dff 3 Flashcards
property (n)
mal mülk, özellik, emlak
He bought property near the sea.
debilitate (v)
syn = weaken
zayıflatmak (acıyı), kuvvetten düşürmek
precise (adj)
syn = exact, accurate, certain
kesin
wreckage (n)
yıkıntı, çöküntü, zarar
revenge (v)
intikam almak, öç almak
notorious (adj)
adı çıkmış, kötü şöhretli
pirate (n,v)
n- korsan
v - talan etmek
racially (adv)
ırk olarak, ırkça
segregate (v)
opp = disegregate
ayrım yapmak, ayrı tutmak
opp— ırkçılığı kaldırmak
issue (n,v)
N— sorun, mesele, konu
V—-sonuçlandırmak
district (n)
semt, bölge, ilçe
lanch (v)
başlamak(yeni iş), piyasaya sürmek
vice (n)
syn = helper, assistant, auxililary, subsidiary
yardımcı
damp (n, adj)
nem, rutubet
adj— nemli, rutubetli
desperate (adj)
çaresiz, umutsuz
foster (n,v)
n— evlatlık, üvey
v— bakmak, beslemek, yetiştirmek
intervention (n)
araya girme, aracılık
urban (adj)
kentsel, şehirsel
The urban population in most developing countries is increasing very fast.
rural (adj)
kırsal
You will soon be used to rural life.
ameliorate (v)
iyileştirmek
exodus (n)
göç
novices (n)
acemi, toy
stagnant (adj)
durgun, sönük
contemporary (adj)
syn = modern
modern, çağdaş
epidemic (n)
salgın, salgın hastalık
propose (v)
önermek, teklif etmek
This essay will discuss the main problems associated with this epidemic and propose some possible solutions to avoid them.
decline (n,v)
Zayıflatmak, reddetmek,
gerileme, azalma
starvation (n)
syn = famine, poverty
açlık
opt (v)
syn = prefer
tercih etmek
submit (v)
sunmak, vermek
unprecedented (adj)
eşi benzeri görülmemiş
the human race (n)
insanlık
contrast (n,v)
karşılaştırmak
zıtlık, karşıtlık
slave (n)
köle
I am used to working like a slave.
eon (n) = aeon
çok uzun zaman, sonsuzluk (eons of time)
hew (v)
syn = sculpt
yontmak
joy (n)
keşif, neşe, sevinç
tile (n)
kiremit
straw (n)
saman, hasır
struggle (n,v)
v–çabalamak, mücadele etmek
n– çaba, mücadele
During the time period known as Paleolithic, man had to struggle for his survival.
We always had to struggle.
dislodge (v)
dislodgement (n)
v–yerinden çıkartmak (iğne vb.)
n- yerinden oynatma / çıkartma
penetrate (into) (v)
penetration (n)
v–nüfuz etmek, girmek
n– nüfuz etme
it penetrates deeper.
admit (v)
itiraf etmek
I must admit, it was wondeful experience.
mantle (n,v)
n = shell, crust v = hide
n– kabuk
v- saklamak, gizlemek
constitute (n)
kurucu (founder)
bileşen (component)
broad (adj)
syn = wide, extensive, large
geniş
dust (n)
toz
malicious (adj) molışız
syn = malevolent (molevılınt), malignant (moliknınt)
kötücül
villain (adj) (vilın)
kötü adam (erol taş)
sew (v)
sewed - sewn/sewed
dikmek