Stage:1 Upper-Intermediate (Part-2) Flashcards
Recover (v)
1) Yeniden sağlığına kavuşmak - İyileşmek
Coll-: Recover (from smt)
2) Toparlanmak - Eski haline gelmek
- > The economy was quick to recover after the election.
Approach (n/v)
(n) Yaklaşım (method)
(v) Yaklaşmak-Yakına gelmek
- > The train now approaching platform 2 is the 5.35 to London, Kings Cross.
- > Christmas is fast approaching.
Presence (n)
1) Varlık-mevcudiyet
- > I didn’t notice her presence.
2) Huzur (makam gibi)
- > She signed the document in the presence of two witnesses.
Stroke (n)
İnme-Felç
deliberately (adv) == Intentionally == On purpose
Kasıtlı olarak _ Kasten
Incomprehensible=Obscure
Anlaşılması güç - Anlaşılmaz - akıl sır ermez
Wealth (n)
Wealthy (adj)
Zenginlik - Servet
Zengin-Varlıklı
Fatigue (n-v)
Yorgunluk - Bitmişlik
Yorulmak-Yormak Syn: Tire
Dense (adj)
1) Yoğun-Sıkı-Kalabalık [containing a lot of p-eople, things, plants, etc. with little space between them]
2) If cloud, smoke, etc is dense, it is thick and difficult to see through.
Yoğun -Koyu
Tremendous (adj)
1) [extremely good] Müthiş-Olağanüstü-Şahane
2) [very large, great, strong, etc]
Immune (adj-n)
Bağışık-Etkilenmeyen
Bağışık kimse-Muaf
Enhance Impact on (v-n)
Geliştirmek Syn: Improve
Affect
Remain (v)
Kalmak-Sürdürmek
Step (back/forward/over)
geri/ileri/üzerinden adım atmak
Rare (adj)
Nadir-Az bulunur-Nadide
Straightforward (adj)
1) {easy}: anlaşılması kolay-basit
2) {honest}: gizli saklısı olmayan-düşündüğünü dürüstçe söyleyen
Chain (n-v)
Coll-1: chain somebody/something to somebody/something
Zincir-Halka
Zincirlemek Syn: Chain up
Pursuit (n)
Takip-Kovalama
Implication (n)
Coll-1: implication (of something) (for something)
1) Muhtemel etki / Sonuç
- > This scheme has serious implications for the local economy. [Bu planın yerel ekonomi için ciddi etkileri var.]
2) Kastedilen mana - İma
Crucial == Vital
Çok önemli
Urgent (adj)
Urgently (adv)
Acil - İvedi
Acil bir şekilde
Chest (n)
Sandık
Göğüs - Göğüs kafesi
Lung (n)
Akciğer - ciğer
Strain (n-v)
(N): Gerginlik - Gerilme
Coll-1: put a strain on sb/sth [sorun çıkarmak-bela olmak]
Idiom: put a strain on one’s nerve: sinirleri germek
-> Children put tremendous strains on a marriage.
Coll-2: under strain : baskı-zorlama altında
(V): Zorlamak - gayret etmek
Handful (n)
El-avuç dolusu
Coll-1: a handful of smt: bir avuç bir şey / çok az sayıda
Extent (n)
Ölçü-Derece-Metebe-Önem-Miktar
- > They are just beginning to realize the full extent of the damage. [Hasarın tam boyutunun farkına varmaya başlıyorlar.]
- > She was exaggerating the true extent of the problem.
Coll-1= to a certain extent: belirli bir ölçüye kadar
-> I can understand French to a certain extent
Coll-2= to some extent: belirli bir ölçüye/dereceye kadar (bir ölçüde)
Object (v)
Objection (n)
İtiraz etmek - Karşı çıkmak
İtiraz - Karşı çıkma
Range (n-v)
1) Dizi-çeşit-tür
Coll-1: a range of : bir dizi
2) Aralık
-> The product is aimed at young people in the 18-25 age range.
(V): [to have several different amounts or types]
farklı miktar ve türler arasında değişmek
-> Tickets range from $12 to $35.
Coll-1: range from smt to smt
Steel (n-adj)
Çelik
Coll-1= steel oneself: güçlendirmek
Contemporary (adj-n)
(adj) : Çağdaş-Modern-Günümüze ait
(n) : Yaşıt-Akran
Primary (adj)
Birincil-Ana-Esas-Temel
Typical (adj)
Karekteristik-Özgün
Innate (adj)
Innately
Doğuştan (gelen) - Allah vergisi
Resistant (adj)
1) Karşı koyan - Muhalefet -Direnen
2) Dirençli - Dayanıklı - Bağışık
Virtually == Almost (adv)
Neredeyse
Prohibit (v) == Forbid
Prohibitive (adj)
(v): Yasaklamak
Prohibition: kural-hüküm
(adj): Aşırı-Fahiş (fiyat)
Preliminary (adj)
Başlangıç-Ön-İlk-Giriş
Invest (smt) in (smt) (v)
Yatırım yapmak - Harcamak (para-emek-zaman)
Leading = Main = Major
Önde gelen - Başlıca - Ana
Disparity (n)
Eşitsizlik - Farklılık
1) There are wide disparity in the pay of nurses and doctors
Promising (adj)
Umut-Ümit verici / Gelecek vaadeden
[likely to be very good or successful in the future]
Accountable for (v) Account for
1) = Be reason for: sorumlu olmak
2) Hesap vermek
Address
Deal with
-> Our government needs to address this problem by taking the necessary actions.
Eradicate (v)
Eradication
Yok etmek-Kökünü kazımak
Syn: Eliminate == Get rid of
Devastating (adj)
Syn: Terrible-Destroying [Yıkıcı-mahvedici-yok edici] == Shocking [şaşkına çeviren, şok edici]
Stigma (n)
Stigmatize (v)
Leke-Damga-Yüz kızartıcı durum
Damgalamak
Indicator (n)
Gösterge-Belirteç-İşaret
Disproportionate (adj)
Disproportionately
[too large or small in comparison to something]
Orantısız
-> There are a disproportionate number of girls in the class.
Shift (n)
Coll-1: shift (smt) (from…) (to…)
Geçiş-Değiştirme (değişim)
-> The shift from leaded to unleaded petrol helped the environment greatly.
Prevalent (adj)
Syn: Common= Widespread
[existing a lot in a particular group, area, or at a particular time]
Yaygın - Hakim olan - Geçerli olan
Associate (v)
[to relate two things, people, etc in your mind]
İlişkilendirmek-Bağdaştırmak
-> Most people associate this brand with good quality.
Coll-1: associate somebody/something (with somebody/something)
Coll-2: Be associated with: ile ilişkilendirilmek
Related to == Associated with
ile ilişkili - ilgili
Entail -> Involve
-> Require
Kapsamak - Gerektirmek
Cautious == Careful x Reckless
Temkinli = Dikkatli = İhtiyatlı Pervasız = Umursamaz = Kayıtsız
Insist (on)
Israr etmek - Diretmek
Concerning == About
İle ilgili - Alakadar eden - hakkında - ilgilendiren
Resolve (v)
1) Bir sorunu çözmek - Güçlüğü gidermek - Halletmek
2) {Decide}: Resolve on=> Karar vermek -Azmetmek-Aklına koymak
Interpret == Make sense of
Anlamlandırmak - Yorumlamak / (tercüme etmek)
_____
Make sense out of : anlam çıkarmak
Extend (v) == Prolong = make smt longer
1) [to make something bigger or longer]
Uzatmak - Genişletmek
2) [to make an activity, agreement, etc last for a longer time]
Uzatmak (zamanı)
Collaborate (v)
İşbirliği yapmak (arkadaş-düşman) - Birlikte çalışmak
Coll-1: collaborate (with somebody) (on something)
Coll-2: collaborate (with somebody) (in something/in doing something)