B2-2 Flashcards
Part 2
failure
yapmama [i.] – sekte [i.] – yapmayış [i.]
faith
güven [i.] – inanç [i.] – iman [i.]
fake
sahte [i.] – taklit [s.] – ayak yapmak [f.]
fame
nam [i.] – ün [i.] – şöhret [i.]
fantasy
fantezi [i.] – vehim [i.] – hayal gücü [i.]
fare
başından geçmek [f.] – geçinmek [f.] – yola çıkmak [f.]
fault
fay [i.] – hata [i.] – arıza [i.]
favour
iyilik etmek [f.] – kayırmak [f.] – iyilik [i.]
feather
kuş tüyü [i.] – tüy [i.] – zengin etmek [f.]
federal
federal [s.] – birleşik [s.] – birleşik devletlere ait [s.]
fee
harç [i.] – ücret [i.] – ücretini vermek [f.]
feed
beslemek [f.] – fed - fed [f.] – gıda almak [f.]
feedback
geri bildirim [i.] – geri beslemek [f.] – destek [i.]
feel
hissetmek [f.] – felt - felt [f.] – sezmek [f.]
fellow
herif [i.] – hemcins [i.] – bir bilim kurumunun üyesi [i.]
fever
ateş [i.] – ateşlenmek [f.] – telaş [i.]
figure
rakam [i.] – şekil [i.] – yer almak [f.]
file
eğe [i.] – dosya [i.] – kayda geçirmek [f.]
finance
finanse etmek [f.] – maliye [i.] – finans [i.]
finding
bulma [i.] – bulgu [i.] – keşfedilmiş şey [i.]
firefighter
itfaiyeci [i.] – –
firework
havai fişek [i.] – hava fişeği [i.] –
firm
firma [i.] – sıkı [s.] – sert [s.]
firmly
dümdüz [zf.] – kesin olarak [zf.] – sımsıkı [zf.]
fix
düzeltmek [f.] – onarmak [f.] – tamir etmek [f.]
flame
alev [i.] – alevlendirmek [f.] – öfkelenmek [f.]
flash
ışık tutmak [f.] – parlama [i.] – ışıltı [i.]
flavour
tat [i.] – lezzet [i.] – tat duyusu [i.]
flexible
bükülgen [s.] – esnek [s.] – elastiki [s.]
float
batmadan yüzmek [f.] – dalgalanmaya bırakmak (döviz kurunu) [f.] – kurmak (şirket) [f.]
fold
bükülmek [f.] – katlamak [f.] – kat [i.]
folding
kıvrım [i.] – paftalama [i.] – kırma [i.]
following
taraftarlar [i.] – takip etme [i.] – izleyen [s.]
fond
düşkün [s.] – iptila [i.] – merak [i.]
fool
kandırmak [f.] – salak [i.] – ahmak [i.]
forbid
yasaklamak [f.] – forbade - forbidden [f.] – olanak vermemek [f.]
forecast
tahmin etmek [f.] – tahmin [i.] – forecast - forecast [f.]
forgive
affetmek [f.] – bağışlamak [f.] – forgave - forgiven [f.]
format
format atmak [f.] – kitap düzenlemesi [i.] – sayfa düzeni [i.]
formation
oluşum [i.] – biçimlendirme [i.] – yapım [i.]
former
önceki [i.] – evvelki [s.] – biçimlendirici [i.]
formerly
vaktiyle [zf.] – evvel zaman [zf.] – eskiden [zf.]
fortunate
akgünlü [s.] – şanslı [s.] – kısmetli [s.]
fortune
talih [i.] – şans [i.] – kısmet [i.]
forum
toplantı [i.] – oturum [i.] – forum [i.]
forward
ileri [s.] – ileriye doğru [zf.] – yollamak [f.]
fossil
taşlaşmak [f.] – köhneleşmek [f.] – fosilleşmek [f.]
found
kurmak [f.] – tesis etmek [f.] – kalıba dökmek [f.]
foundation
dayanak [i.] – vakıf [i.] – kuruluş [i.]
founder
kurucu [i.] – bataklığa saplanmak [f.] – saplanıp kalmak [f.]
fraction
fraksiyon [i.] – kesir [i.] – bayağı kesir [i.]
fragment
fragman [i.] – parçalanmak [f.] – kırık parça [i.]
framework
kadro [i.] – karkas [i.] – çerçeve [i.]
fraud
sahtekarlık [i.] – dolandırıcılık [i.] – aldatma [i.]
free
bağımsız [s.] – beleş [s.] – muaf [s.]
freedom
bağımsızlık [i.] – özgürlük [i.] – irade [i.]
freely
serbestçe [zf.] – özgürce [zf.] – isteyerek [zf.]
frequency
sıklık [i.] – sık sık tekrarlanma [i.] – sık sık olma [i.]
frequent
sık [s.] – sık sık gitmek [f.] – ayağı alışmak [f.]
fuel
yakıt [i.] – yakıt sağlamak [f.] – yakmak [f.]
fulfil
yerine getirmek [f.] – tamamlamak [f.] – uygulamak [f.]
full-time
tamgün [i.] – tam gün [i.] – fultaym [i.]
fully
tamamıyla [zf.] – iyice [zf.] – iyiden iyiye [zf.]
function
işlev [i.] – fonksiyon [i.] – fonksiyonunu yerine getirmek [f.]
fund
kaynak [i.] – sermaye [i.] – fon [i.]
fundamental
esas [s.] – asli [s.] – esas [i.]
fundamentally
esasen [zf.] – aşırı tutucu olarak [zf.] – esasen [zf.]
funding
fonlama [i.] – kısa vadeli borçların uzun vadeli borca dönüştürülmesi – kaynak yaratma
furious
çok öfkeli [s.] – kuduruk [s.] – azgın [s.]
furthermore
üstelik [zf.] – ayriyetten [zf.] – buna ek olarak [zf.]
gain
kazanmak [f.] – elde etmek [f.] – edinmek [f.]
gaming
kumar [i.] – kumarbazlık [i.] – kumar oynama [i.]
gang
çete [i.] – işbirliği yapmak [f.] – harekete geçmek [f.]
gender
cins [i.] – isim cinsi [i.] – cinsiyet [i.]
gene
gen [i.] – gen – gen
generate
meydana getirmek [f.] – oluşturmak [f.] – üretmek [f.]
genetic
genetik yapı [i.] – soyaçekim [i.] – kalıtsal [s.]
genius
dahi [i.] – koruyucu melek [i.] – öke [i.]
genre
tür [i.] – üslup [i.] – çeşit [i.]
genuine
özgün [s.] – gerçek [s.] – hakiki [s.]
genuinely
gerçekten [zf.] – gerçek olarak [zf.] – canıgönülden [zf.]
gesture
el/kol/baş hareketi yapmak [f.] – jest yapmak [f.] – işaret etmek [f.]
gig
zıpkın ile balık yakalamak [f.] – sahneye çıkma [i.] – çalgı [i.]
globalization
globalleşme [i.] – küreselleşme [i.] – küreselleştirme
globe
küre [i.] – küre biçimine getirmek [f.] – yeryuvarlağı [i.]
golden
altın [i.] – altından [s.] – itidal [i.]
goodness
iyilik [i.] – ihsan [i.] – bir şeyin yararlı olan kısmı [i.]
gorgeous
muhteşem [s.] – debdebeli [s.] – görkemli [s.]
govern
kontrol etmek [f.] – kullanmak [f.] – frenlemek [f.]
governor
vali [i.] – banka müdürü [i.] – amir [i.]
grab
kapmak [f.] – yakalamak [f.] – kapma [i.]
grade
puanlamak [f.] – sınıf [i.] – rütbe [i.]
gradually
yavaş yavaş [zf.] – gitgide [zf.] – derece derece [zf.]
grand
büyük [s.] – azim [i.] – büyüklük [i.]
grant
bağışlamak [f.] – hibe etmek [f.] – hibe [i.]
graphic
grafik [s.] – grafik [i.] – çizge [i.]
graphics
grafik sanatlar [i.] – grafik sanatı [i.] – grafostatik
greatly
çok [zf.] – adamakıllı [zf.] – fazlasıyla [zf.]
greenhouse
sera [i.] – camekan [i.] – kış bahçesi [i.]
grocery
bakkaliye [i.] – market [i.] – bakkal dükkanı [i.]
guarantee
güvence [i.] – garanti [i.] – söz vermek [f.]
guideline
hakim [i.] – ana hatlar [i.] – prensip [i.]
habitat
bitkilerin doğal yetiştiği yer [i.] – ortam [i.] – hayvan [i.]
handle
idare etmek [f.] – işlemek [f.] – (meseleyi) ele almak [f.]
harbour
barındırmak [f.] – liman [i.] – sığınmak [f.]
harm
zarar [i.] – zeval vermek [f.] – kötülük yapmak [f.]
harmful
zararlı [s.] – ziyankar [s.] – dokuncalı [s.]
headquarters
merkez [i.] – genel merkez [i.] – kumanda merkezi [i.]
heal
şifa bulmak [f.] – iyileştirmek [f.] – defetmek [f.]
healthcare
sağlık hizmeti – –
hearing
duruşma [i.] – duyma [i.] – celse [i.]
heaven
cennet [i.] – gökyüzü [i.] – tanrı [i.]
heel
topuk [i.] – topuk pası vermek [f.] – topuğunu yere vurarak dansetmek [f.]
hell
cehennem [i.] – tamu [i.] – şaka [i.]
helmet
miğfer [i.] – tolga [i.] – çelik başlık [i.]
hence
buradan [zf.] – bunun sonucu olarak [zf.] – bundan [zf.]
herb
ot [i.] – nebat [i.] – yemeklere tat vermek için kullanılan bitki [i.]
hesitate
duraksamak [f.] – tereddüt etmek [f.] – ikirciklenmek [f.]
hidden
gizli [s.] – saklı [s.] – kapalı [s.]
high
yüksek [s.] – direnmek [f.] – öfkelenmek [f.]
highway
otoban [i.] – otoyol [i.] – ekspres yol [i.]
hilarious
gürültülü ve neşeli [s.] – şamatalı [s.] – eğlendirici [s.]
hip
kalça [i.] – içini sıkmak [f.] – kaba et [i.]
hire
kiralamak [f.] – (ücret vererek) tutmak [f.] – kira [i.]
historian
tarihçi [i.] – tarih bilimci [i.] – müverrih [i.]
hold
sahip olmak [f.] – zaptetmek [f.] – düzenlemek [f.]
hollow
oyuk [i.] – çukur [i.] – içi boş [s.]
holy
kutsal [s.] – kutsal yer [i.] – mukaddes [s.]
homeless
evsiz [s.] – evi barkı olmayan [s.] – yurtsuz [s.]
honesty
dürüstlük [i.] – namusluluk [i.] – doğruluk [i.]
honour
şereflendirmek [f.] – onurlandırmak [f.] – şeref [i.]
hook
kanca [i.] – çengel [i.] – tutmak [f.]
hopefully
ümitle [zf.] – umutla [zf.] – umarım [zf.]
host
ağırlamak [f.] – ev sahibi [i.] – ağırlamak [f.]
house
ev [i.] – konut [i.] – kendi evine almak [f.]
household
ev veya aileye ait [s.] – her gün kullanılan [i.] – mesken [i.]
housing
konut [i.] – barınak [i.] – belleme [i.]
humorous
güldürücü [s.] – gülünç [s.] – nükteli [s.]
humour
mizah [i.] – ayak uydurmak [f.] – eğlendirmek [f.]
hunger
açlık [i.] – hasret çekmek [f.] – özlemek [f.]
hunt
avlanmak [f.] – avlamak [f.] – av [i.]
hunting
avlama [i.] – avcılık [i.] – av [i.]
hurt
acımak [f.] – incitmek [f.] – yaralamak [f.]
hypothesis
hipotez [i.] – varsayım [i.] – kaziye [i.]
icon
ikona [i.] – dini resim [i.] – put [i.]
ideal
ülkü [i.] – ideal [s.] – mefkure [i.]
identical
özdeş [s.] – aynı [s.] – tıpkı [s.]
illusion
kuruntu [i.] – yalan [i.] – hayal [i.]
illustrate
örneklerle açıklamak [f.] – örneklemek [f.] – resimlendirmek [f.]
illustration
örnekleme [i.] – açıklama [i.] – illüstrasyon [i.]
imagination
hayal gücü [i.] – hayal [i.] – hayal [i.]
immigration
göç [i.] – göç etme [i.] – göçmenlik [i.]
immune
bağışık [s.] – bağışık kimse [i.] – ayrıcalıklı [s.]
impatient
sabırsız [s.] – titiz [s.] – hoşgörüsüz [s.]
implement
yerine getirmek (plan vb’ni) [f.] – uygulamak [f.] – alet-edevat [i.]
implication
(bir kimseyi olumsuz bir şeye) karıştırma/bulaştırma [i.] – saklı olan anlam [i.] – ima [i.]
imply
ima etmek [f.] – kastetmek [f.] – göstermek (dolaylı olarak) [f.]
impose
(yasa vb) uygulamaya koymak [f.] – yük olmak [f.] – dayatmak [f.]
impress
iz bırakmak [f.] – hayran bırakmak [f.] – etkilemek [f.]
impressed
etkilenmiş [s.] – uygulanmış – etkilendirilmiş
incentive
teşvik [i.] – neden [i.] – isteklendirme [i.]
inch
yavaş yavaş hareket etmek [f.] – yavaş yavaş hareket ettirmek [f.] – az miktar [i.]
incident
hadise [i.] – olay [i.] – yük [i.]
income
gelir [i.] – kazanç [i.] – varidat [i.]
incorporate
firma kurmak [f.] – içermek [f.] – anonim şirket haline getirmek [f.]
incorrect
yanlış [s.] – doğru olmayan [s.] – uygunsuz [s.]
increasingly
gitgide artarak [zf.] – gitgide [zf.] – gittikçe artarak [zf.]
independence
özgürlük [i.] – bağımsızlık [i.] – serbestlik [i.]
index
indekslemek [f.] – indeks [i.] – dizin [i.]
indication
belirti [i.] – anlatma [i.] – ölçüm [i.]
industrial
endüstri [s.] – endüstriyel [s.] – sanayici [s.]
inevitable
kaçınılmaz [s.] – malum [s.] – çaresiz [s.]
infection
enfeksiyon [i.] – sirayet [i.] – iltihap [i.]
infer
anlam çıkarmak [f.] – anlamak [f.] – anlamına gelmek [f.]
inflation
enflasyon [i.] – abartı [i.] – şişkinlik [i.]
info
haber [i.] – bilgi – bilgi
inform
bilgilendirmek [f.] – haber vermek [f.] – bilgi vermek [f.]
infrastructure
altyapı [i.] – sosyal sabit sermaye [i.] – altyapı tesisleri [i.]
inhabitant
ikamet eden [i.] – oturan kimse [i.] – oturan [i.]
inherit
miras olarak almak [f.] – miras almak [f.] – kalıtımla kazanmak [f.]
initial
ilk harf [i.] – baş harf [i.] – baştaki [s.]
initially
başlangıçta [zf.] – ilkin [zf.] – baştan [zf.]
initiative
girişkenlik [i.] – girişim [i.] – önayak olma [i.]
ink
mürekkeplemek [f.] – (bir sözleşmeyi vb) imzalamak [f.] – mürekkebini doldurmak [f.]
inner
iç [s.] – içerideki [s.] – nişan tahtasında ortanın bir üstü [i.]
innovation
yenilik [i.] – yeni metod [i.] – bidat [i.]
innovative
yaratıcı [s.] – yenilikçi [s.] – yeniliklere açık [s.]
input
giriş [i.] – girdi [i.] – input/inputted - input/inputted [f.]
insert
arasına sokmak [f.] – sokmak [f.] – atmak [f.]
insight
içyüzünü anlama [i.] – anlayış [i.] – içgörü [i.]
insist
ısrar etmek [f.] – iddia etmek [f.] – asılmak [f.]
inspector
müfettiş [i.] – denetmen [i.] – denetleyici [i.]
inspire
ilham vermek [f.] – yaymak [f.] – canlandırmak [f.]
install
kurmak [f.] – düzenlemek [f.] – takmak (bir aygıtı) [f.]
installation
montaj [i.] – kurma [i.] – takma (bir aygıtı) [i.]
instance
misal [i.] – örnek [i.] – dava [i.]
instant
anlık [s.] – esna [i.] – dakika [i.]
instantly
hemen [zf.] – aniden [zf.] – anında [zf.]
institute
enstitü [i.] – kurmak [f.] – tayin etmek [f.]
institution
enstitü [i.] – kuruluş [i.] – kurum [i.]