B2-1 Flashcards
Part 1
abandon
terk etmek [f.] – bırakmak [f.] – vazgeçmek [f.]
absolute
tam [s.] – mutlak [s.] – salt [s.]
absorb
almak (dikkati/enerjiyi/zamanı/parayı) [f.] – kavramak (anlamak) [f.] – emmek [f.]
abstract
soyutlamak [f.] – özet [i.] – soyut [s.]
academic
akademik [s.] – üniversite öğretim görevlisi [i.] – öğretim görevlisi [i.]
accent
şive [i.] – aksan [i.] – vurgulamak [f.]
acceptable
kabul edilir [s.] – kabul edilebilir [s.] – makbul [s.]
accidentally
kazara [zf.] – tesadüfen [zf.] – hasbelkader [zf.]
accommodate
yaşayacak yer temin etmek [f.] – kalacak yer vermek [f.] – telif etmek [f.]
accompany
eşlik etmek [f.] – refakat etmek [f.] – katılmak [f.]
accomplish
başarıyla tamamlamak [f.] – sonuçlandırmak [f.] – sonunu getirmek [f.]
account
hesap [i.] – açıklamasını yapmak [f.] – avlamak [f.]
accountant
muhasebeci [i.] – sayışman [i.] – hesap uzmanı [i.]
accounting
muhasebe [i.] – saymanlık [i.] – hesap verme [i.]
accuracy
doğruluk [i.] – kesinlik [i.] – incelik [i.]
accurate
doğru [s.] – kesin [s.] – dakik [s.]
accurately
kesin olarak [zf.] – tam olarak [zf.] – doğru olarak [zf.]
accuse
suçlamak [f.] – itham etmek [f.] – suçlamak [f.]
acid
ekşime [i.] – asit [i.] – iğneleyici eleştiri veya dalga geçme [i.]
acknowledge
kabullenmek [f.] – kabul etmek [f.] – doğruluğunu kabul etmek [f.]
acquire
elde etmek [f.] – edinmek [f.] – iktisap etmek [f.]
activate
çalıştırmak [f.] – etkinleştirmek [f.] – etkin kılmak [f.]
actual
aktüel [s.] – gerçek [s.] – fiili [s.]
adapt
adapte etmek [f.] – uyarlamak [f.] – uymak [f.]
addiction
düşkünlük [i.] – bağımlılık [i.] – hastalık [i.]
additional
fazladan [s.] – ek [s.] – ilave [s.]
additionally
bundan başka [zf.] – ilaveten [zf.] – ayrıca [zf.]
address
hitap etmek [f.] – söylev [i.] – adres [i.]
adequate
yeterli [s.] – kafi [s.] – elverişli [s.]
adequately
layıkıyle [zf.] – yeterince [zf.] – yeterli olarak [zf.]
adjust
ayarlamak [f.] – hizaya getirmek [f.] – alıştırmak [f.]
administration
yönetim [i.] – idare [i.] – idare [i.]
adopt
evlat edinmek [f.] – benimsemek [f.] – çalmak [f.]
advance
terfi ettirmek [f.] – avans vermek [f.] – geliştirmek [f.]
affair
mesele [i.] – şey [i.] – iş [i.]
affordable
bütçeye uygun [s.] – ekonomik [s.] – düşük maliyetli [s.]
afterwards
sonradan [zf.] – sonra [zf.] – sonraları [zf.]
agency
acente [i.] – acenta [i.] – ajans [i.]
agenda
gündem [i.] – ajanda [i.] – görüşülecek işler [i.]
aggressive
agresif [s.] – saldırgan [s.] – kavgacı [s.]
agriculture
ziraat [i.] – tarım [i.] – çiftçilik [i.]
aid
yardım etmek [f.] – yardım [i.] – yardımcı olmak [f.]
AIDS
aids [i.] – aids –
aircraft
uçak [i.] – uçaklar [i.] – hava taşıtı [i.]
alarm
alarm [i.] – telaşa düşürmek [f.] – korkutmak [f.]
alien
yabancı uyruklu kimse [i.] – yabancı kelime [i.] – uzaylı [i.]
alongside
yanına [zf.] – yanı sıra [zf.] – yan yana [zf.]
alter
değiştirmek [f.] – değişiklik yapmak [f.] – hadım etmek [f.]
altogether
hep beraber [zf.] – büsbütün [zf.] – tümüyle [zf.]
ambulance
ambulans [i.] – cankurtaran [i.] – ambülans [i.]
amount
miktar [i.] – tutar [i.] – meblağ [i.]
amusing
eğlenceli [s.] – zevkli [s.] – komik [s.]
analyst
çözümlemeci [i.] – analist [i.] – araştırmacı [i.]
ancestor
ata [i.] – nesep [i.] – soy [i.]
anger
kızdırmak [f.] – sinir [i.] – hiddet [i.]
angle
açı [i.] – olta ile balık tutmak [f.] – saptırmak [f.]
animation
çizgi film yapma [i.] – canlılık [i.] – şevk [i.]
anniversary
yıl dönümü [i.] – yıl dönümü [i.] – yıl dönümü kutlaması [i.]
annual
senelik [s.] – yıllık [s.] – bir yıllık ömrü olan bitki [i.]
annually
yılda bir [zf.] – her yıl [zf.] – yıllık olarak [zf.]
anticipate
beklemek [f.] – ummak [f.] – sezmek [f.]
anxiety
endişe [i.] – kaygı [i.] – tasa [i.]
anxious
endişeli [s.] – kaygılı [s.] – huzursuz [s.]
apology
özür [i.] – itizar [i.] – özür dileme [i.]
apparent
aşikar [s.] – ortada [s.] – belirgin [s.]
apparently
görünüşte [zf.] – belli ki [zf.] – anlaşılan [zf.]
appeal
başvurmak [f.] – çağrı [i.] – cazibe [i.]
applicant
aday [i.] – başvuran kimse [i.] – namzet [i.]
approach
yanaşmak [f.] – yaklaşmak [f.] – yaklaşım [i.]
appropriate
el koymak [f.] – münasip [s.] – uygun [s.]
appropriately
uygun olarak [zf.] – uygun bir şekilde [zf.] – gereğine uygun [zf.]
approval
tasvip [i.] – onaylama [i.] – onay [i.]
approve
onaylamak [f.] – beğenmek [f.] – kabul etmek [f.]
arise
arose - arisen [f.] – kaynaklanmak [f.] – kalkmak [f.]
armed
ateşli [s.] – zırhlı [s.] – silahlandırılmış [s.]
arms
koyun [i.] – kucak [i.] – silahlar [i.]
arrow
ok [i.] – temren [i.] – ok işareti
artificial
yapma [s.] – yapay [s.] – suni [s.]
artistic
sanatçı ruhuna sahip [s.] – artistik [s.] – sanatsal yönü olan [s.]
artwork
sanat eseri [i.] – çizim [i.] – sanat çalışması
ashamed
mahcup [s.] – utanmış [s.] – utandırılmış [s.]
aside
bertaraf [s.] – ayrı [s.] – bir kenara [zf.]
aspect
hal [i.] – taraf [i.] – yön [i.]
assess
değer biçmek [f.] – hesaplamak [f.] – incelemek [f.]
assessment
değerlendirme [i.] – değerleme [i.] – tayin etme (para miktarını) [i.]
asset
varlık [i.] – kazanç [i.] – değerli bir nitelik [i.]
assign
devretmek [f.] – atamak [f.] – tahsis etmek [f.]
assistance
yardım [i.] – imdat [i.] – destek [i.]
associate
ilişkilendirmek [f.] – birleştirmek [f.] – iş arkadaşı [i.]
associated
birleşmiş [s.] – bağlantılı [s.] – ilişkili [s.]
association
birlik [i.] – dernek [i.] – birleşme [i.]
assume
üstlenmek [f.] – saymak [f.] – farz etmek [f.]
assumption
sanı [i.] – farzetme [i.] – varsayım [i.]
assure
temin etmek (rahatlatıcı/ikna edici sözlerle) [f.] – garanti etmek [f.] – sigorta etmek [f.]
astonishing
hayrette bırakan [s.] – şaşılacak [s.] – şaşırtıcı [s.]
attachment
muhabbet [i.] – ilgi [i.] – bağlılık [i.]
attempt
teşebbüs etmek [f.] – girişimde bulunmak [f.] – kalkışmak [f.]
auction
mezat [i.] – müzayede [i.] – açık artırma [i.]
audio
ses [s.] – ses işitme [i.] – audio [i.]
automatic
otomatik [s.] – otomatik tabanca [i.] – otomatik tabanca/tüfek [i.]
automatically
özdevimlice [zf.] – istemsiz olarak [zf.] – kendiliğinden [zf.]
awareness
farkındalık [i.] – bilinçlenme [i.] – farkında olma [i.]
awkward
beceriksiz [s.] – hantal [s.] – zorluk çıkaran [s.]
back
art [i.] – arkalık [i.] – sırt [i.]
bacteria
bakteri [i.] – bakteriler [i.] – bakteri
badge
rozet [i.] – rozet takmak [f.] – işaretlemek [f.]
balanced
dengeli [s.] – dengelenmiş [s.] – muvazeneli [s.]
ballet
bale [i.] – bale grubu [i.] – bale
balloon
balon [i.] – şişmek [f.] – şişirmek [f.]
bar
çubuk [i.] – demir çubuk [i.] – baro [i.]
barely
ancak [zf.] – zar zor [zf.] – dar [zf.]
bargain
kelepir [i.] – pazarlık [i.] – değiş tokuş etmek [f.]
barrier
set [i.] – bariyer [i.] – hail [i.]
basement
bodrum [i.] – taban [i.] – oturtmalık [i.]
basically
temelde [zf.] – kökünden [zf.] – aslen [zf.]
basket
sepet [i.] – sepetlemek [f.] – küfe [i.]
bat
yarasa [i.] – kırpmak (göz) [f.] – sopa ile vurmak [f.]
battle
savaş [i.] – muharebe [i.] – dövüşmek [f.]
bear
dayanmak [f.] – katlanmak [f.] – taşımak [f.]
beat
vurmak [f.] – dövmek [f.] – yenmek [f.]
beg
dilenmek [f.] – yalvarmak [f.] – dilemek [f.]
being
yapı [i.] – vücut [i.] – tanrı [i.]
beneficial
yararlı [s.] – faydalı [s.] – kazançlı [s.]
bent
bükülmüş [s.] – bükük [s.] – azmetmek [f.]
beside
yanında [ed.] – üstelik [zf.] – diğer taraftan [zf.]
besides
ayrıca [zf.] – hem [zf.] – üstelik [zf.]
bet
iddiaya girmek [f.] – iddia [i.] – bahis [i.]
beyond
öte [i.] – ötede [zf.] – ötesi [ed.]
bias
önyargı [i.] – aklını çelmek [f.] – bir tarafa etki etmek [f.]
bid
teklif etmek [f.] – bid/bade - bidden [f.] – bid - bid [f.]
bill
senet [i.] – fatura [i.] – ilan etmek [f.]
biological
yaşambilimsel [s.] – dirimbilimsel [s.] – biyolojik [s.]
bitter
acı [s.] – acı (tat) [s.] – bitter (çikolata) [i.]
blame
suçlamak [f.] – ayıplamak [f.] – kabahat [i.]
blanket
battaniye [i.] – battaniye ile örtmek [f.] – battaniye ile zıplatmak [f.]
blind
kör [s.] – körletmek [f.] – kör etmek [f.]
blow
esmek [f.] – üflemek [f.] – darbe [i.]
bold
gözüpek [s.] – cüretkar [s.] – cesur [s.]
bombing
bombalı eylem [i.] – bombalama eylemi [i.] – graffiti yapmak
bond
tutturmak [f.] – birleştirmek [f.] – bağ [i.]
booking
rezervasyon [i.] – rezervasyon yapma [i.] – yazma (bir kimsenin hesabına) [i.]
boost
alttan yukarıya ittirmek [f.] – yardım için itmek [f.] – kuvvetini artırmak [f.]
border
hudut [i.] – kenarlık [i.] – kenar [i.]
bound
zıplaya zıplaya gitmek [f.] – zıplamak [f.] – sıçramak [f.]
breast
meme [i.] – göğüs [i.] – göğüs germek [f.]
brick
tuğla [i.] – tuğla ile örmek [f.] – tuğla döşemek [f.]
brief
kısa [s.] – kısa ve öz [s.] – talimat veya bilgi vermek [f.]
briefly
kısaca [zf.] – kısaca [zf.] – muhtasar biçimde [zf.]
broad
engin [s.] – geniş [s.] – liberal [s.]
broadcast
yayın [i.] – broadcast/broadcasted - broadcast/broadcasted [f.] – saçmak (tohum) [f.]
broadcaster
televizyoncu [i.] – yayın yapan (radyo televizyon) [i.] – yayıncı
broadly
açık olarak [zf.] – belli [zf.] – geniş [zf.]
budget
bütçe [i.] – bütçelemek [f.] – bütçeye uygun [s.]
bug
böcek [i.] – can sıkmak [f.] – canını sıkmak [f.]
bullet
mermi [i.] – kurşun [i.] – im [i.]
bunch
salkım [i.] – demet [i.] – toplamak [f.]
burn
yakmak [f.] – yanmak [f.] – burned/burnt - burned/burnt [f.]
bush
çalı [i.] – kaplamak [f.] – çalıyla örtmek [f.]
but
ancak [bağ.] – fakat [bağ.] – itiraz [i.]
cabin
kabin [i.] – tahdit etmek [f.] – küçük bir yere kapamak [f.]
cable
kablo [i.] – kablo ile bağlamak [f.] – telgraf çekmek [f.]
calculate
hesap etmek [f.] – hesaplamak [f.] – endazeye vurmak [f.]
canal
kanal [i.] – içinden sıvı geçen yol [i.] – suyolu [i.]
cancel
feshetmek [f.] – iptal etmek [f.] – iptal [i.]
cancer
kanser [i.] – yengeç burcu [i.] – kötü şey [i.]
candle
mum [i.] – kandil [i.] – muma benzeyen madde [i.]
capable
yetenekli [s.] – becerikli [s.] – kabiliyetli [s.]
capacity
kapasite [i.] – iktidar [i.] – yeterlik [i.]
capture
esir almak [f.] – ele geçirmek [f.] – tutsak etmek [f.]
carbon
karbon [i.] – karbon kağıdı [i.] – karbon kömür [i.]
cast
dökmek [f.] – döküm [i.] – cast - cast [f.]
casual
gündelik [s.] – gündelikçi [i.] – gündelik giysi [i.]
catch
enselemek [f.] – yakalamak [f.] – yetişmek [f.]
cave
mağara [i.] – in [i.] – oymak [f.]
cell
hücre [i.] – hücrelemek [f.] – hücreye kapatmak [f.]
certainty
kesinlik [i.] – muhakkak [i.] – katiyet [i.]
certificate
sertifika [i.] – belgelemek [f.] – belge vermek [f.]
chain
zincir [i.] – zincirle bağlamak [f.] – kayıt altına almak [f.]
chair
koltuk [i.] – sandalye [i.] – iskemle [i.]
chairman
başkan (yönetim kurulu) [i.] – başkan [i.] – başkan olarak görev yapmak [f.]
challenge
düelloya davet etmek [f.] – karşı çıkmak [f.] – meydan okumak [f.]
challenging
dürtücü [i.] – zorlu [s.] – meydan okuma [s.]
championship
şampiyona [i.] – üstünlük [i.] – şampiyonluk [i.]
characteristic
özellik [i.] – nitelik [i.] – alamet [i.]
charming
cazibeli [s.] – alımlı [s.] – çekici [s.]
chart
çizelge [i.] – göstermek [f.] – haritaya almak [f.]
chase
peşinde olmak [f.] – kovalamak [f.] – takip etmek [f.]
cheek
yanak [i.] – küstahlık etmek [f.] – arsızca konuşmak [f.]
cheer
neşelendirmek [f.] – neşe [i.] – şenlendirmek [f.]
chief
şef [i.] – amir [i.] – ana [s.]
choir
koro [i.] – koroda şarkı söylemek [f.] – kilise korosu [i.]
chop
doğramak [f.] – kırmak (balta ile) [f.] – balta ile kesmek [f.]
circuit
çevrim [i.] – devretmek [f.] – dolaşmak [f.]
circumstance
durum [i.] – hal [i.] – vaziyet [i.]
cite
aktarmak [f.] – bahsetmek [f.] – anmak [f.]
citizen
vatandaş [i.] – yurttaş [i.] – bir devlet ya da ulusa mensup kişi [i.]
civil
sivil [s.] – kamu [s.] – nezaketli [s.]
civilization
uygarlık [i.] – medeniyet [i.] – uygarlaşma [i.]
clarify
berraklaşmak [f.] – açıklamak [f.] – aydınlığa kavuşturmak [f.]
classic
klasik [i.] – klas [i.] – değerini kanıtlamış yapıt [i.]