C1-1 Flashcards
Part 1
abolish
feshetmek [f.] – yürürlükten kaldırmak [f.] – bozmak [f.]
abortion
bebek aldırma [i.] – kürtaj [i.] – çocuk aldırma [i.]
absence
bulunmayış [i.] – bulunmama [i.] – yokluk [i.]
absent
hazır bulunmayan [s.] – mevcut olmayan [s.] – yok [s.]
absurd
absürt [s.] – saçma [s.] – uyumsuz [s.]
abundance
çokluk [i.] – bereket [i.] – bolluk [i.]
abuse
suistimal etmek [f.] – kötüye kullanmak [f.] – suistimal [i.]
academy
akademi [i.] – yüksekokul [i.] – yüksek okul [i.]
accelerate
hızlanmak [f.] – hızlandırmak [f.] – gaza basmak [f.]
acceptance
kabul [i.] – alma [i.] – üstlenme [i.]
accessible
ulaşılabilir [s.] – erişilebilir [s.] – kolaylıkla görüşülebilen [s.]
accomplishment
başarma [i.] – becerme [i.] – başarılan iş [i.]
accordance
uygunluk [i.] – verme [i.] – ahenk [i.]
accordingly
dolayısıyla [zf.] – ona sebep [zf.] – bu yüzden [zf.]
accountability
sorumluluk [i.] – mesuliyet [i.] – izlenebilirlik [i.]
accountable
mesul [s.] – hesap verebilir [s.] – sorumlu [s.]
accumulate
biriktirmek [f.] – yığmak [f.] – birikmek [f.]
accumulation
birikim [i.] – birikinti [i.] – yığma [i.]
accusation
itham [i.] – suçlama [i.] – itham etme [i.]
accused
zanlı [i.] – sanık [i.] – suçlu [i.]
acid
ekşime [i.] – asit [i.] – iğneleyici eleştiri veya dalga geçme [i.]
acquisition
kazanma [i.] – edinme [i.] – kazanç [i.]
acre
arazi [i.] – ingiliz dönümü [i.] – akre [i.]
activation
etkinleşme [i.] – hareketlenme [i.] – hareketlendirme [i.]
activist
etkinci [i.] – eylemci [i.] – aktivist [i.]
acute
şiddetli [s.] – akut [s.] – ani gelişen [s.]
adaptation
intibak [i.] – uyum [i.] – adaptasyon [i.]
adhere
yapışmak [f.] – bağlı kalmak [f.] – bağlı olmak [f.]
adjacent
komşu [s.] – bitişik [s.] – yakın [s.]
adjustment
ayarlama [i.] – ayar [i.] – intibak [i.]
administer
yönetmek [f.] – idare etmek [f.] – tatbik etmek [f.]
administrative
idari [s.] – yönetimle ilgili [s.] – yönetsel [s.]
administrator
yönetici [i.] – idareci [i.] – müdür [i.]
admission
itiraf [i.] – kabul [i.] – giriş [i.]
adolescent
ergen [s.] – gençlik [s.] – genç [s.]
adoption
benimseme [i.] – evlat edinme [i.] – alma [i.]
adverse
olumsuz [s.] – aksi [s.] – ters [s.]
advocate
avukat [i.] – desteklemek [f.] – müdafaa etmek [f.]
aesthetic
güzelduyu [i.] – estetik [s.] – bedii [s.]
affection
alaka [i.] – etkileme [i.] – meyil [i.]
aftermath
akıbet [i.] – hasattan sonra çıkan otlar [i.] – son [i.]
aggression
saldırganlık [i.] – saldırı [i.] –
agricultural
tarım [s.] – ziraat [s.] – zirai [s.]
aide
buyruk kulu [i.] – emir kulu [i.] – emirber [i.]
albeit
yine [bağ.] – vakıa [bağ.] – fakat [bağ.]
alert
alarma geçirmek [f.] – gözünü açmak [f.] – ayık kalmak [f.]
alien
yabancı uyruklu kimse [i.] – yabancı kelime [i.] – uzaylı [i.]
align
sıralanmak [f.] – dizmek [f.] – dizmek [f.]
alignment
sıra [i.] – hiza [i.] – işbirliği yapma [i.]
alike
benzeyen [s.] – hem [s.] – birbirine benzer [s.]
allegation
iddia [i.] – suçlama [i.] – mazeret [i.]
allege
iddia etmek [f.] – ileri sürmek [f.] – itham etmek [f.]
allegedly
iddia edildiğine göre [zf.] – iddiaya göre [zf.] – sözde [zf.]
alliance
antlaşma [i.] – ittifak [i.] – pakt [i.]
allocate
tahsis etmek [f.] – pay etmek [f.] – bölüştürmek [f.]
allocation
paylaştırma [i.] – pay ayırma [i.] – tahsisat [i.]
allowance
izin [i.] – müsaade [i.] – harçlık [i.]
ally
müttefik ülke [i.] – birleştirmek [f.] – katmak [f.]
aluminium
alüminyum – alüminyum (simgesi al) – alüminyum
amateur
amatör [s.] – amatör [i.] – hevesli [i.]
ambassador
elçi [i.] – büyükelçi [i.] – sefir [i.]
amend
düzeltmek [f.] – onarmak [f.] – değişikliğe gitmek [f.]
amendment
yasayı değiştirme [i.] – tadilat [i.] – iyileştirme [i.]
amid
arasında [ed.] – ortasına [ed.] – arasına [ed.]
analogy
mukayese [i.] – andırış [i.] – karşılaştırma [i.]
anchor
demir atmak [f.] – demirlemek [f.] – çapa [i.]
angel
melek [i.] – melaike [i.] – melek gibi insan [i.]
anonymous
anonim [s.] – adı meçhul [s.] – isimsiz [s.]
apparatus
levazım [i.] – vasıta [i.] – aygıtlar (belli bir amaç için kullanılan) [i.]
appealing
isteme [i.] – duygulandırıcı [s.] – çekici [s.]
appetite
iştah [i.] – arzu [i.] – istek [i.]
applaud
alkışlamak [f.] – alkış tutmak [f.] – takdir etmek [f.]
applicable
uygulanabilir [s.] – kılgın [s.] – uyarlanabilir [s.]
appoint
atamak [f.] – koymak [f.] – tayin etmek [f.]
appreciation
takdir [i.] – minnettarlık [i.] – yüksek takdir [i.]
arbitrary
keyfi [s.] – saymaca [s.] – gaddar [s.]
architectural
mimarlığa ait [s.] – mimarlıkla ilgili [s.] – mimari
archive
belgelik [i.] – arşiv [i.] – arşivini tutmak [f.]
arena
arena [i.] – sahne [i.] – alan [i.]
arguably
muhtemelen [zf.] – kolaylıkla gösterilebilir/kanıtlanabilir [zf.] – tartışılır şekilde [zf.]
arm
kol [i.] – sarılmak [f.] – destek olmak [f.]
array
sıralamak [f.] – sıraya dizmek [f.] – diziliş [i.]
articulate
söylemek [f.] – açık bir şekilde telaffuz etmek [f.] – telaffuz etmek [f.]
ash
kül [i.] – alıç [i.] – kül [i.]
aspiration
büyük amaç (uzun zamandır güdülen) [i.] – arzu [i.] – soluma [i.]
aspire
heveslenmek [f.] – can atmak [f.] – talip olmak [f.]
assassination
suikast [i.] – adam öldürme [i.] – cinayet [i.]
assault
saldırmak [f.] – saldırı [i.] – üstüne varmak [f.]
assemble
toplaşmak [f.] – parçaları birleştirmek [f.] – bir araya koymak [f.]
assembly
toplantı [i.] – birleştirme [i.] – montaj [i.]
assert
öne sürmek [f.] – ileri sürmek [f.] – iddia etmek [f.]
assertion
sav [i.] – iddia [i.] – öne sürme (bir iddiayı) [i.]
assurance
güvence [i.] – teminat [i.] – itikat [i.]
asylum
barınak [i.] – sığınak [i.] – iltica [i.]
atrocity
berbatlık [i.] – vahşet [i.] – gaddarlık [i.]
attain
elde etmek [f.] – erişmek [f.] – ermek [f.]
attendance
katılma [i.] – katılım [i.] – devam [i.]
attorney
dava vekili [i.] – avukat [i.] – avukatlık [i.]
attribute
bağlamak [f.] – atfetmek [f.] – dayandırmak [f.]
audit
hesapları denetlemek [f.] – hesap denetimi [i.] – denetim [i.]
authentic
özgün [s.] – hakiki [s.] – gerçek [s.]
authorize
yetki vermek [f.] – memur etmek [f.] – ruhsat vermek [f.]
auto
otomobil [i.] – araba ile gezmek [f.] – otomobille gezmek [f.]
autonomy
özerklik [i.] – otonomi [i.] – bağımsızlık [i.]
availability
geçerlilik [i.] – var olma [i.] – uygunluk [i.]
await
gözlemek [f.] – hazır olmak [f.] – beklemek [f.]
backdrop
arka fon eklemek [f.] – arka plandaki koşul veya durumları oluşturmak [f.] – zemin [i.]
backing
yardım [i.] – destek [i.] – ciro [i.]
backup
yedeğini almak [f.] – yedek [i.] – yardım [i.]
bail
kefaletle serbest bırakmak [f.] – kefalet [i.] – tekneye giren suyu kova ile boşaltmak [f.]
ballot
oy vermek [f.] – oylama yapmak [f.] – oylama [i.]
banner
pankart [i.] – afiş [i.] – sancak [i.]
bare
çıkarmak [f.] – açığa vurmak [f.] – çıplak [s.]
barrel
varil [i.] – namlu [i.] – fıçı [i.]
bass
bas [i.] – levrek [i.] – ıhlamur ağacı kabuğu [i.]
bat
yarasa [i.] – kırpmak (göz) [f.] – sopa ile vurmak [f.]
battlefield
harp meydanı [i.] – muharebe meydanı [i.] – cenk meydanı [i.]
bay
defne [i.] – koy [i.] – ürümek [f.]
beam
ışın [i.] – kiriş [i.] – yayılmak [f.]
beast
hayvan [i.] – çirkin yaratık [i.] – canavar [i.]
behalf
biri adına [i.] – taraf [i.] – namına [i.]
beloved
sevgili [s.] – sevgili [i.] – habib [i.]
bench
sıra [i.] – bank [i.] – tezgah [i.]
benchmark
röper [i.] – değerlendirme – kalite testi
beneath
altında [ed.] – aşağıda [zf.] – aşağıdan [zf.]
beneficiary
lehtar [i.] – hak sahibi [i.] – yararlanan kimse [i.]
betray
ihanet etmek [f.] – aldatmak [f.] – hainlik etmek [f.]
bind
ciltlemek [f.] – bağlamak [f.] – bound - bound [f.]
biography
yaşam öyküsü [i.] – biyografya [i.] – yaşamöyküsü [i.]
bishop
piskopos [i.] – georgia eyaletinde yerleşim yeri – kaliforniya eyaletinde şehir
bizarre
garip [s.] – acayip [s.] – tuhaf [s.]
blade
bıçak ağzı [i.] – (kendini) jiletlemek [f.] – uzun yaprak [i.]
blast
büyük patlama [i.] – kavurmak (soğuk/sıcak bitkiyi) [f.] – kavurmak [f.]
bleed
bled - bled [f.] – para sızdırmak [f.] – kan kaybetmek [f.]
blend
karıştırmak [f.] – harmanlamak [f.] – harman [i.]
bless
kutsamak [f.] – kutsal saymak [f.] – kutsamak [f.]
blessing
nimet [i.] – teşvik [i.] – tanrı’nın lütfu [i.]
boast
övünmek [f.] – böbürlenmek [f.] – tafra satmak [f.]
bonus
sürpriz [i.] – özence [i.] – bonus [i.]
boom
gümlemek [f.] – patlama sesi [i.] – gümbürtü [i.]
bounce
sektirmek [f.] – zıplamak [f.] – sekmek [f.]
boundary
sınır [i.] – had [i.] – hudut [i.]
bow
yay [i.] – pruva [i.] – başla selamlama [i.]
breach
uymama [i.] – çiğneme [i.] – ihlal [i.]
breakdown
bozulma [i.] – arıza [i.] – çöküntü [i.]
breakthrough
ilerleme [i.] – atılım [i.] – buluş [i.]
breed
doğurmak [f.] – yavrulamak [f.] – soy [i.]
broadband
genişbant – geniş bantlı – genişbantlı
browser
listeleyici [i.] – tarayıcı – Internet tarayıcısı
brutal
vahşi [s.] – gaddar [s.] – acımasız [s.]
buck
sıçramak [f.] – itiraz etmek [f.] – canlandırmak [f.]
buddy
ahbap [i.] – kanka [i.] – kafadar [i.]
buffer
tampon [i.] – korumak [f.] – cila güderisi [i.]
bulk
büyütmek [f.] – büyümek [f.] – genişlemek [f.]
burden
sırtına yüklemek [f.] – yük [i.] – yüklemek [f.]
bureaucracy
bürokrasi [i.] – genörgüt [i.] – devlet memurları [i.]
burial
gömme [i.] – defin [i.] – toprağa verme [i.]
burst
patlamak [f.] – patlak [i.] – burst - burst [f.]
cabinet
dolap [i.] – kabine [i.] – televizyon veya teyp bölmesi [i.]
calculation
hesaplama [i.] – hesap [i.] – hesap sonucu [i.]
canvas
tuval [i.] – brandayla örtmek [f.] – kaputbezi [i.]
capability
kabiliyet [i.] – iktidar [i.] – yararlılık [i.]
capitalism
sermayecilik [i.] – anamalcılık [i.] – kapitalist ekonomi [i.]
capitalist
sermayedar [i.] – anamalcı [i.] – sermayeci [i.]
cargo
kargo [i.] – kargolamak [f.] – taşıma [i.]
carriage
taşımacılık [i.] – vagon [i.] – nakliye ücreti [i.]
carve
oymak [f.] – hakketmek [f.] – sofrada eti kesip dağıtmak [f.]
casino
kumarhane [i.] – gazino [i.] – masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan iskambil oyunu [i.]
casualty
kazazede [i.] – yaralı/ölü [i.] – acil servis [i.]
catalogue
katalog [i.] – kataloglamak [f.] – katalog yapmak [f.]
cater
temin etmek [f.] – ihtiyacını karşılamak [f.] – sağlamak [f.]
cattle
sığır [i.] – sığırlar [i.] – mal [i.]
caution
ihtiyat [i.] – dikkat [i.] – temkin [i.]
cautious
ihtiyatlı [s.] – tedbirli [s.] – müdebbir [s.]
cease
son vermek [f.] – dinmek [f.] – durmak [f.]
cemetery
mezarlık [i.] – kabristan [i.] – şehitlik [i.]
chamber
oda [i.] – hazne [i.] – oda vermek [f.]
chaos
karmaşa [i.] – kargaşa [i.] – kıyamet [i.]
characterize
nitelendirmek [f.] – simgesi olmak [f.] – farklı olmasını sağlamak [f.]
charm
cazibe [i.] – albeni [i.] – memnun etmek [f.]