Üriner sistem Flashcards

1
Q

renin

A

anjiyotensinojeni kesip anjiyotensin 1e dönüştüren proteazdır.
akciğerde bulunan ACE enzimi de anj 2 ye dönüştürür.
Aldosteron sentaz aktive ederler. Kan basıncını düzenlerler.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

eritropoetin

A

Glikoprotein yapıda bir büyüme faktörüdür.
düşük O2 seviyesinde kırmızı kemik iliğinde eritrosit sentezini uyarır.
Pt Endoteli salgılar

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

D vit - böbrek

A

Epidermiste üretilen pro hormon vitamin D yi karaciğerden sonra aktif biçimi 1,25-dihidroksivitamin D3 (kalsiterol) biçimine dönüştürür.
Bağırsak Ca emilimini arttırır

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

glikoneogenez

A

uzun açlık gibi durumlarda ve karaciğer rahatsızlıklarına %10 böbrekten yapılır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

nefron

A

Böbrek cisimciği, bir kapiler ağ yumağı ve kanın süzüldügü bölgeyi saran genişlemiş başlangıç bölümüdür, her zaman kortekste bulunur;
Proksimal tübül, uzun kıvrıntılı kısmı tamamen kortekste yer alır ve kısa düz kısmı ise medullaya girer;
Henle kulpu, (ya da nefron kivrıntısı) medullada bulunur, inen ve çıkan ince koldan oluşur;
Distal tübül, Henle kulpunun çıkan kismının devamı olan, kortekse geri dönen kalın düz kısım ve tamamen kortekste bulunan kivrıntılı kısımdan oluşur;
Bağlayıcı tübül, kısa son kisımdır ve nefronu toplayıcı kanallara bağlar. Birçok nefrondan çıkan bağlayıcı tübüller birleşerek toplayıcı tübülleri oluşturur ve bu toplayıcı tübüller daha geniş olan toplayıcı kanallar şeklinde birleşir. Bunlar böbrek papillasinda birleșirler ve bu noktada oluşan idrarı minör kalikse ulaştırırlar. Kortikal nefronların tamamına yakını kortekste bulunurken, jukstamedüller nefronlar (Yaklaşık 1/7 si) medullaya yakın bir noktada bulunurlar ve uzun Henle kulpları vardır. Polikistik böbrek hastalığı kalıtsal bir hastalık olup, geniş, sıvı dolu, çok sayıda, kist oluşumuna bağlı olarak normal kortikal düzenin her iki böbrekte de kaybolması durumudur. Kistler nefrondaki her epitel hücresinden oluşabilir ve böbrekte aşırı büyümeye ve böbrek işlevi kaybina sebep olur.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

vas efferens kapilleri

A

dallanmalar yaparak peritübüller Kapilleri yaparlar. Tamamı kortextedir. Medullada Henle kulpunda ve top. kanal etrafındaki Kapilleri vasa recta yapar.
Kortex medülladan 10 kat daha fazla kanlanır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

Stellat(yıldızsı) venler

A

peritübüller Kapilleri ve r. capsüllariisi interlobüler venlere bağlar.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

makula densa

A

Henle kulpunun düz çıkan kalın koludur. Kortextedir yarısı. Distal tübül ile devamlılık gösterir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

Bağlayıcı (runieuner) tübül

A

Distal tübül ile toplayıcı kanal arasındadır. Bir toplayıcı kanal birçok bağlayıcı tübül girişine sahiptir. Yani nefron sayısı > toplayıcı kanal sayısı.
Toplayıcı kanal hem Kortex hem medullada
Bağlayıcı tübül ikisinde de olabilir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

nefron işlevleri

A

filtrasyon
Salgılama
geri emilim; maddelerin tübül lümeni-interstisyum-kapil Endoteli şeklinde geçip geri kana geçmesidir.
fenestratalı Kapiller vardır. (bazal membran bulunur)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

nefron sayısı

A

yaşlılarda azalır.

Tek böbrek kalırsa büyüme görülür. Filtrasyon hızında artışla telafi edilir her ikisi de

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

Bowmann kapsülü

A

2 tabakalı epitel örtüsü vardır.
İçteki visceral tabaka glomerüler kapılı sıkıca sarar.
Dışta perietal tabaka kapsülü Dış yüzeyini oluşturur.
iki tabaka arası süzülen sıvının geçtiği idrar boşluğu bölgesi vardır.

Her cisimcikten bir damar kutbu bir idrar kutbu bulunur(proksimal tübül başlar).

perietal tabaka bazal laminaya oturmuş tek katlı yassı epitelden oluşur. Kapsülün ilerlediği idrar kutbunda ise tek katlı kübik epitelle dönüşüp proximal tübül boyunca devam eder.

Visceral tabaka ise podosit denen yıldızsı epitel hücrelerinden oluşur. Bu kapil Endoteli ile süzme birimini meydana getirir. Podositlerin gövdelerinden birçok uzantı çıkar. Daha sonra bunlardan birbirine geçmiş uzantılar oluşturur. Bu ikincil uzantılar pedisel (pedicellus=küçük ayakçık) olarak adlandırılır. Pediseller kapiler yüzeyin büyük bölümünü örterek bazal lamina ile direkt temas halindedir.
Birbirine geçmiş pedisellerin arasında 25-30 nm genişliğinde süzülme (filtrasyon) yarıkları denilen boşluklar bulunur. Komşu pedisellerin içinden geçen ve süzülme yarıklarını birbirine bağlayan fermuar benzeri yarık diyaframları vardır. Yarık diyaframları özelleşmiş sıkı bağlantı kompleksleridir. Bu bağlantı kompleksleri nefrinlerden, diğer proteinlerden ve böbreğin işlevleri açısından önemli olan proteoglikanlardan oluşur. Süzülme yarığının her iki yanındaki hücre zarından çıkıntı yapan polianyonik glikoproteinler ve proteoglikanlar yarık diyaframlarının içinde birçok açıklık meydana getirecek şekilde etkileşirler. Bu etkileşim yüzeyleri negatif yüklüdür. Yüksek oranda pencere içeren kapilerlerin endotel hücreleri ile podosit örtü arasında kalın (300-600 nm) glomerül bazal membranı (GBM) bulunur. Kapiler ve podositler tarafından üretilen bazal laminanın birleşmesi ile oluşan bu zar, kanı idrar boşluğundan ayıran filtrasyon engelinin en önemli parçasıdır. Bazal membrandaki laminin ve fibronektin podosit ve endotel hücre zarındaki integrinlere bağlanır ve çapraz bağlarla bağlanmış tip IV kolajen ve büyük proteoglikanların oluşturdugu ağ örgüsü 70 kD’dan büyük proteinlerin geçişini sınırlar. Plazmadan süzülen küçük proteinler ise parçalanır ve oluşan amino asitler proksimal tübülden geri emilirler. Polianyonik glikozaminoglikanlar glomerül membranında bol miktarda bulunur ve negatif yükleri yarık diyaframında olduğu gibi, organik anyonların geçişini sınırlandırır. Sonuç olarak süzülme üç kısımdan oluşan yapı boyunca gerçekleşir:
Kapiler endotelinin pencereli yapısı kan hücrelerinin ve
trombositlerin geçişini sınırlandırır.
Kalın glomerül bazal membranı büyük proteinlerin ve bazı organik anyonların geçişini sınırlandırır; ve
Pediseller arasında bulunan süzülme yarığı diyaframları
bazı küçük proteinlerin ve organik anyonların geçişini sınırlandırır.
Normalde, glomerüle giren kan plazmasının %20’si süzülerek idrar boşluğuna geçer. Bașlangıçtaki süzüntünün bileşimi protein miktarı dışında kan plazmasına benzer.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

Glomerülar kapiiler

A

getirici ve götürücü arteriyoller arasındaki 1cmlşk bölümdür. Arteriyollerdeki kas tabakası burada basıncın artmasına neden olur. Nöral ve hormonal Kasılma düzenlemesiyle de GFH ayarlanır.

Pencereli Kapilleri var. bazal membran var ancak porları kapatan diyafram yok

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

mezengiyal hücreler

A

malphigi cisimciği de (corpusculum renalis) bulunan damar ortası anlamında hücrelerdir. Podosit tarafından örttülmeyen kapiler yüzeyini örter. Kasılma ve diş lamina bileşenlerini üretme özellikleriyle perisitlere benzerler. Sadece daha koyu boyanır bunlar.
Mezengiyal hücreler ve salgıladığı matrix podosit içermeyen Kapiller arasını dolduran mezengiyumu oluşturur. Bu bazal membrana benzerdir. Bazı mezengiyal hücre uzantıları kapil lümenine uzanıp protein kümelerini parçalar.

Mezengiyum; Kapillere fiziksel destek sağlar
Kan basıncına göre kasılmayla filtrasyon hızını ayarlar.
Antikor-antijen komplekslerini ve glomerüler süzme bariyerine tutunan protein kümelerini fagosite eder.
Birçok sitokinin, prostoglandinin, glomerülün onarılmasında ve bağışıklık savunmasında önemli faktörler salgılar.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

Proksimal kıvrıntılı tübüll

A

Korteksin büyük kısmını kaplar.
Kübik tek katlı epitelle döşelidr.
Filtrattaki organik besinlerin yarısından fazlası(aa,gli,vit.,) buradan emilir.
Su ve elektrolitlerin de çoğu buradan emilir.
transellüler geri emilim hem aktif hem pasif taşıma içerir.
Su sıkı bağlantılar arasından(parasellüler taşıma) claudin sayesinde pasif olarak sızabilir.
Küçük proteinler endositozla alınabildiği gibi epitel yüzey peptidazları tarafından parçalanıp da alınabilir de.

organik anyon ve katyonlar Salgılama yoluyla fıltrat içine atılabilir. Aynı yolla ilaç, toksinler, kreatin,safra tuzu gibi birçok madde atılabilir.

Kübik epitel hücreleri bol Mitokondri içerdiğinden asidofilik boyanır. Uzun mikrovilluslara sahiptir.(emilim)
Bol kapillidir.

Bol vezikül ve oyuk barındırır yüzeyinde. Aldığı maddeleri lizozomlarında parçalar.

lateralde zonula okludensin yani sıra uzun ve çok parmaksı çıkıntılar vardır. Bazalde de birçok uzun zar katlanma ları yapar . Bazalde ve apikalde birçok taşıyıcı yapı vardır. Uzun mitokondriler genelde bazalde ki katlanmalarda yoğundur.

Aynı zamanda proximal tübül hücreleri D vitaminin hidroksilleyip Kapillere verir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

peritübüller Kapiller nerede

A

Kortexin %10unu oluşturan GBD İnterstisyumunda bulunurlar.
Proksimal tübüle yakın olan fibroelastik İntertisyel hücreleri uzun süreli O2 yetmezliğinde büyüme faktörü olan eritropoetin üretir.

17
Q

diyabetik glomerüloskleroz

A

glomerüler bazal memranda kalınlaşma ve işlev kaybı olup diyabette görülebilir.

18
Q

Henle kulpu

A

Proksimal kivrintılı tübül, daha kısa olan proksimal düz tübül ile medullaya girer ve nefronun Henle kulpu ile devam eder. Henle kulpu, U şeklinde bir yapı olup ince inen kol ve ince çıkan koldan meydana gelmiştir ve tek katlı yassı epitelden oluşur. Proksimal düz tübülün dış çapı 60 um iken Henle Kulpunun ince kollarında bu çap 30 umye iner. Ince kolların duvarları sadece az organelli yassi hücrelerden meydana gelir (bu durum taşımada birincil olarak taşımada birincil olarak pasif rolünün olduğunu gösterir) ve lümenleri belirgindir. Henle kulpunun ince çıkan kolu kalınlaşarak kalın çıkan kolu oluşturur. Bu kısım tek katlı kübik epitelden oluşur. Mitokondri çoktur. Makula densaya kadar uzanır. Henle kulpu ve etrafındaki İntertisyel bağ doku süzüntünün tuz içeriğinin ayarlanmasında rol alır. Kalın çıkan kol Na ve Cl yi aktif olarak hidrofilik hiyolüronattan zengin matriksten oluşan İnterstisyum alana taşır. Hiperozmotik interstisyum osmolaritesi papillada kan osmolaritesinin 4 katıdır. Böbrek cisimciği ve vasa recta tarafından oluşturulan zıt akıntı çoğaltıcı sistem bunu sağlar.

19
Q

Distal Tübül

A

Nefronun çıkan kolu kortekse girerken düz haldedir ve makula densayı oluşturduktan sonra, kıvrıntılı bir yapı kazanarak distal kıvrıntılı tübülu (DKT) oluşturur. Bu bölgede, proksimal tübülden çok daha az geri emilim olur
Distal kıvrıntılı tübülün tek katlı kübik hücreleri, proksimal
tübüldekilerden daha küçük olup fırçamsı kenarlı bir yapı
göstermezler ve lümenleri daha boştur(mikrovillus seyrek). Distal tübül hücreleri, proksimal tübül hücrelerinden daha küçük ve
Yassı olduğu için alınan kesitlerde tipik olarak daha çok hücre çekirdeği tespit edilir. DKT hücreleri, proksimal tübül hücrelerinden daha az miktarda mitokondriyum içerdikleri için, daha az asidofiliktir. Adrenal bezler den salgılanan aldosteron bu bölgedeki Na+ geri emilimini kontrol eder. Distal tüblün düz olan başlangıç parçasının, böbrek cisimciğinin damar kutbundaki arteriyollerle temas ettiği noktada hücreleri prizmatik ve sıkı bir şekilde dizilmiş hale gelerek makula densayı oluşturur. Bu yapı, glomerüler filtrasyon hızım göreceli olarak sabit tutmak ve glomerüler kan akışını kontrol etmek için geri besleme mekanizmasını kullanan özelleşmiş bir sensör jukstaglomerüler aygıtın (JGA) parçasıdır. Makula densanın hücreleri tipik olarak apikalde hücre çekirdeği ve bazalde Golgi aygıtı ve oldukça karmaşık ve çeşitli iyon kanalları ve taşıyıcıları sistemine sahiptir. Makula densa nin bitişiğinde, getirici arteriyolün tunika medyası değişime uğramıştır. Düz kas hücreleri değişime uğrayarak, jukstaglomerüler granüler (JG) hücreleri oluşturur. Bu hücreler salgilayıcı özellikte olup, yuvarlak hücre çekirdeği, granüllü ER, Golgi aygıtı ve renin taşıyan zimojen granülleri içerir. Ayrıca, damar kutbunda, Lacis hücreleri olarak adlandırılan glomerüler dışı mezangial hücreler bulunur. Bu hücrelerin, glomerül içindeki mezangial hücreler gibi, destekleme, kasılma ve savunma işlevleri vardır. JGAnin, kan basıncının kontrolü ve glomerüler filtrasyon
hızının (GFH) otokontrolündeki temel işlevi çeșitli etkinlikleri içerir, Artmış arteriyol basıncı glomerüler kapiler Kan basıncını yükseltir ve bu da GFH’i artırır. Artmiş GFH ise kalın çıkan tübül lümenindeki Nat ve Cl* konsantrasyonunda artışa sebep olur, bu artış makula densa hücreleri tarafından izlenmektedir. Lümendeki artmış iyon konsantrasyonu bu hücrelerin ATP, adenozin ve diğer vazoaktif bileşikleri salgılasını sağlar.
Bu maddeler getirici arteriyolün kasılmasını ve glomerüler basıncın azalmasını, böylelikle GFH’nin azalmasını sağlar. Bu şekilde lümen iyon konsantrasyonu azalır ve makula densadan vazokonstriktör salgılanması durdurulur.
Azalmış arteriyol basıncı, JGAnın getirici arteriyol deki bölgesel baroreseptörlerini ve muhtemelen JG hücrelerinin kendilerini de içeren baroreseptör işlevinden dolayı otonomik uyarılmasında artışa sebep olur. Uyarılan JG hücreleri kana bir aspartil proteaz olan renini salgılar. Renin, plazma proteini olan anjiyotensinojeni keserek inaktif dekapeptit anjiotensin I’i oluşturur. Akciğer kapilerlerinde, anjiotensin anjiyotensin-dönüştürücü enzim ACE tarafından ANJİOTENSİN ll’ye dönüştürülür. Anjiotensin II sistemik kan basıncını arttıran potansiyel bir vazokonstriktördür ve adrenal bezlerden aldosteron salgılanmasını uyarır. Aldosteron distal kivrıntılı tübülde ve bağlayıcı tübüllerde Na+ ve suyun geri emilimini Sağlar ve bu şekilde kan hacmini artırarak kan basıncının artmasına yardımcı olur. Kan basıncı normale dönünce sistem durur.

20
Q

Toplayıcı Kanallar

A

Nefronun son kısmı, bağlayıcı tübül süzüntüyü toplayıcı
sisteme taşır. Toplayıcı sistem süzüntüyü minör kalikse tașır ve aynı zamanda vücudun ihtiyaç duyduğu durumlarda daha fazla suyun geri emilmesini sağlar. her bir nefrondan bir bağlayıcı tübül uzanır ve birçoğu kortikal medüller ışınlarda birleşerek toplayıcı kanalları oluşturur. Toplayıcı kanallar tek katlı kübik epitelden oluşur ve ortalama 40 um çapındadır. Medüllada bunlar daha da birleşerek daha geniş ve düz bir yapı halini alır, epitel tabakasındaki hücreler yüksek oranda prizmatik yapı kazanır ve çapları 200 umye kadar ulaşır. Her bir böbrek piramidinin apeksine yaklaştıkça, birkaç medüller toplayıcı kanal birleşerek idrarı minör kalikse ileten tek bir papiller (Bellini) kanalı oluşturur. Medüller toplayıcı kanallar Henle kulpunun inen ve çıkan kolları ile vasa rektaya paralel bir şekilde, interstisyel ozmolaritesi oldukça yüksek olan alanda uzanmaktadır.
Toplayıcı kanallar soluk bir şekilde boyanan esas hücrelerden oluşur. Bu hücreler az miktarda organel içerir, aralıklı mikrovillus yapısına sahiptir ve hücre sınırları oldukça belirgindir. Ince yapısı incelendiğinde, esas hücrelerin bazal membranlarının katlanmalar yaptığı görülür, bu durum iyon taşımadaki rolleri ile uyumludur. Ayrica mikrovilluslar arasında primer silyumlara sahiptirler. Medüller toplayıcı kanallar suyun geri emiliminin yapıldığı son kısımdır. Esas hücreler akuaporinlerden zengindir. Akuaporinler gömülü zar gözenek proteinleridir ve su moleküllerinin geçişi için özelleşmiş kanallardır.
coğu akuaporin zarımsı sitoplazmik veziküller içinde tutulmaktadır. Antidiüretik hormon (ADH), Vucudun susuz kalması durumunda hipofiz bezinden salgılanan bir hormondur. ADH toplayıcı kanalları suya karşı daha geçirgen yaparak, süzüntüden ozmotik olarak suyun çekilme hızını artırır. Toplayıcı kanal hücrelerinin bazolateralindeki ADH reseptörlerinin uyarılması ile akuaporin içeren veziküllerin apikale (lümene doğru) hareketi ve sonrasında zar ile birleşmesi uyarılır. Bu şekilde zar yüzeyindeki kanal sayısı ve suyun taşınma hızı artar. Interstisyumun yüksek ozmolaritesi toplayıcı kanallardan suyun pasif bir șekilde çekilmesini sağlar ve süzüntüyü daha yoğun hale getirir. Toplayıcı kanallardan interstisyuma çekilen su hızlı bir şekilde vasa rektada kana karışır. Esas hücrelerin arasında dağılmış halde, daha koyu gözüken interkalar hücreler bulunmaktadır. Bu hücreler bol miktarda mitokondri ve apikal katlantılar içerir.Bazalde de girinti çıkıntı vardır…Distal kıvrıntılı tübülde de çok az miktarda interkalar hücreye rastlanır. Bu bölgede, H+ (tip A veya a interkalar hücreler) veya HCO3, (tip B veya Beta interkalar hücreler) salgılayarak asit-baz dengesinin korunmasına yardımcı olur.
Böbrek pelvisi veya kalikste, genellikle kalsiyum tuzlarından (oksalat veya fosfat) veya ürik asitten oluşan böbrek taşı, üreterin de içinde bulunduğu çeşitli yapıların tıkanması ile sonuçlanan yaygın bir sorundur. Ürat taşları genellikle düzgün ve küçük olurken, kalsiyum taşları genelde buyur ve mukozayı tahriş eder. Coğu böbrek taşı semptom göstermez, ancak bunun yanında böbrek sorunlarına yol açabilecek tıkanmalara sebep olabilir. Taşın böbrek pelvisinden üretere hareket etmesi etkilenen bölgede aşırı ağrıya yol açabilir. Bu tür taşlarıin sebep olduğu sorunlar cerrahi müdahale ile veya litotripsi olarak da bilinen odaklanmış ultrasonik şok dalgalarıyla parçalanarak uzaklaştırılır. Ancak litotripsinin ciddi böbrek hasarina sebep olabileceği unutulmamalıdır.

21
Q

üretra- mesane-üreter

A

İdrar böbrek pelvisinden üreterler aracılığı ile idrar kesesine taşınir, burada geçici olarak depolanır ve üretra ile dışarı atılır.Kaliksler, böbrek pelvisi, üreter ve idrar kesesi birbirlerine benzer histolojik yapılara sahiptir. Bu yapıların duvarları idrar kesesine yaklaştıkça kalınlaşır. Mukoza tabakaları bu bölgelere özgü ürotelyum veya değişken epitel denen epitel ile örtülmüştür. Epitel hücreleri 3 tabaka halinde düzenlenmiştir:
İnce bir bazal membran üzerine oturan küçük bazal hücrelerin oluşturduğu tek katlı tabaka;
Ortada bir ya da daha çok katmandan oluşan daha prizmatik hücrelerin oluşturduğu tabaka; ve
Yüzeyde oldukça büyük, bir ya da daha çok çekirdekli ve
altındaki hücreleri hipertonik idrarın sitotoksik etkilerine karşı korumak için yüksek oranda farklılaşmış olan şemsiye hücrelerinden oluşan tabaka.
Üreterin kalın muskularis tabakası idrarı peristaltik kasılmalarla idrar kesesine taşır. Kasılmalar lümen boşken belirgin mukozal katlantılar oluşturur.
Şemsiye hücreleri idrar kesesinde iyi gelişmiştir. Apikallerinde çok fazla hücreler arası bağlantı birimi içerir. Apikal yüzeylerin çoğu asimetrik birim zardan oluşur. Dış Lipit tabakası içtekinin 2 katı kalınlığa sahiptir. Bu bölgeler üroplakin olarak adlandırılan integral zar proteinlerini içeren Lipit sallardan oluşur.
Üroplakinler bir araya gelerek, 16 nm çapında sertleşmiş plakların parakristalin dizilerini oluşturur. Bu zarımsı
plaklar suya karşı geçirgen değildirler ve sitoplazmalarını ve üstünü örttükleri hücreleri idrarin hiperozmotik etkisinden korurlar.
Plaklar, tipik zarın daha dar bölgeleri tarafından birbirlerine tutunmuşlardır. Idrar kesesi boşaldığında, mukoza katlanmalardaki artışın yanında şemsiye hücreleri bu tutunma noktalarından katlanarak ve katlanmış plakları disk şeklinde veziküller halinde içeri alarak apikal yüzey alanlarını azaltırlar. idrar kesesinin tekrar dolmasıyla birlikte, disk şeklindeki veziküller apikal zara tekrar katılırlar ve sıkı bağlantıları yeniden organize ederek yüzey alanını artırır, hücre şeklini yuvarlaktan yassı hale getirirler. Tamamen dolu idrar kesesi ürotelinin kalınlığı boş halindekinin yarısı kadardır, aradaki hücrelerin itilmesi ve laterale çekilmesi sonucu ürotel incelir ve bu şekilde idrarın artmış hacmine uyum gösterir. Urotel katlanmış bir lamina propria ve submukoza ile sarılmıştır. Submukoza tabakası ise iç içe geçmiş yoğun düz kas tabakası ve adventisya ile sarılmıştır. İdrar, böbrek pelvisinden idrar kesesine üreterlerin peristaltik kasılmaları ile taşınır. İdrar kesesinin lamina propriası ve submukozanın düzensiz tikız bağ dokusu yüksek oranda damarlanmıştır. Ortalama olarak bir yetişkinin idrar kesesi 400-600 mL kadar idrar tutabilir, idrarın atılması sonrasında ise 150-200 mLidrar, idrar kesesinde kalır. Muskularis birbirinden zayıf bir şekilde ayrılmış üç tabakadan oluşur, bu kas tabakaları toplu halde detrusor kası olarak adlandrlır ve idrar kesesinin boşaltılması için gerekli kasılmayı sağlar. ldrar kesesinin üretraya yakın bölgesinde üç kas tabakasi en belirgin şekilde gözükür. Üreterler idrar KeSesinin duvarını (oblik) bir şekilde geçer ve idrar kesesi dolduran idrarın üreterlere geri dönmesini engelleyecek kapak oluşturur. Ídrar kesesinin seröz periton ile kaplı üst Kismi hariç üriner akışın olduğu bölgeler dıştan Adventisya ile sarlmıştır.
Üretra idrar kesesinden idrarı dış ortama taşıyan borudur. Mukozasında belirgin katlantılar vardır. Erkeklerde ejakülasyon sırasında sperm taşınmasından sorumlu 2 kanal ve prostat bezi buraya açılır. 3 bölümden oluşur.
Prostetik üretra 3-4cmdir. Prostat bezi boyunca uzanır ürotel ile örtülüdür.
Membranöz üretra çizgili kaslarının dış sfinkteri boyunca uzanan kısa bölümüdür. ÇK prizmatik ve yalancı çok katlı epitel ile örtülüdür.
Süngerimsi üretra 15cm uzunluğunda penisin erektil dokusu içinde bulunur. Distal kısmı ÇK yassı epitelli. İç kısımları ÇKp ve çkyp ile örtülü.
Kadınlarda sadece üriner bir organ 5cmlik. Başlangıcı çk değişici sonrası çk yassı yçkp görülür.

22
Q

Tablo 19.1

A

Henle kulpunun ince kısımlarındaki yassı tek katlı h.de az Mitokondri vardır mikrovillus yoktur.
çıkan kalın kolda kübik epitelde mikrovillus yok Mitokondri çok, aktif taşımayla elektrolit emilimi

Esas hücre sayısı çok, kübik ten prizmatiğe, açık boyanan belirgin hücreler. Elektrolit ve şu emilimi, K salgılanması
interkalar hücre koyu boyanan az ve dağınık K iyonlarını emen ve asit baz dengesinde önemli hücreler. Distal tübül de de var az da OLSA. Mikrovillusları var