P 7 Flashcards
Associate professor
doçent
Professorship
profesörlük
Proffer
önermek, teklif etmek, sunmak, öneri ,teklif
Proficient
uzman, yeterli, etkin, yeterlilik
Profile
profil, yüzün yandan görünüşü, özgeçmiş, biyografi, ilgi, profilini yapmak, bir kimsenin kısa biyografisini yazmak
Profit
kar, kazanç, getiri,menfaat fayda kar elde etmek para kazanmak
Profitability
kârlılı
Profitable
kârlı kazançlı
Non-profit organization
kâr amacı gütmeyen kuruluş
Profit margin
kâr marjı
Profiteering
vurgunculuk, vurgun
Profiteer
vurguncu, fırsatçı, çıkarcı
Profit-making
kâr getirme
Non-profit making Institution
kamu yararına çalışan kurum
Profound
önemli mühüm derin bilgili
Profoundness
son derece, tamamen
Profoundly
son derece, tamamen
Profuse
bol çok müsrif savurgan cömert eli açık
Profusely
bol, çok
Profusion
bolluk, savurganlık
Progeny
soy nesil sülale
Prognosis
hastalığın sonucunu tahmin
Progress
ilerleme, gelişme, geliştirme, ilerlemek, gelişmek
Progression
ilerleme
Progressive
ilerleyen, gelişen, kademeli, ileri düşünceli kimse
Progressively
artan bir şekilde
Progressive ideas
ilerici fikirler
Project
plan, proje, araştırma, hesaplamak, öngörmek, fırlatmak, atmak, görnt aktarmak, yansıtmak
Projectile
mermi kurşun roket vb.
Projection
gösterim, fırlatma, atma, tasarı, proje
Projector
projektör, projeksiyon makinesi
Prolapse
bir organın sarkması, yerinden oynaması, sarkmak, yerinden oynamak
Proliferate
hızla çoğalmak, artmak
Proliferation
çoğalma, üreme
Prolific
doğurgan, çabuk üreyen, üretken, verimli
Prolifically
veimli bir şekilde, üretken olarak
Prolix
sözü çok fazla uzattığı için sıkıcı olan, sonu gelmeyen, uzun, ayrıntılı
Prologue
başlangıç, önsöz, prolog
Prolong
zamanı uzatmak, müddet vermek
Prolongation
uzantı, temdit
Prolonged
uzun, uzatılmış, uzatmalı
Promenade
gezinmek, yürüyüş yapmak
Prominent
seçkin, tanınmış, önde gelen, önemli, çıkıntılı
Prominence
şöhret, ün, çıkıntı
Prominently
görünür bir şekilde
Promiscuous
bir şeyi seçmede rastgele, farksız, önüne gelenle yatan
Promissory note
seet, borç senedi
Promising
ümit verici, gelecek vaat eden
Promo
reklam
Promotional
promosyona ait
Promontory
çıkıntı, burun, dağlık buun
Promote to
terfi ettirmek, ilerletmek, yükseltmek, satışta teşvik etmek
Promotion
terfi, promosyon
Promoter
destekleyici, girişimci, kurucu, reklamcı, tanıtımcı, organizatör
Prompt
harekete geçirmek, bilgi isteminde bulunmak, kışkırtmak, hatırlatıcı şey, bilgi istem
Promptly
zamanında, vaktinde, gecikmeden, immediately, quickly
Promulgate
inanç-düşünce yaymak, yasayı yürürlüğe koymak, resmi olarak ilan etmek, duyurmak
Prone
yüzükoyun, başa şağı, yokuş aşağı, eğimli, yatkın
Earthquake prone region
deprem bölgesi
Avalanche prone areas
çığ tehlikesi olan bölgeler
Violence prone
şiddete eğilimli
Prone position
yüzükoyun
Prong
çatal dişi, sivri uç, boynuz çatalı
Pronounce
telaffuz etmek, söylemek, ilan etmek, duyurmak, bildirmek
Pronounced
belirgin, bariz, keskin
Pronouncement
resmi bildiri, beyan, kararın bildirilmesi
Proof
deneme çıktısı, kopya, nüsha
Proof positive
kesin, katî kanıt, delil
Explosion-proof
patlamaya karşı dayanıklı
Proofread
baskıya girmeden önce kopya üzerinde düzeltme, değişiklik yapmak
Proofreader
düzeltme yapan kimse
Proofreading
düzeltme yapma
Prop
destek, dayanak, payanda, dayanmak yaslanmak
To make propaganda
propoganda yapmak
Propagate
fikir veya düşünceleri yaymak, neşretmek, üretmek, çoğaltmak, üremek
Propagation
yayılma, yayma
Propane
propan gazı
Propel
ileriye doğru itmek, sevketmek, yürütmek
Propellant
itekleyici, yürütücü
Propeller
pervane
Propensity
eğilim, meyil
Proper
tam, uygun, doğru dürüst,
Proper time
tam zamanında
Proper name
özel ad
Proper noun
özel isim
Proper authorities
ilgili merciler
Properly
uygun şekilde
Improper
uygun olmayan
Property
emlaki varlık, eşya, özellik, nitelik
Prophesy
öngörmek, önceden bildirmek
Prophecy
kehanet, tahmin
Prophetic
peygamberce, kahince, kahin gibi
Propitiate
yatıştırmak, gönlünü almak
Propitious
bağışlayıcı, elverişli, müsait, uygun
Proponent
yandaş, taraftar, savunan, destekçi
Proportion
miktar, nicelik, nispet, oran, orantı, pay
Proportional
nisbî, orantılı
Proportional representation
nisbî temsil
Proportions
bir cismin genişlik, uzunluk ve derinliği
Proportionate
orantı
Proposition
teklif, öneri, ilişki teklifi
Proprietor
mal sahibi, malik
Proprietary
mal sahibine ait, özel
Propriety
uygunluk yerindelik, görgü kurallarına uyma
Propulsion
itme, yürütme, ileriye sürme, yürütücü güç
Propulsive
itici, sürücü
Pro rata
orantılı
Prosaic
düz yazı şeklinde, sıradan bayağı, yavan
Proscribe
-i yasak etmek, -i yasaklamak, medeni haklarını elinden almak, sürgüne yollamak
Prose
düz yazı, nesir
Prosecute
davaaçmak
Prosecution
adli kovuşturma
Prosecutor
davacı, savcı
Chief prosecutor of the Republic
cumhuriyet başsavcısı
Public prosecutor
cumhuiyet savcısı
Chief public prosecutor’s office
cumhuriyet başsavcılığı
Proselytize
başkasını kendi dinine çevirmek, din propogandası yapmak
Prospect
umut ihtimal, manzara, görünüm, yer üstü yada yer altında değerli şeyler aramak
Prospector
altın, petrol vb. arayan kimse
Prospective
olası, muhtemel, müstakbel, gelecekteki –> a prospective mother: anne adayı
Prospectus
broşür, prospektüs
To issue a prospectus
bir prospektüs çıkarmak
Prosper
gelişmek, başarılı olmak, zenginleşmek
Prosperity
refah, zenginlik
Prosperous
başarılı, refah içinde
Prostate
prostat
Prosthesis
protez
Prosthetic
protezle ilgili olan / olarak
Prostrate
elleri yanda yüzükoyun yatmak, perişan, yere serilmiş, bitkin, halsiz
Protagonist
bir oyunda filmde veya öyküde baş kahraman
Protean
süekli değişen, çok yönlü
To protect one’s rights
haklarını korumak
Write-protected
bilgisayar, yazmaya karşı korumalı
Protectionism
korumacılık, yerli ekonomiyi ithal mallara karşı koruma yöntemi
Protege
birinin koruması altında olan kimse
Protest
itiraz, karşı gelme , protesto, gösteri, itiraz etmek, protesto etmek, reddetmek
Under protest
bir şeyi istemeden zorla yapmak
Protestation
iddia, itiraz, protesto
Protester
protestocu
Protestant
protestan
Protocol
resmi törenler ya da faaliyetlerdeki hareket tarzı, protokol, resmi nezaket kuralları, anlaşma, tutanak
Proton
proton
Prototype
prototip, model
Protract
uzatmak, süresini uzatmak, iletki ile çizmek
Protracted
uzun süren, sürüncemeli, uzatmalı
Protractor
iletki , açı ölçer
Protrude
dışarı çıkmak, çıkıntı yapmak
To prove yourself
kendini kanıtlamak
Proverb
atasözü, deyiş
Proverbial
atasözüne ait
Provide
temin etmek, sağlamak
Provider
tedarikçi, temin edici
Provision
tedarik, temin
Provided
-mek şartıyla, yeter ki
Providence
Tanrı takdiri, basiret
Providence Society
kaza sigortası şirketi
Providing
şartıyla, koşulu ile, eğer
Province
il, vilayet, eyalet
Registered province
nüfusa kayıtlı olduğu il
Province Bank
iller bankası
Rainfall Providence
yağış bölgesi
Provincial
eyalete ait, taşralı
Provision
karşılık, sağlama, tedarik, erzak, madde
Provision room
erzak odası
Provisional
geçici, kalıcı olmayan
Provisional government
geçici hükumet
Provisional license
geçici ruhsat
Provisional acceptance
geçici kabul
Provisional estimate of costs
kesin olmayan tahmini maliyet
Proviso
şart, koşul, hüküm, antlaşma maddesi
Provocation
provokasyon kışkırtma tahrik kızdırma
Provocative
kışkıtıcı
Provoke
tahrik etmek, kışkırtmak
Provoker
provokatör
Provost
müdür, yönetici, amir
Prow
geminin baş kısmı, pruva, nose
Prowess
üstün yetenek, hüner, kahramanlık, cesaret
Prowl
fark edilmeden sessizce dolaşmak, fırsat kollamak, kolaçan etmek, sinsi sinsi dolaşma, etrafı kolaçan etme
prowler
gece hırsızı, serseri
Proximity
yakınlık
Proxy
vekil vekalet vekaletname
Proxy Giver
vekalet veren
Proxy holder
vekil
Prude
aşırı namuslu geçinen kimse
Prudish
aşırı namuslu geçinen , erdemlilik taslayan
Prudent
ihtiyatlı, akıllı, sağduyulu
Prudence
basiret, sağ duyu
Prune
özellikle bir ağacın / bitkinin dallarını kesmek, kısaltmak, budamak,kuru erik, budala,ahmak
Prurient
şehvet düşkünü
Prurience
şehvet düşkünlüğü
pry
başkalarının özel konularını öğrenmeye çalışmak, gözetlemek, burnunu sokmak, levye veya manivela ile açmak
PS, PostScript
dipnot
Pseudo-
takma, sahte, yalancı, sahte arkadaş
Pseudonym
takma ad
Psoriasis
sedef hastalığı
Psych-
akıl, ruh (ön-ek)
Psyche
insan ruhu, insan aklı
Psychedelic
(ilaç) hayal gördüren, (madde) hayal yaratan
Psychiatry
psikiyatri, akıl hastalıkları bilim dalı
Psychiatric
psikiyatriye ait
Psychiatrist
psikiyatrist, psikiyatr
Psychic
medyum, ruhsal, psişik, parapsikolojik
Psycho
kafadan çatlak kimse, ruhsal denge bozukluğu
Psychoanalysis
psikanaliz, ruhsal çözümleme