Vocab Basıc Flashcards
Hello! (fam.)
Hello! (form.)
Selam!
Merhaba!
Good morning!
Good afternoon!
Good evening!
Günaydın!
İyi günler!
İyi akşamlar!
How are you?
Nasılsın?
What’s new?
Ne var ne yok?
Bye-Bye! Goodbye!
Hoşca kalın!
See you soon!
Görüşürüz!
Farewell! (to a friend)
Güle güle!
Farewell (form.)
Elveda!
So long!
Hoşça kal!
Thank you!
Teşekkür ederim!
You’re welcome
Rica ederim
Don’t mention it!
Bir şey değil
It was nothing
Estağfurullah
Excuse me!
Affedersin
Affedersiniz
My apologies
Özür dilerim
Affedersiniz!
Certainly!
Kesinlikle!
Of course not!
Tabi ki hayır!
That’s enough!
Yeter artık!
shade
renk tonu
white
beyaz
black
siyah
gray
gri
green
yeşil
yellow
sarı
red
kırmızı
blue
mavi
light blue (adj)
açık mavi
pink
pembe
orange
turuncu
violet
mor
brown
kahve rengi
golden
altın
silvery
gümüşü
beige
bej rengi
cream
krem rengi
turquoise
turkuaz
lilac
leylak rengi
crimson
koyu kırmızı
light
açık
dark
koyu
bright, vivid (adj)
parlak
Where? (at, in)
Nerede?
here (adv)
burada
there (adv)
orada
somewhere (to be)
bir yerde
nowhere (not
anywhere)
hiç bir yerde
by (near, beside)
yanında
by the window
pencerenin yanında [
Where (to)?
Nereye?
here (e.g., come ~!)
buraya
there (e.g., to go ~)
oraya
from here (adv)
buradan
from there (adv)
oradan
close (adv)
yakında
far (adv)
uzağa
nearby (adv)
yakınında
not far (adv)
civarında
left (adj)
sol
on the left
solda
to the left
sola
right (adj)
sağ
on the right
sağda
to the right
sağa
in front (adv)
önde
front (as adj)
ön
ahead (look ~)
ileri
behind (adv)
arkada
from behind
arkadan
back (towards the
rear)
geriye
middle
orta
in the middle
ortasında
at the side
kenarda
everywhere (adv)
her yerde
around (in all
directions)
çevrede
from inside
içeriden
somewhere (to go)
bir yere
straight (directly)
dosdoğru
back (e.g., come ~)
geri
from anywhere
bir yerden
from somewhere
bir yerden
firstly (adv)
ilk olarak
secondly (adv)
ikinci olarak
thirdly (adv)
üçüncü olarak
suddenly (adv)
birdenbire
at first (adv)
başlangıçta
for the first time
ilk kez
long before …
çok daha önce …
anew (over again)
yeniden
for good (adv)
sonsuza kadar
never (adv)
hiçbir zaman
again (adv)
tekrar
often (adv)
sık
urgently (quickly)
acele
by the way
aklıma gelmişken,
possible (that is ~)
mümkündür
probably (adv)
muhtemelen
maybe (adv)
olabilir
besides
ayrıca
that’s why …
onun için
in spite of
rağmen
thanks to
sayesinde
something
bir şey
nothing
hiçbir şey
someone
birisi
nobody
hiç kimse
so (I’m ~ glad)
öylesine
also (as well)
dahi, ayrıca
too (as well)
da
Why
Neden
for some reason
nedense
for some purpose
her nedense
too (~ many people)
fazla
only (exclusively)
ancak
exactly (adv)
tam
about (more or less)
yaklaşık
approximately (adv)
yaklaşık olarak
approximate (adj)
yaklaşık
almost (adv)
hemen
the rest
geri kalan
each (adj)
her biri
any (no matter
which)
herhangi biri
many people
birçokları
all (everyone)
hepsi, herkes
in return for …
… karşılık olarak
in exchange (adv)
yerine
hardly (negative
opinion)
şüpheli
probably (adv)
galiba
on purpose (adv)
mahsus
by accident (adv)
tesadüfen
for example (adv)
mesela
between
arasında
among
ortasında
especially (adv)
özellikle
Monday
Pazartesi
Tuesday
Salı
Wednesday
Çarşamba
Thursday
Perşembe
Friday
Cuma
Saturday
Cumartesi
Sunday
Pazar
the day after
tomorrow
öbür gün
the day before
yesterday
evvelki gün
day off
tatil günü
daily (adj)
günlük
weekly
haftalık
second
saniye
minute
dakika
half an hour
yarım saat
quarter of an hour
çeyrek saat
sunrise
güneşin doğuşu
dawn
şafak
sunset
güneş batışı
early in the morning
sabahın köründe
this afternoon
bu ikindi
in the afternoon
öğleden sonra
tomorrow afternoon
yarın öğleden
sonra
in an hour
bir saat sonra
on time (adv)
zamanında
January
ocak
February
şubat
March
mart
April
nisan
May
mayıs
June
haziran
July
temmuz
August
ağustos
September
eylül
October
ekim
November
kasım
December
aralık
spring
ilkbahar
in spring
ilkbaharda
a month ago
bir ay önce
in a month
bir ay sonra
in two months
iki ay sonra
the whole month
tüm ay
all month long
bütün ay
a year ago
bir yıl önce
in a year
bir yıl sonra
date (e.g., today’s ~)
tarih
season (summer,
etc.)
mevsim
century
yüzyıl
time
zaman, vakit
instant (n)
an, ani
lapse (of time)
süre
life
hayat
eternity
ebedilik
epoch
devir, çağ
cycle (tıme)
devir
period
süre
the future
gelecek
next time
gelecek sefer
the past
geçmiş
past (recent)
geçen
last time
geçen sefer
later (adv)
sonradan
nowadays (adv)
bu günlerde
immediately (adv)
hemen
soon (adv)
yakında
in advance
(beforehand)
önceden
a long time ago
çoktan
recently (adv)
geçenlerde
destiny
kader
memories (childhood
anılar
during
esnasında
long, a long time
(adv)
uzun zaman
not long (adv)
kısa bir zaman
forever (for good)
ebediyen
to postpone (vt)
ertelemek
at the same time
aynı zamanda
permanently (adv
sürekli olarak
constant (noise,
pain)
sürekli
temporary (adj)
geçici
sometimes (adv)
bazen
rarely (adv)
nadiren
often (adv)
sık
quickly (adv)
çabuk
slowly (adv)
yavaş
fast (adj)
hızlı
slow (adj)
yavaş
cheerful (adj)
neşeli
sad (adj)
üzgün
together (adv)
beraber
separately (adv)
ayrı
aloud (to read)
sesli
silently (to oneself)
içinden
tall (adj)
yüksek
low (adj)
alçak
deep (adj)
derin
shallow (adj)
sığ
distant (in space)
uzak
nearby (adj)
yakın
far (adv)
uzağa
nearby (adv)
yakında
good (kindhearted
iyi kalpli
evil (adj)
kötü kalpli
to forbid (vt)
yasaklamak
to permit (vt)
izin vermek
end
son
beginning
başlangıç
first (adj
birinci
last (adj)
en son
crime
suç
punishment
ceza
to order (vt)
emretmek
to obey (vi, vt)
itaat etmek
straight (adj)
düz
curved (adj)
eğri
paradise
cennet
hell
cehennem
strong (adj)
güçlü
weak (adj)
zayıf
old (adj)
yaşlı
young (adj)
genç
hard (adj)
sert
soft (adj)
yumuşak
warm (adj)
sıcak
cold (adj)
soğuk
fat (adj)
kalın
thin (adj)
zayıf
narrow (adj)
dar
wide (adj)
geniş
brave (adj)
cesur
cowardly (adj)
korkak
square (as adj)
kare
circle
daire
round (adj)
yuvarlak
triangle
üçgen
triangular (adj)
üç köşeli
oval
oval
rectangle
dikdörtgen
pyramid
piramit
cube
küp
sphere
küre
center
merkez
horizontal (adj)
yatay
vertical (adj
dikey
parallel (as adj)
paralel
line
çizgi
straight line
doğru
curve (curved line)
eğri
contour (outline)
çevre çizgisi
intersection
kesişme
right angle
dik açı
angle
açı
weight
ağırlık
length
uzunluk
width
en, genişlik
height
yükseklik
depth
derinlik
volume
hacim
area
alan
gram
gram
kilogram
kilogram
meter
metre
kilometer
kilometre
centimeter
santimetre
square meter
metre kare
liter
litre
degree
derece
quantity
miktar
a little bit of
biraz
half
yarım
piece (item)
adet, tane
size
boyut
the smallest (adj
en küçük
medium (adj)
orta
maximal (adj)
maksimum
the largest (adj)
en büyük
jar (glass)
kavanoz
can
teneke
bucket
kova
barrel
fıçı, varil
basin (for washing)
leğen
mug
kupa
cup (of coffee, etc.)
fincan
saucer
fincan tabağı
glass (tumbler)
bardak
wineglass
kadeh
saucepan
tencere
bottle (~ of wine)
şişe
neck (of the bottle)
boğaz
vessel (container)
kap
pot (crock)
çömlek
vase
vazo
tube (of toothpaste)
tüp
sack (bag)
poşet, torba
bag (paper ~, plastic
~)
çuval
pack (of cigarettes,
etc.)
paket
box (e.g., shoebox)
kutu
crate
sandık
basket
sepet
material
malzeme
wood
ağaç
wooden (adj)
ahşap
glass (n)
cam
stone (n)
taş
plastic (n)
plastik
rubber (n)
lastik
cloth, fabric (n)
kumaş
paper (n
kâğıt
cardboard
karton
porcelain
porselen
clay (n)
kil
clay (as adj)
balçık, kil
ceramics
seramik
ceramic (as adj)
seramik
metal (n)
maden
metal (as adj)
madeni, metal
alloy (n)
alaşım
gold (n)
altın
gold, golden (adj)
altın
silver (n)
gümüş
silver (as adj)
gümüş
iron (n)
demir
steel (n)
çelik
copper
bakır
bronze
bronz