All Words 03 Flashcards
비관하다
낙관하다
비관적이다 ↔ 낙관적이다
Kötümsemek
……konusunda iyimser olmak
Kötümser ↔ İyimser
떨리다
N이/가 떨리다 = 긴장되다 = 심장이 두근거리다
Korkudan titremek, kıpırdanmak, soğuktan titremek
+ 상관
- 상관이 없다
+ 상관을 하다
내 일에 상관하지 마 = 신경 쓰지 마
+ Bağlantı, ilişki
- İlişkisi olmayan, ilişkisiz, alakasız
+ Uğraşmak
길몽
길몽 ↔ 흉몽
흉몽
악몽
Hayırlı rüya
Kötü rüya, hayırsız rüya
Kabus
한턱내다 = 쏘다
Ismarlamak
+ 선잠
- 선잠을 자다
+ 선잠이 들다
- 잠이 들다
+ 숙면
+ Tavşan uykusu, kısa hafif uyku, şekerleme
- Kestirmek (uyku)
+ Uyuyakalmak
- Uyuyakalmak
+ Çok derin ve kesintisiz uyuma
태몽 = 꿈풀이
Çocuk sahibi olacağına dair görülen rüya
+ 해몽
- 해몽하다
+ 꿈이 꾸다
+ Rüya tabiri, rüya yorumu
- Rüya yorumlamak
+ 1) 잘 때 Rüya görmek
2) 히망 Hayalin olması
따다
Koparmak, daldan koparmak
용
Ejderha
창피하다 = 부끄럽다
Utanç verici, ayıp, yüzkarası
비단치마
İpek etek
쑥스럽다
쑥스러워하다
쑥스러워 올다
쑥스러운 얼굴
Utanmak (iyi bir şekilde)
단돈
단돈 N원 단돈 백 원
Sadece para
자녀
Çocuklar, oğul ve kız (başkalarının çocukları)
대신
대신하다
Yerine
Yerine…..etmek
고가 [고까] = 비싼 값
고가 [고까] = 비싼 값 ↔ 저가 [저까] = 싼 값
저가 [저까] = 싼 값
고가 [고까] = 비싼 값 ↔ 저가 [저까] = 싼 값
Yüksek fiyat, pahalılık
Düşük fiyat
수입
수입 ↔ 지출
1) 수입이 늘다
수입이 많다
수입이 적자
수입이 줄다
수입이 저축하다
2) 수입하다 ↔ 수출하다
부수입
↔ 주수입
1) Gelir, income 2
) İthal, bir ülkeye başka ülkeden mal getirme veya satın alma
1) Gelirin yükselmesi
Çok geliri var
Gelir açığı
Gelirde azalma
Gelirini kurtarmak
2)
Yan gelir, extra gelir
↔ Ana gelir
+ 저축
- 저축이 감소하다
+ 저축을 늘리다
- 저축은행
+ 저축 보험
+ Bankaya para yatırma, para biriktirme
- Para biriktirme azaltmak
+ Para biriktirme artırmak
- Birikim bankası
+ Tasarruf sigortası
+ 절약
- 절약(이) 되다
+ 절약(을) 하다
- 절약되다
↔ 낭비되다 = 낭비하다
+ Ekonomi, tasarruf
- Tasarruf yapmak
+ Tasarruf yapmak
- Kaydetmek, be saved, birikim yapmak, tasarruf yapmak
↔ İsraf etmek, savurganlık
지출
수입 ↔ 지출
Masraf, gider, harcaman
알뜰하다
Tutumlu, idareli
소시민
Küçük burjuvazi
천 가방
가죽 가방
Bez çanta
Deri çanta
개선하다
Düzeltmek, yenilik yapmak, iyi duruma getirmek
시급하다
Acil
손실
손실이 나다 / 생기다
손실이 있다/ 없다
Zarar, ziyan, hasar
Zarar etmek
Zarar var / yok
수익
수익률 = 이익률
수익금
Gelir, hasılat
Gelir oranı
Kâr
+ 펑펑
- 돈을 펑펑 쓴다
+ 돈을 물 쓰듯 한다
- 밑 빠진 독에 물 붓기이다
+ Çok fazla
- Düşünmeden para harcamak
+ Su gibi para harcamak
- Dipsiz kile, boş ambar
합리적
Makul, akla uygun
사회 초년생
Yeni gelen, iş hayatına yeni başlayan
첫발을 디디다
İlk adımı at
가계부
Aile bütçe defteri
살펴부다
Dikkatle bakmak veya araştırmak, ilgi ile bakmak, gözetlemek
잔돈
Paraüstü, bozuk para
굴러다니다
Yuvarlanmak
제법
Oldukça, yetecek kadar
+ 자금
- 노후자금
+ 자금난
+ Finansman, sermaye, fon
- Finansman, sermaye
+ Sermaye sorunu, finasman sıkıntısı
마련하다 = 세우다
Hazırlamak (başkaları için), düzenlemek
+ 위험 부담
위험 부담이 많다 / 크다
위험 부담을 감수하다 / 무릅쓰다
- 위험성
+ Risk alma
- Risk
단기간
↔
장기간
Kısa süre
↔
Uzun süre
장기
↔
단기
Uzun zaman
↔
Kısa zaman
식비 외식비
Yiyecek masrafı
교통비
Yol ücreti
+ 육아 교육비
- 육아
+ 육아 휴직
- 독박 육아
+ Çocuk bakımı eğitim giderleri
- Çocuk bakımı
+ Çocuk bakımı izni
- Tek başına ebeveynlik, evde beraber yaşamaya rağmen birinin bakımı üstlenmesi de oluyor
+ 경조사비
- 추의금
+ 조의금
+ Tebrik ve taziye parası, düğün veya cenaze parası, iyi kötü gün parası
- Evlenince verilen para
+ Taziye parası
세금
세금 공과금
Vergi
Vergiler ve harçlar
건강 의료비
Sağlık harcamaları
들리다 (들러요, 들렀어요)
Duyulmak, işitilmek, uğramak
보장성 보험
Koruma sigortası
빨아먹다
Sömürmek
비석
Mezar taşı
족제비
Sansar, gelincik
밭
논밭
Bostan, bahçe
Ekilebilir arazi, tarım alanı
물장수
Su satıcısı, sucu
주막
주모
Meyhana, han
Meyhane de çalışan kadın
이튼날
Ertesi gün, ikinci gün
재테크
Yatırım
구석진
Ücra, gözden uzak, kuytu
경매
Müzayede, açık artırma
신용카드
Kredi kartı
결제 Ödeme
일시불 Peşin ödeme
일시불 결제
일시불로 계산하다
일시불로 내다
일시불로 받다
결제
일시불
최근
최근의 일
최근 모습
Son zamanlarda
+ 무절제하다
- 절제하다
절제하다 ↔ 무절제하다
+ 무절제한 소비
- 무절제한 생활
+ Ölçüsüz, sınırsız
- Ölçülü, sınırlı
+ Ölçüsüz tüketim
- Ölçüsüz bir hayat
+ 한도
- 한도를 조과학 = 한도를 벗어나다 = 한도를 넘다
+ 한도를 정하다
+ Limit, sınır
- Limitin üzerinde, limitin dışında
+ Sınır koymak
+ 금액
남입 금액 / 대출 금액 / 소비 금액 / 지출 김액 / 피해 금액
금액이 작다 / 금액이 크다
- 금액을 지불하다
+ Para miktarı
- Tutarı öde
교훈
교훈을 얻다
교훈을 주다
İbret, ders (bir olayın arkasından ders almak)
면제
면제하다
면제되다
N+ 면제
면제를 받다
면제를 해 주다
Muafiyet, af
적립 =모으다
적립하다
적립되다
Birikim
할부
할부 ↔ 일시불
카드 할부
할부 기간
할부로 계산하다
Taksit
할인
할인 ↔ 할증
İndirim, iskonto
가맹점
할인 가맹점
카드 가맹점
İmtiyaz sahibi, bağlı bir mağaza, katılma, üye olma
연회비
Yıllık ücret
포인트
Point
신용불량자
Olumsuz kredi
지불하다
나눠 지불하다
Ödemek
Ödemeyi bölmek
던지다
Fırlatmak, atmak
기분 내다
기분 전환 = 기분을 바꾸다
Neşelenmek
Ruh halini değiştirmek
예산
Bütçe, hesap
금리
Faiz oranı
갚다 = 빌리다
대출금을 갚다
대출하다 ↔ 돌려주다 = 갚다
Geri ödemek, ödemek
Krediyi ödemek
대형 할인점 `
Büyük market (E-mart, home plus gibi), büyük indirim mağazaları Emart, homeplus, megamart
상세하다→ 아주 자세하다
상세하게 + V
상세히
Ayrıntılı
유용하다
Yararlı olmak, yarar sağlamak
조르다
V 아/어/여 달라고 조르다
Boğmak, ısrarla istemek (rahatsız şekilde), alay etmek
웬만하다
웬만하면
Oldukça iyi, katlanabilir, sadece (yapabilirsen)
난리 = 전쟁 = 작은 소동
난리가 나다
Karmakarışıklık, kaos
쇠귀에 경 읽기
Bir kulağından girip diğerinden çıkmak, duvara konuşmak
판단력
판단력이 악하다 / 없다
Yargı, neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlama gücü
자극하다
자극을 받다
İsteklendirmek, birinde bir şey yapma istediği uyandırmak (kahve kokusunu koklayınca kahve içmeyi istemek)
기업
Girişim, şirket, firma
제품
시제품
Ürün, imalat
Numune, ilk örnek
홍수
홍수가 나다
Sel, hareket halindeki büyük kalabalık
Sel basmak
헤프다
Tutumsuz, savurgan, gelişigüzel konuşan
도망간 노예
Kaçak köle
대중화
대중화되다
1) Popüler
2) Ortak, kamulaştırma
Popüler olmak
철이 지나다
철이 되다
철이 아르다
Sezon dışı, zamanı geçmek
+ 창립
- 창립하다
차릉립되다
+ 창립 기념일
- 창립 십 주년
+ 창립 행
+ Kurucu
- Kurmak
+ Kurtuluş yıl dönümü
- Onuncu yıl dönümü
+ Kurucu sıra
+ 머리숱
머리숱이 많다 / 적다 / 줄다 / 풍성하다
- 풍성하다
+ 머리가 세다
+ Saç sıklığı
- Sık, gür
+ Saçın çok olması
쑥쑥하다
Büyümek
세배
세배를 드리다
세배를 받다
세배를 옥리다
세배를 하다
Büyüklere diz çökme şeklinde verilen yılbaşı selamı
떡국
Rice cake soup. 가래떡 kesilerek 떡국 yapılır
덕담
덕담 ↔ 악담
덕담을 듣다
덕담을 하다
새해 덕담
생일 덕담
İyi dilek
↔ Kötü söz, lanet, beddua
친지
Ahbap, dost
설날
Yılbaşı
설빔
설빔을 입다
설빔을 마련하다
Kore yeni yılbaşında giyilen yeni kıyafetler
+ 성묘
- 산소 = 무덤
+ 조상
- 조상을 추모하다
조상 = 이전 세대
+ Ataların mezarlarını ziyaret etme ve saygı duruşunda bulunma
- Mezar
+ Ata, dede, atalar
- Ataları anmak
+ 귀성객
귀성행렬
- 귀성 행렬
+ 귀성
역귀성 = 고향에 계신 부모가 자식들을 만나려
- 고 자식들이 있는 곳으로 감
+ Memleket ziyareti
- Eve dönüş alayı
+ Memlekete gitmek
- Memleketlerindeki aileler çocuklarını görmek için onların yaşadığı yere gitmesi
세뱃돈
Kore yılbaşı gününde büyüklerin küçüklere verdiği harçlık
만원이다 (이/가 만원이다)
Çok kalabalık, dolu
웃어른
Bizden büyük yetişkin
묻지마 폭행
Sebepsiz saldırı
뜻 = 의미
뜻을 담다
Anlam, mana
Anlam içermek
소중히 여기디
여기 + 오다 = 여겨오다
Değer vermek
소원 성취하다
Dileğin yerine getirilmesi
우습다
우스워지다
Gülünç, eğlence konusu olan, güldürücü,
Gülünç duruma gelmek
너 나 할 것 없이
N은 + 나 나 할 것 없이 Kimler olduğu yazmalı 가족들은, 학생들은 gibi
İstisnasız herkes, sensiz bensiz
추석 = 한가위 = 중추절
Şükran günü
붐비다
으로/로 가득 차서 복잡하다
Crowded, busy, işlek, çok işleyen, canlı, hareketli
열대지방
Tropikal kuşak
내내
N 내 내
Her zaman, baştan sona kadar
입
Ağız
접두사
접미사
Ön ek
Son ek
햇, 맨, 맏, 첫 Ön eklerdir
햇 Yılın ilk 햇곡식 Yılın ilk tahılı
맨 Nothing, çıplak 맨발 Çıplak ayak 맨
입 Ağızı kapalı, sır
맏 First, ilk, ilk doğan 맏딸 İlk kız çocuğu
첫 İlk 첫사랑 İlk aşk
길쌈
Kumaş dokuma, kumaş yapma
소싸움
Boğa güreşi
거북 놀이
Kaplumbağa oyunu (eski geleneksel oyun)
토란
토란국
Yer elması
Taro çorbası
수확
Hasılat, ürün
전하는 말
Ağızdan ağıza
단오제
모내기
Dano festivali, 5 월 5일 yapılıyor. 모내기 bittiğinde yapılıyor
Çeltik fidesi dikme
세계 문화유산
Dünya kültürel mirası
+ 지정되다
N 으로/로 지정되다
N으로/로 정해지다
- 정해지다
+ Atanmak, atamak, tespit etmek
- Karar verilmek, tespit edilmek
넘다
Aşmak
막상
막상 + V
Gerçekte, aslında
가면극
Maske tiyatro oyunu
흥미롭다 = 신나고 재미있다 = 재미있다
↔
시시하다 – 재미없다
N 이/가 시시하다
İlginç, ilgilenmek
↔
Önemsiz ve basit olan
굿
Şeytan çıkarma
농악
Nongak, Traditional Korean music performed by farmers
가장행렬
Kostüm geçit töreni
불꽃놀이
Havai fişek oyunu
시가햏진
Sokak yürüyüşü
부채
부채감 = 다른 사람에게 빚을 지고 있는 느낌
1) Yelpaze
2) Borç
단오선 Özel yelpaze hediye edilirmiş
Başkalarına borçlu hissetmek, borç verilen eşya
드나들다
Sık gidip gelmek
닳다
Aşınmak, yıpranmak, yenmek
창포
Hint kamışı
라마
Tibetlerde ve Moğollarda Budha rahibi
하지
↔
동지
Yaz gündönümü
↔
Kış gündönümü
단풍나무
Akçaağaç
충남 보령
Mud festivalinin olduğu yer
진흙
Çamur, mil
눈이 빠지도록 기다리다
귀가 닳도록 듣다
죽도록 사랑하다
배꼽이 빠지도록 웃다
입이 닳도록 말하다
눈이 퉁퉁 붓도록 울다
상다리가 부러지도록 상을 차리다
배가 터지도록 먹다
입에 침이 마르도록 칭찬하다
입이 찢어지도록 하품을 하다
손이 발이 되도록 빌다
코가 삐뚤어지도록 술을 마시다
문턱이 닳도록 드나들다
어버이날
Aile günü. 5월 8 일
+ 기념일
N을/를 기념하다
- 기념관
+ 기념식
- 기념전
+ 기념품
- 기념사진
+ 기념우표
+ Yıl dönümü
- Anıt
+ Merasim, kutlama töreni
- Hatıra sergisi, anma sergisi
+ Hatıra eşya
- Hatıra fotoğrafı
+ Hatıra pulu
귀빈
Guest VIP
독립
독립하다
İstiklal, bağımsızlık
Bağımsız olmak
화랑
Galeri
추모하다
Anmak (ölen birinin anması)
의욕
Niyet, istek, gaye
은혜
Lütuf, önem verilen
씩씩하다
Cesur, gözü pek, yürekli, yiğit
상업적
Reklam
+ 확산
- 확산되다
+ 확산하다
- 만연하다 = 확산되다
+ Yayılma
- Yayılma, yayılmak
+ Yayılmak, yaygın
- Yaygın olmak, yayılmak
자본주
Sermaye stoku
비판 없다
Eleştiri yok
건전하다
Sağlıklı
발견하다
Keşfetmek, bulmak
버릇 = 습관 = 예의 (버릇이 없다)
버릇이 있다/ 생기다, 고치다
Alışkanlık, düşkünlük
예의범절
예의범절에 맞다
예의범절을 배우다
예의범절이 바르다
Terbiye, görgü kuralları
쫓기다
Kovulmak, takip edilmek
충분히
Yeterince, kafi derecede
만족감
↔
불만
Memnuniyet, doyum, yeter bulma, fazlasını istememe
↔
Hoşnutsuz, yakınma
우울
우울증
Hüzün, içe kapanıklık
Depresyon, melankoli, kara sevda
일벌레
공부벌레
책벌레
İşkolik
Derskolik
Kitapkolik
+ 경쟁
- 선의의 경쟁 = 좋은 의미로 하는 경쟁
+ 경쟁하다
+ Rekabet, müsabaka, yarışma, aynı alanda çalışan kimseler arasındaki çekişme
- Dostça rekabet
+ Rekabet etmek, yarışmak, çekişmek
도전하다
…e meydan okumak
몰두하다
Meşgül olmak, teslim olmak, içine gömülmek
불안하다
Huzursuz, rahatsız, kaygılı
유창하다
(Konuşma, yabancı dil vb.) Akıcı
중독
일중독
Bağımlılık, düşkünlük
İşkolik, iş bağımlısı
겨루다
Yarışmak, cenkleşmek
온종일
Bütün gün
거리감
거리감이 생기다
거리감을 느끼다
Mesafeli olmak, samimiyetsizlik, içtensizlik
재충전
재충전을 하다
충전 ↔ 방전
Recharge, şarj etmek
Deşarj olmak, şarj etmek
Şarj ↔ Deşarj
+ 살림
- 살림이 살다
+ 살림을 하다
+ Ev işleri, geçim
- Geçinmek
+ Live in a house, dikkat et
보탬 = 더하는 일
보탬이 되다
보탬이 없다
Destek, yardım, dayanak
모집
모집하다 = 뽑다 = 모이다
Toplama, davet etme
Toplamak (insanlar), nefer kaydetmek, devşirmek
부업
↔
주업 = 본업
İkinci iş, ek iş, yan meslek
↔
Ana meslek, kişinin asıl işi
본격적 ↔ 적극적
Kapsamlı ↔ Aktif
매달리다
N에 매달리다
Asılmak, tutup çekmek
+ 보상
보상을 하다
보상을 받다
V은/ㄴ 보상으로
- 보상(을) 하다/ 받다
+ Ödül, mükafat, tazminat
- Zararı karşılamak, bedelini ödemek, karşılamak
+ 물질만능주의 ↔ 정신적가치
- 물질 ↔ 정신
+ 물질적 ↔ 정신적
- 만능
+ 오염 물질
+ Materyalizm ↔ Manevi değerler
- Madde ↔ Zihin, an
+ Maddesel ↔ Zihinsel, manevi
- Evrensel, materyalizm
+ Kirlilik materyali
키우다
꽃을/ 나무를/ 강아지를/ 아이를 키우다
사업을/ 일을/ 문제를 키우다
Yetiştirmek, beslemek, büyümek
개인주의
Bireycilik
민족주의
민족
Ulusçuluk, millyetçilik
Millet, ulus
민주주의
Demokrasi
이기주의
↔
이타주의
Bencilik, egoistlik
↔
Fedakarlık
인본주의 = 인간주의 = 휴머니즘
Hümanizm, insancılık
외모
외모지상주의
İnsan ve eşya için: dış görünüş, dışyüz, dış çehre
Görünüş
사상
Düşünce, fikir, thought
산업화
도시화
Sanayileşme, endüstrileşme
Kentleşme
잘나다
Yakışıklı, şık, iyi
야기하다
N을/를 야기하다
N을/를 일으키다 = N이/가 일어나다
Neden olmak, yaratmak, meydana getirmek
일으키다
Kaldırmak, doğrultmak, sebep olmak
부정부패
Yolsuzluk
까다롭다
↔
따지지 않다
Özen, seçici, huysuzlanmak
↔
Ölçüp biçmemek
볼대우다
을/를 (볼) 대우다
İstifleme, görünüm
결별하다
와/과 결별하다
Ayrılmak
집착하다
에/에게 집착하다
…e takılmak, tutulmak, saplantılı
왕따
Dışlanmak
놀리다
N 을/를 놀리다
N 한데서 놀림을 받다
Alaylı bir dille kusurlarını söylemek, gırgır geçmek
눈을 뜨다
Farkına varmak, gözlerini açmak
한
한을 풀리다
İçinde kalmak
Kızgınlığı gidermek
과감하다
Cesur, gözü pek
염증
위염, 식도염, 간염, 폐렴
İltihaplanma
항생제
Antibiyotik
굳이 [구지]
Strongly, ısrarla, inatla, kesin bir şekilde
보약
보약을 짓다
보약을 지어 먹다
Bitkisel ilaç, tamamlayıcı tıp
건강 검진
Sağlık kontrolü
만성피로
Kronik yorgunluk