A1-2 Flashcards
449 Words(part 2)
magazine
fişek haznesi [i.] – dergi [i.] – mecmua [i.]
main
esas [i.] – ana [s.] – baş [s.]
make
yapmak [f.] – made - made [f.] – katetmek [f.]
man
insan [i.] – adam [i.] – erkek [i.]
many
birçok [s.] – çok [zf.] – çoğu [i.]
map
harita [i.] – planlamak [f.] – saptamak [f.]
March
yürüyüş yapmak (topluca) [f.] – yürüyüş (topluca) [i.] – mart ayı [i.]
market
çarşı [i.] – pazar [i.] – piyasa [i.]
married
evli [s.] – evliliğe/evlilere özgü [s.] – başı bağlı [s.]
match
eşleştirmek [f.] – eşlemek [f.] – eş [i.]
May
mayıs ayı [i.] – mayıs [i.] – mümkün olmak [f.]
maybe
belki [ünl.] – belki [zf.] – belki de [bağ.]
me
ben [zm.] – mi [i.] – beni [zm.]
meal
öğün [i.] – yemek [i.] – sofra [i.]
mean
demek istemek [f.] – kastetmek [f.] – anlamına gelmek [f.]
meaning
mana [i.] – meal [i.] – anlam [s.]
meat
et [i.] – yenecek et [i.] – öz [i.]
meet
karşılaşmak [f.] – buluşmak [f.] – görüşme yapmak [f.]
meeting
toplantı [i.] – buluşma [i.] – miting [i.]
member
üye [i.] – organ [i.] – mensup [i.]
menu
menü [i.] – mönü [i.] – bir restoranda mevcut yiyecek ve içeceklerin listesi [i.]
message
ileti [i.] – mesaj [i.] – resmi bildiri [i.]
metre
metre [i.] – saat ile ölçmek [f.] – vezin [i.]
midnight
geceyarısı [i.] – gece yarısı [i.] –
mile
mil [i.] – mil uzaklık ölçü birimi 1609 m [i.] – mil
milk
süt [i.] – süt vermek (inek) [f.] – faydalanmak [f.]
million
milyon [i.] – –
minute
dakika [i.] – zabıt tutmak [f.] – tutanak tutmak [f.]
miss
ıska geçmek [f.] – özlemek [f.] – kaçırmak [f.]
mistake
yanılgı [i.] – hata [i.] – yanlış [i.]
model
model [i.] – manken [i.] – modellik etmek [f.]
modern
çağdaş [s.] – modern [s.] – modern kimse [i.]
moment
an [i.] – önem [i.] – cevher [i.]
Monday
pazartesi [i.] – –
money
para [i.] – para kırmak [f.] – patpat [i.]
month
ay [i.] – ay [i.] – yılın on iki bölümünden her biri
more
daha fazla [s.] – daha [zf.] – fazla şey [i.]
morning
sabah [s.] – sabah vakti [i.] – başlama [i.]
most
en [s.] – en çok [s.] – en fazlası [i.]
mother
ana [i.] – anne [i.] – anne gibi davranmak [f.]
mountain
dağ [i.] – yığın [i.] – cebel [i.]
mouse
fare [i.] – fare avlamak [f.] – fare tutmak [f.]
mouth
ağız [i.] – tane tane söylemek [f.] – dudaklarını oynatarak konuşur gibi yapmak [f.]
move
kımıldamak [f.] – kıpırdamak [f.] – hareket etmek [f.]
movie
film (sinemada gösterilen) [i.] – sinema [i.] – film [i.]
much
fazla [s.] – çok [zf.] – çok şey [i.]
mum
maske ile oynamak [f.] – kasımpatı [i.] – hanımefendi [i.]
museum
müze [i.] – –
music
müzik [i.] – ahenk [i.] – nağme [i.]
must
gerekmek [f.] – -malı [f.] – -meli [f.]
my
benim [zm.] – bana ait [ünl.] –
name
isim [i.] – ad [i.] – ismiyle çağırmak [f.]
natural
tabii [s.] – doğuştan [s.] – natürel [s.]
near
yakın [zf.] – yakınlaşmak [f.] – yaklaşmak [f.]
need
ihtiyaç duymak [f.] – gerek [i.] – gereksinim [i.]
negative
negatif [s.] – olumsuz [s.] – etkisiz hale getirmek [f.]
neighbour
komşu [i.] – komşu olmak [f.] – yaklaşmak [f.]
never
hiç [zf.] – asla [ünl.] – katiyen [zf.]
new
yeni [s.] – keşfedilmemiş [s.] – değişik [s.]
news
haber [i.] – havadis [i.] – bilgi [i.]
newspaper
gazete [i.] – gazete – gazete
next
sonraki [ed.] – bundan sonraki [s.] – en bitişik [s.]
next to
bitişik [s.] – yanında [zf.] – hemen yanındaki [ed.]
nice
sevimli [s.] – güzel [s.] – hoş [s.]
night
gece [s.] – tün [i.] – karanlık [i.]
nine
dokuz [i.] – dokuzu [i.] – 9 [i.]
nineteen
XIX [i.] – on dokuz [i.] – on dokuz sayısı [i.]
ninety
doksan sayısı (90) [i.] – doksan [i.] – 90 [i.]
no
hayır [ünl.] – aleyhte oy [i.] – red [i.]
no one
hiç kimse [zm.] – –
nobody
hiç kimse [zm.] – önemsiz biri [i.] – bir hiç [i.]
north
kuzey [i.] – şimal [i.] – kuzeye bakan [s.]
nose
burun [i.] – koku almak [f.] – yavaş ilerlemek [f.]
not
gayri [s.] – yoksa [zf.] – asla [zf.]
note
not etmek [f.] – senet [i.] – nota [i.]
nothing
hiç [i.] – hiçbir şey [i.] – önemsiz (şey) [i.]
November
kasım [i.] – teşrin-i sani –
now
şimdi [zf.] – halen [zf.] – derhal [zf.]
number
numaralamak [f.] – saymak [f.] – sayı [i.]
nurse
hemşirelik yapmak [f.] – meme vermek [f.] – bakıcılık yapmak [f.]
object
itiraz etmek [f.] – razı olmamak [f.] – karşı çıkmak [f.]
o’clock
saat [zf.] – saate göre [zf.] – saat (tam saatlerle kullanılır) [zf.]
October
ekim [i.] – teşrin-i evvel –
of
karşı [ed.] – olan [ed.] – hakkında [ed.]
off
kapalı [s.] – dışında [zf.] – kalkmak [f.]
office
makam [i.] – ofis [i.] – büro [i.]
often
sık sık [zf.] – çoğu kez [zf.] – sık [zf.]
oh
ey [ünl.] – ha [ünl.] –
OK
onaylamak [f.] – okeylemek [f.] – kabul etmek [f.]
old
eskimiş [s.] – yaşlı [s.] – eski [s.]
on
üstünde [ed.] – üzerinde [ed.] – yanmak [f.]
once
bir kere [zf.] – bir kez [zf.] – birkez [zf.]
one
bir [i.] – tek [s.] – biri [zm.]
onion
soğan [i.] – soğancık – kuru soğan
online
bağlantılı [s.] – online olarak [zf.] – çevrim içi
only
tek [s.] – sırf [zf.] – yalnızca [zf.]
open
açılmak [f.] – açmak [f.] – açık [s.]
opinion
kanaat [i.] – kanı [i.] – düşünce [i.]
opposite
zıt [i.] – aksi [s.] – karşıt [s.]
or
ya da [bağ.] – veya [bağ.] – altın sarısı [i.]
orange
portakal [i.] – portakal rengi [i.] – portakalrengi [i.]
order
sipariş vermek [f.] – emretmek [f.] – buyurmak [f.]
other
öbür [s.] – öteki [s.] – başka [s.]
our
bizim [zm.] – bizim [zm.] –
out
çıkış [i.] – dışarıda [zf.] – dışarı [zf.]
outside
dıştan [zf.] – dışarı [zf.] – dışarısı [zf.]
over
bitmiş [s.] – üzerine [ed.] – üstüne [ed.]
own
sahip olmak [f.] – kendi [zm.] – itiraf etmek [f.]
page
sayfa [i.] – otelde birini komiyle çağırttırmak [f.] – bir yazının sayfalarını numaralamak [f.]
paint
boyamak [f.] – boya [i.] – portresini yapmak [f.]
painting
tablo [i.] – resim [i.] – ressamlık [i.]
pair
çift [i.] – eşleştirmek [f.] – eşlemek [f.]
paper
kağıt [i.] – duvar kağıdı kaplamak [f.] – örtbas etmek [f.]
paragraph
fıkra [i.] – paragraf [i.] – makale [i.]
parent
ebeveynlik etmek [f.] – ata [i.] – soy [i.]
park
park etmek [f.] – park [i.] – park yapmak [f.]
part
parça [i.] – kısım [i.] – taraf [i.]
partner
eş [i.] – ortak [i.] – ortak etmek [f.]
party
taraf [i.] – parti [i.] – (parti yaparak) kutlamak [f.]
passport
geçiş belgesi [i.] – taşıyıcısının kendisininkinden başka ülkelere seyahat etmesine imkan tanıyan kimlik belgesi [i.] – pasaport [i.]
past
geçmiş [s.] – geçmiş zaman [i.] – bir kimsenin geçmişi [i.]
pay
ödemek [f.] – ödeme [i.] – ücret [i.]
pen
kalem [i.] – hapsetmek [f.] – kaleme almak [f.]
pencil
kalem [i.] – kurşunkalem [i.] – kurşunkalemle çizmek [f.]
people
insanlar [i.] – ulus [i.] – halk [i.]
pepper
biber [i.] – üzerine biber ekmek [f.] – pul biber koymak [f.]
perfect
kusursuz [s.] – mükemmel [s.] – mükemmelleştirmek [f.]
period
devir [i.] – dönem [i.] – çağ [i.]
person
kişi [i.] – şahıs [i.] – kimse [i.]
personal
kişisel [s.] – özel [s.] – şahsi [s.]
phone
telefon etmek [f.] – telefon açmak [f.] – telefonlamak [f.]
photo
foto [i.] – fotoğraflamak [f.] – resim vermek [f.]
photograph
fotoğraflamak [f.] – fotoğrafını çekmek [f.] – resim vermek [f.]
phrase
ifade etmek [f.] – uygun sözcük ve cümlelerle ifade etmek [f.] – cümle veya sözcüklerle anlatmak [f.]
piano
piyano çalgı [i.] – piyano [i.] – hafif [s.]
picture
resim [i.] – yansıtmak [f.] – resmetmek [f.]
piece
tane [i.] – parça [i.] – yamamak [f.]
pig
domuz [i.] – pislik içinde yaşamak [f.] – yavrulamak (domuz) [f.]
pink
pembe [i.] – delmek (süngü ile) [f.] – süngü ile delmek [f.]
place
koymak [f.] – oturtmak [f.] – yerleştirmek [f.]
plan
planlamak [f.] – tasarlamak [f.] – plan [i.]
plane
düzlemek [f.] – düz (yüzey) [i.] – düzlem [i.]
plant
dikmek [f.] – ekmek [f.] – tesis [i.]
play
oynamak [f.] – çalmak [f.] – piyes [i.]
player
oyuncu [i.] – çalgıcı [i.] – sporcu [i.]
please
memnun etmek [f.] – lütfen [ünl.] – gönlünü hoş etmek [f.]
point
nokta [i.] – puan [i.] – uç [i.]
police
polis [i.] – inzibat altına almak [f.] – güvenliği sağlamak [f.]
policeman
polis [i.] – zabıta memuru [i.] – polis (memuru) [i.]
pool
havuz [i.] – toplamak [f.] – karı paylaşmak [f.]
poor
kötü [s.] – fakir [s.] – zavallı [s.]
popular
popüler [s.] – halkın kesesine elverişli [i.] – halka hitap eden [s.]
positive
pozitif [s.] – artı [s.] – olumlu [s.]
possible
olabilir [s.] – olanaklı [s.] – muhtemel [s.]
post
postalamak [f.] – makam [i.] – direk [i.]
potato
patates [i.] – baş [i.] – kafa [i.]
pound
yumruklamak [f.] – çakmak [f.] – dalgaya çarpmak (gemi) [f.]
practice
uygulamak [f.] – alıştırma yapmak [f.] – yapmak [f.]
practise
pratik yapmak [f.] – alıştırma yapmak [f.] – etmek [f.]
prefer
tercih etmek [f.] – yeğlemek [f.] – yeğ tutmak [f.]
prepare
hazırlamak [f.] – düzmek [f.] – pişirmek [f.]
present
sunmak [f.] – takdim etmek [f.] – şimdiki zaman [i.]
pretty
şirin [s.] – tatlı [s.] – güzel [s.]
price
bedel [i.] – fiyat [i.] – ücret [i.]
probably
galiba [zf.] – muhtemelen [zf.] – muhtemel olarak [zf.]
problem
problem [i.] – mesele [i.] – sorun [i.]
product
ürün [i.] – mahsul [i.] – meyve [i.]
programme
program [i.] – programlamak [f.] – planlamak [f.]
project
proje [i.] – iz düşürmek [f.] – planını çizmek [f.]
purple
mor [i.] – mora boyamak [f.] – erguvan rengi [i.]
put
koymak [f.] – put - put [f.] – hamletmek [f.]
quarter
çeyrek [i.] – yerleştirmek (bir kimseyi bir yere/birinin yanına) [f.] – yerleştirmek [f.]
question
soru [i.] – sorular sormak [f.] – sorgulamak [f.]
quick
süratli [s.] – hızlı [s.] – çabuk [zf.]
quickly
hızla [zf.] – aceleyle [zf.] – süratle [zf.]
quiet
sessizlik [i.] – sakin [s.] – sessiz [s.]
quite
epeyce [zf.] – pek [zf.] – epey [zf.]
radio
radyo [i.] – telsiz [i.] – telsizle haber vermek [f.]