Ab. English - Beginners 4 Flashcards
Ankara’dan geri göndü.
He is back from Ankara.
Ankara’ya geri döndü.
He is back in Ankara.
Nasıl hissediyorsun?
How do you feel?
Üşüyorum
Acıktım
Yorgunum
İyi hissediyorum
I feel cold
I feel hungry
I feel tired
I feel good
Fazla söze gerek yok.
Say no more.
Ben gelene kadar bekle lütfen.
Wait until I arrive, please.
şimdiye kadar…
o zamana kadar…
until now (zf.) until then (zf.)
Tahmin et kim burada?
Guess who is here?
Sanırım öyle.
I guess so.
I think so.
Bir dakika (bekle)
just a moment
Sadece bir saatini alacağım.
just an hour of your time.
Sadece talimatları takip et.
Just follow the instructions.
ne olur ne olmaz, her ihtimale karşı
Just in case.
Sadece yap!
Just do it!
Her zaman olduğu gibi tasiye vermek için mi?
To give advice, as usual?
“as usual” (her zamanki gibi)
Tavsiyemi al!
Take my advice!
Küçük bir tavsiye.
A piece of advice.
sınava girmek
sınavdan geçmek
sınavdan kalmak
to take an exam
to pass an exam
to fail an exam
Çözüm kolay.
The solution is easy.
Ben (şuraya) gidiyorum.
I am off to (somewhere)
I am off to upstairs.
I am off to bed.
Ben çıkıyorum.
I am off.
Dokunma, çek elini!
Hands off!
Üzerinde bir eteği var.
Üzerinde bir kaban var
He has a skirt on.
He has a coat on.
Bir tanesi yeterli.
One is enough.
Daha fazla canını sıkmayacağım!
I won’t bother you any more!
Anahtarı resepsiyona bırak.
Leave your key at reception.
Hiç çıkar yol yok. (Kaçış yok gibi)
There is no way out.
Ajandan çok düzenli.
Your diary is so neat.
E-postalarımı her gün kontrol ederim.
I check my mailbox everyday.
Elyazım hiç muntazam değildir.
My handwriting isn’t neat.
Hafızası kötü olan insanlar ajanda kullanmalılar.
People with a bad memory need good diaries.
Mutlu anılarım var.
I have happy memories.
Randevunuz var mı?
Doktordan randevu aldım.
Do you have an appointment?
I made an appointment with the doctor.
Ben yoğun bir adamım.
I am a busy man.
Telefon meşgul.
The line is busy.
yoğun bir yol
a busy road
Pazartesi günü, Kocaeli Üniversitesinde konferans veriyorum. Aynı gün, İstanbul Üniversitesindede konferans veriyorum.
On Monday, I am giving a lecture at Kocaeli University. On the same day, I am giving a lecture at İstanbul University.
konferans vermek
seminer vermek
konuşma yapmak
to give a lecture
to give a seminar
to give a talk
Her zamanki gibi.(Nasılsın sorusuna cevap)
Same as usual.
- İyi günler.
- Sizede.
- Have a nice day.
- The same to you.
Konu nedir? (Mesela bir sunumun konusu)
What is the subject?
Sanırım bu çok hassas bir konu.
I think, that’s a very delicate subject.
Düzenli bir ajanda tutmanın önemi.
Importance of keeping a neat diary.
Kimsenin işine ve tercihlerine karışmamak.(Deyim)
Live and let live
Ne demek istiyorsun?
What do you mean?
Eşinin üflediği dumanı soluyorsun.
You breathe in the smoke that your wife breathes out.
- breathe in
- breathe out
- breathe deeply
Caddeden aşağı doğru yürüdüğünde trafiğin dumanını solursun.
When you walk down the street you breathe the traffic fumes.
caddeden karşıya geçmek
to cross the street
Onu herhangi birine tercih ederim.
I prefer her to another one.
Hangisini tercih edersin?
Which do you prefer?