Stage:1 Upper-Intermediate (Part-2) Flashcards
Be obsessed with (v)
Takıntı/Saplantı yapmak - Aklına takmak - Takıntı haline getirmek
Mock (v-n)
(V): Alay etmek
(N): Alay
Inevitable (adj)
[If something is inevitable, you cannot avoid or prevent it.]
Kaçınılmaz- Beklenen
Perception (n)
Perceive (v)
Algı - Algılama - İdrak - Sezgi
Algılamak - Kavramak
Priority (n)
Öncelik
Coll-1: Give priority to smt: Öncelik vermek
Coll-2: Have/Take priority (over smt): …dan/den daha önemli/öncelikli olmak
Steady (adj-v-n) x Unsteady
steadily
steadiness
(ADJ): [happening at a gradual, regular rate]
Devamlı-sürekli-düzenli
-> steady economic growth
(V): sabitlemek, sabit tutmak, dengede tutmak, dengelemek
(N): İstikrar
Internal (n) == Inner x External
İç-Dahili-İçe ait {place - body} -> internal injuries -> an internal flight internal walls -> an internal report internal disputes
Embarrass (v)
Embarrassed - Embarrassing (adj)
Embarrassment (n)
Embarrassingly (adv)
Utandırmak - Mahcup etmek
Mahcup eden - Utandıran
Utanç -Mahcubiyet - (kişi)
Mahcup/Utanmış bir şekilde
Occurrence (n)
Oluşum - Ortaya çıkış
Coll-1: occurrence of smt
prevent occurrence of smt: bir şeyin olmasını engellemek
Applicant (n)
Başvuru sahip - Aday
Accelerate (v)
1) Hızını artırmak - Gaza basmak
2) Hızlandırmak - Daha da hızlı hale getirmek
- —-Acceleration: hızlanma
Affair (n)
Mesele - Hadise (kötü olay)
Bad-tempered (adj)
Kötü huylu - geçimsiz
Mood (n)
Ruh hali
Fragment (n-v)
(n): Kırıntı - Küçük parça
(v): küçük parçalara ayırmak - parçalanmak - parça parça olmak
—–fragmented (adj):
parçalanmış - bölünmüş
-> a fragmented society
Owe (v)
Borçlu olmak - Minnettar olmak
Coll-1: owe smb an apology/favour/drink, etc
[birine özür/iyilik/içki vs. borcu olmak]
Sack (n)
Çuval - Torba
Sacred (adj)
Kutsal - Mukaddes - Dinsel
Subtract (v)
Coll-1: subtract (something) (from something)
Çıkarmak (çıkarma yapmak)
[to take a number or amount away from another number or amount]
-> You need to subtract 25% from the final figure.
—-Substraction (n): çıkarma
Swap (v-n)
Değiş tokuş etmek
Değiş tokuş
Welfare (n)
Yardım
Refah
Institution (n)
Kurum-Kuruluş-Tesis
Fund (n-v)
(N): Fon-Sermaye-Ödenek
(V): Yatırmak - Yatırım yapmak
Relevant (adj)
İlgili (uygun)
Decay (n-v)
(n) : Çürüme - Bozulma - Çürük
(v) : Çürümek
Implement (v-n)
(v) : (kanun, sistem, plan vb.) uygulamaya koymak, gerçekleştirmek, etkin kılmak
- > Our new computerized system will soon be fully implemented.
(n) : alet - edevat
Hint (n-v)
(N): İma - İpucu - Tavsiye
Coll-1: a hint of sth: emare-belirti-iz
-> There was a hint of anger in her voice.
(V): İma etmek (üstü kapalı söylemek)
Coll-1: hint at
-> She hinted at the possibility of moving to America.
Charm (n-v)
Cazibe -Çekicilik
Cezbetmek - Hayran bırakmak - Büyülemek
——Charming (adj): Büyüleyici - Çekici - Alımlı
Imply (v)
Implication (n)
İma etmek - Kastetmek
—-implied (adj): ime edilen-kastedilen
Novice (n)
Acemi, yeni; çömez, deneyimsiz
- > I’ve never used a computer before - I’m a complete novice.
- > a novice driver
Illustrate (v)
Resimlemek (gözünde canlandırmak) - Örneklemek
Secure (v-adj)
(V):
1) [to achieve something, after a lot of effort]
elde etmek, ele geçirmek, temin etmek, başarmak
2) [to fasten something firmly]
sıkıca tutturmak, bağlamak, emniyete almak
-> He secured the bike to the gate.
(Adj): Güvenli- Emniyette-Emniyetli
Outstanding (adj)
1) [excellent and much better than most] mükemmel, fevkalade, kalburüstü 2) [ödenmemiş, bekleyen, askıda, sonuca varmamış, henüz yapılmamış, yarım kalmış] -> an outstanding debt -> an outstanding issue
Rub (v-n)
Ovmak - Ovalamak - Ovuşturmak // Sürtmek-Sürtünmek
Coll-1: rub sth into/on, etc
Rusty (adj)
Rust (n-v)
Paslı
Pas-Paslanma - Paslanmak
Refugee (n)
Mülteci
Intellectual (adj-n)
Entelektüel - Aydın (n-adj)
Amuse (v)
Eğlendirmek (iyi vakit geçirmesini sağlamak)
- > I bought a magazine to amuse myself while I was on the train.
- > I took him an article that I thought might amuse him.
- —-Amusing (adj): Eğlenceli - Komik-Gülünç
- —-Amusement (n): Eğlence - Eğlenme
Activate (v)
[to make something start working]
Harekete geçirmek - Etkinleştirmek
Beg (v)
Dilenmek - Yalvarmak (hayati ihtiyaçlar için olabilir veya acil bir durum için veya bir şeyi çok istediğin için)
Chase (v-n) == Pursue (v)/Pursuit (n) = Give chase
1) Kovalamak (peşinden koşmak)
2) Elde etmeye çalışmak (peşinden koşmak)
(n) : takip- peşinden gitme
Employ (v)
İş vermek (çalıştırmak) - Görevlendirmek
Chunk of (n)
Büyük-İri parça // Büyük-İri-Kocaman bölüm
- > a chunk of cheese
- > I spend a big chunk of my money on clothes.
Degrade (v) ==Humiliate
Küçük görmek/düşürmek - Değersizleştirmek (aşağılamak) [bir insanı veya objeyi düşünebilirsin]
—-Degradation (n)
Frame (n-v)
Çerçeve / Çerçevelemek
Fright (n)
Korku
- —Frighten (n): korkutmak
- —Frightened (adj): korkmuş
Injure (v)
Coll-1: injure somebody/something/yourself
[to hurt a person, animal, or part of your body]
Yaralamak - İncitmek
Incline (n-v)
— incline to/towards smt
(n): Eğim-Meyil
(v): eğmek - eğilmek-eğim yapmak
— meyilli olmak
- I incline to the view that peace can be achieved.