Coordınatıon Flashcards
but (5)
ama, fakat, ancak, yalnız, lakin
lakin old form, rarely used
Fakat and ancak are more formal and can
be seen more often in written texts
Yalnız can also be used as an adjective or an adverb meaning ‘alone,’ ‘lonely,’ and ‘only.’
When it is used as such, it appears before nouns or in the case of the adverb use, it modifies the verb.
‘I want to come wıth you on holiday but I need to finish my thesis first.’ form
Ben de sizinle tatile gelmek istiyorum ama önce tezimi bitirmem lazım.
‘He (seemingly) finished university, but he couldn’t find a job.’
Üniversiteyi bitirmiş fakat iş bulamamış
‘Lonely people age faster.’
Yalnız insanlar daha çabuk yaşlanıyor.
‘My mother lives alone in Ankara.’
Annem Ankara’da yalnız yaşıyor.
‘Only you understand me.’ ınf
Beni yalnız sen anlıyorsun.
too
both
de
de. . .de
‘Aslı, too, gave the books to Murat.’
Aslı da kitapları Murat’a vermiş
‘Aslı gave the books, too, to Murat.’
Aslı kitapları da Murat’a vermiş
‘Aslı gave the books to Murat, too.’
Aslı kitapları Murat’a da vermiş
‘We go both to Bodrum and Marmaris.’
Bodrum’a da Marmaris’e de gideriz.
Bodruma’a da gideriz, Marmaris’e de.
Aslı is studying Physics at Istanbul Unıversıty. Murat, too.’
Aslı İstanbul Üniversitesi’nde Fizik okuyor. Murat da orada Fizik okuyor.
Aslı İstanbul Üniversitesi’nde Fizik okuyor. Murat da.
‘Both Aslı and Murat are studying Physics at Istanbul Unıversıty.
Aslı da Murat da İstanbul Üniversitesi’nde Fizik okuyor.
Aslı da İstanbul Üniversitesi’nde Fizik okuyor Murat da
What else can dA mean?
the conjunction dA can be used with ‘and’ or ‘so’ to mean as well,
DA in elliptical contexts may mean ‘that is why.’
DA may have a ‘would rather’ interpretation, as well.
‘All the roads were closed because of snow, and Orhan couldn’t go home.’
Kardan bütün yollar kapandı. Orhan da evine gidemedi.
A: Why didn’t you go inside?
B: I didn’t want to disturb you. ınf
A: Neden içeriye girmedin?
B: Rahatsız etmek istemedim de
‘I would rather die (than request something like that).’
Ölürüm de böyle birşey istemem.
The children ate their lunch and went out into the garden.
Çocuklar yemeklerini yiyip bahçeye çıktılar.
Should I call the restaurant and make a reservation?
Restoranı arayıp rezervasyon yaptırayım mı?
After dinner, we washed and dried the dishes. ˙
Yemekten sonra bulaşıkları yıkayıp kuruladık. ˙
How do you get to and from work? ınf
İşe nasıl gidip geliyorsun?
Mum called the guests and informed them of the new meeting time.
(2)
Annem misafirleri arayarak toplantının yeni saatini bildirdi.
Vedat turned off the TV and went to sleep.
(2)
Vedat televizyonu kapatarak uyumaya gitti.
(either) or
Ya . . . ya, ya . . . ya da, veya, yahut, veyahut (last two older forms)
I’ll come to you today or tomorrow.
Sana ya bugün ya yarın geleceğim.
Sana ya bugün ya da yarın geleceğim.
Sana bugün ya da yarın geleceğim.
Sana bugün veya yarın geleceğim.
Sana bugün yahut yarın geleceğim.
Sana bugün veyahut yarın geleceğim.
what does Ya mean on ıts own?
‘don’t you know?’ or ‘don’t you remember?’
I had told you that I’d be back at five o’clock (dont you remember?). form
Size saat beşte geleceğim demiştim ya.
There’s a sea bus at five o’clock (don’t you know), I came with it
Saat beşte bir deniz otobüsü var ya, onunla geldim.
what does ya mean at the beginning of a clause?
what if…
‘What if we cannot finish the project on time?’
Ya projeyi zamanında bitiremezsek?
‘What if Hamlet doesn’t love Ophelia?’
Ya Hamlet Ofelya’yı sevmiyorsa?
We are taking the ferry to school. And you? form
Biz okula vapurla gidiyoruz. Ya siz?
We will take Turkish lessons next year too. What about them?
Biz gelecek sene de Türkçe dersi alacağız. Ya onlar?
both…and
hem . . . hem
hem . . . hem de . . .
I wrote letters and (also) telephoned.
Hem mektup yazdım, hem (de) telefon ettim.
Both my mum and dad are coming.
Hem annem hem (de) babam gelecek.
They want both blue and red balloons.
Hem mavi hem de kırmızı balon istiyorlar.