book 31 Flashcards
rendition
rendition
i. sahneleme, icra etme, çalma, çeviri, tercüme, yorum, hüküm verme
anthem
Anthem
i. ilahi, marş
Examples
Can you sing the Argentine National Anthem?
Arjantin Milli Marşını söyleyebilir misin?
The concert concluded with the National Anthem.
Konser Milli Marş ile sona erdi.
dilation (dayleyşın)
dilation
i. genişleme, genleşme, açılma
Examples
Due to injury to the cervix during dilation used in some abortions, your next baby may have a low birth weight or you may be more likely to have a spontaneous abortion in later pregnancies.
Bazı kürtajlarda kullanılan genişleme sırasında rahim boynu yaralanma nedeniyle, bir sonraki bebek düşük doğum ağırlığına sahip olabilir veya daha sonraki gebeliklerde doğal düşük olması daha muhtemel olabilir.
diarrhea (dayriya)
diarrhea
i. ishal, diyare; amel
Examples
Here’s some medicine for diarrhea.
Burada ishal için biraz ilaç var.
‘The French language flows.’ ‘Yes, like diarrhea flows.’
‘Fransızca dili akar.’ ‘Evet, bir ishalin aktığı gibi
alluring
alluring
s. cazip, çekici, albenili
Examples
She is very pretty, but not alluring.
O çok güzel ama çekici değil.
Which painting is more alluring, Madame X or the Mona Lisa?
Hangi tablo daha çekici, Madame X mi yoksa Mona Lisa mı?
assuage
assuage
f. hafifletmek, yatıştırmak, bastırmak, dindirmek
makeshift
makeshift
i. geçici önlem, geçici çözüm
s. eğreti, geçici, geçici önlem türünden
moot
moot
f. tartışmak
i. tartışma, münazara
s. tartışmalı, tartışılabilir
prostrate
prostrate
f. yere yatırmak, yere sermek, perişan etmek, yormak, halsiz bırakmak
s. yüzükoyun yatmış, perişan, yere serilmiş, bitkin, halsiz, ayağına kapanmış
Examples
- Mr. Ventura, I think the village is about a mile ahead.
- Excellent. Flat tire. I think this joke has run its course, don’t you?
- Certainly. I prostrate myself before you and beg forgiveness.
- Bay Ventura, sanırım köy 1 mil ötede.
- Harika! Patlak lastik. Sanırım bu şaka rotasını aştı, sizce de öyle değil mi?
- Kesinlikle. Yere kapanıyor ve af diliyorum.
chore
chore
i. günlük ev işi; zevksiz iş, sıkıcı iş
Examples
Nicholas tried to get Mary to do his chores.
Nicholas işlerini Mary’ye yaptırmaya çalıştı.
Please do your chores before you go out to play.
Oynamak için dışarıya çıkmadan önce lütfen işlerinizi yapın.
incompetence
incompetence
i. beceriksizlik yetersizlik, ehliyetsizlik, yetkisizlik, , eksiklik
Examples
His incompetence began to irritate everyone.
Onun beceriksizliği herkesi sinirlendirmeye başladı.
I don’t tolerate incompetence.
Beceriksizliğe tolerans göstermem.
grocery
grocery
i. bakkal, bakkal dükkânı, bakkallık
Examples
They sell carrots at the grocery store.
Bakkal dükkanında havuç satıyorlar.
Nicholas had enough money to buy a few groceries.
Nicholas’ın birkaç bakkal almak için yeterli parası vardı.
illiterate
illiterate
s. cahil, kara cahil, okumamış, okur yazar değil, bilgisiz, deneyimsiz, yanlışlarla dolu
Examples Are you illiterate? Okuma yazma bilmiyor musun? I'm illiterate. Ben okuma yazma bilmiyorum.
flip side
madalyonun diğer yüzü
law and order
law and order
kanun ve düzen
Examples
We want to live in law and order.
Yasa ve düzenler çerçevesinde/kanun ve nizamlara uygun biçimde yaşamak istiyoruz.
unduly
unduly
zf. gereksiz olarak, boş yere, haksız yere, aşırı derecede
get to grips with
ile ilgilenmek
icabına bakmak
üstesinden gelmek
doesn’t mind
aldırış etmiyor
introvert
introvert
İçe Dönük f. kendine çevirmek, kendi içine çevirmek
Examples I'm introverted. Ben içe dönüğüm. Tom is introverted. Tom içe dönüktür.
revise
revise
f. yeniden incelemek, gözden geçirmek, tekrar düzeltme yapmak, değiştirmek (düşünce), tekrarlamak (ders)
i. tashih nüshası, tashih, gözden geçirip düzeltme, revizyon, düzeltilmiş baskı
Examples
They said they wanted to revise the media plan,
Medya planlamasını gözden geçireceklerini…
I need to review and revise my approach.
Benim yaklaşımımı gözden geçirmem ve revize etmem gerekiyor.