Book 5-1 Flashcards
알다시피
아시다시피
알(다) + 다시피
보다시피 / 보시다시피
As you know
Gördüğün gibi / gördüğünüz gibi
지사
↔
분사
Şube, ajans, vali
↔
Genel merkez (şirket)
파견
N1을/를 N2 (으)로/에 파견하다
N1이/가 N2 로/ 에 파견되다
정해진 일을 주고 ~ (으)로 보내다
Yollama, gönderme
당장
Hemen, derhal
접하다 = 경험하다
N을/를 접하다
Deneyimlemek, i bilmek, dokunmak, değmek, temas etmek
토론
Tartışma, münakaşa (karşılıklı zıt farklı fikirler)
토의
Tartışma, münakaşa (aklımızdaki paylaşma)
설교
Kilise, cami gibi dini yerlerde halkı bilgilendirmek amacıyla yapılan dini konuşma
연설
Konuşma, söylev, demeç, görüşme
평론 [평논]
Eleştirme, review
개요
Özet, anahat
수강생
Ders öğrencisi
각기
Ayrı, her
동기 = 이유
İrade
구별
Ayrım, ayırt etme
재직하다
~ 에 재직하다
…..da çalışmak, …..de görev yapmak
중산층
상류층
하류층
Orta sınıf
Üst sınıf
Alt sınıf
불과하다
~에 불과하다
그저 …….에 불과하다
….den ibarettir, sadece, yalnız
징병제
Zorunlu askerlik
배정되다
~ 에/ 을/를 배정하다
Yerleştirmek
망치다
을/룰 망치다
Zarara yol açmak, bozmak, 결과가 나쁘다
구르다
~ 에/ 에게 구르다
Kendi üzerinde dönerek hareket etmek, yuvarlanmak
연속되다
이/가 연속되다
Devam etmek
시민기자
Sivil gazeteci
기사재목
Makale
정치
Politika, siyaset
부교수
Docent
해군
Deniz kuvvetleri
국방
Milli savunma
난생 처음
Hayatımda ilk defa
정확하다
Doğru bir şekilde
제도
Kural
일반적
Evrensel, genel
수준
Seviye, düzey
속하다
Ait olmak
수량
Miktar
급수
Dizi, sıralama
평범하다
Normal, hiçbir özelliği olmayan
-차
인사차
여행차
For the purpose of (목적)
Selamlamak amacıyla
Gezmek amacıyla
영원한
Forever, edebi, sonsuz
원어민
Bir dili anadili olarak konuşan kişi
다만
Sadece, yalnız
출석 시간
Katılma (ders, oturum, toplantı)
정규 과정
Regular course
평점
Puan, derece, değerlendirme
표현 능력
Anlatım (ifade) becerileri
이해 능력
Anlama becerileri
전체 평가
Genel değerlendirme
필사하다
Kopya etmek, kopyasını çıkarmak, temize çekmek
세부 내용
Ayrıntılı içerik
전공을 살리다
전공을 못 살리다
Ana dalınız kaydetmek, ana dalında mezun olup okuduğun bölüme göre iş yapmak
Ana dalından mezun olup başka bölüme ait işte çalışmak
성취감
Başarı hissi, amaçlanan şeyi başarmış olma hissi
보급하다
Tedarik, genellemek
유출되다
Sızmak, sızıntı
능통하다 = 능숙하다
에 능통하다
Maharetli, çok kabiliyetli (dil konusunda)
모집하다 = 뽑다 = 모이다
Toplamak (insanlar), nefer kaydetmek, devşirmek
지원하다
1) Desteklemek
2) desire, wish, aspire to
번거롭다
↔
간단하다
Karışık, sıkıcı, zahmet edici
↔
Kolaylık, basit
겸손하다 (A)
↔
거만하다 = 교만하다 = 잘난 척하다
Alçak gönüllü, gösterişsiz
↔
Kibirli
말풍선
Konuşma balonu
결재
Onay, tasvip
매형: 누나의 남편
Enişte
촉박하다
Yumurta kapıya dayanmak, yapılacak iş için zaman çok daralmak
자네
Sen (biraz saygılı 너) erkekler kullanır
총각
Evlenmemiş adam
성가시다
Sırnaşık, sıkıntı veren
주체 (주어)
1) Özneye saygı vardır
2) Ana yapı,özdeşlik
객체
Nesneye saygı
Nesne, varlık, obje
상대 = 대상
Dinleyen kişiye karşı saygı
Karşı taraf, muhalefet
체계
Sistem, dizge, düzen
간혹 = 가끔
Arasıra, arada bir, bazen
꺼림칙하다
N 이/가 꺼림칙하다
N 을/를 꺼리다
↔
개운하다
Huzursuz, rahatsız edici
↔
Ferahlanmış, hafiflenmiş, tazelenmiş
나뉘다
Sınıflanmak, bölünmek
종결
Sona erdirme, sonuç, bitirme
서술어
Yüklem, tanımlama, anlatma
어미
Çekim eki, ek, yapım eki
식순
Alfabetik sıra, tören programı
대체
1) Acaba, acep
2) Yerine geçmek
결례
Saygısızlık, kötü davranış
허용하다
Rıza göstermek, onamak, uygun bulmak
연하
Kadından küçük erkek sevgili
특수
Özel, special
사례
Örnek, ödül, mükafat, misal
진행되다
Cereyan etmek
짐작하다 = 추측하다 = 예상하다
Tahmin etmek
미루다
1) Sallamak (tahmin etmek) 2) Ertelemek, umursamamak
측면
Yön, bir şeyin yan tarafı
통념
Ortak fikir, yaygın düşünce
곤란하다
Zor, sıkıntı, açmaz, çetin
발달되다
Gelişmek, ilerlemek
호칭
Hitap, sözü birine veya birilerine yöneltme
연애
Aşk, flört, kadınla erkek arasındaki yakın ilişki
다소간
Az çok
표현되다
İfade etmek, anlatım
통계청
İstatistik kurumu
적성
Yetenek, kabiliyet (iş konusunda)
경쟁
선의의 경쟁 = 좋은 의미로 하는 경쟁
Rekabet, müsabaka, yarışma
Dostça rekabet
뚫다 = 구멍을 내다
N 을/를 뚫다
N 이/가 뚫리다
Delmek, aşmak
고려하다
Öngörmek, göz önünde tutmak, dikkate almak
가치관
Değer
소신 = 확신 = 생각
소신을 지키다
Kanaat, inanç, kanı
보람
보람은 느끼다
보람이 있다/ 없다
Yarar, fayda
옮기다
1) 이사하다
2) 이작하다 = 직장은 옮기다
1) Taşınmak
2) İş değiştirmek
신중하다
Ağır başlı, onurlu, sağduyulu, dikkatli olmak
안정성
İstikrar, aynı kararda
주위의 평가
Çevrenizden gelen yorumlar
근무조건
Çalışma koşulları
장래성
장래성이 있다
장래성이 밝다
İleriye dönük, potansiyel
복수
Çoğul, çokluk
뜻을 이루다
Yerine getirmek, gerçekleştirmek için
마찰
Sürtünme, ovma, değme
후유증
Yan tesir, etkiler sonrası
원만하다
Dostane, pürüzsüz
마디
대답을 한 마디
Kelime (tane)
언어 능력
수리 능력
공간 지각 능력
운동 조절 능력
Dil becerileri
Aritmetik, sayısal beceriler
Uzamsal algılama, mekansal algı
Motor kontrol yeteneği
사고형
↔
행동형
Düşünme
↔
Davranışsal
고독형
↔
사교형
Yalnız, asosyal
↔
Sosyal
냉정형
↔
흥분형
Soğuk kalpli
↔
Heyecanlı
순종 형
↔
지배형
İtaatkar tip
↔
Baskın tip
안정형
↔
독립형
Kararlı
↔
Bağımsız
이론형
경제형
심미형
사회사업형
권력형
종교형
Teorik
Ekonomi
Estetik
Sosyal hizmet
Güç türü
Dini
인도하다 = 이끌다 = 안내하다
Rehberlik etmek, yol göstermek
배치하다 = 놓다 = 나누다
Yerleştirmek, yerine koymak
유식하다
↔
무식하다
Bilgili, okumuş
↔
Cahil
끔찍하다
Müthiş, korkunç, dehşetli
진리 [질리]
Evrensel gerçek
탐구하다 = 연구하다 = 찾아보다
Araştırmak, irdelemek
긍지 = 자부심
Gurur
비중 = 중요하게 생각하는 정도
Yoğunluk, özgül ağırlık
Önem derecesi
추구하다 = 좇다
Aramak, takip etmek, peşinden koşmak
헌신하다
Feda etmek, vakfetmek, bir şeyin bütününü bir işe vermek
숭배하다
Tapmak, tapınmak (Tanrı’ya)
합산하다
Toplayıp hesaplamak
기업
Şirket, firma
창의적
Yaratıcı
친화력
조직내에서의 친화력
Yakınlık, sokulganlık, uyuşkan
Kurum içinde uyumluluk
성과 = 결과 = 보람
성과가 좋다
성과가 나쁘다
성과를 올리다
Yarar, fayda, bir şeyden elde edilen iyi sonuç
끈질기다 = 고집스럽다 = 끈기있다
Israrlı, inatçı, yapışkan
근성= 끈기
Cesaret, azim, bir şeyi sonuna kadar yapmaya özen gösteren inatçı kişilik
대처하다 = 대응하다
Çaresini bulmak, başa çıkmak, karşı koymak
자질 = 능력 = 실력 = 재능
Yetenek, nitelik
수행 = 실천 = 실행 = 실시
수행하다
İcra, yapma, başarma
주도하다
상황을 주도하다
↔
상황에 휘말리다
Öncülük etmek
선도하다
Ulaşmak, başkalarından önce varmak
요구하다 = 원하다
İstemek, talep etmek
가치
Değer, kıymet, value
거두다 = 얻다
Toplamak, biçmek, elde etmek
원만하다
Dostane
인간관계
İlişkiler, human relations
중시하다
Önem vermek, önemsemek
협동심
Takım ruhu, iş birliği
실행력
Yönetici yeteneği
갖추다
Hazırlamak, hazırlanmak, elinde bulundurmak
안목
Yargı, anlayış, ayırt etme
구사하다
Bir şeye hakim olmak, bir şeye yetkin olmak, (genellikle) yabancı bir dil konuşabilir
어학
Dil öğrenimi
추구하다
Takip etmek, aramak, izlemek, bir şey yapmaya çalışmak
영업
Ticaret, iş
향상하다
Geliştirmek, yükseltmek, iyileştirmek
지향하다
Amaçlamak, yöneltmek
정직하다
Dürüst, doğru
의사소통
İletişimin iyi olması, iyi anlaşma
소매 – 도매상인
Perakende – Toptan satış
동향분석
Trend analizi
대형 할인점
Büyük indirim mağazaları Emart, homeplus, megamart
전문 매장
Özel mağazalar, sadece bir ürünün satıldığı mağazalar Ör. Ayakkabı mağazası gibi
- 에 응하다 = 대답하다
Bir isteğe uymak, karşılık vermek
사은품
Hediye
증정하다
Armağan etmek
빈틈없다
N이/가 빈틈없다
빈틈없이 V
빈틈없는 사람이다
Her şey yapabilen, açık göz, dikkatli
일 처리 = 힘을 모으다
일 처리가 빠르다 ↔ 일 처리가 느리다
일 처리가 빈틈없다
İşleri halletmek ex) 회식
단합 대회
Birlik yarışmaları
날을 잡다 = 날짜를 결정하다
Tarih / gün belirlemek
사무직
현장직
Ofiste çalışma
Dışarıda çalışma, saha çalışması
음주가무
İçki içilip şarkı söyleme ve dans etmek
지시하다
Doğrudan, belirtmek, göstermek
시장 조사
Pazar araştırması
회계과
Muhasebe departmanı
자그마한
Küçüçük, küçük
매사
Her şey, her iş
맛 나다
V을/ㄹ 맞 나다 = V하고 싶어지다
Zevk almak, yapmak istiyorum
소비자
Tüketici
현장
İş sahası, olay yeri
총무부
Organizasyon, genel işler
기획부
Planlama departmanı
인사부
İnsan kaynakları departmanı
영업부
Ticaret, satış ekibi
자재부
Malzeme departmanı, satın alma
경리 회계부
Muhasebe departmanı
홍보부
Pazarlama, halkla ilişkiler departmanı
박리다매
Sürümden kazanmak
화합
Bileşik, birlik
책자
Kitapçık
원자재 수입
Hammadde ithal etmek
생산
İmalat, üretim
가동하다
İşlemek, çalışmak
마누라
Kadın, eş
야근
Gece mesaisi
툭하면
Her fırsatta, sık sık
도끼눈
Öfkeli, nefret dolu ve korkutucu bakışlar
얼어붙다
Donmak, dona kalmak
부진
Durgunluk, gelişmemişlik
자금난
Sermaye sorunu, finasman sıkıntısı
비위를 맞추다
Lütfetmek, titiz olmak
겁을 주다
Korkmak
동창
Mezunlar
재원
Finans, mali kaynak
복지
Refah
한파
Soğuk dalga
노후
İhtiyarlık, yaşlanma
비난이 일다
Suçlamalar havalarda uçuşuyor
기회를 붙잡다
↔
기회를 놓치다
Fırsatı değerlendirmek
↔
Fırsatı kaçırmak
우박
얼음
Dolu (dolu yağdı da ki dolu)
Buz
비처럼 내림
Yağmur gibi yağıyor
방충망
Cibinlik, sineklik
실적
Başarı, randıman, elde edilen sonuç
기피
기피하다 = 싫아하다 = 멀리하다 = 피하다
Kaçınma
Kaçınmak, esirgemek
추진력
추진하다
İtici güç, momentum
사기
사기가 떨어지다
사기가 하늘을 찌르다
사기가 높다
Moral
Moral bozukluğu
Moralin yüksek olması
해치다 = 망치다 = 망가트리다
Öldürmek, zarar vermek, sağlığını bozmak
배치되다
1) Yerleştirmek, atamak
2) Çelişmek, ters düşmek
튀다
Sekmek, sıçramak, fırlamak, göz alıcı olmak, göze batmak
확산되다
Yayılma, yayılmak
도입하다
Tanıtmak, getirmek (teknik, yöntem, eşya) İnsanlarda kullanılmaz
손실
손실이 나다 / 생기다
손실이 있다/ 없다
Zarar, ziyan, hasar
Zarar etmek
Zarar var / yok
연간
Yıllık, bir yıllık süre
돈독하다 = 끈끈하다
Samimi, yakın, dostane
현저히
Belirgin ölçüde, gözle görülür derecede, farkedilebilir şekilde, çok olmaya yakın
옳다 (맞다)
↔
그르다
Gerçek, doğru, dürüst
↔
Yanlış, hatalı, sorunlu
일쑤이다
V기 (가) 일쑤이다
Bazen, sıklıkla, alışkanlık (kötü alışkanlık)
자리를 내놓다
Koltuğundan vazgeçmek
인화
Birlik, uyum
주가가 오르다
Fiyatın yükselmesi, ilgiden dolayı hissesinin artması
치열하다
Şiddetli, intense
또라이
Crapper, freak, weirdo, ucube, tuhaf
이직
1) İş değiştirme, başka bir işe girme
2) İşyerini taşıma
합리성
Rasyonellik, mantık, doğru düşünme sanatı
총 동원
Genel seferberlik
원활히
Sorunsuzca, sorunsuz bir şekilde
애사심
Bağlılık, eklenti, çalıştığınız şirketi önemsemek ve sevmek
능률
Verim, yeterlilik, randıman
제출기한
Son teslim tarihi
포상 내역
Ödül ayrıntıları, ödül tarihi, ödül geçmişi
구상하다
Tasarlamak
반면
Ters taraf, öbür taraf
일사천리
일사천리로 + V
Engelsiz çok hızlı ilerleme
수시로
수시로 + V
수시 + N
Sık sık, arasıra, zaman zaman
요청하다
N에게 N을/를 요청하다
Talep etmek, istemek, rica etmek
잡담
잡담을 하다 = 수다를 떨다
Gevezelik, laf, sonuçsuz, fasa fiso
부쩍
부쩍 + V
Hızla
트집을 잡다
Kusur bulmak
질시하다 = 질투하다 = 부럽다 = 부러워하다
N을/를 질시하다
Haset etmek, kıskanmak
거부감
거부감을 들다
거부감을 주다
거부감을 보이다
거부감이 있다 / 없다
Tiksinme, kabullenmeme
반발
N에/에게 반발하다
반발감
반발심
Tepki, reaksiyon
Tiksinti hissi
İsyan, başkaldırma duygusu
사석
↔
공석
Yerinde, kişisel konum, durum
개인적인 자리 / 상황
치켜 세우다
N을/를 치켜 세우다
Onurlandırmak, şereflendirmek, şeref vermek
차
N+ 차
Boyunca
해치우다
N을/를 해치우다
Halletmek, çözmek, yok etmek
야단치다 =혼내다 = 혼나다
N을/를 야단치다
N에게 야단치다
Azarlamak
유지하다
N을/를 유지하다
Sürdürmek, korumak, muhafaza etmek, yaşamak
당하다
Konu almak, karşılaşmak, başına gelmek, uğramak
안사성이 밝다
İyi aydınlatılmış
꽁무니를 (싹) 빼다
꽁무니
Kuyruğunu kıstırmak, yavaşça kaçmak
Kuyruk
핑계를 대다
Bahaneleri geçersiz kılmak
밉상
Fesatlık, nefret dolu
고충
Güç, güçlük
부장
Şef, daire başkanı
비난하다
Suçlamak, kötülemek
때우다
N을/를 N으로 때우다
끼니 = 식사
Karnını doyurmak, doldurmak, zaman öldürmek
Öğün
거르다
N을/를 거르다
Elemek, yapmadan geçmek Ör. Bir işi yaparken sırasıyla değil atlayarak yapmak 1,2,3 2’yi yapmadan 3 yapmak
챙기다
N을/를 챙기다
Tutmak, korumak, bakmak
업체
İşletme, firma, şirket
절약되다
↔
낭비되다 = 낭비하다
Kaydetmek, be saved, birikim yapmak, tasarruf yapmak
↔
İsraf etmek, savurganlık
통근 = 출퇴근
İşe gitme, işe gidip gelme
단축되다
↔
연장되다 = 연장하다
Kısaltmak
↔
Uzatmak
시달리다
N에/에게 시달리다
Sıkıntı çekmek, etkilenmek
이르다
Erken
교통 체증 = 길이 막히다 = 길이 복잡하다
Trafik sıkışıklığı
그나저나
Bu arada, her neyse
데우다
↔
식히다
Isıtmak (yemeği)
↔
Ilıtmak, soğutmak (yemeği)
가공식
İşlenmiş gıda
자연식
Organik gıda
쳇바퀴
Her gün aynı şeyi yapmak Ör. Ben her gün sabah okula gidip öğlen işe gidiyorum
다람쥐
Sincap
막막하다 = 답답하다
Belirsiz, çaresiz
근교
Banliyo, şehre yakın bir kasaba
바람을 쐬다
Morali düzeltmek için dışarı çıkmak
거닐다
Gezinmek, yürüyüş yapmak, bir yerde dolaşmak
바삐
Meşgül, çok acelesi olan, hızlı olarak
전형적
Tipik, bir grubun en karakteristik özelliği
도시인
Şehir insanları
끊이다
Kesinti, devam ekmekte olan şeyin kesintiye uğraması
평균
Ortalama, vasat
세대
Kuşak, nesil
안절부절못하다
Diken üstünde oturak, rahat edememek
선식
Öğütülmüş tahıllardan yapılan sağlıklı tahıllar
민망하다
Utanç verici hissetmek, çekinmek, sinmek
귀농하다
Geri dönmek (için), çiftçiliğe dönüş, köye çiftliğe geri dönüş
축사
목장
N 을/를 차에 싣다
N 을/를 돌보다
Ağıl, ahır, kümes
Çiftçilik
Arabaya yüklemek
Korumak, gözetmek, özen göstermek, himaye etmek, ilgilenmek
확장하다 = 연장하다
↔
축소하다 = 줄이다 = 단축하다
Genişletmek, genişlemek, genişleştirmek
↔
Azaltmak, kısaltmak
여물
Hayvanyiyeceği, yem
뿌듯하다 = 만족스럽다 = 보람되다 = 보람치다
N이/가 뿌듯하다
Gurur, kıvanç, övünç duymak
동참하다
N에/에게 동참하다
Beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek
든든하다
N이/가 든든하다
Kuvvetli, güçlü, sağlam
지원군
지원하다
Takviye kuvvetleri, destek ekini (asker gibi) Ailemiz ya da arkadaşlarımızın desteklemesi de olur
불어나다
커지거나 = 많아지다
Arttırmak, çoğalmak
Büyümek, daha çok sayıda olmak
자산
자산 관리
자산을 모이다/ 쓰다
Varlık, mal, mülk
Varlıkların yönetilmesi
Varlıkların toplanması / harcanması
누리다
Eğlenmek, zevk almak, hoşça vakit geçirmek
일정하다
N이/가 일정하다
Sabit, belli, tespit edilmiş, biçimlenmek
나름대로
나름의
Kendiliğinden, kendi yöntemiyle, kendi yolunda
Kendi yolunda
대출금을 갚다
갚다 = 빌리다
대출하다 ↔ 돌려주다 = 갚다
Krediyi ödemek
Ödemek, geri vermek
기상
Yataktan kalkma
험하다
N 이/ 가 험하다
Pürüzlü, engebeli, tehlikeli
계기
Şans, fırsat, sebep
넉넉하다
N이/가 넉넉하다
시간이 / 자리가 넉넉하다
İhtiyacı karşılayacak kadar olan, yeter
노후를 누리다
Yaşlanmak
신도시
Yeni şehir
여유
Geçim (para acısından), vakit
시간제
Yarı zamanlı
혼돈
혼돈에 빠지다
가치관의 혼돈
혼돈의 세계 ↔ 질서의 세계
혼돈이 되다
혼란스럽다
Kaos, karışıklık
Kaosa düşmek
Değerler kaosu
Kaos Dünyası ↔ Düzen Dünyası
Kaotik hale gelmek
Kafası karışmak
뒤바뀌다
N 이/가 뒤바뀌다
N 을/를 뒤바꾸다
Tersi, değiştirilmek, karıştırılmak
질서 정연하다
N 이/가 질서 정연하다
무질서
Düzenli
Kaos
해소하다 = 풀다 = 없애다
N 이/가 해소되다
N 을/를 해소하다
Çözmek, üstesinden gelmek
위계질서 = 상하 질서 = 신부의 상하 구조
Hiyerarşi
벗어나다 = 벗다 - 나오다
N 에서 벗어나다
N 을/를 벗어나다
터널에서 / 터널을 벗어나다
부산을 벗어나다
조직에서 벗어나다
시험에서 벗어나다
Yakayı kurtarmak, kurtulmak, sapmak, önceden belirlenmiş, tespit edilmiş
확립하다
N 을/를 확립하다
N 이/가 확립하다
민주주의를 확립하다
가치관을 확립하다
Sabitleştirmek, kesinleştirmek, tespit
심화하다
심화되다
심화 학습
대기 오염이 심해지다
Derinleşmek, derinleştirmek
파격적이다
Olağandışı, alışılmadık, sıradışı
난장판
Karışıklık, ortalık karışık, dağınık bir durum
잦다 = 자주 하다
N이/가 잦다
Sık
짜여지다
꽉 짜여지다
사회가 짜여지다
사회 질서가 짜여지다
Örgü
Sıkıca örülmüş
Toplum örgütlemek
Sosyal düzel örülmüştür
기존
↔
새 = 새롭다 = 새로운
Mevcut
↔
Yeni
한층 더
Hatta daha fazla, daha ileri
이르다 = 도착하다
N에 이르다
약속 장소 / 시간에 이르다
결론에 이르다
난장판의 상태에 이르다
죽음에 이르다
높은 수준에 이르다
1970 년에서 2000년에 이르기까지
Yetişmek, ulaşmak
Belirlenen yere / zamana ulaşmak
Sonuca varmak
Düzensizlik durumuna ulaşmak
Ölüme ulaşmak
Yüksek bir seviyeye ulaşmak
1970 den 2000 e
대기업
↔
중소기업
Büyük firma, holding
↔
Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler
개 – 강아지
소 – 송아지
말 – 망아지
Kedi – Kedi yavrusu
İnek - Buzağı
At - Tay
주 5일 근무제
격주 휴무
징검다리 휴일
월차 휴가
5 günlük çalışma haftası
2 haftada 1 tatil, bir Cumartesi çalışıp diğer Cumartesi çalışmamak
Tatil – çalışma – tatil (resmi)
Ayda bir gün tatil (istediğim bir gün)
하긴 = 하기는
Tabii (konuşma dimi dili)
여가
여가활동 / 여가문화
Boş zaman
활용하다
이용하다
사용하다
Faydalanmak, den yararlanmak
Servislerden faydalanmak, servisleri kullanmak Ör Trenden faydalanmak
Eşyaları kullanmak
알차다
N이/가 차다 ↔ N이/가 비다
시간을 알차게 보내요
휴가를 알차게 보내다
수업이 알차다
알찬 수업, 알찬 사람, 알찬 유학 생활
Dolu dolu, içi dolu olan (meyve veya içerik, kitap, zaman)
Zamanı dolu dolu değerlendirin
Tatilinizi dolu dolu geçirin
Sınıflar dolu
꾸벅꾸벅 졸다
Uyuklamak (uykuya direnip kafanın aşağıya ve yukarıya doğru sallanarak uyuklamak)
기분 전환 = 기분을 바꾸다
Ruh halini değiştirmek
귀하다 = 소중하다 = 값지다
N이/가 귀하다
↔
흔하다
Kıymetli, değerli
↔
Yaygın, ortak
보람있다
N이/가 보람있다
Ödüllendirici
생산적
생산하다
Verimli, doğurkan, çok eser ortaya koyan
Üretmek, oluşturmak, ortaya koymak, meydana getirmek
지치다 (V) = 피곤하다 = 피로하다
N이/가 지치다
N에 시달리다 = N 때문에 힘들다
다 Harap, bitkin, yorgun, bezgin olmak
삶의 활력소가 되다
활력 = 활기
Yaşam kaynağı olmak
Canlılık, dinçlik
생활에 활기를 불어 넣다
활력 = 활력소 = 생기 = 원기
Hayata hayat katmak, hayata canlılık katın
Canlılık, dinçlik
재충전을 하다
충전
↔
방전
Deşarj olmak
Şarj
↔
Deşarj
활기차다
Heyecanlı, enerjik
원기를 되찾다
원기 = 활력 = 활기 = 기력
Gençleştirmek, gençleşin
Canlılık, dinçlik
대학로
Üniversite bölgesi
술에 찌들다
İçki çok içip içkiye bağışıklık kazanmak
실행에 옮기다
Harekete geçmek, eyleme geçmek, düşündüğümü hemen yapmak
메마르다
Kurak, susuz, fazla zayıf, can sıkan
감성
Duygu, duygusal
되살아나다
Canlandırmak, dirilmek, tekrar yaşamak (ölen bitkinin tekrardan çiçek açması), tekrardan duygusal ya da duyguyu tekrardan yaşamak
자신을 돌아보다
Kendinize iyi bakın
마련하다
Hazırlamak (başkaları için), düzenlemek
다루다
Elealmak, uğraşmak
찬찬히
Yavaş yavaş dikkatlice
접근하다
N 에 / N 에게 접근하다
Yaklaşmak, yanaşmak
단적으로
단적으로 + 보다, 말하다 ile kullanılır
단적으로 + V
Doğrudan
증명하다
N 을/를 N에게/에 증명하다
증명사진
Kanıtlamak, ispatlamak
전적으로 = 무두 = 대믿다 = 동의하다 = 공감하다 = 완전히
전적으로 + V
Tamamen
떠안다
N을/룰 떠안다
Üstlenmek, üzerine almak (sorumluluk)
저렴하다 = 값이 싸다
Ucuz
인프라
인프라를 형성하다
Altyapı
Altyapı oluşturmak
턱없이 = 말도 안되게
턱없이 + 부적하다, 분족하다, 모자라다
Anlamsızca, saçma, çok aşırı
압도적이다
N이/가 압도적이다
N을/를 압도하다
Karşı konulamaz, çok kuvvetli
팽창일로
팽창일로에 있다
팽창일로를 걷다
성장일로 = 악화일로
Genişlemek, çoğalmak
양극화 = 북극과 남극
소두 양극화
Kutuplaşma, farkılaşma
야기하다
N을/를 야기하다
N을/를 일으키다 = N이/가 일어나다
Neden olmak, yaratmak, meydana getirmek
문제점으로 꼽다
N을/를 문제점으로 꼽다
Sorunları parmakla saymak
확충하다
N을/를 확충하자
Genişletmek, büyütmek
웰빙 붐을 타다
Sağlıklı yaşam patlamasından faydalanmak
내맡기다
Teslim olmak, ayrılmak
사교육
Paralı eğitim, özel eğitim
인터넷 서핑
İnternet surfing
계모임
Eski yöntem para verip club buluşması
사교모임
사교: 여러 사람들과 서로 사귐
Arkadaş buluşması
뚜렷하다 = 짙다 = 선명하다 = 명백하다
Belli, belirgin, açık
단절되다
단절하다
Kesilmek, bağlantının kesilmesi, iletişimin
Kesmek, bağlantıyı kesmek
설문지
Anket kağıdı
개별
Bireysel, ayrı ayrı
제외
Hariç, istisna
실태
Gerçeklik, gerçek durum, gerçek ortam
만족도
Memnuniyet
연령
Yaş
최종 학력
En yüksek eğitim seviyesi, en son okuduğun okul
농업
Çiftçilik
어업
Balıkçılık
자영업
Serbest meslek
기능자
Sanat gerektiren meslekler Ör mimarlık
생산직
Mavi yakalı
관리직
Yönetici
전문 자유적
Freelance
가정주부
Ev kadını
공무원
Devlet memuru
문학 = 문예
Edebiyat
창작
Yaratıcı, kreasyon
조각하다
Heykel yapmak
도예 = 도지기 만들다
Çömlekçilik
속보 (경보)
Hızlı yürüyüş
줄넘기
İp atlamak
맨손 체조
Cimnastik, egzersiz
격투기
Dövüş sanatları
승마
Ata binme
사냥
Avcılık
사격
Atıcılık
삼림욕
Doğa yürüyüşü
명승지
Turistik yer
기행문
Gezi günlükleri
낮잠
Öğle uykusu, uyuklama
종교 활동
Dini faaliyetler
해당되다
Uygulanabilir, e denk gelmek, e uymak
대인 관계
İnsan ilişkisi
교제(하다)
Flört etmek, karşı cinsten biriyle yakın ilişkide bulunmak
향상 (되다)
Geliştirmek, yükselmek
자아실현
Kendini gerçekleştirme
시간을 때우다
Zaman öldürmek
항목
Öğe, madde
비정기적
Düzensiz
정기적
Düzenli, periyodik
공간
Meydan, uzay
실외
Açık havada, dışarda
중심
Merkez
기능성
Fonksiyonel
단절
Bağlantının kesilmesi
비율
Oran, nispet
특이하다
N이/가 특이하다
↔ 평벙하다 = 보봉이다
Özgü olmak
친근하다 = 가깝다
N이/가 친근하다
Yakın, samimi
조합하다
N을 /를 조합하다
합하다
Birleştirmek, karıştırmak
Toplamak, birleştirmek
홈피
Ana sayfa
세련되다
↔
촌스럽다 Modası geçmiş, kaba görgüsüz
Şık, ince ve kibar
↔
Modası geçmiş, kaba görgüsüz
원활하다
Kolay, uyumlu
제한되다
Sınırlanmak, kısıtlanmak
꾸미다
Tasarlamak, süslemek
방문하다
Ziyaret etmek, uğramak
남기다
Bırakmak, ayrılmak
달다
Bağlamak, takmak, koymak
퍼가다
Yaymak, yayılmak, almak, araklamak
지속적
Devamlı, sürekli
겨우
Ancak
운영하다
Yönetmek, idare etmek, işletmek
음악이 나오다
Müzik çalıyor
어느새
Birden, siz farkına bile varmadan, habersiz
솜씨
Hüner, ustalık
속속들이 드러나다
Ayrıntılı olarak ortaya çıkarmak
결심하다
Karar vermek, kendi kendine söz vermek
다채롭다
Çeşitli, renkli
마음껏
Gönlünüzce, istediğiniz kadar
해맑다
Parlak, güneşli
공황 상태
Panik
건망증
Unutkanlık
깊다
Derin (ilişkilerin derinleşmesindeki derin)
공론
공론를 하다
공론을 벌이다
공론에 부치다
Teori, hep beraber konuşmak hayat teknoloji gibi konularda, kamuoyunun görüşü
Kamuya açık olarak tartışmak
Kamuya açık bit tartışma başlatmak
Kamuoyu tartışmasına sunmak
개방
수입 개방
↔
폐쇄
Açılım, açılış, public
İthalata açık
↔
Kapalı, kapama
미덕
1) Erdem, meziyet, marifet
2) 좋음 점 Güzel nokta
여론
여론 조사
여론을 형성하다
Kamuoyu
Kamuoyu yoklaması
Kamuoyu oluşturmak
주장하다
Öne sürmek, iddia etmek
쟁점
Sorun, mesele
뒤엉키다
↔
엉키다
Kafa karıştırmak
제기되다 = 제시하다
Dile getirmek (sorun, fikir)
꺼리다 = 기피하다 = 멀리하다
Çekinmek, beğenmemek, uzak durmak, kaçınmak
안락사
Ötenazi
뇌사
뇌간
Beyin ölümü
Beyin sapı
고립자 형
하이에나 형
논의 주도 형
İzolatör tip
Sırtlan tipi
Tartışma odaklı
전기 = 상반기
↔
후기 = 하반기
İlk yarı yıl
↔
Yılın ikinci yarısı
소수
다수
Azınlık, ondalık
Çoğunluk
이끌다
Yol göstermek, elinden tutup götürmek
위반
İhlal, bozma, tecavüz
충돌
Çatışma, çarpışma
교차로
Kavşak, dönek kavşak
중앙선
Trafiğin ortasındaki çizgi
침범하다
Saldırmak, istila etmek
서행하다
Yavaş sürmek, yavaş gitmek
씁쓸하다
Acı tatlı
우려
Tasa, endişe, sıkıntı, kaygı
본성
Doğal benlik, asıl karakter
자아 정체성
Özbenlik, kişilik kimlik
노출
Maruz kalma, ifşa, meydana çıkarma
무책임
Sorumsuzluk
붕괴되다
Yıkılmak, devrilmek
의식 = 생각
Bilinç, şuur
시시각각 = 일각일각
Her an
진화사키다 = 발전시키다
N을 /를 진화사키다
Evrim geçirmek, gelişmek
생사
생노병사
생사를 걸다
전투를 벌이다
생사를 걸고 전투를 벌이다
생사를 걸고 수술을 하다
Hayat ve ölüm, ölüm – kalım
Yaşamnın dört evresi (doğmak, yaşlanmak, hastalanmak, ölmek)
전사
Gazi, muharip
사뭇
사뭇 + V
Oldukça çok , epeyce
뿌리박다
N에 N을 뿌리박다
Kökleşmek
임의적 = 자의적
임의적+ V
İsteğe bağlı
우발적 = 돌발적 = 우연적
우발적+ V
Ani, tesadüfen
팔아치우다 = 팔아버리다
팔다 + 아/어/여 치우다
아/어/여 치우다 = 쉽고 빠르게 하다
Satmak, hemen hızlıca satmak, temizlemek
다중적
Çeşitli, çoklu
연속성
연속성이 있다/ 없다/ 유지되다
연속성을 유지하다
Devamlılık
동일성
동일성이 있다/ 없다/ 유지되다
동일성을 유지하다
Benzerlik, aynılık
생명 과학
Biyoloji bilimi
유전 인자
인자
N이/가 N에게/함테 유전되다
유전 공학
유전자
Irsi, gen, genetic
Faktor
복제
복사
Klon, kopya
장기 이식
Organ nakli
불치병
난치병
İyileşmeyen hastalık (AIDS gibi)
Tedavisi zor olan hastalık
이치
자연의 이치
이치에 맞다
이치에 어긋나다
Neden, sebep
Doğanın kanunları
Mantıklı
Mantıksız
혜택 = 덕분
혜택을 받다/ 입다/ 누리다
Yarar, ayrıcalık
부작용
Yan etki
맞춤형
Kişiselleştirilmiş
크나큰
Çok büyük
따지다
Ölçüp biçmek, itiraz etmek
현명하다
Akıllı, bilge
대처하다
N에 대처하다
Çaresini bulmak, başa çıkmak, karşı koymak
염색체
Kromozom
조작
Şike yapmak, oynamak, değiştirmek, Ör. GDO organic olmayan
수명 연장
Yaşam süresini uzatma
동물 실험
Hayvan deneyi
신약 개발
Yeni ilaç geliştirmek
수면
Sleep
윤리
Etnik
욕구
Arzu, gönül, istek
비약적으로
Hızlı, büyük adımlarla
위축되다
Yılmak, bir işten gözü korkup vazgeçmek
무궁무진하다
Sonsuz olmak, sınırsız
존엄성
Haysiyet, şeref
윤리적
Ahlaki
유지하다
Sürdürmek, korumak, muhafaza etmek
풍요롭다
Zengin, bolca, verimli
의존하다
….e bağlı kalmak, bağlı olmak, güvenmek
병행하다
Yanyana gitmek, beraber gitmek
해롭다
Zararlı
통제하다
Kontrol etmek, denetlemek
의지력
İrade gücü
미지
Bilinmeyen, meçhul
노사 문제
İş gücü sorunları, emek sorunları (işçi ve işveren)
선진국
Gelişmiş (kalkınmış) ülke
발돋움하다
Parmak ucunda durmak, adım atmak
무모하다
Hesapsız, düşüncesiz, riskli
질
Kalite, nitelik
배아
Embriyo
재앙
Uğursuz, ansızın gelen felaket
인권
İnsan hakları
감지하다
Sezmek, ön görmek
홍채
İris (göz)
인식하다
Kavramak, algılamak
소실되다
Ortadan yol olmak
복원하다
Restore etmek, onarmak
입체
Üç boyutlu
후각 (코)
미각 (입, 맛) Tat (ağız, tat)
청각 (귀) İşitme (kulak)
시력 (눈)
청력 (귀)
Koku alma, koklama duyusu
Tat (ağız, tat)
İşitme (kulak)
Görme (göz), genellikle kontrol zamanı kullanılır
İşitme (kulak), genellikle kontrol zamanı kullanılır
융합하다
Füzyon, kaynaşmak, kavrama, birleşme A+B=C
시청자
Seyirci, izleyici
화면
화면에 뜨다
Ekran
Ekranda görünmek
보도하다
Haber yayımlamak
조절
Ayar, ayarlama
저장
Kaydetme
가상
Sanal, hayal
개구리
Kurbağa
동일하다
Aynı olan, her türlü nitelik bakımından eşit olmak
소실
Ortadan yok olma, gözden kaybolma
문화재
Kültürel miras
외출
Dışarıya çıkmak, gezi
국방
Milli savunma
군복
Silahlı kuvvetlerin resmi giysisi, üniforma
개발하다
Geliştirmek, kalkınmak
하늘을 날다
Gökyüzünde uçmak
수직
Dik, dikine, dikey
이착륙
Kalkış ve iniş (uçak)
상승
Yükseliş, arttırma
시속
Saatlik, bir saatte giden hız
임무를 수행하다
Bir görevi gerçekleştirmek
강력하다
Çok kuvvetli, güçlü
설치하다
Kurmak, kondurmak, donatmak
접근하다
Erişim, yakınlaşmak
실용화
Hayata geçirme, uygulama, gerçekte kullanmak
수색
수색하다
Arama, tarama
Arama yapmak, aramak
침투
Nüfuz etme
구난 = 구제
Kurtarma
활주로
Pist
성능
Kabiliyet, yetenek (makine için kullanılır, fonksiyon)
향상시키다
İyileştirmek
시제품
Numune, ilk örnek
상용화
Ticarileşme
투입되다
İçine sokmak, girmek
영생
Ebedi yaşam
불멸
Ölümsüzlük
도래하다
(dönem veya fırsat) yaklaşıp gelmek
수혜자
Yararlanan kişi
보편화되다 = 일반화되다
Yaygınlaşmak, yayılmak
내다보다
Tahmin etmek, içerden dışarı bakmak
맞먹다
Nitelik veya güç yönünden eşit olmak, eşit olmak
사력을 다하다
Son nefesi, gücü bitmek
회의적
의심하다
회의를 느끼다
회의감이 들다
Kuşkulu, şüpheli
Şüphe etmek, kuşkulanmak
두뇌
두뇌 회전에 빠르다
Beyin
Hızlı beyin, hızlı düşünmek
미래학
Gelecek bilimi
예측하다
예상하다
Sanmak, tahmin etmek, ummak
Tahmin etmek
정서
Duygu, his
살아남다
Survive, hayatta kalmak, kurtulmak
멀리
Uzak, uzakta
진지하다 (+) = 심각하다 (+,-)
Ciddi olmak
이뤄내다
Başarmak, ulaşmak
조종
İdare, yönetme, ülke işlerinin yürütülmesi
두려움 (두렵다)
Korku, korkmak
입력하다
Girmek, bir makineye verilen elektrik gücü
추락하다
Düşmek
차원
Boyut
전지구적
Küresel
첨단
Gelişmiş, doruğa ulaşmak
지니다
Yanında taşımak, …..e sahip olmak
태도
Davranma, davranış, biçim
늘어나다 = 늘다 = 많아지다 = 불어나다 = 길어지다
옷이 늘어나다
Artmak, uzamak, çoğalmak
줄어들다 = 줄다 = 적어지다 = 작아지다 = 짧아지다
옷이 줄어들다
Azalmak, kısalmak
확연히 = 뚜렷하게 = 분명하게 = 분명 = 분명히
Kesin
표가 나다
티가 나다
V은/는 표를 내다
표가 안 나다
Belli olmak, anlaşılmak
Belli olmak (davranış veya yüzünden belli olan)
Belli etmek
Belli olmuyor (saç değişikliği gibi)
보상하다
Bedelini ödemek, karşılamak
소비자 보호원
Tüketici koruma
고발하다
Şikayet etmek (polise ya da yetkili kişiye)
피해를 입다 = 받다
↔
피해를 주다 / 끼치다/ 입히다
Zarar görmek
↔
Zarar vermek
손해 배상
보상
배상
Tazminat
Hukuka aykırı davranış için maddi tazminat
Yasal bir eylemden kaynaklanan zarar ve tazminat
고려하다
Göz önünde tutmak, dikkate almak, düşünmek
필요성
Gereklilik, lüzum
가성비
Fiyatı uygun ama kalitesi yüksek
품질
Kalite, bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği
분실하다 = 유실하다
Kaybetmek, unutmak, bir şeyi dalgınlıkla bir yerde bırakmak
탈색 = 색깔이 빠짐
Renk kaybı, saçı açmak
변형
Değişme, başkalaşma, bir şekilden başka bir şekle dönme, biçim değiştirme
탈락
↔
부착
Düşmek (kıyafetteki takının düşmesi, kelimeye ek gelince harfin düşmesi)
↔
Takma, yapışık
불량
Hata, bozukluk
판매처
↔
구매처
Ürün satılan yer
↔
Ürün alınan yer
생산자
Üretici, üretici fabrikatör
하자가 있다
하자 = 문제 = 이상
Kusurlu
반품하다
İade ürün
환불하다
환불을 받다
Refund, iade etmek
무상 수리(를) 하다/ 받다
무상
↔
유상
Ücretsiz tamir, onarım
Ücretsiz
↔
Ücretli
접수(를) 하다 = 접수시키다
Kabul etmek
신고(를) 하다
İhbar etmek
청구(를) 하다
청구 = 신청 = 요구 = 요청 = 주문
Talep etmek
보상(을) 하다/ 받다
Zararı karşılamak
성의껏
Samimi olarak
도저히
Katiyen, ne olursa olsun
입씨름
Ağız kavgası, ağız dalaşı
울퉁불퉁하다
Engebeli, topaklı, yumrulu
잔뜩
Aşırı derecede
지구촌
촌: 대학촌, 빌딩촌
Küresel köy
성향
Eğilim
개방도
개방도가 높다 / 낮다
Açılım, açık
실용주의
Pragmatizm, faydacılık, yararcılık
감성 = 감정
↔
이성 = 지성
Hissi, duyu
↔
Akıl, mantık
밀려나다
N이/가 (N에/ 에게서/ 한테서) 밀려나다
İtilip çekilmek
대목 = 부분
Mevcut
순환주기
순환: 돌다 = 반복 = 되풀이
주기: 반복되는 기간
Devir, sıra ile gelme, dolaşım, geri dönüşüm,
욕구 = 고 싶다 = 바라다
Gönül, istek
선호도
Rağbet, ilgi
희박하다
N 이/가 희박하다
Zayıf, nadir
과연
Gerçekten de, beklendiği gibi
민감하다
↔
둔감하다
Hassas, duyarlı, özen gösterilmezse
↔
Kaba, hissiz
격차 = 차이
Fark
품질
Kalite, nitelik
중시하다 = 중요하다
Önem vermek, önemsemek
사치스럽다
Lüks, gösterişli
재화
Mal
추세
Eğilim, yönelim
애호하다
Dadanmak, severek kullanmak, sevmek
과시하다 = 자랑하다
Hava atmak, gösteri yapmak
동조
Benimsemek
돋보이다 = 튀다
Ön plana çıkmak, göze çarpmak
환상 = 공상
Hayal, fantasy
질시
Haset, kıskançlık
성취감
Tahmin, başarı hissi
조장하다
Körüklemek (olumsuz anlam)
부추기다
Körüklemek (hem olumlu hem de olumsuz anlam)
고급스럽다
Üstün kaliteli, lüks
상류층
Yüksek tabakadan
속하다
Ait olmak
모방하다
Öykünmek, taklit etmek, birinin yaptığı gibi yapmak
적극적
Aktif, pozitif
나서다
Dışarıya çıkıp beklemek
고가품
Pahalı mallar
유난히
İstisnai olarak, alışılmadık şekilde
흔히
Sık, çok kere, çoğunlukla
재력
Maddi güç, zenginlik
계층
Hiyerarşi, makam sırası
검소하다
Tutumlu, sade
대체로
Genellikle, çoğu
성취
Başarı, elde etme
졸부
Aniden çok zengin olan kimse
사치품
Lüks ürün
선호하다
Beğenmek, diğerlerinden daha üstün görüp ona yönelmek
경향
Meyil, bir yön veya tarafa doğru eğilme
욕구
Gönül, istek, arzu
경제력
Ekonomik güç
동기
İrade, istenç
부유층
Zengin sınıf
사촌이 땅을 사면 배가 아프다
Kuzenim arazi satin aldığında karnın ağrıyor, kıskançlık
평등
Eşitlik
의식
Şuur, bilinç, zihin
손에 넣다
Bağlantı kurmak
연결망
Network, ağ
형성
Oluş, oluşma, bir durumdan öteki duruma geçiş
유지
Sürdürme, koruma, muhafaza etme
제시되다
Göstermek, belirtmek
정의
Hakkaniyet, adalet
분류
Sınıflandırma
영향
Etki, etkilik
기여
Bağış, katkı, katkı sağlamak
조언
Akıl vermek, öğüt vermek
무작정
↔
작정
Plansız
↔
Planlı
한탕 하다 = 한간 하다
한탕주의
Tek seferde büyük para yapmak için yapılan iş
투기
투기꾼
Vurgun, spekülasyon
Vurguncu, spekülator
투자
투자자
Yatırım (iyi anlamda)
Yatırımcı
욕심을 부리다
고집을 부리다
변덕을 부리다
멋을 부리다
Açgözlülük yapmak
İnat etmek, inatlaşmak
Kapris yapmak
Hava atmak, şık giyinmek
보너스 = 상여금
연말 보너스
추석 보너스
İkramiye
푼
Kuruş, küçük paraları söylerken kullanılır
저축 = 저금 = 적금
Tasarruf, bankaya para yatırma, para biriktirme
예금 = 저금 = 입금
Hesap, yatırım
적금 = 저축
적금 들다 / 붓다 ↔ 적금을 타다
Taksit taksit yatırılan para
재테크
Yatırım
분산 투자
Farklı şirketlere az az yatırım yapma
직접 투자
↔
간접 투자
Şahsi yatırım
↔
Uzman aracılığıyla yatırım
미술품
Sanat eseri yatırımı
분양가 (격)
Bir binanın her dairesini farklı birine satmak
매매가 (격)
Satış
전세가 (격)
Kiralık
이자 = 금리
Faiz
금리 = 이자
Rant, faiz oranı
환율 = 외환율
Döviz kuru, para değiştirme
수익률 = 이익률
Gelir oranı
상승하다 = 오르다
↔
하락하다 = 떨어지다 = 내리다 = 내려하다
Yükselmek
↔
Düşmek, azalmak
급등하다 = 치솟다
↔
급락하다
Artmak (fiyat)
↔
Azalmak (fiyat)
폭등하다
↔
폭락하자
Birden fiyat artması
↔
Birden fiyatın azalması
늘어나다 = 증가하다
↔
줄어들다 = 감소하다
Artmak, çoğalmak
↔
Kısalmak, azalmak
소액
Az miktar (para)
시점 = 시간
Vakit, zaman
열풍
Çılgınlık
활황
↔
불황
Piyasada canlılık
↔
Piyasada durgunluk
십상
Tam doğru, tam isabet
장기
↔
단기
Uzun zaman
↔
Kısa zaman
치중하다
N이/ 가 N에 치중하다
Önem vermek, ağırlıkta olmak
액수
Para miktarı
붓다
N을/를 붓다
Para koymak
유동적이다
N이/가 유동적이다
↔
고정적이다
Değişken, hareketli
↔
Sabit
저축은행
Birikim bankası
투신사 = 투자 신탁 회사
Yatırım şirketi
한몫 잡다
Pay almak
공돈
Bir anda ortaya çıkan para
정도
정도를 가다
Standart
차곡차곡
차곡차곡 +V
차곡차곡 쌓다
차곡차곡 모으다
차곡차곡 정리하다
Düzgün bir şekilde
종잣존
종잣돈
Tohum bölgesi
Tohum parası
부업
↔
주업 = 본업
İkinci iş, ek iş
↔
Ana meslek
부수입
↔
주수입
Yan gelir, extra gelir
↔
Ana gelir
유혹
N을/를 N으로 /로 유혹하다
Baştan çıkarma, teşvik
뿌리치다
N을/를 뿌리치다
Reddetmek
유동적
Akıcı, hareketli
누구도 당해낼 수 없다
누구도 이길 수 없다
Kimse başa çıkamaz, kimse kazanamaz
애초에 싹을 잘라라
맨처음부터 하지 마라
Bunu baştan yapmayın
목표를 달성한
목표를 이루다
Ulaşılan hedef
기존 = 원래의
Mevcut
씀씀이
Harcama, kullanım
실질적이다
Gerçek
속성
Nitelik
사금융 = 사채
Tefecilik
국민연금
퇴직
Emeklilik parasının devlete yatırmak
Emeklilik
대가
Bedel, karşılık
갈라놓다
Bölmek, ayırmak
의심을 사다 = 의심을 받다
Şüphelenmek
본래 = 원래
Esas, esasen, başlıca
잔인하다
Acımasız, gaddar
허술히
↔
꼼꼼히
Tembelce, savurma
청소년
Gençlik, 9 ile 24 yaş arası
철학
Felsefe
회계사
Muhasebeci
출판사
출간되다
Kitap basım evi, yayın evi
Yayımlamak
이론
↔
실제
Öğreti, teori
↔
Gerçek, gerçeklik
다루다
Elealmak
(경제)서
İktisat, ekonomi
대하다
Karşılamak, muamele etmek
지혜롭다
EQ Akıllı ve iyi bir insan, bilge
위험성
Risk
장만
Hazırlamak (yemek, hediye)
이슈
Sorun
시각
Zaman, saat ve dakika
보증을 서다
Garanti vermek
공격
Hamle, hücum, saldırma
수비
Müdafaa, savunma
원칙
İlke, prensip
내주다
Teslim etmek, vermek
대비하다
Hazırlanmak, hazır bulunmak
충실하다
Sadık, güvenilir
진정한
Eşsiz, içtenlikle
세금
Vergi
의무
Sorumluluk, yükümlülük
덧붙이다
Elemek, katmak, ilave etmek
노동
İşçilik, çalışma, emek
과하다
Aşırı, fazla
애정
Sevda, sevgi
해치다
Zarar vermek, dokunmak
재정
Finans, maliye
당당히
Doğrudan, cesurca, kendine güvenerek
땀 흘려 번 돈
Alın teriyle kazanılan para
딱 잘라 말하다 = 단언하다
Açıkça konuşmak
막연히
Belli belirsiz bir şekilde
맴돌다
Olduğu yerde fırıl fırıl dönmek
맴돌다
Olduğu yerde fırıl fırıl dönmek
한계
Sınır, limit