboğaz etmek, acele etmek, itişip kakışmak, koşuşturmak, çabuk olmak, hile ile satmak, yaltaklanmak, fahişelik yapmak

i. ivedi

Examples
Let's hustle, Tom.
İtelim, Tom.
Tom has to hustle.
Tom hızlı davranmak zorunda.
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
37
Q

borough

A

ilçe

Examples
Birmingham is a city and metropolitan borough in the West Midlands of England
Birmingham, İngiltere’nin batı kesiminde olan bir metropol ilçe ve kenttir.
New York City has five boroughs.
New York kentinin beş tane ilçesi vardır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
38
Q

refrain

A

kaçınmak
sakınmak

Examples
Please refrain from smoking in this room.
Lütfen bu odada sigara içmekten kaçının.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
39
Q

maid

A
  1. evlenmemiş genç kız; 2. hizmetçi; 3. bayan hizmetçi;

Examples
Please have the maid carry it to my room.
Lütfen hizmetçiye onu odama taşıt.
The maid had already cleaned the room when Carol walked in.
Carol içeri yürüdüğünde hizmetçi zaten odayı temizlemişti.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
40
Q

guts

A
  1. k.dili. cesaret, yürek: he’s got guts. bayağı cesur o;
  2. bağırsak;
  3. yürek;

Examples
Nicholas didn’t have the guts to shoot Mary.
Nicholas’ın Mary’ye ateş edecek cesareti yoktu.
Nicholas has a lot of guts asking Mary for a loan.
Nicholas’ın Mary’den borç para istemeye cesareti var.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
41
Q

cement

A

çimento

Examples
They built the walls of the fortress without using cement at all.
Hiç çimento kullanmadan kalenin duvarlarını inşa ettiler.
The cement was still wet.
Çimento hâlâ ıslaktı.

42
Q

grievance

A
  1. dert;
  2. şikâyet;
  3. sorun;
43
Q

inciting

A
  1. kışkırtıcı;
  2. teşvik edici;
  3. (sıfat) teşvik edici;

Examples
They incited him to commit the crime.
Suçu işlemesi için onu tahrik ettiler.
I know who incited you to smuggle but if you don’t confess I can’t do anything.
Seni kaçakçılığa kimin bulaştırdığını biliyorum ama itiraf etmezsen elimden bir şey gelmez.

44
Q

rodent

A

kemirgen

Examples
The Great Jerboa is a species of rodent.
Büyük jerboa kemirgenlerin bir türüdür.

45
Q

Occasionally

A
  1. ara sıra; 2. bazen; 3. zaman zaman;

Examples
I occasionally sing in the shower.
Arada bir duşta şarkı söylerim.
They don’t live far from downtown, and they occasionally come downtown by streetcar.
Şehir merkezinden çok uzakta oturmuyorlar ve şehir merkezine arada bir tramvayla gelirler.

46
Q

likeness

A

benzerlik

47
Q

run off to

A

kaçmak

48
Q

Chasing

A
  1. takip etme; 2. avcılık; 3. takip;
Examples
The dog chased the cat up a tree.
Köpek kediyi ağacın tepesine kadar kovaladı.
The police chased the stolen car.
Polis çalıntı arabayı kovaladı.
49
Q

estate

A

arazi

Examples
My aunt inherited the huge estate.
Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
Edward inherited his uncle’s estate.
Edward amcasının menkulünü miras olarak aldı.

50
Q

quid

A

pund

sterlin

51
Q

I don’t think you realise this,

A

Bunu anladığını sanmıyorum.

52
Q

Objective

A
  1. amaç;
  2. nesnel;
  3. objektif;
    The company has set a number of objectives that each employee must achieve by the end of the year.
53
Q

Notion

A

düşünce
kavram
görüş
The notion that all women are bad drivers is just stereotyping.

54
Q

Precise

A

kesin
belli

Examples
Precise measurements are required.
Kesin ölçümler gerekli.
Above all, logic requires precise definitions.
Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.

55
Q

Abstract

A

özet

Beauty is a very abstract concept.

56
Q

Accurate

A
  1. kesin;
  2. doğru;
  3. tam;
    is prediction of who would get into the quarter finals of Wimbledon was very accurate . It turned out to be the four players that he thought it would be.
57
Q

Acknowledge

A

kabul etmek
Originally, the teacher thought the test was ok. But after finding out nearly all of the students had failed, she acknowledeged that it was too difficult and needed to be changed.

58
Q

Aggregate

A

toplamak
Although Chelsea lost the last match, they got through as they had the most goals from both matches. So they won on aggregate

59
Q

Allocate

A

bölüştürmek

The government is allocating 3.5 million to the Department of Transport this year to repair highways.

60
Q

Bond

A
  1. tutturmak;
  2. birleştirmek;
  3. bağ;
    They didn’t seem to have much in common at first, but they really bonded after they worked closely together on the project. Now they are good friends.
61
Q

in common

A

ortak nokta
They didn’t seem to have much in common at first, but they really bonded after they worked closely together on the project. Now they are good friends.

62
Q

cite

A
  1. bahsetmek;
  2. çağırmak (mahkemeye);
  3. alıntı yapmak;
    Some of the citations in his thesis were written incorrectly so his supervisor asked him to resubmit after making corrections.
63
Q

Diverse

A

çeşitli
They are very proud of the cultural diversity at the university. There are people from many different ethnic backgrounds studying there.

64
Q

Domain

A
  1. nüfuz sahası;
  2. alan;
  3. çalışma alanı;
    These documents are available for everyone to see. In other words, they are in the public domain
65
Q

public domain

A

kamusal alan

These documents are available for everyone to see. In other words, they are in the public domain

66
Q

Cooperate

A

işbirliği yapmak
birlikte çalışmak
She cooperated with the police. She told them exactly what she knew about the suspect.

67
Q

Explicit

A
  1. belirgin;
  2. açık;
  3. aşikâr;
    His directions were very explicit – I knew exactly how to find the address.
68
Q

Incentive

A
  1. teşvik edici şey, özendirici;
  2. güdü;
  3. dürtü;
    The teacher promised the students she would end the class early as an incentive to get them to work hard in class.
69
Q

lack of

A
  1. -sizlik;
  2. sızlık;
  3. yokluk;

Nicholas lacks motivation to finish the job.
Nicholas işi bitirmek için motivasyondan yoksun.
He lacks the talent to be an actor.
O bir aktör olma yeteneğinden yoksundur.

70
Q

Exceed

A
  1. aşmak;
  2. sınırı aşmak;
  3. aşırıya kaçmak;
    He exceeded our expectations, achieving a much higher score than anyone thought possible.
71
Q

solicitors

A
  1. hukuk görevlileri;
  2. avukat;
  3. savcı;
    The solicitors fees were so high that we could not afford to use the firm to help us with our case.
72
Q

Incidence

A
  1. oluş veya görülüş sıklığı, hastalığın görülüş oranı;
  2. oluş sıklığı; - sıklık
    There has been a decreased incidence of road accidents since they put traffic lights at the busy junction.
73
Q

Incorporate

A
  1. katmak;
  2. anonim şirket haline getirmek;
  3. birleştirmek;
    Most dictionaries now incorporate slang in their list of words.
74
Q

Initiate

A
  1. başlatmak;
  2. üyeliğe kabul etmek;
  3. başlatmak, girişmek;
    The violence was initiated by the police, who started firing plastic bullets at the protesters.
75
Q

Interval

A
  1. aralık; zaman;
  2. perde arası;
  3. aralık;
    The police think the interval between the time that he left the house and the time crime was committed was too short for him to have done it.
76
Q

Lecture

A
  1. ders anlatmak;
  2. konferans vermek;
  3. ders;
    My parents are always lecturing me about staying out too late at night. I wish they would let me do what I like.
77
Q

input into

A

içine girmek

His into into the project was invaluable. It enabled it to be completed successfully and on time.

78
Q

Motive

A
  1. güdü;
  2. sebep;
  3. gerekçe;
    His motive for studying IELTS is to try and immigrate to Australia for work.
79
Q

Precede

A
önce
1. -den önde olmak; 
2. -den önde yer almak; 
3. önce davranmak;
George Bush Precede  Obama as President of the United States.
80
Q

Presume

A

farzetmek
sanmak
Under British Law, a person is presumed innocent until they are proven guilty.

81
Q

impartial

A

tarafsız

Examples
Are you impartial?
Sen tarafsız mısın?
I can be impartial.
Tarafsız olabilirim.
82
Q

pros and cons

A

lehte ve aleyhte
The most rational course of action would be to assess the pros and cons of investing in the company, and then make a decision whether to proceed or not.

83
Q

wage

A

maaş
ücret

Examples
The union won a 5% wage increase.
Sendika % 5 oranında ücret artışı kazandı.
Nicholas’ been working for minimum wage.
Nicholas asgari ücret için çalışmaktadır.

84
Q

in order to

A

-mek amacıyla

İçin

85
Q

Recover

A
  1. kurtarmak;
  2. iyileşmek;
  3. toplamak;
Examples
She recovered from her long illness.
Uzun süren hastalığını atlattı.
Will he recover soon? I hope so.
Yakıda iyileşecek mi? Öyle umuyorum.
86
Q

Reveal

A

ortaya çıkarmak

Examples
I threatened to reveal his secret.
Onun sırrını ortaya çıkarmakla tehdit ettim.
All their secrets have been revealed.
Bütün sırları gözler önüne serildi.
87
Q

Scope

A

kapsam
faaliyet alanı

Examples
This is beyond the scope of my imagination.
Bu benim hayal gücümü aşar.
The judge found Scopes guilty of breaking the law.
Hakim Scopes’i yasayı ihlal etmekle suçlu buldu.

88
Q

Subsidy

A

devlet desteği

yardım

89
Q

Underlie

A
  1. temelini oluşturmak;
  2. -in asıl nedeni olmak;
  3. -in altında bulunmak;
90
Q

Utilize

A

faydalı hale getirmek
yararlanmak

Examples
Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
I want you to utilize that object.
O nesneyi kullanmanı istiyorum.

91
Q

In such a case

A

böyle bir durumda

In such a case… it may be possible to infer their common intention from their conduct.

92
Q

revise

A
  1. gözden geçirmek; 2. yeniden incelemek; 3. tekrarlamak
    The EU and Turkey worked together to revise the legislative framework as well as to improve the administrative and enforcement capacity of these
    institutions
    Examples
    They said they wanted to revise the media plan,
    Medya planlamasını gözden geçireceklerini…
    I need to review and revise my approach.
    Benim yaklaşımımı gözden geçirmem ve revize etmem gerekiyor.
93
Q

stakeholders

A
  1. paydaşlar; 2. hissedarlar; 3. menfaat sahipleri;

Another important contribution was the establishment and maintenance of a constructive dialogue among all stakeholders.

94
Q

over and above

A
  1. -den başka; 2. üstelik; 3. dahası;
    We need three more chairs over and above those we have.
    Elimizdekilere ilaveten 3 sandalyeye daha ihtiyacımız var.
95
Q

off and on

A
  1. arada sırada; 2. kesintili olarak; 3. bazen;
    It has been snowing off and on since last night.
    Dün geceden beri ara sıra kar yağıyor.
    He attends meetings off and on.
    O, ara sıra toplantılara katılır.
96
Q

in/on behalf of

A
  1. in adına; 2. lehine; 3. yerine;
    Yeah I want to extend my condolences on behalf of the entire task force. Thank you.
    Evet, bütün özel tim adına taziyemi sunmak istiyorum. Teşekkür ederim.
    The UK Visa Application Centre is operated by Teleperformance, a commercial company working on behalf of UK Visas and Immigration.
    Birleşik Krallık Vize Başvuru Merkezi, Birleşik Krallık Vize ve Göç Dairesi adına faaliyet gösteren bir ticari şirket olan Teleperformance tarafından işletilmektedir.
97
Q

as opposed to

A
  1. e karşı olarak; 2. -e karşı olarak; 3. -e zıt olarak;
98
Q

on the spot

A
  1. başı dertte; 2. tam vaktinde; 3. hemen oracıkta;
    The policeman arrested the man on the spot.
    Polis adamı suçüstü yakaladı.
    The police arrested the burglar on the spot.
    Polisler hırsızı olay yerinde tutukladı.
99
Q

by and large

A
  1. genel olarak; 2. genelde; 3. genellikle;
    By and large, reporters don’t hesitate to intrude on one’s privacy.
    Genel olarak muhabirler birinin mahremiyetine izinsiz girmeye çekinmezler.
    By and large, she is a very reliable person.
    Genel olarak, o çok güvenilir bir kişidir.
100
Q

by any/no means

A
  1. hiç; 2. her ne şekilde olursa olsun; 3. ne şekilde olursa olsun, ne pahasına olursa olsun;
101
Q

citation (Sayteyşın)

A

Alıntı (Bir eserden)
The official citation , which I will read in a few minutes, lists many of Ray’s professional accomplishments.
I found out that Tom now has three citations for drunken driving.
Tom’un sarhoş araba sürmekten üç celbi olduğunu öğrendim.
Tom’s criminal record consists of only two drunken driving citations.
Tom’un sabıka kaydı sadece iki sarhoş sürücü celbinden oluşuyor.

102
Q

constrain

A

f. zorlamak, mecbur etmek; sınırlamak; baskı yapmak; tutmak, alıkoymak, menetmek