Unit 6 Flashcards
Larger than life
Hayattan daha büyük
Gerçek hayatta rastlanamayacak
Kelimelerle ifade edilemeyecek
(= Ortalama bir kişi veya şeyden daha önemli, etkileyici veya heyecan verici)
Have you seen the new stadium? It really seems like it’s larger than life when you’re inside.
Yeni stadyumu gördünüz mü? İçine girdiğinizde gerçekten hayattan daha büyük görünüyor.
True to life
Gerçek hayattaki gibi
Yaşanmış
It’s a great story, but not always true to life.
Harika bir hikâye ama her zaman gerçekçi değil.
Cast light on
Aydınlatmak
Işık tutmak
Açıklığa kavuşturmak
=shed/throw light on
research findings that cast new light on the origin of our universe
evrenimizin kökenine yeni bir ışık tutan araştırma bulguları
In (the) light of (something)
…nın ışığı altında
… ışığında
… göz önünde tutacak olursak
In light of what you have told us, I think we must abandon the project.
Bize anlattıklarınız ışığında, sanırım projeden vazgeçmeliyiz.
The bottom line
Sonuç
Netice
What’s the bottom line? How much do I owe you?
Sonuç nedir? Size ne kadar borcum var?
Step out of line
Be out of line
Çizgiyi aşmak
Haddini aşmak
I’m sorry about last night, I stepped out of line when I made those demands.
Dün gece için özür dilerim, o taleplerde bulunduğumda çizgiyi aştım.
A load of rubbish
A load of crap, A load of bull, A load of nonsense
Bir sürü saçmalık
Bir sürü palavra
Bir sürü safsata
Saçmalıktan ibaret
Personally, I think the notion of “love at first sight” is a load of rubbish.
Şahsen ben “ilk görüşte aşk” kavramının saçmalıktan ibaret olduğunu düşünüyorum.
Use your loaf
Saksıyı çalıştır
Kafanı kullan
Somununu kullan
Come on, Dean, I know you can figure this out on your own. Use your loaf!
Hadi Dean, bunu kendi başına çözebileceğini biliyorum. Kafanı kullan!
At a loss
Ne yapacağını bilmez, şaşırmış bir durumda
Kafası karışmış durumda
Can anyone decipher what he means? I’m at a loss.
Ne demek istediğini anlayabilen var mı? Ben anlayamadım.
Tough luck
hard luck
Kör talih
Kötü talih
Şansına küs
A: I failed by one point.
B: That’s tough luck.
A: Bir puanla kaldım.
B: Kötü şans.
Push your luck
Şansını zorlamak
Şansına fazla güvenmek
I know you’re in the boss’s good graces now, but don’t push your luck. She’s been known to turn on people for getting too cocky.
Patronun gözüne girdiğini biliyorum ama şansını zorlama. Kendini fazla beğenen insanları terslediği bilinir.
To the best of one’s knowledge
Bilgi dahilinde
Bildiğiniz kadarıyla
…bilgisine göre
He never made a will, to the best of my knowledge.
Bildiğim kadarıyla hiç vasiyette bulunmadı.