Unit 5 Flashcards
in the least
Zerre kadar
Şu kadarcık
En ufak
We are not concerned in the least about the impact it may have on our profits this year.
Bu yılki kârımız üzerinde yaratabileceği etki konusunda en ufak bir endişe duymuyoruz.
Leave someone standing
Birini/Birşeyi yaya bırakmak
Birinden/Bir şeyden daha iyi olmak
Birini/Bir şeyi geçmek
Stella’s singing was so good, she left the others standing.
Stella’nın şarkısı o kadar iyiydi ki, diğerlerini geride bıraktı.
Let it drop
Konuyu kapatmak
Konuyu bir kenara bırakmak
Bir tartışmayı sonlandırmak
Look, we can’t afford a new car right now, so just let it drop already!
Bakın, şu anda yeni bir arabaya paramız yetmiyor, o yüzden bırakın artık!
Let it slip
Ağzından kaçırmak
The agent, under the influence of a powerful truth serum, let slip the names of other operatives working covertly in the area.
Güçlü bir doğruluk serumunun etkisi altındaki ajan, bölgede gizlice çalışan diğer ajanların isimlerini ağzından kaçırdı.
To the letter
Harfi harfine
Harfiyen
En ince ayrıntısına kadar
We did everything to the letter, but something still went wrong.
Her şeyi harfiyen yaptık ama yine de bir şeyler ters gitti.
Go to great lengths
Her çareye başvurmak
Her yola başvurmak
Elinden geleni yapmak
Çok uğraşmak
We went to great lengths to ensure that this film was historically accurate.
Bu filmin tarihsel olarak doğru olmasını sağlamak için büyük çaba sarf ettik.
Knock it off!
Kes artık!
Kes şunu!
Bunu yapmayı kes!
I know you don’t think anyone notices when you come in late, but if you don’t knock it off, you’re going to find yourself on the unemployment line.
Geç geldiğinizde kimsenin fark etmediğini düşündüğünüzü biliyorum, ancak bunu kesmezseniz, kendinizi işsizler ordusunun içinde bulacaksınız.
the fast lane
Uçlarda
Aşırı uçlarda
Hızlı şeritte
He always lived his life in the fast lane, and he ended up dying at a very young age.
Hayatını hep hızlı şeritte yaşadı ve sonunda çok genç yaşta öldü.
Tie the knot
Evlenmek
Dünya evine girmek
All of my friends have tied the knot. and started having kids.
Tüm arkadaşlarım evlendi ve çocuk sahibi olmaya başladı.
At large
Kaçak
Serbest
Firarda
The robbery suspect is still at large and is considered very dangerous.
Soygun zanlısı halen serbesttir ve çok tehlikeli olduğu düşünülmektedir.
Keep up with the Joneses
Komşularla aşık atmak
Komşularla yarışmak
Sidik yarıştırmak
A: Why did she buy such an expensive car?
B: Well, she lives in a wealthy part of town—I bet she just wants to keep up with the Joneses.
A: Neden bu kadar pahalı bir araba aldı?
B: Şey, şehrin zengin bir kesiminde yaşıyor - bahse girerim Jones’lara ayak uydurmak istiyordur.
Last but not least
Sonuncu fakat aynı derecede önemli
Son olarak fakat aynı derecede önemli olarak
The speaker said, “And now, last but not least, I’d like to present Bill Smith, who will give us some final words.”
Konuşmacı, “Ve şimdi, son olarak, bize son sözlerini söyleyecek olan Bill Smith’i takdim etmek istiyorum” dedi.