D 3 Flashcards
To dissolve a contract
sözleşmeyi sona erdirmek
dissolve Parliament
parlementoyu feshetmek
To dissolve something in something
bir şeyi bir şeyin içerisinde eritmek
Dissuade
aksine ikna etmek, caydırmak, vazgeçirmek
Dissuade somebody from a good intention
aklını çelmek, kandırmak
Distance tariff
uzak mesafe ücreti
in No distance
uzak değil
Distantly
soğuk/ mesafeli bir şekilde
Distaste
hoşlanmama, tadını beğenmeme
Distasteful
nahoş, tatsız, hoşa gitmeyen
Distill
damıtmak, özünü çıkarmak, rafine etmek
Distillation
damıtma
Distillery
damıtık içki fabrikası
Distinct
açık belirgin, belli, ayrı, farklı
Distinction
üstünlük, fark, belirgin fark
Distinctly
açıkça, özellikle, kesinlikle
Distinctness
ayırt edici özellik
Distinctive
ayırıcı, özel, tipik
to Distinguish with a prize
ödülle onurlandırmak
Distinguished
kibar, seçkin, sivrilmiş, mükemmel
Distinguished colleague
saygıdeğer meslektaş
Distort
şeklini bozmak, saptırmak, çarpıtmak, başka anlam vermek, anlamını çarpıtmak
Distortion
çarpıtma, bozma, gerçek anlamından saptırma
Distract
şaşırtmak, rahatsız etmek, dikkatini dağıtmak, aklını karıştırmak, başka tarafa çekmek
Distracted
dikkati dağılmış, şaşkına dönmüş
Distraught
Çok endişeli
Distress
Bezginlik, umarsızlık iç Bunalım Kader korku tehlike, Kader lendirme üzmek endişelendirmek
Divulge
ifşa etmek,açığa vurmak, söylemek, yaymak
District
mıntıka, Bölge, belde, kaza
disuse
Kullanamama kullanamazlık –> disused: Artık kullanılmayan
Ditto
Aynen, Yukarıdaki gibi, ‘‘den den’’ işareti
Ditty
Mani, a short simple song
Diversity
Farklılık, başkalık, çeşitlilik, değişik tür, cins
Diversions of Youth
Gençliğie eğlenceleri
Divest
-den mahrum etmek, -den yoksun bırakmak
Ditch*
Hendek su kanalı Ark, terketmek, Bir kimseden veya bir şeyden kurtulmak*****
Ditto*
Aynen, Yukarıdaki gibi, ‘‘den den’’ işareti
Divergent*
Ayrılan birbirini tutmayan
Divest*
-den mahrum etmek, -den yoksun bırakmak
Divorce
iki şeyi tamamen birbirinden ayırmak
Divulge♥
ifşa etmek,açığa vurmak, söylemek, yaymak
Divulge♥
ifşa etmek,açığa vurmak, söylemek, yaymak
dizzy
Şaşkın başı dönen gözü Kararmış düşüncesiz dikkatsiz sersemletici
to do away with
Öldürmek
do’s and don’ts
Davranış kuralları
docile
Uslu sakin Yumuşak başlı
dock
Liman İskele Rıhtım
dockyard
Tersane
docker
Liman işçisi, Tersane işçisi
general practitioner
Herhangi bir dalda uzman olmayan pratisyen hekim
doctorate
Doktora
document of title
Mal senedi
documents required
Gerekli belgeler
state documents
Devlet belgeleri
documentation
Dökümantasyon belgeleme
doddle
Çok kolay şey
dodge
Atlatmak hile ile sıvışmak Kaçamak yapmak kurnazlık hile
dodgy
Sağlıksız tehlikeli riskli
a dodgy car
Kurnaz hileli güvenilmez
doe
Dişi geyik dişi tavşan
dog-eared
Sayfa köşeleri kıvrık
dogged
Inatçı dik kafalı
dogmatic
Tartışmasız kabul edilen kesin İnançla ilgili
dogmatically
Dogmatik olarak kesin biçimde
do-gooder
Iyi niyetli ama başarısız sosyal reformcu, iyi niyetli
doing
Iş marifet
be somebody’s own doing
Kendi hatası
doldrums
Kasvet sıkıntı Hüzün, Okyanusun ekvatora yakın durgun kısımları
dole
Yardım, hükümetin verdiği işsizlik yardımı, yardım yapmak, işsizlik yardımı listesine girmek
doleful
Hüzünlü kederli acılı
dollop
Yiyecek vb. yığını, Topak, bir parça
Domestic
Yöresel bölgeye özgü
Domestically
yurt içinden, dahilde, ülke içinde
Domesticity
Ev hayatı aile hayatı Evcimenlik evine bağlılık
Don
giymek, giyinmek, üniversite öğretim üyesi
Done
İyi pişmiş, tamamlanmış
Doom
Kötü kader kötü Talih ölümü zeval yazgısı olmak yok olmak aleyhine karar almak hüküm vermek –> doomed: mahkum
Doorstep
Kapı eşiği
Dork
Aptal kişi
Dormant
Hareketsiz, yani olması gözlere sahip çık akşamdan çantana koy uyuyan
Dormant
Hareketsiz, yani olması gözlere sahip çık akşamdan çantana koy uyuyan