CTIS Flashcards
Sleep through smt
bir şey olup biterken uyumak
-> After sleeping through a hundred million centuries we have finally opened our eyes on a sumptuous planet.
- sumptuous: muhteşem/şatafatlı
Sparkle (v)
Işıldamak // Belirginleşmek - göze çarpmak
Encapsulate (v)
en önemli yönlerini/gerçekleri vurgulamak
-> This statement encapsulates a deep and widespread ambiguity(anlam karışıklığı) that many feel about evolutionary biology.
What is not a problem is the lack of evidence
Sorun olmayan şey kanıt eksikliğidir.
We’ve also seen that evolutionary biology makes testable predictions, though not of course in the sense of predicting how a particular species will evolve, for that depends on a myriad of uncertain factors, such as which mutations crop up and how environments may change.
- in the sense of: anlamında
- a myriad of: pek çok
- make predictions: tahminler yapmak
[Ayrıca, evrimsel biyolojinin test edilebilir tahminlerde bulunduğunu gördük, ancak elbette belirli bir türün nasıl evrimleşeceğini tahmin etme anlamında değil, çünkü bu, hangi mutasyonların ortaya çıktığı ve ortamların nasıl değişebileceği gibi sayısız belirsiz faktöre bağlıdır.]
Have (smt) to do with smt
Bir şeyle ilgisi olmak
-> This letter has/is nothing to do with you. [Bu mektup benimle hiç bir ilgisi yoktur]
-> Every fact that has something to do with evolution confirms its truth. [Evrimle ilgisi olan her gerçek, onun doğruluğunu teyit eder.]
Lineage (n)
Soy - nesep
Teem with (v)
Bir şeyle dolu olmak
-> Evolutionary biology is teeming with questions and controversies.
Seize on/upon
Benimsemek
-> Critics of evolution seize upon these controversies.
-> Her story was seized upon by the press.
Move smt forward
Bir şeyi ileri taşımak
-> What moves science forward is ignorance, debate, and the testing of alternative theories with observations and experiments.
Profound (adj)
Derin - Engin
Raise a question (v)
Soru oluşturmak
Lead the way for smb
Lead the way to smt
1) Biri için yol göstermek - kılavuzluk etmek
2) Bir şeye kapılarını açmak
-> lead the way to a better world: daha iyi bir dünyaya kapılarını açmak
- Lead the way: yol göstermek
Correspond (v)
- Correspond to/with: aynı/benzer olmak, birbirine uymak
-> The newspaper story does not correspond with/to what really happened.
Expose (v)
1) Reveal (açığa çıkarmak)
2) Maruz bırakmak (expose to smt)