Unit 10 Flashcards
Özerlik
Bağımsızlık
Autonomy
Self-goverment
Independence
Self-rule
- US universities retained great autonomy in their administrative policies.
ABD üniversiteleri idari politikalarında büyük bir özerkliğe sahipti.
Bürokratik
Bureaucratic
Rule-bound
Rigid
Over-regulated
- I had a lot of bureaucratic hassle trying to get the information I needed.
İhtiyacım olan bilgileri almaya çalışırken çok fazla bürokratik güçlük yaşadım.
Yetki
Verilen görev
Mandate
authority, approval, acceptance, ratification, endorsement;
sanction, authorization
-The new president claimed his landslide victory was a mandate from the voters to end the war.
Yeni başkan, ezici zaferinin seçmenlerin savaşı sona erdirme yetkisi olduğunu iddia etti.
Dışlamak
Aforoz etmek
Gruptan kovmak
Ostracize
Exclude, shun, spurn, cold-shoulder, give someone the cold shoulder
Expel
- She was afraid that if she spoke up her colleagues would ostracize her.
Konuşursa meslektaşlarının onu dışlayacağından korkuyordu.
Gürültülü
Kulak tırmalayan
(Ses) kaba
Gürültücü
Raucous
Clamorous
Boisterous
Noisy
Rowdy
- a raucous crowd of 25,000 delirious fans
25,000 çılgın hayranın oluşturduğu gürültücü bir kalabalık
Çare
Başvurulacak yol
Recourse
Option, possible course of action, resort, way out
- Without any other recourse, they decided to contact the authorities.
Başka hiçbir çareleri kalmadığından, yetkililerle iletişime geçmeye karar verdiler.
Tekrarlamak
Yinelemek
Reiterate
Repeat, say again, restate, retell, recapitulate, go over (and over)
- The vice president reiterated that the government would remain steadfast in its support.
Başkan Yardımcısı, hükümetin desteğini kararlılıkla sürdüreceğini yineledi.
Denk
ile eş değer
İle aynı
Tantamount
Equivalent to, equal to, amounting to, as good as, more or less, synonymous with, virtually the same as, much the same as, comparable to, on a par with
- Yvonne’s method of soliciting donations from her employees was tantamount to extortion; she clearly implied that she would fire them if they didn’t pitch in.
- Yvonne’un çalışanlarından bağış isteme yöntemi haraca bağlamakla eşdeğerdi; açıkça ellerini taşın altına koymamaları halinde onları işten çıkaracağını ima etti.
Çok kuvvetli (bağ/ kavrayış)
Direngen
Vazgeçmeyen
Pes etmeyen
Tenacious
Firm, tight, fast, clinging
- Popular culture has a tenacious grip on most kids, parents, and even us teachers.
Popüler kültürün çoğu çocuk, ebeveyn ve hatta biz öğretmenler üzerinde kuvvetli bir hakimiyeti vardır.
Ütopya
Hayali mükemmel yer veya durum**
Utopia
Ideal place, paradise, heaven, heaven on earth
- The little town wasn’t just a nice place to live, as far as Ted was concerned; it was utopia.
Ted’e göre bu küçük kasaba sadece yaşamak için güzel bir yer değildi; bir ütopyaydı.