9/18 Flashcards
Voraus
in Voraus
jmd. Voraus sein
İleri
Önceden, peşinen
Birinin önünde olmak
verlegen (v.), verlegte, hat verlegt
verlegt (adj.)
döşemek, yerini değiştirmek
Sıkılgan, utangaç
eröffnen
Bir ortamın (mağaza vs.) ilk kez açılması
siegen, siegte, hat gesiegt
Zafer kazanmak, yenmek
der Schwanz
Kuyruk
das Eichhorn
Sincap
empfangen, empfing, hat empfangen
Karşılamak (to welcome sb.), selamlamak (to greet sb.)
almak (to receive sth. )
kabul etmek (accept)
die Töpferei
Çanak çömlek üretilen mekan
der Betrieb, -e
Firma, iş yeri, ticarethane
der Konzern, -e
Şirketler grubu
der Vortrag, -e
Konferans, konuşma, resital
gelingen, gelong, hat gelungen
başarmak
attraktive
Çekici
ergänzen, ergänzte, ergänzt
Tamamlamak, bütünlemek
leisten, leistete, geleistet
Yapmak, yerine getirmek, üstesinden gelmek
enorm
Çok büyük, kocaman, muazzam büyüklükte, dev gibi, fevkalade
einerseits
Bir taraftan, diğer yandan
reduzieren
İndirgemek, küçültmek
verantwortlich (für)
Sorumlu
zerreißen, zerriss, hat zerrissen
Yırtmak, parçalamak
heulen, heulte, hat geheult
Aşırı Ağlamak, feryat etmek
Aber von Anfang an lag etwas in der Luft
Ama başından beri havada bir şey vardı.
liegen, lag, gelegen
wagen (v.), wagte, hat gewagt
risk almak, korkusuzca yeni şeyler denemek
wohl
iyi, hoş
Mir läuft das Wasser im Mund zusammen!
Ağzım sulanıyor!
der Verband, die Verbände
Sargı, pansuman
Birlik, Dernek
mit ein:rechnen
rechnete mit ein
hat mit eingerechnet
to include somebody/sth
to count somebody/sth
to take something into account (in a calculation)
der jurist
Hukukçu
der Flüchtling, -e
Kaçak, mülteci
aus:wirken
sich auswirken
etkisini göstermek
Etki etmek
Sie sorgen mit dafür, dass
… için endişeleniyorlar
vererbbar
miras bırakılabilir
streicheln, streichelte, hat gestreichelt
Okşamak
selbstbewusst, selbstsicher
Kendine güvenen
imposant
heybetli, muhteşem, görkemli
der Passant
Yoldan geçen, gelip geçen
der Feind, -e
Düşman
eskalieren
büyümek, giderek şiddetlenmek, giderek artmak
initiative
girişim, teşebbüs, insiyatif
die Maßnahme, -n
Önlem, tedbir
etabliert
yerleşmiş,
Örn: yerleşmiş medya
sogenannt
sözde, sözümona, güya
öffentlichkeit
Halk, kamu
Halka açık
werben (wirbt), warb, hat geworben
werben um
werben für etw.
kazanmaya çalışmak, üye yapmak, reklam yapmak
(um): birini etkilemeye çalışmak
(für etw.) bir şeyin propagandasını yapmak
die Putzkraft
Temizlikçi