UnLock Unite 1-2-3-4-5 Wordlist Flashcards
Attract (v)
<= to make people come to a place or do a particular thing by being interesting, enjoyable, etc =>
Çekmek-Cezbetmek (bir insan veya kuruluş)
-> The prices which I saw in the morning today attracted me
- > Attract (the) attention/interest: Dikkati/ilgiyi üzerine çekmek
- > be attracted to smb: birini cazibesine kapılmak-hoşlanmak
Melt (v/v)
1) Eritmek-Erimek [bir şeyi katı formdan sıvı forma geçirme herhangi bir şey bu işlevi yapabilir]
- The chocolate had melted in my pocket.
- The sun soon melted the ice on the pond.
2) Kızgınlıktan sonra yumuşamak-Erimek-sevgi hissetmek
- When he smiles at me, I just melt.
Melted(adj): eritilmiş Syn: Dissolve
Fee (n)
Ücret [bir hizmet karşılığında ödenen para]
- an entrance fee
- university fees
Statement (n) == Declaration (n)
İfade-Beyan-Açıklama
- The prime minister is expected to make a statement later today.
- —Make a statement: Açıklama yapmak
Attractive (adj)
1) {Beautiful} Çekici-Güzel-Hoş-Cezbedici
2) {Interesting} Çekici-Hoşa giden
Attractively [adv]:ilgili çekici bir şekilde Attractiveness (n): Çekicilik - Cazibe
Current (adj)
Mevcut olan(şimdiki-bugünkü)-Geçerli-Hali hazırda var olan
Deal (n)
(n) : Anlaşma-Aynı fikirde olma
- do-make a deal => anlaşma yapmak
- > The two companies have recently done a major deal.
Deal with
Site
{History} the place where something important happened in the past.
[yer-mevki-mahal-alan]
- a historic site
- the site of a battle
{Area} an area that is used for something or where something happens. [alan-arazi-yer-mevki ]
Explore vs Discover
Explore : Daha önce olan fakat bilinmeyen bir yeri bulmaya denir.
Discover : Bir nesneyi bulmaya denir ya da bir buluş bulmaya denir.
Explore: Keşfetmek-Araştırmak
Discover: Keşfetmek-Bulmak-Ortaya çıkarmak
Set (n)
Dizi-Set-Takım-Grup-Seri [bu kelimelerin hepsi bir topluluk anlamı belirtiyor yani birden çok olma durumu]
- A set of … : bir dizi-takım …
Valley (n)
Vadi
Accurate (adj)
Doğru-Tam-Kesin
- inaccurate - Accurately
Significant (adj) == Important == Substantial == Major
1) Önemli
- insignificant
- significantly
2) Anlamlı-Kayda değer
Syn: meaningful- eloquent, expressive
Valuable (adj-adj)
{object} Değerli-Kıymetli
{useful} Faydalı-Kıymetli-Kullanışlı (bilgi,yardım,tavsiye)
Curious (adj)
- > Interest
- > Strange
{interested} Meraklı
- be curious: merak etmek
-> (n): Curiosity
{Strange}: Tuhaf - İlginç
Actual (adj) == Real (adj)
Gerçek-Asıl
-> We were expecting about fifty people, though the actual number was a lot higher.
Deaf (adj)
Sağır-Ağır işiten
Deafness(n)
Prime (adj)
{main} asıl, esas, ana, baş => “principal”
-> the prime suspect in a murder investigation
{Best} of the best quality [seçkin, birinci sınıf, en nitelikli-iyi]
-> The hotel is in a prime location in the city center.
Prime number: asal sayı
Prime minister: başbakan
Prim time: Yoğun- en iyi zaman aralığı
Undergraduate (adj)
lisans (adj)
(n): üniversiteli
Artificial (adj)
Yapay-Suni-Yapma
Cave (n)
Mağara-İn
Cushion (n)
Yastık-Minder
Emperor (n)
İmparator
Enemy (n-adj)
(n) : Düşman-Hasım
(adj) Düşman-Düşmana ait
Era (n)
a period of time in history that is special for a particular reason. [çağ, devir] - the Victorian era - a new era of peace - The Era of Suleiman the Magnificent
Zone
District
Region
Region: Bölge-Yöre [Region of Mediterranean]
[a particular area in a country or the world]
District: İlçe-Bölge-Semt-Mahalle [Region’a göre daha küçük bir alan mesela ilçeler için kullanabilirsin bunu]
Zone: Bölge [an area where a particular thing happens]
daha insanlar tarafından oluşturulan yapay bir anlamı var.
- a war zone
- a nuclear-free zone
Interval (n)
Ara-Aralık- [a period of time between two actions, activities, or events.]
-> After an interval of three days the peace talks resumed.
- at intervals: aralıklarla
- > Patients were injected with the drug at four-hour intervals (= every four hours).
Lorry (n)
Kamyon
Principal (adj/n)
Ana-Asıl-Esas
-> Her principal reason for moving is to be nearer her mother.
(n): Okul müdürü
Principal (adj/n)
Ana-Asıl-Esas
-> Her principal reason for moving is to be nearer her mother.
Principally: Özellikle-Çoğunlukla
->The advertising campaign is aimed principally at women.
(n): Okul müdürü
Tale (n)
Masal-Öykü
Forgive (v)
Affetmek-Bağışlamak-Kusuruna bakmamak
Refuse (v)
[Birisi bir şey yapmanı veya senden bir şey yapmak için izin ister bunları kabul etmemek-reddetmek] Syn:Deny
-> I politely refused their invitation.
-> The bank refused his demand for a full refund.
[demand: talep, refund: geri ödeme]
Deduce (v) - Infer
Infer [sonuç-anlam çıkarmak]
Fascinate (v)
Etkilemek-Büyülemek
-> China has always fascinated me.
Fetch (v)
Gidip almak-getirmek
-> Can you fetch my glasses from the bedroom?
Gather (v)
1) Topla(n)mak [bir şey için insanların bir araya gelmesi]
- > Can you all gather around? I’ve got something to tell you.
- > His supporters gathered in the hotel ballroom.
2) Bir araya getirmek-Toplamak [ayrı ayrı duran eşyalar toplamak olabilir veya polisin delilleri toplaması]
- > People slowly gathered their belongings and left the hall.
- > Detectives have spent months gathering evidence.
- - Gather smt up/together: Toplamak
Knit (v/n)
Örgü / Örgü örmek- Örmek
Fever (n/v)
[a high body temperature because you are sick.]
Ateş-Humma- Ateşlenmek
– Get/Have a fever: Ateşi olmak
– Reduce/bring down a/the fever
Decent (adj)
1) Dürüst-Ahlaklı-Terbiyeli
Arrange (v)
1) to make the necessary plans and preparations for something to happen. [Düzenlemek/Hazırlık yapmak/Planlamak]
- > We arranged for a car to pick us up from the airport.
2) to put objects in a particular order or position. [Düzenlemek/Sıraya koymak-Tanzim etmek]
- > The books are arranged alphabetically by author.
Consider (v) == Think about
1) [to think about something carefully, especially in order to make a decision.] Düşünmek
Determine (v)
Belirlemek-Saptamak [Syn: Establish]
-> An inquiry was set up to determine the cause of the accident.
React (v)
1) Coll-1: react (to something) (by doing something)
2) Coll-1: react (with something) react (together)
1) {Behave=> Do- Say} Tepki göstermek - Tepki vermek
-> Local residents reacted angrily to the news.
-> I nudged her but she didn’t react.
Coll-1: react (to something) (by doing something)
2) {Science} : Tepkimek- Reaksiyon göstermek
-> Iron reacts with water and air to produce rust.
Sedate (adj)
Sakin- Ağır başlı- Vakarlı
Convince (v) - Persuade (v)
İkna etmek- İnandırmak
Praise (v/n)
1) övmek-yüceltmek-methetmek // övme-övgü
2) Şükretmek
Sew (v)
Dikmek [to use a needle and thread to make stitches in cloth.]