B1-1 Flashcards
part 1
absolutely
kesinlikle [zf.] – mutlaka [zf.] – tamamen [zf.]
academic
akademik [s.] – üniversite öğretim görevlisi [i.] – öğretim görevlisi [i.]
access
erişim [i.] – erişme [i.] – giriş [i.]
accommodation
konaklama [i.] – kalacak yer [i.] – konfor [i.]
account
hesap [i.] – açıklamasını yapmak [f.] – avlamak [f.]
achievement
başarı [i.] – eser [i.] – edinim [i.]
act
davranmak [f.] – hareket etmek [f.] – eylem [i.]
ad
reklam [i.] – ilan [i.] – miladı sene [i.]
addition
ek [i.] – ilave [i.] – toplama [i.]
admire
hayranlık duymak [f.] – hayran olmak [f.] – beğenmek [f.]
admit
itiraf etmek [f.] – kabul etmek [f.] – almak [f.]
advanced
ileri [s.] – modern [s.] – ilerlemiş [s.]
advise
öğütlemek [f.] – öğüt vermek [f.] – nasihat etmek [f.]
afford
parası yetmek [f.] – satın almaya gücü yetmek [f.] – bulabilmek [f.]
age
yaş [i.] – çağ [i.] – devir [i.]
aged
yaşlı [s.] – yıllanmış [s.] – kart [s.]
agent
ajan [i.] – temsilci [i.] – vekil [i.]
agreement
mutabakat [i.] – antlaşma [i.] – anlaşma [i.]
ahead
ilerde [zf.] – öndeki [s.] – ileriye [zf.]
aim
amaçlamak [f.] – hedeflemek [f.] – nişan almak [f.]
alarm
alarm [i.] – telaşa düşürmek [f.] – korkutmak [f.]
album
plak [i.] – resimlik [i.] – uzunçalar [i.]
alcohol
alkol [i.] – ispirto [i.] – içki [i.]
alcoholic
alkolik [i.] – alkollü [s.] – ayyaş [i.]
alternative
alternatif [i.] – çare [i.] – şık [i.]
amazed
hayrete düşürülmüş [s.] – şaşırmış [s.] – hayret etmiş [s.]
ambition
ihtiras [i.] – hırs [i.] – bir şeyi elde etme tutkusu [i.]
ambitious
hırslı [s.] – hevesli [s.] – arzulu [s.]
analyse
incelemek [f.] – analiz etmek [f.] – çözümlemek [f.]
analysis
çözümleme [i.] – analiz [i.] – tahlil [i.]
announce
anons etmek [f.] – duyurmak [f.] – ilan etmek [f.]
announcement
anons [i.] – duyuru [i.] – ilan [i.]
annoy
rahatsız etmek [f.] – sinirlendirmek [f.] – can sıkmak [f.]
annoyed
sinirli [s.] – sinirlendirilmiş [s.] – kızgın [s.]
annoying
musallat [i.] – izaç [i.] – sinirlendirme [i.]
apart
ayrı [zf.] – birbirinden ayrı [zf.] – başka [zf.]
apologize
özür dilemek [f.] – af dilemek [f.] – özür dilemek [f.]
application
tatbik [i.] – başvuru [i.] – uygulama [i.]
appointment
tayin [i.] – atama [i.] – randevu [i.]
appreciate
değerini artırmak [f.] – değeri artmak [f.] – takdirle karşılamak [f.]
approximately
takriben [zf.] – yaklaşık olarak [zf.] – aşağı yukarı [zf.]
arrest
tutuklamak [f.] – götürmek [f.] – tevkif etmek [f.]
arrival
varış [i.] – varma [i.] – geliş [i.]
assignment
görevlendirme [i.] – ödev [i.] – atama [i.]
assist
yardım etmek [f.] – asistanlık yapmak [f.] – yardım etmek [f.]
atmosphere
atmosfer [i.] – havayuvarı [i.] – gazyuvarı [i.]
attach
yapıştırmak [f.] – bağlamak [f.] – iliştirmek [f.]
attitude
tutum [i.] – tavır [i.] – düşünce [i.]
attract
cezbetmek [f.] – celp etmek [f.] – çekmek (çekici olma vb) [f.]
attraction
çekicilik [i.] – cazibe [i.] – sempati [i.]
authority
otorite [i.] – yetki [i.] – uzman [i.]
average
ortalama [i.] – ortalamasını bulmak [f.] – belirli bir miktar tüketmek [f.]
award
ödüllendirmek [f.] – ödül vermek [f.] – mükafat [i.]
aware
haberdar [s.] – farkında [s.] – vakıf [s.]
backwards
geriye [zf.] – arka tarafa [zf.] – ters olarak [zf.]
bake
kurutmak [f.] – kavurmak [f.] – pişmek [f.]
balance
dengede tutmak [f.] – dengelemek [f.] – bakiye [i.]
ban
yasaklamak [f.] – yasak [i.] – menetmek [f.]
base
dayandırmak [f.] – üs [i.] – baz [i.]
basic
temel [s.] – esas [s.] – ana [s.]
basis
temel [i.] – üs [i.] – kök [i.]
battery
akü [i.] – pil [i.] – batarya [i.]
battle
savaş [i.] – muharebe [i.] – dövüşmek [f.]
beauty
güzellik [i.] – güzel kız [i.] – nadide parça [i.]
bee
arı [i.] – takıntı [i.] – toplanma [i.]
belief
inanma [i.] – inanç [i.] – iman [i.]
bell
çan [i.] – zil [i.] – böğürmek [f.]
bend
bükülmek [f.] – eğmek [f.] – eğilmek [f.]
benefit
yararlanmak [f.] – menfaat [i.] – çıkar [i.]
better
daha iyi [s.] – iyileştirmek [f.] – ıslah etmek [f.]
bite
ısırmak [f.] – lokma [i.] – bit - bitten [f.]
block
engellemek [f.] – bloke etmek [f.] – blok [i.]
board
binmek [f.] – tahta döşemek [f.] – kurul [i.]
bomb
bombalamak [f.] – bomba [i.] – fiyasko ile sonuçlanmak [f.]
border
hudut [i.] – kenarlık [i.] – kenar [i.]
bother
dert vermek [f.] – can sıkmak [f.] – sıkmak [f.]
branch
dallanmak [f.] – şube [i.] – dal [i.]
brand
marka [i.] – lekelemek [f.] – markalamak [f.]
brave
yiğit [s.] – cesur [s.] – meydan okumak [f.]
breath
nefes [i.] – soluk [i.] – an [i.]
breathe
soluk almak [f.] – nefes almak [f.] – solumak [f.]
breathing
an [i.] – soluk [i.] – soluma [i.]
bride
gelin [i.] – atkı [i.] – gelin [i.]
bubble
fokurdamak [f.] – kabarcık [i.] – kaynamak [f.]
bury
gömmek [f.] – daldırmak [f.] – cenazeyi kaldırmak [f.]
by
geçecek biçimde [zf.] – yakın [zf.] – evde [zf.]
calm
sakinleştirmek [f.] – sakinlik [i.] – soğukkanlı [s.]
campaign
sefer [i.] – kampanya [i.] – kampanyaya katılmak [f.]
campus
kampus [i.] – kampüs [i.] – yerleşke [i.]
candidate
aday [i.] – namzet [i.] – talip [i.]
cap
başlık [i.] – kapak [i.] – kep [i.]
captain
kaptan [i.] – yüzbaşı [i.] – kaptanlık etmek [f.]
careless
umursamaz [s.] – ilgisiz [s.] – aldırışsız [s.]
category
kategori [i.] – tabaka [i.] – zümre [i.]
ceiling
tavan [i.] – gemide iç kaplama [i.] – azami irtifa [i.]
celebration
kutlama [i.] – kutsanış [i.] – anma [i.]
central
orta [s.] – merkezi [s.] – santral memuru [i.]
centre
merkez [i.] – merkezde toplanmak [f.] – konsantre olmak [f.]
ceremony
merasim [i.] – tören [i.] – nezaket kuralları [i.]
chain
zincir [i.] – zincirle bağlamak [f.] – kayıt altına almak [f.]
challenge
düelloya davet etmek [f.] – karşı çıkmak [f.] – meydan okumak [f.]
champion
şampiyon [s.] – savunmak [f.] – destek olmak [f.]
channel
kanal [i.] – maceraya sevk etmek [f.] – oymak [f.]
chapter
bölüm [i.] – bölüm (kitapta) [i.] – bahis [i.]
charge
yüklemek (enerji/elektrik) [f.] – suçlamak [f.] – şarj etmek [f.]
cheap
ucuz [s.] – ucuzlatmak [f.] – değersiz [s.]
cheat
kopya çekmek [f.] – aldatmak [f.] – aldatma [i.]
cheerful
neşeli [s.] – mutluluk veren [s.] – şen [s.]
chemical
kimyasal atık [i.] – kimyasal madde [i.] – kimyevi [s.]
chest
göğüs [i.] – sandık [i.] – göğüslemek [f.]
childhood
çocukluk [i.] – çocukluk dönemi [i.] – küçüklük [i.]
claim
talep etmek [f.] – iddia etmek [f.] – sav [i.]
clause
fıkra [i.] – ibare [i.] – antlaşma [i.]
clear
belirgin [s.] – açık [s.] – net [s.]
click
tıkırdamak [f.] – çıtırdamak [f.] – anlamak [f.]
client
müvekkil [i.] – müşteri [i.] – hasta [i.]
climb
tırmanmak [f.] – tırmanış [i.] – çıkmak [f.]
close
kapamak [f.] – kapatmak [f.] – yakın [s.]
cloth
kumaş [i.] – bez [i.] – örtü [i.]
clue
ipucu [i.] – aydınlatmak [f.] – bilgi vermek [f.]
coach
otobüs [i.] – eğitmek [f.] – hazırlamak [f.]
coal
kömür [i.] – kömür almak [f.] – kömür vermek [f.]
coin
madeni para [i.] – sikke [i.] – sözcük uydurmak [f.]
collection
toplama [i.] – tahsilat [i.] – koleksiyon [i.]
coloured
renkli [s.] – boyanmış [s.] – taraflı [s.]
combine
birleştirmek [f.] – birleşmek [f.] – kaynaştırmak [f.]
comment
yorumlamak [f.] – yorum [i.] – açımlamak [f.]
commercial
ticari [s.] – (radyoda/televizyonda) reklam [i.] – radyo reklamı [i.]
commit
işlemek (suç vb) [f.] – işlemek [f.] – suç işlemek [f.]
communication
iletişim [i.] – temas [i.] – mesaj [i.]
comparison
mukayese [i.] – kıyas [i.] – karşılaştırma [i.]
competitive
rekabetçi [s.] – rekabete dayanan [s.] – yarışmaya dayanan [s.]
competitor
yarışmacı [i.] – rakip [i.] – yarışçı [i.]
complaint
şikayet [i.] – yakınma [i.] – dert [i.]
complex
karışık [s.] – blok [i.] – bileşik şey [i.]
concentrate
yoğunlaşmak [f.] – konsantre olmak [f.] – yoğunlaşmak [f.]
conclude
sonuçlandırmak [f.] – bağlamak [f.] – karara varmak [f.]
conclusion
sonuç [i.] – bitim [i.] – ceza [i.]
confident
kendinden emin [s.] – kendine güvenen [s.] – güvenli [s.]
confirm
onaylamak [f.] – doğrulamak [f.] – tasdik etmek [f.]
confuse
kafasını karıştırmak [f.] – zihnini karıştırmak [f.] – telaşlandırmak [f.]
confused
şaşkın [s.] – zihni bulanık [s.] – karmakarışık [s.]
connection
bağ [i.] – bağlantı [i.] – alaka [i.]
consequence
netice [i.] – sonuç [i.] – semere [i.]
consist
-den meydana gelmek [f.] – dayanmak [f.] – meydana gelmek [f.]
consume
tüketmek [f.] – yakmak [f.] – tükenmek [f.]
consumer
tüketici [i.] – müstehlik [i.] – alıcı [i.]
contact
ilişki kurmak [f.] – irtibat kurmak [f.] – temas etmek [f.]
container
konteyner [i.] – kap [i.] – saklama kabı
content
içerik [i.] – memnun etmek [f.] – hoşnut etmek [f.]
continuous
sürekli [s.] – kesintisiz [s.] – devamlı [s.]
contrast
karşılaştırmak [f.] – zıtlık [i.] – tezat [i.]
convenient
müsait [s.] – münasip [s.] – uygun [s.]
convince
ikna etmek [f.] – inandırmak [f.] – kandırmak [f.]
cool
soğutmak [f.] – serinlik [i.] – serin [s.]
costume
elbise giymek [f.] – sahne elbisesi [i.] – kisve [i.]
cottage
kulübe [i.] – kır evi [i.] – sayfiye evi [i.]
cotton
pamuklu [s.] – pamuk [s.] – dost olmak [f.]
count
saymak [f.] – sayı [i.] – hesaba katmak [f.]
countryside
kırsal kesim [i.] – kırsal bölgeler [i.] – sayfiye [i.]