B2-2 Flashcards

Part 2

1
Q

failure

A

yapmama [i.] – sekte [i.] – yapmayış [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

faith

A

güven [i.] – inanç [i.] – iman [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

fake

A

sahte [i.] – taklit [s.] – ayak yapmak [f.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

fame

A

nam [i.] – ün [i.] – şöhret [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

fantasy

A

fantezi [i.] – vehim [i.] – hayal gücü [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

fare

A

başından geçmek [f.] – geçinmek [f.] – yola çıkmak [f.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

fault

A

fay [i.] – hata [i.] – arıza [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

favour

A

iyilik etmek [f.] – kayırmak [f.] – iyilik [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

feather

A

kuş tüyü [i.] – tüy [i.] – zengin etmek [f.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

federal

A

federal [s.] – birleşik [s.] – birleşik devletlere ait [s.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

fee

A

harç [i.] – ücret [i.] – ücretini vermek [f.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

feed

A

beslemek [f.] – fed - fed [f.] – gıda almak [f.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

feedback

A

geri bildirim [i.] – geri beslemek [f.] – destek [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

feel

A

hissetmek [f.] – felt - felt [f.] – sezmek [f.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

fellow

A

herif [i.] – hemcins [i.] – bir bilim kurumunun üyesi [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

fever

A

ateş [i.] – ateşlenmek [f.] – telaş [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

figure

A

rakam [i.] – şekil [i.] – yer almak [f.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

file

A

eğe [i.] – dosya [i.] – kayda geçirmek [f.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

finance

A

finanse etmek [f.] – maliye [i.] – finans [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

finding

A

bulma [i.] – bulgu [i.] – keşfedilmiş şey [i.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

firefighter

A

itfaiyeci [i.] – –

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

firework

A

havai fişek [i.] – hava fişeği [i.] –

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

firm

A

firma [i.] – sıkı [s.] – sert [s.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

firmly

A

dümdüz [zf.] – kesin olarak [zf.] – sımsıkı [zf.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
fix
düzeltmek [f.] -- onarmak [f.] -- tamir etmek [f.]
26
flame
alev [i.] -- alevlendirmek [f.] -- öfkelenmek [f.]
27
flash
ışık tutmak [f.] -- parlama [i.] -- ışıltı [i.]
28
flavour
tat [i.] -- lezzet [i.] -- tat duyusu [i.]
29
flexible
bükülgen [s.] -- esnek [s.] -- elastiki [s.]
30
float
batmadan yüzmek [f.] -- dalgalanmaya bırakmak (döviz kurunu) [f.] -- kurmak (şirket) [f.]
31
fold
bükülmek [f.] -- katlamak [f.] -- kat [i.]
32
folding
kıvrım [i.] -- paftalama [i.] -- kırma [i.]
33
following
taraftarlar [i.] -- takip etme [i.] -- izleyen [s.]
34
fond
düşkün [s.] -- iptila [i.] -- merak [i.]
35
fool
kandırmak [f.] -- salak [i.] -- ahmak [i.]
36
forbid
yasaklamak [f.] -- forbade - forbidden [f.] -- olanak vermemek [f.]
37
forecast
tahmin etmek [f.] -- tahmin [i.] -- forecast - forecast [f.]
38
forgive
affetmek [f.] -- bağışlamak [f.] -- forgave - forgiven [f.]
39
format
format atmak [f.] -- kitap düzenlemesi [i.] -- sayfa düzeni [i.]
40
formation
oluşum [i.] -- biçimlendirme [i.] -- yapım [i.]
41
former
önceki [i.] -- evvelki [s.] -- biçimlendirici [i.]
42
formerly
vaktiyle [zf.] -- evvel zaman [zf.] -- eskiden [zf.]
43
fortunate
akgünlü [s.] -- şanslı [s.] -- kısmetli [s.]
44
fortune
talih [i.] -- şans [i.] -- kısmet [i.]
45
forum
toplantı [i.] -- oturum [i.] -- forum [i.]
46
forward
ileri [s.] -- ileriye doğru [zf.] -- yollamak [f.]
47
fossil
taşlaşmak [f.] -- köhneleşmek [f.] -- fosilleşmek [f.]
48
found
kurmak [f.] -- tesis etmek [f.] -- kalıba dökmek [f.]
49
foundation
dayanak [i.] -- vakıf [i.] -- kuruluş [i.]
50
founder
kurucu [i.] -- bataklığa saplanmak [f.] -- saplanıp kalmak [f.]
51
fraction
fraksiyon [i.] -- kesir [i.] -- bayağı kesir [i.]
52
fragment
fragman [i.] -- parçalanmak [f.] -- kırık parça [i.]
53
framework
kadro [i.] -- karkas [i.] -- çerçeve [i.]
54
fraud
sahtekarlık [i.] -- dolandırıcılık [i.] -- aldatma [i.]
55
free
bağımsız [s.] -- beleş [s.] -- muaf [s.]
56
freedom
bağımsızlık [i.] -- özgürlük [i.] -- irade [i.]
57
freely
serbestçe [zf.] -- özgürce [zf.] -- isteyerek [zf.]
58
frequency
sıklık [i.] -- sık sık tekrarlanma [i.] -- sık sık olma [i.]
59
frequent
sık [s.] -- sık sık gitmek [f.] -- ayağı alışmak [f.]
60
fuel
yakıt [i.] -- yakıt sağlamak [f.] -- yakmak [f.]
61
fulfil
yerine getirmek [f.] -- tamamlamak [f.] -- uygulamak [f.]
62
full-time
tamgün [i.] -- tam gün [i.] -- fultaym [i.]
63
fully
tamamıyla [zf.] -- iyice [zf.] -- iyiden iyiye [zf.]
64
function
işlev [i.] -- fonksiyon [i.] -- fonksiyonunu yerine getirmek [f.]
65
fund
kaynak [i.] -- sermaye [i.] -- fon [i.]
66
fundamental
esas [s.] -- asli [s.] -- esas [i.]
67
fundamentally
esasen [zf.] -- aşırı tutucu olarak [zf.] -- esasen [zf.]
68
funding
fonlama [i.] -- kısa vadeli borçların uzun vadeli borca dönüştürülmesi -- kaynak yaratma
69
furious
çok öfkeli [s.] -- kuduruk [s.] -- azgın [s.]
70
furthermore
üstelik [zf.] -- ayriyetten [zf.] -- buna ek olarak [zf.]
71
gain
kazanmak [f.] -- elde etmek [f.] -- edinmek [f.]
72
gaming
kumar [i.] -- kumarbazlık [i.] -- kumar oynama [i.]
73
gang
çete [i.] -- işbirliği yapmak [f.] -- harekete geçmek [f.]
74
gender
cins [i.] -- isim cinsi [i.] -- cinsiyet [i.]
75
gene
gen [i.] -- gen -- gen
76
generate
meydana getirmek [f.] -- oluşturmak [f.] -- üretmek [f.]
77
genetic
genetik yapı [i.] -- soyaçekim [i.] -- kalıtsal [s.]
78
genius
dahi [i.] -- koruyucu melek [i.] -- öke [i.]
79
genre
tür [i.] -- üslup [i.] -- çeşit [i.]
80
genuine
özgün [s.] -- gerçek [s.] -- hakiki [s.]
81
genuinely
gerçekten [zf.] -- gerçek olarak [zf.] -- canıgönülden [zf.]
82
gesture
el/kol/baş hareketi yapmak [f.] -- jest yapmak [f.] -- işaret etmek [f.]
83
gig
zıpkın ile balık yakalamak [f.] -- sahneye çıkma [i.] -- çalgı [i.]
84
globalization
globalleşme [i.] -- küreselleşme [i.] -- küreselleştirme
85
globe
küre [i.] -- küre biçimine getirmek [f.] -- yeryuvarlağı [i.]
86
golden
altın [i.] -- altından [s.] -- itidal [i.]
87
goodness
iyilik [i.] -- ihsan [i.] -- bir şeyin yararlı olan kısmı [i.]
88
gorgeous
muhteşem [s.] -- debdebeli [s.] -- görkemli [s.]
89
govern
kontrol etmek [f.] -- kullanmak [f.] -- frenlemek [f.]
90
governor
vali [i.] -- banka müdürü [i.] -- amir [i.]
91
grab
kapmak [f.] -- yakalamak [f.] -- kapma [i.]
92
grade
puanlamak [f.] -- sınıf [i.] -- rütbe [i.]
93
gradually
yavaş yavaş [zf.] -- gitgide [zf.] -- derece derece [zf.]
94
grand
büyük [s.] -- azim [i.] -- büyüklük [i.]
95
grant
bağışlamak [f.] -- hibe etmek [f.] -- hibe [i.]
96
graphic
grafik [s.] -- grafik [i.] -- çizge [i.]
97
graphics
grafik sanatlar [i.] -- grafik sanatı [i.] -- grafostatik
98
greatly
çok [zf.] -- adamakıllı [zf.] -- fazlasıyla [zf.]
99
greenhouse
sera [i.] -- camekan [i.] -- kış bahçesi [i.]
100
grocery
bakkaliye [i.] -- market [i.] -- bakkal dükkanı [i.]
101
guarantee
güvence [i.] -- garanti [i.] -- söz vermek [f.]
102
guideline
hakim [i.] -- ana hatlar [i.] -- prensip [i.]
103
habitat
bitkilerin doğal yetiştiği yer [i.] -- ortam [i.] -- hayvan [i.]
104
handle
idare etmek [f.] -- işlemek [f.] -- (meseleyi) ele almak [f.]
105
harbour
barındırmak [f.] -- liman [i.] -- sığınmak [f.]
106
harm
zarar [i.] -- zeval vermek [f.] -- kötülük yapmak [f.]
107
harmful
zararlı [s.] -- ziyankar [s.] -- dokuncalı [s.]
108
headquarters
merkez [i.] -- genel merkez [i.] -- kumanda merkezi [i.]
109
heal
şifa bulmak [f.] -- iyileştirmek [f.] -- defetmek [f.]
110
healthcare
sağlık hizmeti -- --
111
hearing
duruşma [i.] -- duyma [i.] -- celse [i.]
112
heaven
cennet [i.] -- gökyüzü [i.] -- tanrı [i.]
113
heel
topuk [i.] -- topuk pası vermek [f.] -- topuğunu yere vurarak dansetmek [f.]
114
hell
cehennem [i.] -- tamu [i.] -- şaka [i.]
115
helmet
miğfer [i.] -- tolga [i.] -- çelik başlık [i.]
116
hence
buradan [zf.] -- bunun sonucu olarak [zf.] -- bundan [zf.]
117
herb
ot [i.] -- nebat [i.] -- yemeklere tat vermek için kullanılan bitki [i.]
118
hesitate
duraksamak [f.] -- tereddüt etmek [f.] -- ikirciklenmek [f.]
119
hidden
gizli [s.] -- saklı [s.] -- kapalı [s.]
120
high
yüksek [s.] -- direnmek [f.] -- öfkelenmek [f.]
121
highway
otoban [i.] -- otoyol [i.] -- ekspres yol [i.]
122
hilarious
gürültülü ve neşeli [s.] -- şamatalı [s.] -- eğlendirici [s.]
123
hip
kalça [i.] -- içini sıkmak [f.] -- kaba et [i.]
124
hire
kiralamak [f.] -- (ücret vererek) tutmak [f.] -- kira [i.]
125
historian
tarihçi [i.] -- tarih bilimci [i.] -- müverrih [i.]
126
hold
sahip olmak [f.] -- zaptetmek [f.] -- düzenlemek [f.]
127
hollow
oyuk [i.] -- çukur [i.] -- içi boş [s.]
128
holy
kutsal [s.] -- kutsal yer [i.] -- mukaddes [s.]
129
homeless
evsiz [s.] -- evi barkı olmayan [s.] -- yurtsuz [s.]
130
honesty
dürüstlük [i.] -- namusluluk [i.] -- doğruluk [i.]
131
honour
şereflendirmek [f.] -- onurlandırmak [f.] -- şeref [i.]
132
hook
kanca [i.] -- çengel [i.] -- tutmak [f.]
133
hopefully
ümitle [zf.] -- umutla [zf.] -- umarım [zf.]
134
host
ağırlamak [f.] -- ev sahibi [i.] -- ağırlamak [f.]
135
house
ev [i.] -- konut [i.] -- kendi evine almak [f.]
136
household
ev veya aileye ait [s.] -- her gün kullanılan [i.] -- mesken [i.]
137
housing
konut [i.] -- barınak [i.] -- belleme [i.]
138
humorous
güldürücü [s.] -- gülünç [s.] -- nükteli [s.]
139
humour
mizah [i.] -- ayak uydurmak [f.] -- eğlendirmek [f.]
140
hunger
açlık [i.] -- hasret çekmek [f.] -- özlemek [f.]
141
hunt
avlanmak [f.] -- avlamak [f.] -- av [i.]
142
hunting
avlama [i.] -- avcılık [i.] -- av [i.]
143
hurt
acımak [f.] -- incitmek [f.] -- yaralamak [f.]
144
hypothesis
hipotez [i.] -- varsayım [i.] -- kaziye [i.]
145
icon
ikona [i.] -- dini resim [i.] -- put [i.]
146
ideal
ülkü [i.] -- ideal [s.] -- mefkure [i.]
147
identical
özdeş [s.] -- aynı [s.] -- tıpkı [s.]
148
illusion
kuruntu [i.] -- yalan [i.] -- hayal [i.]
149
illustrate
örneklerle açıklamak [f.] -- örneklemek [f.] -- resimlendirmek [f.]
150
illustration
örnekleme [i.] -- açıklama [i.] -- illüstrasyon [i.]
151
imagination
hayal gücü [i.] -- hayal [i.] -- hayal [i.]
152
immigration
göç [i.] -- göç etme [i.] -- göçmenlik [i.]
153
immune
bağışık [s.] -- bağışık kimse [i.] -- ayrıcalıklı [s.]
154
impatient
sabırsız [s.] -- titiz [s.] -- hoşgörüsüz [s.]
155
implement
yerine getirmek (plan vb'ni) [f.] -- uygulamak [f.] -- alet-edevat [i.]
156
implication
(bir kimseyi olumsuz bir şeye) karıştırma/bulaştırma [i.] -- saklı olan anlam [i.] -- ima [i.]
157
imply
ima etmek [f.] -- kastetmek [f.] -- göstermek (dolaylı olarak) [f.]
158
impose
(yasa vb) uygulamaya koymak [f.] -- yük olmak [f.] -- dayatmak [f.]
159
impress
iz bırakmak [f.] -- hayran bırakmak [f.] -- etkilemek [f.]
160
impressed
etkilenmiş [s.] -- uygulanmış -- etkilendirilmiş
161
incentive
teşvik [i.] -- neden [i.] -- isteklendirme [i.]
162
inch
yavaş yavaş hareket etmek [f.] -- yavaş yavaş hareket ettirmek [f.] -- az miktar [i.]
163
incident
hadise [i.] -- olay [i.] -- yük [i.]
164
income
gelir [i.] -- kazanç [i.] -- varidat [i.]
165
incorporate
firma kurmak [f.] -- içermek [f.] -- anonim şirket haline getirmek [f.]
166
incorrect
yanlış [s.] -- doğru olmayan [s.] -- uygunsuz [s.]
167
increasingly
gitgide artarak [zf.] -- gitgide [zf.] -- gittikçe artarak [zf.]
168
independence
özgürlük [i.] -- bağımsızlık [i.] -- serbestlik [i.]
169
index
indekslemek [f.] -- indeks [i.] -- dizin [i.]
170
indication
belirti [i.] -- anlatma [i.] -- ölçüm [i.]
171
industrial
endüstri [s.] -- endüstriyel [s.] -- sanayici [s.]
172
inevitable
kaçınılmaz [s.] -- malum [s.] -- çaresiz [s.]
173
infection
enfeksiyon [i.] -- sirayet [i.] -- iltihap [i.]
174
infer
anlam çıkarmak [f.] -- anlamak [f.] -- anlamına gelmek [f.]
175
inflation
enflasyon [i.] -- abartı [i.] -- şişkinlik [i.]
176
info
haber [i.] -- bilgi -- bilgi
177
inform
bilgilendirmek [f.] -- haber vermek [f.] -- bilgi vermek [f.]
178
infrastructure
altyapı [i.] -- sosyal sabit sermaye [i.] -- altyapı tesisleri [i.]
179
inhabitant
ikamet eden [i.] -- oturan kimse [i.] -- oturan [i.]
180
inherit
miras olarak almak [f.] -- miras almak [f.] -- kalıtımla kazanmak [f.]
181
initial
ilk harf [i.] -- baş harf [i.] -- baştaki [s.]
182
initially
başlangıçta [zf.] -- ilkin [zf.] -- baştan [zf.]
183
initiative
girişkenlik [i.] -- girişim [i.] -- önayak olma [i.]
184
ink
mürekkeplemek [f.] -- (bir sözleşmeyi vb) imzalamak [f.] -- mürekkebini doldurmak [f.]
185
inner
iç [s.] -- içerideki [s.] -- nişan tahtasında ortanın bir üstü [i.]
186
innovation
yenilik [i.] -- yeni metod [i.] -- bidat [i.]
187
innovative
yaratıcı [s.] -- yenilikçi [s.] -- yeniliklere açık [s.]
188
input
giriş [i.] -- girdi [i.] -- input/inputted - input/inputted [f.]
189
insert
arasına sokmak [f.] -- sokmak [f.] -- atmak [f.]
190
insight
içyüzünü anlama [i.] -- anlayış [i.] -- içgörü [i.]
191
insist
ısrar etmek [f.] -- iddia etmek [f.] -- asılmak [f.]
192
inspector
müfettiş [i.] -- denetmen [i.] -- denetleyici [i.]
193
inspire
ilham vermek [f.] -- yaymak [f.] -- canlandırmak [f.]
194
install
kurmak [f.] -- düzenlemek [f.] -- takmak (bir aygıtı) [f.]
195
installation
montaj [i.] -- kurma [i.] -- takma (bir aygıtı) [i.]
196
instance
misal [i.] -- örnek [i.] -- dava [i.]
197
instant
anlık [s.] -- esna [i.] -- dakika [i.]
198
instantly
hemen [zf.] -- aniden [zf.] -- anında [zf.]
199
institute
enstitü [i.] -- kurmak [f.] -- tayin etmek [f.]
200
institution
enstitü [i.] -- kuruluş [i.] -- kurum [i.]
201
insurance
sigorta [i.] -- sigorta [i.] -- sigorta primi [i.]
202
integrate
entegre etmek [f.] -- integralini almak [f.] -- kaynaştırmak [f.]
203
intellectual
düşünsel [s.] -- entelektüel [s.] -- fikir adamı [i.]
204
intended
planlanan [s.] -- istenilen [s.] -- yönelik [s.]
205
intense
yoğun [s.] -- gergin [s.] -- istekli [s.]
206
interact
etkileşmek [f.] -- birbirini etkilemek [f.] -- reaksiyon göstermek [f.]
207
interaction
etkileşim [i.] -- birbirini etkileme [i.] -- karşılıklı etkilenme [i.]
208
internal
dahili [s.] -- iç [s.] -- yaradılış [i.]
209
interpret
yorumlamak [f.] -- tercümanlık yapmak [f.] -- yormak [f.]
210
interpretation
yorum [i.] -- açıklama [i.] -- tercüme [i.]
211
interrupt
sekte vurmak [f.] -- söze karışmak [f.] -- kesmek [f.]
212
interval
ara [i.] -- zaman [i.] -- müddet [i.]
213
invade
istila etmek [f.] -- ele geçirmek [f.] -- içini kaplamak [f.]
214
invasion
istila [i.] -- ihlal [i.] --
215
investigation
soruşturma [i.] -- araştırma [i.] -- teftiş [i.]
216
investment
yatırım [i.] -- kuşatma [i.] -- muhasara [i.]
217
investor
sermayeci [i.] -- sermayedar [i.] -- yatırımcı [i.]
218
isolate
soyutlamak [f.] -- tecrit etmek [f.] -- arıtmak [f.]
219
isolated
izole [s.] -- ayırılan [s.] -- yalıtılmış [s.]
220
issue
(dergi/gazete) nüsha [i.] -- konu [i.] -- mesele [i.]
221
jail
hapishane [i.] -- hapis [i.] -- cezaevi [i.]
222
jet
jet uçağı ile uçmak [f.] -- jetle yolculuk yapmak [f.] -- fışkırtmak [f.]
223
joint
eklem [i.] -- ek yeri [i.] -- birleşme yeri [i.]
224
journalism
gazetecilik [i.] -- basın [i.] -- habercilik [i.]
225
joy
keyif [i.] -- neşe [i.] -- sevinç [i.]
226
judgement
yargı [i.] -- muhakeme [i.] -- kanı [i.]
227
junior
iki kişiden küçük olanı [i.] -- mevki veya kıdemce küçük olan kimse [i.] -- yaşça küçük kimse [i.]
228
jury
jüri [i.] -- seçiciler kurulu [i.] -- yargıcılar kurulu [i.]
229
justice
adalet [i.] -- türe [i.] -- dürüstlük [i.]
230
justify
savunmak [f.] -- suçsuzluğunu kanıtlamak [f.] -- hak vermek [f.]
231
kit
pılı pırtı [i.] -- donanım [i.] -- alet çantası [i.]
232
labour
uğraşmak [f.] -- çalışmak [f.] -- işgücü [i.]
233
ladder
merdiven [i.] -- kaçmak [f.] -- kaçırmak [f.]
234
landing
inme [i.] -- karaya çıkarma [i.] -- karaya çıkma [i.]
235
landscape
manzara [i.] -- peyzaj [i.] -- bahçe düzenlemek [f.]
236
lane
(yol) şerit [i.] -- patika [i.] -- keçi yolu [i.]
237
largely
büyük bir ölçüde [zf.] -- büyük ölçüde [zf.] -- avuç avuç [zf.]
238
lately
son zamanlarda [zf.] -- geçenlerde [zf.] -- son günlerde [zf.]
239
latest
son [s.] -- en son [s.] -- yeni [s.]
240
launch
başlatmak (yeni işi) [f.] -- piyasaya sürmek [f.] -- fırlatmak [f.]
241
leadership
önderlik [i.] -- liderlik [i.] -- başkanlık [i.]
242
leaflet
broşür [i.] -- ufak yaprak [i.] -- bildiri [i.]
243
league
lig [i.] -- birleştirmek [f.] -- küme [i.]
244
lean
dayanmak [f.] -- eğilmek [f.] -- yaslanmak [f.]
245
leave
bırakmak [f.] -- ayrılmak [f.] -- terk etmek [f.]
246
legend
efsane [i.] -- masal [i.] -- yazıt [i.]
247
lens
mercek [i.] -- objektif [i.] -- gözlük camı [i.]
248
level
seviye [i.] -- düzey [i.] -- kademe [i.]
249
licence
lisans [i.] -- izin vermek [f.] -- lisans vermek [f.]
250
lifetime
ömür [i.] -- ömür boyu [i.] -- yaşam [i.]
251
lighting
yakma [i.] -- tenvirat [i.] -- ışıklandırma [i.]
252
likewise
aynı biçimde [zf.] -- aynı şekilde [zf.] -- keza [bağ.]
253
limitation
kısıtlama [i.] -- sınırlama [i.] -- limit [i.]
254
limited
kısıtlı [s.] -- sınırlı [s.] -- belirlenmiş [s.]
255
line
astarlamak [f.] -- satır [i.] -- hat [i.]
256
literally
kelime kelime [i.] -- gerçekten [zf.] -- motamot [zf.]
257
literary
edebi [s.] -- yazınsal [s.] --
258
litre
litre [i.] -- litre --
259
litter
hayvanları yatırmak için serilen saman veya kuru ot [f.] -- karıştırmak [f.] -- ahırda hayvanın altına yataklık ot sermek [f.]
260
lively
canlı [s.] -- heyecanlandırıcı [s.] -- civelek [s.]
261
load
yüklemek [f.] -- yük [i.] -- yük olmak [f.]
262
loan
ödünç para [i.] -- kredi [i.] -- borç [i.]
263
logical
mantıklı (kimse) [s.] -- makul [s.] -- mantığa uygun [s.]
264
logo
logo [i.] -- işaret [i.] -- sudan ve kongo'da yaşayan etnik bir grup
265
long-term
uzun vadeli [s.] -- uzun dönem -- uzun vadeli
266
loose
oynak [s.] -- gevşek [s.] -- bol [s.]
267
lord
lord payesi vermek [f.] -- lord ünvanı vermek [f.] -- sahip [i.]
268
lottery
piyango [i.] -- tesadüf [i.] -- kur'a [i.]
269
low
alçak [i.] -- alçak [s.] -- az [s.]
270
lower
düşürmek [f.] -- alçaltmak [f.] -- indirmek [f.]
271
loyal
vefalı [s.] -- sadık [s.] -- vefakar [s.]
272
lung
akciğer [i.] -- ciğer [i.] -- akciğer
273
lyric
gazel [i.] -- lirik şiir [i.] -- lirik [s.]
274
magnificent
fevkalade [s.] -- muhteşem [s.] -- görkemli [s.]
275
maintain
sürdürmek [f.] -- bakım yapmak [f.] -- bakmak [f.]
276
majority
çoğunluk [i.] -- erginlik [i.] -- rüşt [i.]
277
make
yapmak [f.] -- made - made [f.] -- katetmek [f.]
278
make-up
yapım [i.] -- kişilik [i.] -- süs [i.]
279
making
yapma [i.] -- etme [i.] -- yapım [i.]
280
manufacture
imal etmek [f.] -- üretim [i.] -- uydurmak [f.]
281
manufacturing
imalat [i.] -- üretme [i.] -- üretim [i.]
282
map
harita [i.] -- planlamak [f.] -- saptamak [f.]
283
marathon
maraton [i.] -- wisconsin eyaletinde yerleşim yeri -- florida eyaletinde şehir
284
margin
marj [i.] -- kenar boşluğu [i.] -- kenara yazmak [f.]
285
marker
işaret [i.] -- markacı [i.] -- keçeli kalem [i.]
286
martial
savaşa özgü [s.] -- savaşa ait [s.] -- harbe ait [s.]
287
mass
yığmak [f.] -- kümelemek [f.] -- kitle [i.]
288
massive
cüsseli [s.] -- iri [s.] -- çok büyük [s.]
289
master
efendi [i.] -- usta [i.] -- üstesinden gelmek [f.]
290
matching
karşılaştırma [i.] -- eşleme [i.] -- eşleştirme [i.]
291
mate
mat [i.] -- ahbap [i.] -- eş olmak [f.]
292
material
materyal [i.] -- madde [i.] -- malzeme [i.]
293
maximum
maksimum [s.] -- azami [s.] -- maksimum [i.]
294
mayor
belediye başkanı [i.] -- belediye reisi [i.] -- belediye başkanı
295
means
araç [i.] -- vasıta [i.] -- vesile [i.]
296
measurement
ölçüm [i.] -- ölçü [i.] -- mesaha [i.]
297
mechanic
tamirci [i.] -- motor tamircisi [i.] -- makinist [i.]
298
mechanical
makineye ait [s.] -- makineli [s.] -- mekanik [s.]
299
mechanism
yöntem [i.] -- teknik [i.] -- düzenek [i.]
300
medal
nişan [i.] -- madalya [i.] --
301
medication
ilaç [i.] -- ilaç tedavisi [i.] -- ilaçla tedavi
302
medium
orta [i.] -- çevre [i.] -- çare [i.]
303
melt
eritmek [f.] -- erimek [f.] -- ergitmek [f.]
304
membership
üyelik [i.] -- üyeler [i.] -- azalık [i.]
305
memorable
hatırlanmaya değer [s.] -- hatırlanmaya/anmaya değer [s.] -- unutulmaz [s.]
306
metaphor
metafor [i.] -- mecaz [i.] -- iğretileme [i.]
307
military
askeri [s.] -- ordu [i.] -- militer [s.]
308
miner
madenci [i.] -- lağımcı [i.] -- mayıncı [i.]
309
mineral
maden [i.] -- madensel [s.] -- maden filizi [i.]
310
minimum
asgari [s.] -- minimum değer [i.] -- en düşük derece [i.]
311
minister
bakan [i.] -- bakmak [f.] -- vaizlik yapmak [f.]
312
minor
rüştünü ispat etmemiş kimse [i.] -- reşit olmayan kimse [i.] -- ergin olmayan kimse [i.]
313
minority
azınlık [i.] -- azlık [i.] -- reşit olmama [i.]
314
miserable
acınası [s.] -- bedbaht [s.] -- sefil [s.]
315
mission
vazife [i.] -- misyon [i.] -- görev [i.]
316
mistake
yanılgı [i.] -- hata [i.] -- yanlış [i.]
317
mixed
karma [s.] -- karışık [s.] -- katkılı [s.]
318
mode
kip [i.] -- usul [i.] -- tavır [i.]
319
model
model [i.] -- manken [i.] -- modellik etmek [f.]
320
modest
mütevazı [s.] -- alçakgönüllü [s.] -- gösterişsiz [s.]
321
modify
tamlamak [f.] -- değişmek [f.] -- değişiklik yapmak [f.]
322
monitor
izlemek [f.] -- gözlemek [f.] -- takip etmek [f.]
323
monster
gaddar adam [i.] -- canavar [i.] -- ucube [i.]
324
monthly
aylık [s.] -- aylık dergi [i.] -- ayda bir olan [s.]
325
monument
abide [i.] -- anıt [i.] -- anıt [i.]
326
moral
ahlaki [s.] -- manevi [s.] -- prensip sahibi [i.]
327
moreover
dahası [zf.] -- hem de [zf.] -- dahası [zf.]
328
mortgage
ipotek [i.] -- rehine koymak [f.] -- ipotek etmek [f.]
329
mosque
mescit [i.] -- cami [i.] --
330
motion
devinim [i.] -- önerge [i.] -- hareket [i.]
331
motivate
motive etmek [f.] -- hareket ettirmek [f.] -- isteklendirmek [f.]
332
motivation
motivasyon [i.] -- güdülenme [i.] -- güdülenim [i.]
333
motor
motor [i.] -- otomobille gitmek [f.] -- otomobille götürmek [f.]
334
mount
binmek [f.] -- binmek (at/bisiklet vb) [f.] -- çıkmak [f.]
335
moving
hareketli [s.] -- duygulandırma [i.] -- hareket etme [i.]
336
multiple
multipl [s.] -- birçok [s.] -- katmerli [s.]
337
multiply
yayılmak [f.] -- artmak [f.] -- türemek [f.]
338
mysterious
esrarengiz [s.] -- gizemli [s.] -- anlaşılmaz [s.]
339
myth
efsane [i.] -- masal [i.] -- söylen [i.]
340
naked
çıplak [s.] -- açık [s.] -- çaresiz [s.]
341
narrow
dar [s.] -- ensizleşmek [f.] -- kısmak [f.]
342
nasty
pis [s.] -- edepsiz [s.] -- fena kokulu [s.]
343
national
ulusal [s.] -- milli [s.] -- yurttaş [s.]
344
navigation
navigasyon [i.] -- seyrüsefer [i.] -- gemi yolculuğu [i.]
345
nearby
yakında [zf.] -- yakındaki [s.] -- yakın [s.]
346
neat
düzenli [s.] -- tertipli [s.] -- sek [s.]
347
necessity
gereklilik [i.] -- gereksinim [i.] -- zorunluluk [i.]
348
negative
negatif [s.] -- olumsuz [s.] -- etkisiz hale getirmek [f.]
349
negotiate
görüşmek [f.] -- müzakerede bulunmak [f.] -- başarmak [f.]
350
negotiation
müzakere [i.] -- paraya çevirme [i.] -- uzlaşma [i.]
351
nerve
sinir [i.] -- cesaret vermek [f.] -- cesaretlendirmek [f.]
352
neutral
tarafsız [s.] -- yansız [s.] -- nötr [s.]
353
nevertheless
yine de [zf.] -- gene [zf.] -- bununla beraber [zf.]
354
newly
yeni [zf.] -- yeni olarak [zf.] -- yakın zamanlarda [zf.]
355
nightmare
kabus [i.] -- karabasan [i.] -- korkulu rüya [i.]
356
norm
kaide [i.] -- standart [i.] -- düstur [i.]
357
notebook
defter [i.] -- not defteri [i.] -- not defteri [i.]
358
notion
düşünce [i.] -- kavram [i.] -- heves [i.]
359
novelist
romancı [i.] -- roman yazarı [i.] -- yazar [i.]
360
nowadays
bu günlerde [zf.] -- şimdiki zaman [i.] -- bu sıralar [i.]
361
numerous
sayısız [s.] -- birçok [s.] -- pek çok [s.]
362
nursing
bakma [i.] -- doğum [i.] -- emzirme [i.]
363
nutrition
beslenme [i.] -- besleme [i.] -- besin [i.]
364
obesity
şişmanlık [i.] -- aşırı şişmanlık [i.] -- obezite
365
obey
itaat etmek [f.] -- tanımak [f.] -- sadakat göstermek [f.]
366
object
itiraz etmek [f.] -- razı olmamak [f.] -- karşı çıkmak [f.]
367
objective
hedef [i.] -- amaç [i.] -- nesnel [s.]
368
obligation
yükümlülük [i.] -- mecburiyet [i.] -- zorunluluk [i.]
369
observation
gözetleme [i.] -- gözlem [i.] -- rasat [i.]
370
observe
gözlemlemek [f.] -- gözlem yapmak [f.] -- gözetlemek [f.]
371
observer
gözlemci [i.] -- gözcü [i.] -- izlemci [i.]
372
obstacle
mani [i.] -- engel [i.] -- tebelleş [i.]
373
obtain
edinmek [f.] -- elde etmek [f.] -- almak [f.]
374
occasionally
ara sıra [zf.] -- arada sırada [zf.] -- sık görülmeyen [zf.]
375
occupation
uğraş [i.] -- işgal [i.] -- meslek [i.]
376
occupy
işgal etmek [f.] -- meşgul etmek [f.] -- yatmak (yatakta) [f.]
377
offence
darılmak [f.] -- incitme [i.] -- saldırı [i.]
378
offend
rencide etmek [f.] -- suç işlemek [f.] -- küstürmek [f.]
379
offender
fail [i.] -- kabahatli [i.] -- suçlu [i.]
380
offensive
saldıran [s.] -- saldırgan [s.] -- saldırı [s.]
381
official
memur [i.] -- resmi [s.] -- yetkili [i.]
382
ongoing
süregiden [s.] -- sürmekte olan [s.] -- süregitmekte olan [s.]
383
opening
açma [i.] -- açılış [i.] -- ağız [i.]
384
openly
açıkça [zf.] -- resmen [zf.] -- açık [zf.]
385
opera
opera [i.] -- opera -- opera
386
operate
ameliyat etmek [f.] -- çalıştırmak [f.] -- işletmek [f.]
387
operator
çalıştıran kişi [i.] -- operatör [i.] -- spekülatör [i.]
388
opponent
rakip [i.] -- muhalif [i.] -- karşıt [s.]
389
oppose
karşı koymak [f.] -- karşılaştırmak [f.] -- karşısına koymak [f.]
390
opposed
karşıt [s.] -- aleyhtar [s.] -- zıt [s.]
391
opposition
aykırılık [i.] -- muhalefet [i.] -- karşı koyma [i.]
392
optimistic
iyimser [s.] -- optimist [s.] -- optimistik [s.]
393
orchestra
orkestra [i.] -- saz takımı [i.] -- çalgı takımı [i.]
394
organ
organ [i.] -- erganun [i.] -- yayın organı [i.]
395
organic
bedensel [s.] -- canlı [s.] -- doğuştan [s.]
396
origin
menşe [i.] -- köken [i.] -- bir şeyin dayandığı temel [i.]
397
otherwise
aksi halde [zf.] -- aksi takdirde [zf.] -- aksi durum [i.]
398
outcome
netice [i.] -- sonuç [i.] -- sonuç ürün [i.]
399
outer
dış [s.] -- harici [s.] -- dış [s.]
400
outfit
donatmak [f.] -- teçhiz etmek [f.] -- donatı [i.]
401
outline
taslağını çizmek [f.] -- anahatlarıyla çizmek [f.] -- özetlemek [f.]
402
output
output/outputted - output/outputted [f.] -- faaliyet [i.] -- ürün [i.]
403
outstanding
üstün [s.] -- göze çarpan [s.] -- seçkin [s.]
404
overall
bir uçtan bir uca [s.] -- etraflı [s.] -- tüm [s.]
405
overcome
üstesinden gelmek [f.] -- aşmak [f.] -- alt etmek [f.]
406
overnight
gecelemek [f.] -- bir gece için olan [s.] -- bir gecelik [s.]
407
overseas
denizlerin ötesinde bulunan ülke vb [i.] -- ülke dışı [i.] -- yurtdışı [s.]
408
owe
borçlu olmak [f.] -- minnettar olmak [f.] -- borç bilmek [f.]
409
ownership
mülkiyet [i.] -- sahiplik [i.] -- (arazi/bina için) mülkiyet [i.]
410
oxygen
oksitlenme [i.] -- oksijen [i.] -- oksijen
411
pace
adımlamak [f.] -- tempo [i.] -- yürüyüş [i.]
412
package
paketlemek [f.] -- paket [i.] -- koli [i.]
413
packet
paket [i.] -- paketlemek [f.] -- sorun [i.]
414
palm
palmiye [i.] -- avuç içi [i.] -- avuç [i.]
415
panel
pano [i.] -- panellerle süslemek [f.] -- lambri ile kaplamak [f.]
416
panic
panik yapmak [f.] -- panik [i.] -- paniğe kapılmak [f.]
417
parade
geçit töreni [i.] -- ilan etmek [f.] -- gösteri yapmak [f.]
418
parallel
aynı doğrultuda olan [s.] -- paralel [s.] -- benzetmek [f.]
419
parliament
meclis [i.] -- parlamento [i.] -- parlamento
420
part-time
yarımgün [s.] -- parttaym [s.] -- yarı zamanlı [s.]
421
participant
katılımcı [i.] -- paylaşan [i.] -- iştirakçı [i.]
422
participation
katılım [i.] -- iştirak [i.] -- katılımcılık [i.]
423
partly
kısmen [zf.] -- bir ölçüde [zf.] -- tam olmayan [zf.]
424
partnership
ortaklık [i.] -- mukarada [i.] -- mudaraba [i.]
425
passage
pasaj [i.] -- geçit [i.] -- geçiş [i.]
426
passionate
tutkulu [s.] -- hırslı [s.] -- şiddetli [s.]
427
password
şifre [i.] -- parola [i.] -- şiar [i.]
428
patience
sabır [i.] -- sabır [i.] -- hasta [i.]
429
patient
hasta [i.] -- sabırlı [s.] -- mütehammil [i.]
430
pause
duraklamak [f.] -- ara vermek [f.] -- durma [i.]
431
peer
eş [i.] -- akran [i.] -- çıkmak [f.]
432
penalty
ceza [i.] -- cereme [i.] -- para cezası [i.]
433
pension
emekli maaşı [i.] -- emeklilik [i.] -- emekli aylığı vermek [f.]
434
perceive
algılamak [f.] -- idrak etmek [f.] -- farkına varmak [f.]
435
perception
algı [i.] -- algılanma [i.] -- feraset [i.]
436
permanent
daimi [s.] -- kalıcı [s.] -- perma [i.]
437
permanently
kalıcı bir şekilde [zf.] -- temelli olarak [zf.] -- devamlı olarak [zf.]
438
permit
izin vermek [f.] -- ruhsat [i.] -- izin [i.]
439
perspective
bakış açısı [i.] -- perspektif [i.] -- derinlemesine inceleme yeteneği [i.]
440
phase
aşama [i.] -- safha [i.] -- evre [i.]
441
phenomenon
algılanabilen şey [i.] -- olağanüstülük [i.] -- olgu [i.]
442
philosophy
felsefe [i.] -- dünya görüşü [i.] -- sakinlik [i.]
443
pick
seçmek [f.] -- pena [i.] -- gitar penası [i.]
444
picture
resim [i.] -- yansıtmak [f.] -- resmetmek [f.]
445
pile
yığın [i.] -- tepeleme doldurmak [f.] -- istif etmek [f.]
446
pill
sıkıcı tip [i.] -- hap [i.] -- hap/ilaç vermek [f.]
447
pitch
yalpalamak [f.] -- taş döşemek (yol) [f.] -- kur yapmak [f.]
448
pity
acımak [f.] -- merhamet etmek [f.] -- şefkat [i.]
449
placement
atama [i.] -- para yatırma [i.] -- sipariş verme [i.]
450
plain
ova [i.] -- süssüz [s.] -- yalın [s.]
451
plot
komplo kurmak [f.] -- hikayenin konusu [i.] -- komplo [i.]
452
plus
artı [s.] -- fazlalık [i.] -- fazla [i.]
453
pointed
sivri [s.] -- sivri uçlu [s.] -- keskin [s.]
454
popularity
rağbet [i.] -- popülerlik [i.] -- popüler olma [i.]
455
portion
ayırmak [f.] -- bölüştürmek [f.] -- bir tabak yemek [f.]
456
pose
(tehlike/tehdit) teşkil etmek [f.] -- poz [i.] -- frikik vermek [f.]
457
position
mevki [i.] -- pozisyon [i.] -- konum [i.]
458
positive
pozitif [s.] -- artı [s.] -- olumlu [s.]
459
possess
sahip olmak [f.] -- elinde bulundurmak [f.] -- tutmak [f.]
460
potential
potansiyel [s.] -- olası [s.] -- güç [i.]
461
potentially
imkan dahilinde [zf.] -- potansiyel olarak [zf.] -- olanak dahilinde
462
power
yetki [i.] -- güç [i.] -- kuvvet [i.]
463
praise
methetmek [f.] -- övmek [f.] -- övgü [i.]
464
precede
önce olmak [f.] -- üstün olmak [f.] -- önünde gitmek [f.]
465
precious
değerli [s.] -- kıymetli [s.] -- pahalı [s.]
466
precise
kesin [s.] -- kesinlik [i.] -- titizlikle yapılmış (iş) [s.]
467
precisely
açık olarak [zf.] -- tam [zf.] -- belli [zf.]
468
predictable
önceden kestirilebilir [s.] -- tahmin edilebilir [s.] -- öngörülebilir [s.]
469
preference
tercih [i.] -- rüçhan hakkı [i.] -- tercih edilen şey [i.]
470
pregnant
gebe [s.] -- hamile [s.] -- bebek beklemek [f.]
471
preparation
hazırlık [i.] -- hazırlanan ilaç [i.] -- hazırlanış [i.]
472
presence
mevcudiyet [i.] -- buradalık [i.] -- oluş [i.]
473
preserve
muhafaza etmek [f.] -- korumak [f.] -- zarardan korumak [f.]
474
price
bedel [i.] -- fiyat [i.] -- ücret [i.]
475
pride
gurur [i.] -- gurur duymak [f.] -- tüylerini kabartmak (kuş) [f.]
476
primarily
öncelikle [zf.] -- ilk olarak [zf.] -- başlıca [zf.]
477
prime
astar vurmak [f.] -- kurmak [f.] -- nasıl cevap vermesi gerektiğini önceden söylemek (birine) [f.]
478
principal
okul müdürü [i.] -- başlıca [s.] -- asıl [s.]
479
principle
prensip [i.] -- ilke [i.] -- ahlak [i.]
480
print
yazdırmak [f.] -- basmak [f.] -- baskı [i.]
481
prior
önceden [s.] -- daha önce olan [s.] -- daha erken olan [s.]
482
priority
öncelik [i.] -- rüçhan [i.] -- kıdemlilik [i.]
483
privacy
mahremiyet [i.] -- gizlilik [i.] -- yalnızlık [i.]
484
probability
olasılık [i.] -- ihtimal [i.] -- olasılık [i.]
485
probable
olası [s.] -- muhtemel [s.] -- olasılı [s.]
486
procedure
prosedür [i.] -- yöntem [i.] -- ameliye [i.]
487
proceed
ilerlemek [f.] -- devam etmek [f.] -- çıkmak [f.]
488
process
işlemek [f.] -- işlem [i.] -- süreç [i.]
489
produce
üretmek [f.] -- imal etmek [f.] -- çıkarmak [f.]
490
professional
profesyonel [s.] -- mesleki [s.] -- fikir işçisi [i.]
491
programming
programlama [i.] -- programlama -- izlenceleme
492
progress
gelişmek [f.] -- gelişim göstermek [f.] -- ilerlemek [f.]
493
progressive
ileri düşünceli kimse [i.] -- ilerici [s.] -- müterakki [s.]
494
prohibit
önlemek [f.] -- önüne geçmek [f.] -- önlemek [f.]
495
project
proje [i.] -- iz düşürmek [f.] -- planını çizmek [f.]
496
promising
geleceği parlak [i.] -- söz verme [i.] -- gelecek vaat eden [s.]
497
promotion
promosyon [i.] -- tanıtım [i.] -- terfi [i.]
498
prompt
çabuk [s.] -- hızlı (cevap) [s.] -- unuttuğu sözleri sufle etmek [f.]
499
proof
kanıt [i.] -- ispat [i.] -- dayanıklı hale getirmek [f.]
500
proportion
orantı [i.] -- oran [i.] -- ayarlamak [f.]