Unit 4 Flashcards
Give (one) an inch and (one) will take a mile
- yüz verince astarını istemek
- elini verip kolunu kaptırmak
- selam verip borçlu çıkmak
If you let the kids stay up later on the weekends, they’ll want to do it all the time. Give them an inch and they’ll take a mile.
Çocukların hafta sonları daha geç yatmalarına izin verirseniz, bunu her zaman yapmak isteyeceklerdir. Onlara bir inç verirseniz, bir mil alırlar.
Hit the jackpot
- büyük ikramiye kazanmak
- turnayı gözünden vurmak
- beklenmedik servete veya başarıya kavuşmak
Marcy hit the jackpot with her new job—it’s basically her dream job, plus a huge salary.
Marcy yeni işinde turnayı gözünden vurmuştur; hem hayalindeki iş, hem de yüklü bir maaş.
Make the best of a bad job
- zor koşullar altında elinden gelenin en iyisini yapmak
- elindekinden en iyi şekilde faydalanmak
I know this data entry job isn’t what you wanted for a career, but for the time being try and make the best of a bad job.
Bu veri girişi işinin bir kariyer için istediğiniz şey olmadığını biliyorum, ancak şu an için kötü bir işten en iyisini yapmaya çalışın.
Be/Get/Go beyond a joke
- şaka olmaktan çıktı
- iş ciddileşti
- ciddiye binmek
This has got beyond a joke! Open this door and let me out at once!
Şakanın dozunu kaçırdın! Şu kapıyı aç ve beni hemen dışarı çıkar!
Take a joke
- şaka kaldırmak
- şakayı kaldırmak
I’m certainly able to take a joke, but what you said to me was downright mean.
Şaka kaldırabilirim ama bana söyledikleriniz düpedüz alçakçaydı.
For a start
- başlangıç olarak
I’m sick of living in this city—for a start, the traffic makes commuting to work an absolute nightmare!
Bu şehirde yaşamaktan bıktım; öncelikle trafik yüzünden işe gidip gelmek tam bir kabus!
No kidding?
- ciddi misin?
- dalga geçmiyorsun değil mi?
- dalga mı geçiyorsun?
A: My aunt has a cabin we could use for the weekend.
B: No kidding? That would be awesome!
A: Teyzemin hafta sonu için kullanabileceğimiz bir kulübesi var.
B: Şaka mı yapıyorsun? Bu harika olur!
A/Some kind of
- bir tür
- bir çeşit
There was some kind of noise outside, can you please go and investigate?
Dışarıda bir tür gürültü vardı, lütfen gidip araştırabilir misiniz?
Of a kind
- 1 bir tür
eh işte tarzında
The office has a gym of a kind, but it’s in such disrepair that no one really uses it.
Ofiste bir tür (=sıradan, vasat) spor salonu var, ancak o kadar bakımsız ki kimse kullanmıyor.
- 2 aynı türden
Uncle Fred and your father are two of a kind; football and work, that’s all they seem to be interested in.
Fred Amca ve baban aynı türden iki insan; futbol ve iş, ilgilendikleri tek şey bu gibi görünüyor.
The kiss of death
- ölüm öpücüğü
- başka bir şeyin başarısız olmasına neden olacak bir şey
- iyi/sıradan gibi görünen, ancak başka bir şeyi başarısızlığa uğratacağı kesin olan bir olay
Fainting on stage was the kiss of death for my acting career.
Sahnede bayılmak oyunculuk kariyerim için ölüm öpücüğüydü.
Under the knife
- bıçak altında
- bıçak altına yatmış
- ameliyatta
My dad is going under the knife on Thursday to clear the blockage in his heart.
Babam Perşembe günü kalbindeki tıkanıklığı açmak için bıçak altına yatacak.
Bring someone to their knees
- birine diz çöktürmek
- birini yola getirmek
- birine boyun eğdirmek
The general believes that such an attack will bring the opposing troops to their knees.
General böyle bir saldırının karşı birlikleri dize getireceğine inanıyor.