C 3 Flashcards
CID
Criminal Investigation Department ( Suç / Cinayet Araştırma Dairesi)
cider
meyve şarabı
cigar
puro, yapmak sigarası
cilantro
kişniş bitkisinin lifli kısmı
cinch
çocuk oyuncağı, too easy
cinder
kül, kor
circa
approximately
circuit
daire şeklinde yol, rota, elektrik akımının geçtiği devre, turnuva, lig
circuitry
devre parçaları, devre sistemi
circular
el ilanı
circulate
dolaşmak, (söylenti) yayılamk
circumference
daire çevesi, çember
circumspect
dikatli tedbirli, düşünceli
circumvent
alt etmek, açığını yakalamak, bozmak
cistern
su deposu, rezervuar
citadel
hisar, kale
cite
zikretmek, bahsetmek, alıntı yapmak, mahkemeye çağırmak (citation)
citrus fruit
turunçgillerden meyve, lemon or orange
civic
şehir / belediye / kent / yurttaşlıkla ilgili
civics
yurttaşlık bilgisi
civil
vatandaşlarla ilgili, resmi, iç, sivil, devlete ait
civility
nezaketi kibalık, incelik
civil rights
medeni haklar, vatandaşlık hakları
civil servant
devşlet memuru
civil war
iç savaş
civil service
devlet hizmeti
civil liberties
insna hakları
civil engineering
inşaat mühendisliği
clad
örtülü, sarılmış
claim
hak iddia etmek, sahip çıkmak, öldürmek
to lay claim to
hak iddia etmek
claimant
hak iddia eden, davacı
clairvoyant
gaipten haber veren
clam
yenilebilir deniz tarağı –> v. –> toplamak
clamber
tırmanmak (sarılarak)
clammy
nemli / soğuk, rutubetli, yapışkan
clamor
gürültü etmek, yaygara koparmak, feryat, haykırış
clamp
mengene, kıskaç, kelepçe, sıkıştırmak, birleştirmek, kelepçelemek
clan
zümre, kabile, boy klan
clandestine
gizli, el altından
clang
çınlamak, tıngırdatmak, çınlama
clank
madeni ses çıkarmak, şıkırdamak
clap
birine dostça sırtından dokunmak, bir şeyi aniden bir yere koymak
clarinet
klarnet
clash
birlikte gitmemek, çatışma, çarpışma, gürültü, ses
clasp
tutturmak, bağlamak, kavramak, toka kopça, kopçalamak
classic
kaliteli, klas, değerini yitirmeyen
classified
derecelendirilmiş, gizli
classify
gizli olduğunu duyurmak
classified ad
küçük gazete ilanı
classwork
sınıf çalışması
classy
zarif, mükemmel, şık
clatter
çok gürültü yapmak, takırtı yapmak, patırtı
clause
madde, ben, fıkra, cümle, cümlecik
claustrophobia
klostrofobi, kapalı yer korkusu
claw
kıskaç, pençe, saldırmak, tırmalamak
clay
kil, çamur, toprak, balçık
clean
tam, kusursuz, tamamen
to come clean
gerçeği söylemek
to clean out
bir şeyin içerisini tamamen boşaltmak, çalmak, yürütmek
clean-cut
düzgün, açık, kesin, biçimli, pürüzsüz
the cleaner’s
temizlikçi dükkanı, kuru temizleyici
clean-shaven
sinek kaydı tıraşlı
clear
bir şeyden uzakta, temize çıkmış, borçsuz
clear away
toparlamak, düzeltmek
clear off
ortadan kaybolmak, çekip gitmek, defolmak
clear up
düzeltmek, toplamak, açıklama yapmak
steer clear of
tehlike sebebiyle bir şeyden uzak durmak
clearance
ayrılma izni, birbirine dokunmayı engelleyen uygun mesafe ya da açıklık
clear-cut
düzgün, biçimli, açık, belirgin, kesin
clearing
açıklık alan, ağaçsız bölge
cleaver
satır, balta
clef
nota anahtarı
clemency
şefkat, merhamet, hoşgörü
clement
şefkatli
clench
sıkıca yakalamak
clergy
ruhban sınıfı, rahip
cleric
papaz, rahip
clerk
katip, müdür, görevli, tezgahtar, resepsiyonist
cliché
klişe
click
tıkırdamak, anlaşılır olmak, berraklaşmak, tıkırtı
clientele
müşteriler, alıcılar, müvekkiller, hastalar
cliff hanger
dizi film
climatic
çok önemli, can alıcı, doruk
climax
doruk, zirve, en önemli noktaya ulaşmak
climb down
yanıldığını ya da fikrini değiştirmeyi kabul etmek
clinch
kazanmak, elde etmek, ikna etmek
to cling to
sadık kalmak
to cling on to
sıkıca tutunmaya çalışmak
cling-film
ince saydam jelatin kağıdı
clink
şıngırtı, şıkırdamak
clip
birleştirmek, bağlamak, tutturmak, hızlı / hafifçe vurmak, kesmek, kısaltmak, klips, raptiye, toka
clip art
kolaj sanatı, kes-yapıştır çizim
clipping
küpür (gazete, dergi), kırpma
clique
dışarıya kapalı bir grup, klik
cliquey
dışarıya kapalı (to newcomers)
clock off / in
işten ayrılış / işe varış zamanını kaydetmek
clock up
belirli bir sayıya / miktara ulaşmak
race / work against the clock
zamana karşı yarışmak, vaktinden önce bitirmeye çalışmak
run / go like clockwork
planlandığı gibi gerçekleşmek
around / round the clock
24 saat, gün boyunca
cloak-room
vestiyer, gardırop, tuvalet (eski dilde)
cloak
pelerin, palto, fikirlerini/inançlarını gizlemek, karla gizlemek
clobber
dayak atmak, acımasızca dövmek
clock face
saat kadranı
clockwork
saat mekanizması
clog
doldurmak, tıkamak, tabanı ağaçtan yapılmış ayakkabılar (clogs)
cloister
manastır, kapalı geçit
clippers
makas, tırnak makası
Close knit
Birbirine sıkıca bağlı
Closed circuit television
Kapalı devre televizyonu
Close up
Faaliyetini durdurmak, engellemek, yakın çekim fotoğraf
Close in
Yaklaşmak, sokulmak
Close off
Engel koymak, girişini kapatmak
Close game or competition
Başa baş oyun ya da rekabet
Close weather
Aşırı sıcak
Closure
Kapanma, kapatma
Clot
Pıhtı, kan pıhtısı, aptal, ahmak, pıhtılaşmak
Clothe
Giydirmek, giysi sağlamak, örtmek
Cloud
Küme, leke, bulutla kaplamak, örtmek, gölgelemek
Clout
Güç, etki, hedef, tokat, darbe
Clove
Karanfil, sarımsak dişi, Yonca
Clown around
İnsanları güldürmek için aptalca davranmak
Club
Dernek, cemiyet, dövmek, dipçiklemek
Clubhouse
Kulüp binası
Cluck
Gıdıklama
clothesline
çamaşır ipi
clothes peg
mandal
Clued-up
Çok bilen
Clump
Yığın, küme, ağır adımlarla yürümek, Yığmak
Clung
cling kelimesinin geçmiş hali
Cluster
Küme, dizi, tutam
Cluster around / together
Bir araya gelmek, kümelenmek, yakınlaşmak
Clutch
Yakalamak, sıkıca tutmak, kavramak, debriyaj
To clutch at
Tutmak için çok uğraşmak
To be in someone’s clutches
Birisini kötü bir şekilde kontrol etmek
Clutter
Yığın, kargaşa, kalabalıklaştırmak, ortalığı dağıtmak, altüst etmek
Coach
Otobüs, büyük minibüs, antrenör, fayton, eğitmek, yetiştirmek
Coach Station
Otobüs terminali
Coal mine
Kömür ocağı, kömür madeni
Coalition
Koalisyon, birleşme
Coarse
Kaba, iri taneli, kalın
Coarsely
Kabaca
The coast is clear
Sizi gören kimse yok, görüş sınırı içinde kimse yok
Coastal
Sahille ilgili, kıyı ile ilgili
Coast Guard
Sahil Güvenlik
Coastline
kıyı şeridi, sahil boyu
Clueless
bilgisiz, cahil
Coast
Rahatça gitmek, motoru kullanmadan tepeden aşağı ilerlemek, to move without effort
Coat
Palto, kaput, tabaka, kat, post, örtü, kaplamak, örtmek sürmek
Coating
Tabaka, kat, sıva
Coat hanger
Elbise askısı
Coat of arms
Hanedan arması
Coax
Tatlı sözlerle kandırmak, ikna etmek
Cobble
Kaldırım taşı, parke taşı
Cobbled
Kaldırım taşlı
Cobble something together
Dikkatsizce, hızlı ama baştan savma yapmak
Cobble stone
Parke taşı
Cobbler
Ayakkabı tamircisi
Cobweb
Örümcek ağı
Cock-eyed
Saçma
Cocky
Kendini beğenmiş, burnu havada
Cock
Horoz, dikmek, yukarı kaldırmak, kibirlice yürümek, hazır duruma getirmek
To cock up
Yanlış ya da kötü yapmak, hata yapmak
Cockerel
Yavru horoz
Cockney
Doğu Londra’da konuşulan İngilizce
Cockpit
Pilot kabini, sürücü yeri
Cocoon
Koza, koruyucu tabaka, koruyucu örtü ile sarma
Cod
Morina balığı
Code
Prensipler, Kılavuz, yönetmelik, kanun, yasa
Co-ed
Erkek-kız karma eğitim
Coerce
Zorlamak, mecbur etmek, baskı altında tutmak
Coercion
Tehdit, zorlama
Coexist
Bir arada var olmak
Coffee table
Sehpa
Coffers
Sandık, kasa, kutu, hazine
Cog
Çark dişi
Cogent
inandırıcı, ikna edici
Cognac
Konyak
Cognitive
Kavrama ile ilgili
Cohabit
Birlikte yaşamak, Evlenmeden birlikte yaşamak
Coherent
Açık, tutarlı, ahenkli
A coherent person
Tutarlı, anlaşılır
Coherence
Ahenk, uyum
Coherently
Uyumlu olarak
Cohesion
Yapışma, birleşme, bağlılık
Cohort
Destekçi, kalabalık, topluluk
Coil
Halka, yay, bobin, Tomar, yuvarlamak
Coil up
Sarmak, dolamak, bukle yapmak
Coin
Madeni para, bozuk para, sözcük uydurmak, deyim bulmak
To toss a coin
Yazı Tura atmak
Colender
Kevgir süzgeç
Cold-hearted
Katı duygusuz
Coldly
Düşmanca
The cold
Soğuk hava soğuk iklim
To leave out in the cold
Birisinin bir grup ya da faaliyetin bir parçası olmasına izin vermemek
To be out cold
Bilinçsiz olmak
Cold turkey
uyuşturucuyu birden bırakma
Coleslaw
Lahana salatası
Colic
mide ağrısı, kalın bağırsak sancısı, kolik
Collaborator
Işbirlikçi
Collage
kolaj, yapıştırma resim
Collapsible
Açılır kapanır, portatif, katlanır
Collar
Yaka, tasma, yakasına yapışmak, tasmalama, durdurmak
Collar bone
Köprücük kemiğim
Collateral
Tamamlayıcı teminat, security deposit, guaranty
To collect one’s thoughts
Başkalarının düşünce ve duygularını kontrol altına almak, etkilemek
Collect
Ödemeli telefon görüşmesi
Collected
Toplanmış, aklı başında, sakinleşmiş, kendinde