Book 5 - 2 Flashcards
점유율
Pazar payı
자리 잡다
Yer tutmak, yer etmek (duygusal olarak)
눈길을 끌다
인기를 끌다
손님을 끌다
관심이 끌다
Gözleri üstüne çekmek
İlgiyi üzerinde toplamak
Müşteri çekmek
Dikkat çekmek
흥미롭다 = 재미있다
↔
시시하다 – 재미없다
İlginç
↔
Önemsiz ve basit olan
장르
Tür (dizi, film, müzik)
넘나들다
을/를 넘나들다
Gidip gelmek, birden fazla yapmak (Sınavda bu kelimenin çıkma ihtimali yüksek)
색다르다 = 이색적이다 = 독특하다 = 특이하다
↔
평범하다
Farklı
↔
Normal, sıradan, olağan
다루다
Ele almak (konu gibi)
생명력 = 생기
Hayat gücü, can
지니다
e sahip olmak, yanında taşımak
두루
Geniş çapta, her taraf
기획
Plan, proje
각색하다
Uyarlamak
제작
제작하다 = 제작되다
Prodüksiyon, yapım
방송하다
생방송
녹화방송
재방송
인터넷방송
Yayın, yayınlamak
Canlı yayın
Kayıtlı yayın
Naklen yayın
İnternet yayıncılığı
연출
Film yapma, yönetme
공연
Gösteri filmi
상연
Oyun gösteriş
청취자
Dinleyici (radyo)
시청자
시청하다
Seyirci (TV)
관객
İzleyici (spor, film, gösteri)
청중
Dinleyici (konser, dinleti)
방청객
방청하다
Canlı yayın izleyicisi
독자
Okur
방영되다
Sunmak, duyurmak
관여하다
Direktif vermek
환호하다
Alkışlamak
풍성하다
Çok, bol
면모
Çok yönlü
기생
Geyşa
다양한 각도에서 재조명하다
N 을/를 다양한 각도에서 재조명하다
N 이/가 다양한 각도에서 재조명되다
Çeşitli açılardan yeniden incelemek
다채롭다 = 다양하다
Çeşitli, renkli
인물
Şahıs, kişi, şahsiyet, dış görünüş
애절하다 = 애타다
N 애절하다
Dokunaklı, yanık, duygulu
이끌다 = 인도하다
Yol göstermek, elinden tutup götürmek
발굴하다
N 을/를 발굴하다
Ortaya çıkarmak, keşfetmek, kazı yapmak
아랑곳하다
아랑곳하지 않다
İlgilenmek
Umurumda değil
대성통곡
Feryat etmek (yüksek sesle)
발치
먼발치
Uzak bir nokta, diş çekmek
Uzak bir yer, uzak bir nokta
유통시키다
Alışveriş yapmak, dolaşıma sokmak
정교하다
N 이/가 정교하다
Yakın ilişki kurmak
배출하다
Boşaltmak, öğrencilerin okulda okuyup mezun olup gitmesi de anlamında da kullanılır
등용문
İstihdam kapısı
고시
행정고시
사법고시
Zor sınav
İdari sınav
Avukatlık sınavı
생소하다 = 친하지 않다 = 익숙하지 않다
N 이/가 생소하다
Yabancı, tuhaf
소박하다
↔
화려하다
Gösterişsiz
↔
Şatafatlı, gösterişli, lüks
출몰하다
N 이/가 출몰하다
Ortaya çıkmak için, başlama
배회하다
N 이/가 배회하다
Dolanmak
딴따라 = 춤꾼
Diğer, bu farklı
책망하다
N 을/를 책망하다
Azarlamak, kınamak, terslemek
손을 이끄다
Elini tutup yönlendirmek
향하다
Bir yerden bir yere doğru yönelmek, gitmek
한창이다
Baba ocağından uzak yerler, tüm hızıyla devam ediyor
대중매체
Medya yayın, kitle iletişim araçları
신설
Yeni kurmak, yeniden inşa etmek
몸짱
Bir kimsenin fiziğinin güzel olması
구호
Kurtarma, yardım, rahatlama
우르르 밀려나오다
Acele etmek
이윤을 추구하다
Kar peşinde koşma, kar amaçlı
연예계에 데뷔
Eğlence sektöründeki ilk çıkış
넘쳐나다
Taşmak, ağzına kadar dolmak
급증하다
Hızla artmak, hızla çoğalmak
상당수
Birçok, önemli sayıda
취재하다
N 응/를 취재하다
Haber toplamak (gazeteci), olay takip edip yazmak
영광
Erdem, şeref
위안
위안을 받다 / 주다
위안이 되다
Teselli
Rahatlamak
대사
Dialog, elçi, sefir
정체성
정체성을 느끼다
정체성이 드르다
Self identity, kişisel kimlik
공감하다
Sempati duymak, empati, e katılmak, ortak duygu
급작스럽다 = 갑작스럽다
Aniden, birdenbire
들이닥치다
Birden gelmek
감정 대립
Duygu durum zıtlığı, duygusal yüzleşme
잔잔하다
Sakin, durgun, sütliman
배경
Arka perde, zemin
뿌리
Kök
중시하다
Önem vermek, umursamak
반영되다
Yansıtılmak
갈등
갈등을 풀다
↔
갈등이 생기다
Geçimsizlik, çatışma
Çatışmayı çözmek
↔
Çatışma ortaya çıkıyor
전개
Geliştirme, açınım, gösterme
단골
Gedikli müşteri
사회상
Toplum, sosyal
연관되다
İlgili olmak, bağlanarak, dayanarak
경쟁
Aynı alanda çalışan kimseler arasındaki çekişme
치열하다
Şiddetli
작용하다
İşlemek, yansımak
강렬하다
Çok güçlü, şiddetli, kuvvetli
살인사건
Cinayet
폭력사건
Şiddet olayları
용의자
피의자
Şüpheli
Sanık, zanlı, şüpheli
재난
Facia, felaket
민족
Millet, ulus
소재
Malzeme, bulunduğu yer
범죄
Suç, günah
파괴되다
Viran olmak, yıkılmak, haraplaşmak
해결되다
Çözümlenmek, sonuçlanmak, hallolmak
만족스럽다
Yetinmek, yeterli olması, daha fazlasına gerek duymamak
미국식
Amerikansı
설정
Tespit, belirleme
마음을 읽다
Aklını okumak
소외되다
Dışlanmak
충돌
Çarpışma, çatışma
변함없다
Değişmedi
현수막
Afiş
갈등
Geçimsizlik, çatışma
태평무
Kore geleneksel dansı
곡선미
곡선 ↔ 직선
(Kavisli) eğri ve güzel, (hanbok gibi)
Eğri ↔ Doğru
어우러지다 = 어울리다 = 함깨 하다 = 같이 섞이다
Birlikte olmak, bir araya gelmek, getirmek
여백
Yazıda veya resimde boşluk
들썩거리다
N 이/가 들썩거리다
Kıpırdamak, oynatmak
신명나다 = 흥겹다 = 신나다 = 신내다 = 매우 즐겁다
N 이/가 신명나다
Neşelenmek, coşkunluk duymak, 사물놀이 gibi geleneksel şeylerde kullanılır
역동적이다 = 동적이다
N 이/거 역동적이다
Dinamik, hareketli
개량(하다)
Geliştirme, kötü olan kısmı değiştirmek, iyileştirmek
대중화
Ortak, kamulaştırma
다가서다 = 가까이 가다
N 이/가 N에/에게 다가서다
Yaklaşıp durmak, yaklaşmak
보존하다
N 을/를 보존하다
Korumak, muhafaza etmek
전통을 고수하다
전통을 현대화 시키다
Kültüre / geleneğe bağlı olmak
Kültürü günümüze uyarlamak
익살스럽다
Gülünç, komik (bebekler için falan)
동적이다
↔
정적이다
Dinamik
↔
Durgun
해학적이다 = 문학작품
Mizah, fıkra, gülmece
우아하다 = 멋있다 = 아름답다 = 고상하다
↔
수수하다 = 투박하다
Şık, zarif
수수하다
Süssüz, sade, yapmacıksız
투박하다 = 거칠다 = 둔하다
Kaba, şekilsiz (resim)
훌쩍 거리다
Burnunu çekmek
공예
Zanaat
정교하다 = 섬세하다 = 세밀하다
Yakın ilişki kurmak, arkadaşlık etmek
제맛
Lezzet, karpuz soğuk yendiğinde tadı tam oluyor derken kullanılır
고려청자
Geleneksel yeşil renkli çini porseleni
흉내 = 따라함
Taklit, imitasyon
지적
Entellektüel
매를 들다 = 매를 대다
Sopa ile vurarak cezalandırmak
타이르다
İkna etmek, öğüt vermek, nasihat vermek
몸짓
손짓
눈짓
Jest, hareket, gesture
El hareketleri (konuşurken el hareketleri kullanmak anlamında)
Göz kırpma, göz işareti
호감도
호감도가 높다
호감도가 크다
호감 ↔ 비호감
İyi duygu, iyi izlenim
모순
Çelişki, aksilik
괴리 = 차이 = 간걱 = 등
괴리가 크다
괴이감을 느끼다
Boşluk, büyük açıklık
기인하다
N 에/에서 기인하다
den kaynaklanmak
품격 = 풍위 = 인격 = 성품
Tarz
유익성
유익성을 주다
유익이 되다
유익이 있다
유익하다 ↔ 해롭다
Verimlilik, fayda, yarar
시사하다 = 임기하다
↔
알리다
İma etmek, göstermek, güncel
태반
Hemen hemen hepsi büyük bir çoğunluk
전승 = 계승
Miras, nesilden nesile devretme (kültür)
보급
인터넷의 보급
국악 보급에 힘쓰다
보급하다 ↔ 퍼뜨리다
Dağıtım, yayma
행정적
Yönetim, yönetici, memur gibi
보완
보완 대책
단점 보완
보완하다 ↔ 고치다 = 보충하다
Eksik bir şeyi tamamlama, bütünleme
턱없다
턱없는 거짓말
턱없이 비싼 가격
턱없는 소리
턱없는 실력
Asılsız, aşırı, saçma
지향하다
지양하다
Amaçlamak, yöneltmek
Kaçınmak, uzak durmak, yapmamak
쏠리다
N 이/가 쏠리다
Eğik, eğinmek, tarafa
상투를 틀다
Erkek topuz saçı
팔베개
Kolda yastık
씨름판
씨름꾼
구경꾼
Güreş yeri
Güreşçi
Seyirci
동그래지다
Dolgun, yuvarlak
어금니
Azı dişi
악물다
이를 악물다
어금니를 악물다
Dişlerini sıkmak
광대뼈
Elmacık kemiği
튀어나오다
Dışarı çıkmak, birden ortaya çıkmak
각오 = 생각 = 태도 = 다짐
각오하다
Azim, hazırlık, karar
디디다
Basmak (ayak)
치켜들다
Kaldırmak
짚다
Tutmak, dayanmak, değmek, tahmin etmek
꼬마
Ufaklık, çocukla için seslenme sözü olarak kullanılır
땅을 짚다
Yere dokunmak
아슬아슬하다
N 이/가 아슬아슬하다
아슬아슬하게 이기다 / 지다
아슬아슬하게 떨어졌다 / 붙었다
Çok az farkla, çok az farklı
Çok az farkla kazanmak / kaybetmek
Çok az farkla düştü / yakaladı
애쓰다 = 젖 먹던 힘까지 다하다 = 죽을 힘을 다하다
Çok denemek, tüm gücünle elinden geleni yapmak,
기막히다 = 기가 막히다
Harika, mükemmel
기회를 잡다
↔
기회를 놓치다
Şansını denemek
↔
Fırsatı kaçırmak
입을 헤 벌리다
↔
입을 해 다물다 / 덕치다
Ağzı açmak
↔
Ağzı kapatmak
갓
Eski Kore erkeklerinin taktığı şapka
서당
Hanca kursu
훈장
Madalya, öğretmen
학동
Okul çocuğu
회초리를 맞다
Kırbaçlanmak
고소하다
Adalete teslim etmek
비웃다
Gülmek, alay etmek
생활고
Geçim derdi, geçim sıkıntısı, hayat güçlüğü
1 인 가구
가구 = 한 집에서 같이 사는 사람들
Yalnız yaşayan kişiler
Aynı evde beraber yaşamak Ev arkadaşlığı gibi
인정하다 = 시인하다 = 긍정하다 = 수긍하다
N 을/를 인정하다
↔
부인하다 = 부정하다
Kabul etmek
↔
Reddetmek
저출산
Düşük doğum, doğumun az olması
귀성
역귀성 = 고향에 계신 부모가 자식들을 만나려고 자식들이 있는 곳으로 감
Memlekete gitmek
Memleketlerindeki aileler çocuklarını görmek için onların yaşadığı yere gitmesi
부정하다 = 부인하다
N 을/를 부정하다
↔
인정하다 = 시인하다 = 긍정하다 = 수긍하다
Yalanlamak, çürütmek
피는 물보다 진하다
Kan sudan daha kalındır Ailenin önemi belirtmek için kullanılır
비혼주의
Evlenmek istemeyenler
핵가족 = 부부가족 = 부부+ 자녀가족
Çekirdek aile
1인 가족 = 독신 가족
Tek başına aile
노인 가족 = 3 세대 가족
Yaşlı ebeveynli aile
비동거 가족
Birlikte yaşamayan aile, uzak mesafe, haftasonu görüşen aile
편부모 가족 = 한 부모가족
편모 가족
편부 가족
기러기 아빠
Tek ebeveyn
Tek annenin olduğu aile
Tek babanın olduğu aile
Ailenin yurt dışına gitmesi durumunda Kore de kalan babaya denir Baba burda para kazanır Çocuğu yurt dışında okur ve eşi de yurt dışında çocuğuna eşlik eder
대인가족
Alternatif aile
남녀평등
Kadın hareketi
고학력 현상
İyi eğitimli olay, olgu
고령화 사회
Yaşlı
진출
İlerleme
가정 폭력
Aile sayısı
가족 해체
Ailenin dağılması
형태
Biçim, form
몸이 고되다
Yorulmak, tükenmek
막상
Gerçekte, aslında
진공청소기
Elektrikli süpürge
짓다
밥을 짓다
Kurmak, oluşturmak, pişirmek
Yemek pişirmek
밑반찬
Uzun süre dayanan garnitür
식구
Aile, çoluk çocuk, ev halkı
독신주의자
Müzmin bekar
모시고 살다
Aile ile beraber yaşamak ve onlara hizmet etmek
얹혀살다
Sırtından geçinmek, geçimini o kimseden sağlamak
천생연분
Ruh eşi
조손 가족
조부모 – 손자가족
Büyükanne ve büyükbaba ile büyüyen çocukların olduğu aile
Büyükanne ve büyük baba - torunlar
다문화 가족
International family, uluslararası evlilik
입양 가족
Evlat edinen aile
재혼 가족
Boşanmış aile, yeniden evlenen aileler
미혼모 / 미혼부 가족
Bekar anne / bekar baba aileler
처가 부모 동거 가족
동거 (동거하다)
Karısının ebeveynleri birlikte yaşayan aile
Aynı evde beraber yaşamak (Ben ve Mathew in evlenmeden önce aynı evde yaşamamız)
자발적 무자녀 가족
Gönüllü çocuksuz aileler
동성에 가족
Aynı cinsten aile, eşcinsel aile
부계 혈연
Baba tarafından akrabalık
가족이라고 생각하는 “연대감”
Kendimizi aile gibi görmemizi sağlayan dayanışma duygusu
공동체 가족
Topluluk ailesi, birlikte aynı evde yaşayan insanların aile gibi hissetmeleri
맞벌이
Çift gelir
거리미
Sokak yemeği
독립하다
Bağımsız olmak
도시화
Kentleşme, şehirleşme
산업화
Sanayileşme, endüstrileşme
수용도
수용하다 = 받아들이다
Benimseme, kabul etme
Benimsemek, kabul etmek
자발적 = 능동적
↔
수동적 = 의존적
자발적으로 ↔ 스스로
Spontane, kendiliğinden
↔
Pasif
여건
Durum, koşul
비혈연적
↔
혈연적
Kan bağı olmayan
↔
Kan bağı
기피
Kaçınma
반영
Yansıtma
위탁 = 맡기다
위탁 가족
Emanet
Koruyucu aile
가부장제
Ataerkil yapı
N하에 (서)
좌담회
Toplantı, yüksek makamlardaki kişilerin toplantısı
인식하다
인식
Kavramak
Sezgi, kavrama
비전형적
전형적
Tipik olmayan
Tipik
담담하다
Sakin olmak, sakin ve diğer anlam
객관적이다
Objektif
해체되다
↔ 조직되다
↔ 조립되다
Dağılmış
↔ Organize olmak, toparlamak (takım gibi)
↔ Toplamak, montaj yapmak ( bilgisayar toplamak gibi)
필연적
↔
우연적
Kaçınılmaz
↔
Tesadüf, rastlantı
분화되다
Bölünmek, çeşitlenmek
대비
Karşılaştırma, kıyas, hazırlık
추세
Eğilim, yönelim
흐름
Akım, akıntı
문상 = 조문
문상하다
문상 가다
Taziyeye gitmek
장지
Toprağa gömmek
빡빡하다
N 이/가 빡빡하다
Yoğun, meşgul, dolu, kusursuz
생전
↔
사후
Yaşarken ölü insan, ölmeden önce, hayatta iken
↔
Ölümden sonra
조문객 = 문상객
조문하다 = 문상하다
Cenazeye gelen katılımcı
초상을 치르다 = 장례식을 치르다
Yas tutmak - Ölenin ailesi
절차
입학 절차
결혼 절차
입출국 절차
Prosedür
조의를 표하다
Baş sağlığı dilemek (cenazeye gelenler)
빈소 = 장례식장
무덤
묘
납골당
수목장
Cenaze çıkartılmadan önce ölünün tabutla beraber bekletildiği oda
Mezar
Mezar, mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe
Ceset yakıldıktan sonra kalıntılarının tutulduğu yer
Ceset yakıldıktan sonra ağaç altına dökülmesi
묵념
묵념하다
Başını eğme
Saygı duruşunda bulunma, baş eğmek
고인
유족
Rahmetli
Rahmetlinin ailesi
명복을 빌다
애도를 표합니다
Başsağlığı dilemek (aile), Allah rahmet eylesin
Çok üzgünüm
의례 = 의식
Tören, ayin
수월하다
Zorluk olmadan yapmak
치르다 = 겪다 = 경험하다
돌잔치를 치르다
결혼식을 치르다
장례식을 치르다
돌잔치, 결혼식, 회갑잔치, 장례식/초상, 시험, 전쟁 ile beraber kullanılır
Düzenlemek, ödemek (zorluk, sınava), katlanmak, uğramak, sınava girmek
İlk doğum günü partisi düzenlemek
Düğün düzenlemek
Cenaze töreni düzenlemek
벌이다 = 계획하여 시작하다
돌잔치를 벌이다
회갑연을 벌이다
돌잔치, 결혼식, 회갑잔치, 사업, 전쟁 ile beraber kullanılır
Kutlamak
İlk doğum günü kutlamak
- Yaş doğum günü kutlamak
올리다 = 진행하다
결혼식을 올리다
제사를 올리다
결혼식, 제사 ile beraber kullanılır
Yapmak
Düğün yapmak
Anma töreni yapmak
지내다 = 진행하다
제사를 지내다
회갑연, 제사, 차례 ile beraber kullanılır
Geçirmek, yaşamak
Anma töreni gerçekleştirmek
장래를 축복하다
장래 = 미래 = 앞날
Geleceği bereketlendirmek, geleceği kutsamak
백년해로를 빌다
Beraber yaşlanmayı dilemek
장수를 축하하다
Uzun ömürlülüğü kutlamak
조상을 추모하다
조상 = 이전 세대
Ataları anmak
칠순 = 고회
70 yaş doğum günü
호화
Lüks
~판 = 판국, 일의 상황
호화판
Lüks versiyonu gibi
정성
정성을 다하다
Samimiyet
Kalbini bu işe koy, en iyisini yapmak
성질부리다
Öfke nöbeti
형편
Durum, koşul, geçim, vakit
예단
Çeyiz
마련하다
Hazırlamak, düzenlemek
항의
Şikayet, sızlanma, yakınma
부여하다
N 을/를 N에 부여하다
Vermek (görev, yönetim, terfi, ödül)
정식으로 = 제대로
공식직으로
Resmen
Officially
화목하다 = 즐겁고 행복한 느낌
N 이/가 화목하다
화목한 우리 집
Samimi, uyumlu (aile ile sık kullanılır)
임하다 = 대하다
N 에 임하다
Karşılamak, yaklaşmak (durum)
다짐하다
N 을/를 다짐하다
Karar almak
증표
Gösterge sanatı
수칙
구칙
Kural
Kural, ilke, yasa
단상
Başarmak, kürsü (kitap bu anlamda)
애틋하다
N 이/가 애틋하다
Sempati, aşırı sevmek (olumsuz üzgün anlam)
되새기다 = 다시 생각 하다 = 회상하다
N 을/를 되새기다
Geçmişte yaşanan olayları hatırlayıp düşünmek
색다르다
N 이/가 색다르다
Değişik, olağan dışı, tuhaf
다정하다
N 이/가 다정하다
정이 많다 ↔ 냉정하다
Sevecen, şefkatli, cana yakın
Sevecen ↔ Soğuk kalpli
뒤를 잇다
Takip etmek
뜻을 담다
Anlam içermek
주례
Evlilik memuru
맹세
Yemin, ant
성인식
Reşit olma töreni
구성원 = 일원
Üye
제각기 = 각각 = 각자 = 제각각
Tek tek (herkes), ayrı ayrı
혼란 = 혼돈 = 불안 = 무질서 = 카오스
Karışık, fesat
과도적
Gidici, geçici
대동성 = 함께
대동. 큰 집단이 합동하고자 하는 성질
Sempati, refakat, homojenlik, a great dynamic, eş zamanlılık
구분되다
Bölünmek, ayrılmak
통과
의례
통과 의례
Geçiş
Tören, ayin
Geçiş töreni
극복하다
Zorluğun üstüne gelmek, engelleri aşmak, yenmek
행위
Davranış
제각기
Tek tek, ayrı ayrı
출생
Doğma
혼인
Evlilik
겪다
Başına gelmek, uğramak, tecrübe etmek
일종의
Çeşit, cins
지위
Konum, vaziyet, yer, durum
역할
İşlev, rol
혼례식
Evlilik töreni (Kore eski usul evlilik töreni)
분리
Ayrım, ayrılma, bölme
통합
Birlik, birleşim, birleşme
거치다
….dan geçmek, aşamadan geçmek
나타내다
Göstermek, belirlemek, ileri sürmek
잔치를 벌이다
Ziyafet düzenlemek
공동
Çukur, delik, ortak
행하다
‘Etmek’, ‘yapmak’ anlamında yardımcı fiil olarak kullanılır
집단
Zümre, topluluk
특정
특정하다
특정되다
특정 시키다
Onay talebi
친인척
친척
인척
Akraba
Akrabalarım
Eşimin akrabaları
수수경단
A kind of honey cake made of glutinous kaoliang
백설기
Steamed white rice cake
상투
상투를 틀다
Kore geleneksel erkek topuzu
육포
Kurutulmuş sığır eti
원삼
Kadınların giydiği Hanbok gelinliği
족두리
Kore geleneksel düğününde gelinin başına takılan şey
연지 곤지
Kore geleneksel gelininin alnına boyanan kırmızı leke
사모관대
Hayırseverlik, sevgi ve cömetlik
수의
상복
Kefen
Matem elbisesi, yas kıyafeti
부친 - 모친
Arkadaşın babası – Arkadaşın annesi
제대로
Güzelce, iyi bir şekilde, planladığın şekilde
인사성
인사성이 있다/ 없다
인사성이 밝다
Selamlama
예의범절
예의범절에 맞다
예의범절을 배우다
예의범절이 바르다
Terbiye, görgü kuralları
희생한
Feda etmek, özveri
과/ 와 씨름하다
씨름 중이다
Mücadele etmek
풍부하다 = 넉넉하고 많다 = 넉넉하다 = 풍족하다 = 많다 = 풍성하다
↔
부족하다
감정이 풍부하다 ↔ 감정이 메마르다
Çok
Çok duygusal ↔ Duyguları kurumuş (körelmiş)
대입 = 대학교 입다
Üniversiteye giriş
치열하다
치열하게 싸우다
Şiddetli
인적 자원
İnsan kaynakları, insan ilişkileri
교육열
Eğitim tutkusu
천연자원
Doğal kaynaklar
함양
Yetiştirme, toprağı işleme
공교육
Devlet okulu eğitim
의무 교육
Sorumluluk, görev / zorunlu eğitim
국/ 공립 학교
Kamu devlet okulu
사립 학교
Özel, vakıf
인문계 고등학교
Düz lise
실업계 고등학교
Meslek lisesi
특목고 ( 특수목적고등하교)
Özel lise, special purpose high school, güzel sanatlar lisesi
6-3-3-4 학제
Eğitim sistemi
예체능 교육 = 예능과 체육
Spor ve sanat
영재 교육
Üstün özel eğitim
조기 교육
Erken eğitim
수강생
Kurs öğretmeni
보습 학원
Dershane
무용 학원
Dans akademisi
논술
Yazı
과외
Özel ders