tr-alm kolay cümle (4) Flashcards
Korkuyor.
Er hat Angst.
O aç.
Er hat Hunger.
Parası var.
Er hat Geld.
Bu gece.
Es ist Nacht.
O bir gazeteci.
Er ist Journalist.
Bu ilginç.
Es ist interessant.
Sonunda bugün cuma.
Endlich ist Freitag.
O sekiz yaşında.
Er ist acht.
Bu mümkün.
Es ist möglich.
Yarın.
Es ist Morgen.
O yolda.
Er ist unterwegs.
O arkadaş canlısı biri.
Er ist freundlich.
Cumartesi.
Es ist Samstag.
Bu doğru.
Es ist wahr.
O hızlı.
Er ist schnell.
Ekmek satın alıyor.
Er kauft Brot.
Onu tanıyor.
Er kennt Sie.
O hala yaşıyor.
Er lebt noch.
Daha yeni öğreniyor.
Er lernt gerade.
Almanca öğreniyor.
Er lernt Deutsch.
Orada yağmur yağıyor.
Es regnet dort.
Hala yağmur yağıyor.
Es regnet noch.
Uyumuyor.
Er schläft nicht.
İş arıyor.
Er sucht Arbeit.
Tetris oynuyor.
Er spielt Tetris.
O futbol oynar.
Er spielt Fußball.
Kahve içer.
Er trinkt Kaffee.
Bira içiyor.
Er trinkt Bier.
Fransızca anlıyor.
Er versteht Französisch.
O her şeyi biliyor.
Er weiß alles.
Gece geliyor.
Es wird Nacht.
O yalnızdı.
Er war allein.
Kolaydı.
Es war einfach.
Fransızca zordur.
Französisch ist schwer.
Facebook sıkıcı.
Facebook ist langweilig.
İngilizceyi sever misin?
Gefällt dir Englisch?
Biz var mıyız?
Gibt es uns?
Ekmek var mı?
Gibt es Brot?
Onu ona ver.
Gib sie ihm.
İşte buradayım.
Hier bin ich.
Kağıdın var mı?
Hast du Papier?
Sormak istediğiniz bir şey var mı?
Hast du Fragen?
Onun çocuğu var mı?
Hat sie Kinder?
Tom aç mı?
Hat Tom Hunger?
Her şey hazır mı?
Ist alles fertig?
Sıkıldım.
Ich bin langweilig.
Kimseye ihtiyacım yok.
Ich brauche niemanden.
Birine ihtiyacım var.
Ich brauche jemanden.
Suya ihtiyacım var.
Ich brauche Wasser.
Ben benim.
Ich bin ich.
Ben önemliyim.
Ich bin wichtig.
Sakinim.
Ich bin ruhig.
Oradayım.
Ich bin dort.
Bu yeni mi?
Ist das neu?
Bu aşk mı?
Ist das Liebe?
Ben farklı düşünüyorum.
Ich denke anders.
Balık yer misin?
Isst du Fisch?
Teşekkür ederim.
Ich danke Ihnen.
Çorba yerim.
Ich esse Suppe.
Bu mu?
Ist es das?
Burada kimse var mı?
Ist hier jemand?
Benim adım Sascha.
Ich heiße Sascha.
Korkmuştum.
Ich hatte Angst.
Yedim.
Ich habe gegessen.
Başım ağrıyor.
Ich hatte Kopfschmerzen.
Sana yardım edeceğim.
Ich helfe dir.
Şarabım var.
Ich habe Wein.
Sorularım var.
Ich habe Fragen.
Adım Roberto.
Ich heiße Roberto.
Benim adım Robin.
Ich heiße Robin.
Suyu kaynatıyorum.
Ich koche Wasser.
Ekmek alıyorum.
Ich kaufe Brot.
Atları severim.
Ich liebe Pferde.
Fransızca Öğreniyorum.
Ich lerne Französisch.
Ben yavaş yavaş öğreniyorum.
Ich lerne langsam.
Köpekleri severim.
Ich liebe Hunde.
Dondurmayı severim.
Ich liebe Eis.
Seni seviyorum.
Ich liebe euch.
Şimdi okuyorum.
Ich lese gerade.
Matematiği seviyorum.
Ich liebe Mathematik.
Ben çocukları severim.
Ich liebe Kinder.
Kitap okuyorum.
Ich lese Bücher.
Almanya’yı seviyorum.
Ich mag Deutschland.
Sporu seviyorum.
Ich mag Sport.
Macerayı severim.
Ich mag Abenteuer.
Matematiği severim.
Ich mag Mathematik.
Onu sevdim.
Ich mag sie.
Yalnız seyahat ediyorum.
Ich reise allein.
Tom’u görüyorum.
Ich sehe Tom.
Şu anda konuşuyorum.
Ich spreche gerade.
Birini arıyorum.
Ich suche jemanden.
Pil arıyorum.
Ich suche Batterien.
Şarkı söylemem.
Ich singe nicht.
Bir şey arıyorum.
Ich suche etwas.
Ben İngilizce konuşurum.
Ich spreche Englisch.
Ben yüzmeyi seviyorum.
Ich schwimme gern.
Dana’yı görüyorum.
Ich sehe Dana.
İçmiyorum.
Ich trinke nicht.
Seni özledim.
Ich vermisse euch.
Ekmek istiyorum.
Ich will Brot.
Yaşlanıyorum.
Ich werde alt.
İstemiyorum.
Ich will nicht.
Kendimi tartıyorum.
Ich wiege mich.
Herhangi bir kitap işe yarar.
Jedes Buch geht.
Herkes bir şeyler ister.
Jeder will etwas.
Onu tanıyor musun?
Kennst du ihn?
Beni tanıyor mu?
Kennt er mich?
Onu tanıyor muyum?
Kenne ich ihn?
Beni tanıyor mu?
Kennt sie mich?
Seni tanıyor mu?
Kennt sie dich?
O da mı geliyor?
Kommt sie auch?
Fransızca mı öğreniyorsun?
Lernst du Französisch?
Burada mı yaşıyor?
Lebt er hier?
Hala hayatta mı?
Lebt sie noch?
İngilizceyi sever misin?
Magst du Englisch?
Mozart’ı sever misin?
Magst du Mozart?
Filmleri sever misin?
Magst du Filme?
köpekleri sever misin?
Magst du Hunde?
Çin’i seviyor musun?
Magst du China?
Yarın Pazartesi.
Morgen ist Montag.
Mary sütü sever.
Mary liebt Milch.
Mike aşağıda bekliyor.
Mike wartet unten.
Üşüyordum.
Mir war kalt.
Burada kimse oturmuyor.
Niemand sitzt hier.
Bunu kimse bilmiyor.
Niemand weiß das.
Böyle konuşma.
Redet nicht so.
Pirinç tadı güzel.
Reis schmeckt gut.
Herkes mutlu mu?
Sind alle zufrieden?
Suya ihtiyacı var.
Sie braucht Wasser.
Sen Türkçe konuşmayı biliyor musun?
Sprichst du Türkisch?
Latince konuşuyor musun?
Sprichst du Latein?
Böyle söyleme.
Sag das nicht.
Bunu görüyor musun?
Siehst du das?
Beni görüyor musun?
Siehst du mich?
Tadı güzel mi?
Schmeckt es gut?
Piyanoyu çalıyor mu?
Spielt er Klavier?
Fransızca konuşuyor mu?
Spricht er Französisch?
Ağrısı var.
Sie hat Schmerzen.
Açlardı.
Sie hatten Hunger.
O üzgün.
Sie ist traurig.
O bir balık.
Sie ist Fisch.
Hazır mısın?
Seid ihr fertig?
O genç.
Sie ist jung.
O seni seviyor.
Sie liebt dich.
Almanca öğreniyor.
Sie lernt Deutsch.
Tom’u seviyor.
Sie liebt Tom.
Yalnız yaşıyor.
Sie lebt allein.
Siyah sana yakışıyor.
Schwarz steht dir.
Dışarıdalar.
Sie sind draußen.
Doktor musunuz?
Sind Sie Arzt?
Mutlu musun?
Sind sie glücklich?
İngilizce biliyor mu?
Spricht sie Englisch?
Özgürsün.
Sie sind frei.
Almanca biliyor.
Sie spricht Deutsch.
Siz sanatçılarsınız.
Sie sind Künstler.
Onlar yabancı.
Sie sind Ausländer.
Onlar komşular.
Sie sind Nachbarn.
Siz öğrenci misiniz?
Sind Sie Student?
Siz arkadaş mısınız?
Sind sie Freunde?
Onlar büyük.
Sie sind groß.
Onlar öldü.
Sie sind tot.
O iyi şarkı söylüyor.
Sie singt gut.
Onlar büyük mü?
Sind sie groß?
O su içer.
Sie trinkt Wasser.
Bu böyleydi.
So war es.
Bitirdik mi?
Sind wir fertig?
Ölmüşlerdi.
Sie waren tot.
Tom’un yardıma ihtiyacı var.
Tom braucht Hilfe.
Tom’un bana ihtiyacı var.
Tom braucht mich.
Süt içer mi?
Trinkt er Milch?
Tom yavaş sürüyor.
Tom fährt langsam.
Tom bir şey duyar.
Tom hört etwas.
Tom yaşlı.
Tom ist alt.
Tom sakin.
Tom ist ruhig.
Tom kedi maması yer.
Tom isst Katzenfutter.
Tom Rusça konuşabiliyor.
Tom kann Russisch.
Tom atları sever.
Tom liebt Pferde.
Tom hızlı öğrenir.
Tom lernt schnell.
Tom yavaş yürüyor.
Tom läuft langsam.
Tom onu seviyor.
Tom liebt sie.
Tom parayı sever.
Tom mag Geld.
Tom hızlı konuşuyor.
Tom redet schnell.
Tom şu anda uyuyor.
Tom schläft gerade.
Tom gitar çalıyor.
Tom spielt Gitarre.
Tom yavaş konuşuyor.
Tom spricht langsam.
Tom yazmayı seviyor.
Tom schreibt gern.
Tom su içer.
Tom trinkt Wasser.
Tom yorgundu.
Tom war müde.
Belki gelir.
Vielleicht kommt sie.
O nerede çalışıyor?
Wo arbeitet er?
Ne zaman çalışıyorsun?
Wann arbeitest du?
Neden kimse cevap vermiyor?
Warum antwortet niemand?
Ne istiyorsun?
Was brauchst du?
Bu nasıl çalışır?
Wie funktioniert das?
Kim başlar?
Wer fängt an?
Nereye gidiyorsun?
Wohin geht ihr?
Hepinizin nesi var?
Was habt ihr?
Ona kim yardım edecek?
Wer hilft ihr?
Neyim var ki?
Was habe ich?
Oradaki kim?
Wer ist da?
Baba nerde?
Wo ist Vater?
Kulağa nasıl geliyor?
Wie klingt es?
Ne zaman çalışırsın?
Wann lernst du?
Namibya nerede?
Wo liegt Namibia?
Ne zaman öğreniyorsun?
Wann lernt ihr?
O ne yapıyor?
Was macht sie?
Biz kadınız.
Wir sind Frauen.
O ne görüyor?
Was sieht sie?
Buz neden yüzer?
Warum schwimmt Eis?
Ne görüyor?
Was sieht er?
Açız.
Wir sind hungrig.
Tom nerede uyuyor?
Wo schläft Tom?
Buradalar mıydı?
Waren sie hier?
Biz arkadaşız.
Wir sind Freunde.
Ne zaman yazarsın?
Wann schreibst du?
Biz yalnızız.
Wir sind allein.
Ne okuyorsun?
Was studierst du?
Biz kardeşiz.
Wir sind Geschwister.
Biz burdayız.
Wir sind hier.
O ne yapıyor?
Was tut sie?
Yalnızdık.
Wir waren allein.
Biz komşuyduk.
Wir waren Nachbarn.
Biz oradaydık.
Wir waren dort.
Bunu kim biliyor?
Wer weiß das?
O kimdi?
Wer war das?
Cevabınız doğru.
Deine Antwort ist richtig.
Kendi hareketin iyidir.
Eigene Bewegung tut gut.
Yavaş yavaş kararıyor.
Es wird langsam dunkel.
Yarın hava güzel olacak.
Morgen wird schönes Wetter.
Seyahat gençleri eğitir.
Reisen bildet junge Menschen.
Tereyağının tadı komik.
Die Butter schmeckt komisch.
Lütfen basit cümleler kur.
Bilde bitte einfache Sätze.
Alman kışları soğuktur.
Deutsche Winter sind kalt.
Kırmızı gözlük istiyor.
Er will rote Brillen.
Kahve makinem bozuk.
Meine Kaffeemaschine ist kaputt.
Pasaportlarını unutma.
Vergesst eure Pässe nicht.
Klasik müziği kim sever?
Wer mag klassische Musik?
Her gece yıkanırım.
Ich bade jeden Abend.
Ben gerçekten aptalım.
Ich bin wirklich doof.
Geceleri içeride kalın.
Bleib nachts im Haus.
Yakında bitecek.
Das geht bald vorbei.
Bira sipariş etmeyi tercih ederim.
Ich bestell lieber Bier.
Tom çok çabuk anlıyor.
Tom kapiert sehr schnell.
Tom mavi gözleri sever.
Tom liebt blaue Augen.
Hatalardan ders alıyorsun.
Aus Fehlern lernt man.
Ayrıca baş ağrısı vardı.
Außerdem hatte sie Kopfschmerzen.
Lütfen herhangi bir soruyu cevaplayın.
Bitte beantwortet alle Fragen.
Carlos yanlış İspanyolca konuşuyor.
Carlos spricht falsches Spanisch.
Eminim yorgunsundur.
Du bist bestimmt müde.
Şurada bir köpek havlıyor.
Da bellt ein Hund.
Kardeşime ait.
Das gehört meinem Bruder.
Müşteriler memnun.
Die Kunden sind zufrieden.
Bazı ekmekler tatlıdır.
Einige Brote sind süß.
O tamamen deli.
Er ist total verrückt.
Muhtemelen ölmüştür.
Er ist wahrscheinlich tot.
O her zaman çok çalışıyor.
Er studiert immer fleißig.
Eski halıları satıyor.
Er verkauft alte Teppiche.
İşte pasaportlarımız.
Hier sind unsere Reisepässe.
Yeni gözlüklere ihtiyacım var.
Ich brauche neue Gläser.
Almancayı zor buluyorum.
Ich finde Deutsch schwer.
Çince karakterler biliyorum.
Ich kenne chinesische Zeichen.
Yeşil çayı severim.
Ich mag grünen Tee.
Güzel şeyleri severim.
Ich mag hübsche Dinge.
Bozuk cep telefonlarını tamir ediyorum.
Ich repariere kaputte Handys.
İki paket yumurta al
Kaufe zwei Packungen Eier.
Aşk resimlerde düşünüyor.
Liebe denkt in Bildern.
Dedem hala yaşıyor.
Mein Großvater lebt noch.
Mayıs Nisan’dan sonra gelir.
Mai kommt nach April.
İşleri yarı yarıya yapmayın.
Mach keine halben Sachen.
Düzenli olarak ilaç alıyor musunuz?
Nimmst du regelmäßig Medikamente?
Dakiklik benim için önemli.
Pünktlichkeit ist mir wichtig.
Küçük ayakları var.
Sie hat kleine Füße.
Kahverengi pirinç yiyor.
Sie isst braunen Reis.
Kısa etekleri sever.
Sie mag kurze Röcke.
Koltuğu boş.
Sein Platz ist leer.
Altı test pozitifti.
Sechs Tests waren positiv.
Acı kahve içiyor.
Sie trinkt bitteren Kaffee.
Tom bavulunu topluyor.
Tom packt seinen Koffer.
Tom siyah çizmeler giyiyor.
Tom trägt schwarze Stiefel.
Tom uzun zamandır bekliyor.
Tom wartet seit langem.
Birçok hayran üzgündü.
Viele Fans waren traurig.
Neden kimse seni tebrik etmiyor?
Warum gratuliert dir niemand?
Ne kadar kazanıyorsun?
Wie viel verdienst du?
Takım elbisen harika.
Dein Anzug ist prima.
Limonun tadı ekşi.
Die Zitrone schmeckt sauer.
Taze meyve yiyorum.
Ich esse frisches Obst.
Elma yemeyi severim.
Ich esse gern Äpfel.
Herkes büyük pizzaları sever.
Jeder liebt große Pizzen.
Aylık maliyeti ne kadar?
Was kostet das monatlich?
Diğer her şey sıkıcı.
Alles andere ist langweilig.
Lütfen başkasına sor.
Bitte fragt jemand anders.
Küçük gruplar halinde kalın.
Bleibt in kleinen Gruppen.
Atmosfer dost canlısıydı.
Die Atmosphäre war freundlich.
Makale gerçek.
Der Artikel ist echt.
Maalesef, rapor doğru.
Der Bericht stimmt leider.
Bluz temiz.
Die Bluse ist sauber.
Balkon küçüktür.
Der Balkon ist klein.
Dışarıda insanlar var.
Da draußen sind Leute.
Sonuçlar negatifti.
Die Ergebnisse waren negativ.
Enerjiniz inanılmaz.
Deine Energie ist unglaublich.
Et ucuz.
Das Fleisch ist günstig.
Ateş sıcak.
Das Feuer ist heiß.
Salatalık yeşildir.
Die Gurke ist grün.
Bütün grup gülüyor.
Die ganze Gruppe lacht.
Pantolonun kirli.
Deine Hose ist schmutzig.
Çünkü Çince biliyorum.
Denn ich kann Chinesisch.
Bu çok güzel.
Das ist sehr nett.
Gerçekten komik.
Das ist richtig lustig.
Kilise doluydu.
Die Kirche war voll.
Kedi şu anda yiyor.
Die Katze frisst gerade.
Adam yakışıklı.
Der Mann ist hübsch.
portakal turuncu.
Die Orange ist orange.
Fiyatlar yüksek.
Die Preise sind hoch.
Trenle seyahat ediyorsun.
Du reist per Bahn.
Onlar aptalca kurallar.
Das sind blöde Regeln.
Bunlar gerçek problemler.
Das sind reale Probleme.
Kum sıcaktı.
Der Sand war warm.
Süpermarket açık.
Der Supermarkt ist offen.
Voleybol yuvarlaktır.
Der Volleyball ist rund.
Elmamı yıkıyorsun.
Du wäschst meinen Apfel.
Rüzgar kuvvetliydi.
Der Wind war stark.
Sosis lezzetlidir.
Die Wurst ist lecker.
Bir muz sarıdır.
Eine Banane ist gelb.
Akşam yemeği yemek üzere.
Es gibt gleich Abendessen.
Uzun saçları var.
Er hat langes Haar.
Komik fikirleri var.
Er hat komische Ideen.
On dört şapkası var.
Er hat vierzehn Hüte.
Aslında oldu.
Es ist tatsächlich passiert.
Serbest çalışan bir gazetecidir.
Er ist freier Journalist.
Çok gürültülü.
Es ist zu laut.
Bir dakika izin verin.
Entschuldigt mich einen Moment.
Önemli kararlar verir.
Es trifft wichtige Entscheidungen.
Onları çekici buluyor musun?
Findest du sie attraktiv?
Boş yer var mı?
Gibt es freie Plätze?
Bana bir tane daha ver.
Gebt mir noch einen.
Uzaklara mı gidiyoruz?
Gehen wir weit weg?
Japon gazeteleriniz var mı?
Hast du japanische Zeitungen?
Umarım doğrudur.
Hoffentlich ist es wahr.
Sabah çalışıyorum.
Ich arbeite am Vormittag.
Daha fazla pratiğe ihtiyacım var.
Ich brauche mehr Übung.
Duş jeli kullanmıyorum.
Ich benutze kein Duschgel.
Beyaz sabun kullanıyorum.
Ich benutze weiße Seife.
Yürekten teşekkürler.
Ich danke Ihnen herzlich.
Yaşam alanınız geniş mü?
Ist deine Wohnfläche groß?
Bu doğru İngilizce mi?
Ist das korrektes Englisch?
Hafif bir boğaz ağrım var.
Ich habe leichte Halsschmerzen.
Kötü bir ruh halindeyim.
Ich habe schlechte Laune.
Hiç ses duymuyorum.
Ich höre keine Geräusche.
İnanılmaz bir acı içindeyim.
Ich habe unglaubliche Schmerzen.
Planlar yaptım.
Ich habe Pläne gemacht.
Acı çikolatayı severim.
Ich liebe bittere Schokolade.
Avrupa ülkelerini severim.
Ich mag europäische Länder.
Parlak renkleri severim.
Ich mag helle Farben.
Rus yemeklerini severim.
Ich mag russische Gerichte.
Dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Ich rate zur Vorsicht.
Çocuğa yazacağım.
Ich schreibe dem Jungen.
Asla nakit ödeme yapmam.
Ich zahle nie bar.
Günleri sayıyorum.
Ich zähle die Tage.
Şimdi çim oynuyorum.
Jetzt spiele ich Gras.
Kulağa harika gelmiyor mu?
Klingt das nicht toll?
Hastaneler çok pahalıdır.
Krankenhäuser sind sehr teuer.
Evcil hayvanım hasta.
Mein Haustier ist krank.
İnsanlar aptal hayvanlardır.
Menschen sind dumme Tiere.
Motosikletler çok ucuz.
Motorräder sind sehr billig.
Şarabım mükemmel.
Mein Wein ist ausgezeichnet.
Yağ su üzerinde yüzer.
Öl schwimmt auf Wasser.
Bizden mi bahsediyorsun?
Redest du über uns?
Yeni bir şarkı yaz.
Schreib ein neues Lied.
Bugün doğum gününü kutluyor.
Sie feiert heute Geburtstag.
Tatlı süt içiyor.
Sie trinkt süße Milch.
Tom’un katı ebeveynleri var.
Tom hat strenge Eltern.
Tom’un elleri kirliydi.
Tom hatte schmutzige Hände.
Tom’un hafif ateşi var.
Tom hat leichtes Fieber.
Tom kayak yapmaya gitti.
Tom ist Ski gefahren.
Tom çok aç.
Tom ist so hungrig.
Tom profesyonel bir müzisyen.
Tom ist professioneller Musiker.
Tom sık sık manzaralar çizer.
Tom malt oft Landschaften.
Tom’un bir uzmanla görüşmesi gerekiyor.
Tom muss zum Spezialisten.
Tom bir arkadaşına yazıyor.
Tom schreibt einer Freundin.
Tom eskiden bir şarkıcıydı.
Tom war früher ein Sänger.
Yataklarımız yapılır.
Unsere Betten sind gemacht.
Burada kimse Fince anlıyor mu?
Versteht hier jemand Finnisch?
Genelde ne zaman kahvaltı yaparsın?
Wann frühstückt ihr normalerweise?
O tam olarak ne anlama geliyor?
Was genau bedeutet das?
Patronun nerede?
Wo ist dein Chef?
Ne için bilinir?
Wofür ist es bekannt?
Beni sekizde uyandır.
Weck mich um acht.
Aynı yaştayız.
Wir sind gleichen Alters.
İki sandalye boştu.
Zwei Stühle waren frei.
Kanton”da yaşıyorum.
Ich wohne in Kanton.
Baban elektrikçi.
Mein Vater ist Elektriker.
Bazen midem ağrıyor.
Manchmal habe ich Bauchschmerzen.
Bebeği yıkıyor musun?
Badest du das Baby?
Bu harika görünüyor.
Das sieht super aus.
Ben müdürüm.
Ich bin der Leiter.
Giriş ücretini ödeyeceğim.
Ich bezahle den Eintritt.
Balık pazarı açık mı?
Ist der Fischmarkt geöffnet?
Sebze çorbası pişiriyorum.
Ich koche eine Gemüsesuppe.
Harçlığımı istiyorum.
Ich möchte mein Taschengeld.
Tek kişilik bir oda arıyorum.
Ich suche ein Einzelzimmer.
Nihayet anladın mı?
Kapierst du es endlich?
Benim paramın tükendi.
Mein Geld ist aus.
Aynı zamanda bir pazarlamacı.
Sie ist auch Verkäuferin.
Tom oradan geliyor.
Tom kommt von dorther.
Senin adın ne zaten?
Wie heißt du eigentlich?
Bütün köpekler yaşıyor.
Alle Hunde sind lebendig.
Her şey kontrol altında.
Alles ist unter Kontrolle.
Arapça zor değil.
Arabisch ist nicht schwer.
Andrea merhaba diyor.
Andrea sagt guten Tag.
Lütfen en kısa sürede cevap verin.
Bitte antworte möglichst bald.
İyi bir ruh halinde misin?
Bist du guter Laune?
Bana dergileri getir.
Bringe mir die Zeitschriften.
Lütfen salatayı dene.
Bitte probiert den Salat.
Teklif veren başka biri var mı?
Bietet sonst noch jemand?
Kitap renkli.
Das Buch ist bunt.
Ekmek yumuşaktır.
Das Brot ist weich.
Göğüs önünde.
Die Brust ist vorne.
Kitap orada.
Das Buch liegt da.
Çok zarifsin.
Du bist sehr elegant.
Ziyaret ücretsizdir.
Der Besuch ist kostenlos.
Otobüs geç kalmıştı.
Der Bus hatte Verspätung.
Tüm partilere katılıyorsun.
Du besuchst alle Feiern.
Yemekler uluslararasıdır.
Das Essen ist international.
Film ilginçti.
Der Film war interessant.
Onlara inanmıyorum.
Denen glaube ich nicht.
Bu yüzden bırakıyorum.
Deshalb höre ich auf.
Ellerin soğuk.
Du hast kalte Hände.
O zaman açılış.
Dann ist die Eröffnung.
Bu büyük bir tanesi.
Das ist ein großer.
Bu tipik bir Tom.
Das ist typisch Tom.
Bu doğal değil.
Das ist nicht natürlich.
Bu zor bir iş.
Das ist harte Arbeit.
Bisiklete binmek gibi.
Das ist wie Radfahren.
Ketçap değil.
Das ist kein Ketchup.
Bu aslında yasak.
Das ist eigentlich verboten.
Mutfak alt katta.
Die Küche ist unten.
Lamba kırılmış.
Die Lampe ist kaputt.
Öğretmen usulca konuşur.
Der Lehrer spricht leise.
Makine otomatik olarak çalışır.
Die Maschine arbeitet automatisch.
Çare salbutamol denir.
Das Mittel heißt Salbutamol.
Yemek hazır.
Die Mahlzeit ist fertig.
Sen buna hayat mı diyorsun?
Das nennst du Leben?
Buna yatılı okul deniyor.
Das nennt man Internat.
Burası küçük.
Der Ort ist klein.
Sen pencereyi aç.
Du öffnest das Fenster.
Raflar boş.
Die Regale sind leer.
Göl büyük.
Der See ist groß.
Bunlar ilginç zamanlar.
Das sind interessante Zeiten.
Makas kesmiyor.
Die Schere schneidet nicht.
Güneş parlamıyor.
Die Sonne scheint nicht.
Deniz yeşildir.
Die See ist grün.
Telefon çalışmıyor.
Das Telefon funktioniert nicht.
Saat çalışmıyor.
Die Uhr geht nicht.
Öğretmek harika.
Das Unterrichten ist klasse.
Çok romantikti.
Das war sehr romantisch.
Orada üç adam vardı.
Dort waren drei Männer.
O farklıydı.
Das war etwas anderes.
Hava idealdi.
Das Wetter war ideal.
O benim arkadaşım olmaya devam ediyor.
Er bleibt mein Freund.
Bıçak falan yok.
Es gibt kein Messer.
Koyu kahverengi saçları vardı.
Er hatte dunkelbraune Haare.
Hiçbir fikri yok.
Er hat Null Ahnung.
Fakirlere yardım ediyor.
Er hilft den Armen.
Çirkin elleri var.
Er hat hässliche Hände.
Yedi oğlu var.
Er hat sieben Söhne.
Sözünü tutuyor.
Er hält sein Wort.
Sarı dişleri var.
Er hat gelbe Zähne.
On iki çocuğu var.
Er hat zwölf Kinder.
Kırk civarında.
Er ist ungefähr vierzig.
Parlak bir gün.
Es ist heller Tag.
O bizim matematik öğretmenimiz.
Er ist unser Mathelehrer.
Neredeyse üç.
Es ist fast drei.
Kötü hava.
Es ist schlechtes Wetter.
Ellili yaşlarının başında.
Er ist Anfang fünfzig.
Dost canlısı bir hava.
Es ist freundliches Wetter.
O çok dürüst.
Er ist sehr ehrlich.
Bir kutu hala eksik.
Ein Karton fehlt noch.
Görevi çözer.
Er löst die Aufgabe.
Bir kız tavuk yiyor.
Ein Mädchen isst Hähnchen.
O, çorbayı kokluyor.
Er riecht die Suppe.
Sigara içiyor.
Er raucht eine Zigarette.
Çok mutluydu.
Er war sehr froh.
Çok stresliydi.
Es war sehr stressig.
Ağustos ayının sonuydu.
Es war Ende August.
Fransız ekmeğinin tadı güzel.
Französisches Brot schmeckt gut.
Beni çirkin buluyor musun?
Findest du mich hässlich?
Ana dilim Fransızcadır.
Französisch ist meine Muttersprache.
Futbol bir spordur.
Fußball ist ein Sport.
Röportaj vermeyi sever misin?
Gibst du gern Interviews?
Manzaranın tadını çıkarmak?
Genießt du die Aussicht?
Dün diş ağrım vardı.
Gestern hatte ich Zahnschmerzen.
Kar sever misin?
Gefällt Ihnen der Schnee?
Bana payımı ver.
Gebt mir meinen Teil.
Rahat mısın?
Hast du es bequem?
Bir şey gördün mü?
Hast du etwas gesehen?
Vaktin var mı?
Hast du etwas Zeit?
Yabancı pulların var mı?
Hast du ausländische Briefmarken?
Acelen var mı?
Hast du es eilig?
Temiz ellerin var mı?
Hast du saubere Hände?
Çok fazla kaleminiz var mı?
Hast du viele Stifte?
