Gün 3 Flashcards

1
Q

tempt

A

: cezbelmek, baştan çıkarmak
: The offer of a free car stereo tempted her into buying a new car.
: Bedava araba teybi fırsatı onu yeni bir araba almaya itti.
> allure, appeal
:repel, dissuade
: tempting (adj)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

ultimate

A

:son, nihai
: Infidelity is the ultimate betrayal.
: Sadakatsizlik en son ihanettir.
: eventual, final
‘first, initial
: ultimately (adv), ultimate (n)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

ascend

A

ı yükselmek, çıkmak
: The divers have begun to ascend to the surface of the water.
: Dalgıçlar suyun yüzeyine çıkmaya başladılar.
: go up, climb, rise, mount
: descend, fall, sink
: asceni (n)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

assault

A

: saldırı
: We were alf saddened by the assault on a police officer.
: Polis memuruna yapılan saldırı hepimizi üzdü.
: attack, invasion, charge, aggression
:resistance, defence
: assault (v)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

compulsory

A

: zorunlu
iin East Germany learning Russian was compulsory.
ı Doğu Almanya’da Rusça öğrenmek zorunluydu.
: obligatory, mandatory, must
: optional, voluntary
: compulsive (adj), compulsorily (adv), compulsoriness (n)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

happen to

A

tesadüfen -…-mek, şans eseri karşılaşmak. .
UL Aappened to him when! was shopping…..
“Alışveriş yaparken onunla karşılaştım. “
:do sih by chance

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

implicate

A

:iişkilendirmek, bağlantı kurmak
:Have they any evidence to implicate him in the robbery?
ıSoygunla bağlantısım kurmak için kanıtları var mı?
:connect, associate
:disconnect
implication (n)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

evacuate

A

:boşaltmak, tahliye etmek
: The police evacuated the village shortly before the explosion.
:Polis, patlamadan hemen 6nce kéyii bosalttt.
:empiy
:seize, occupy, fill
:evacuatlon (n)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

devoid

A

yoksun
: Their apartment is devoid of all comforts.
: Onların dairesi her türlü konfordan yoksun.
slacking
:full, supplied, provided

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

discern

A

:fark etmek, algılamak, ayırt etmek
:/ could just discern something in the darkness.
:Daha az önce karanlıkta bir şey fark ettim.
:perceive, notice, see
ineglect, miss, overlook
discernible (adj), discernibly (adv)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

gauges

A

: ölçmek, tahmin etmek
: You can use a thermometer to gauge the temperature.
: Sıcaklığı ölçmek için termometre kullanabilirsiniz.
: measure, estimate, evaluate
: gauge (n)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

surveillance

A

: gözetim, yakın takip
: Banks are now installing surveillance cameras.
: Bankalar şimdi yakın takip kameraları taktırıyor.
: close observation, scrutiny

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

sparse

A

: seyrek, aZ
: Information coming out of the disaster area is sparse.
ı Felaket bölgesinden gelen bilgi çok az.
thin, bare, meagre
: dense, thick
: sparsely (adv), sparseness (n)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

superficial

A

: yüzeysel, üstünkörü
: | only have a superficial knowledge of French,
: Üstünkörü bir Fransızca bilgim var.
: surface, shallow
: deep, profound, detailed
: superlicialiy (adv)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

pledge

A

: söz, vaat, işaret, teminat, rehin, bağışlanacağına söz verilmiş para
: Thousands of people made pledges to the “Children in Need charity campaign”.
: Binlerce insan “ihtiyacı olan çocuklara hayır kampanyasına” yardım sözü verdi.
: promise .
+ pledge (v)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

notorious

A

adı çıkmış, dile düşmüş, kötülüğüyle ünlenmiş
The company is notorious for paying its bills late.
Şirket faturalarını geç ödemesiyle biliniyor.
infamous, disreputable
famous, well-known, renown, eminent
notoriously (adv)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

onslaught

A

: saldırı
: Scotland’s onslaught on Wales in the second half of the match earned them a
4-4 victory.
: İskoçya’nın maçın ikinci yarısında Galler’e karşı atakları onlara 4-1’lik bir zafer
kazandırdı.
: attack, assault
: withdraw

18
Q

permanent

A

: sürekli, devam eden
: She is looking for a permanent place fo stay.
: Sürekli kalabileceği bir yer arıyor.
: perpetual, continuous
: temporary
: permanence (n)

19
Q

relative

A

: göreceli, izafi, bağıl
: The amount of petrol a car uses İs relative to its speed.
: Bir arabanın tüketeceği yakıt miktarı hızına bağlıdır.
: comparative
: absolute, definite
: relatively (adv)
C

20
Q

render

A

: -mesine neden olmak, duruma getirmek; netleştirmek
: New technology has rendered my old computer to be out of date.
: Yeni teknoloji eski bilgisayarımın demode olmasına neden oldu.
» make, cause to be
t rendering (adj)

21
Q

reputation

A

ün, şöhret
The company has a worldwide reputation for quality.
Şirketin kalite anlamında dünya çapında bir ünü var.
fame, prominence, eminence
reputable (adi)

22
Q

reconciliation

A

anlaşma, uzlaşma
lt took hours of negotiations to bring about a reconciliation between the two
sides.
İki taraf arasında bir uzlaşmaya varmak için yapılan görüşmeler saatler sürdü.
agreement, settlement
disagreement
reconcile (v), reconciled (adj)

23
Q

prevail

A

oe
hâkim olmak, hüküm sürmek, yaygın olmak
: fam sure that common sense will prevail in the end.
Eminim sonunda sağduyu hâkim olacak.
: abound, exist thoroughly
prevalence (n), prevailing (adj)
ae *

24
Q

probe

A

arastirma, insansiz uzay roketi
: An FBI probe into corruption has been started.
: Yolsuzlukla ilgili bir FBI soruşturması başlatıldı.
exploration, investigation, inquiry
probation (n), probe (v)
..

25
Q

keen

A

çok hevesli, gözü açık
-They were very keen to start work as soon ‘as possible; —-~
En kısa zamanda işe başlamak için çok isteklilerdi.
eager, willing
> unwilling
: keenness (n)
ee ağa

26
Q

forgery

A

: sahte, sahtekârlık
: He increased his income by forgery.
: Sahtekârlık yaparak gelirini artırdı.
: counterfeiting, being fake
: honesty
: forge (v), forger (n)

27
Q

grateful

A

: minnettar
: If you could get that report finished by Thursday I’d be very grateful.
: Persembe’ye kadar o raporu bitirebilirsen, sana cok minnettar kalırım.
: thankful, appreciative
: ungrateful
: gratefully (adv)

28
Q

imperative

A

: acil
: It’s imperative to act now before the problem gets really serious.
: Sorun daha da ciddi hale gelmeden acilen harekete geçmek gerek,
: ürgeni
: trivial, insignificant
: imperative (n)

29
Q

erudite

A

: bilgili, detaylı, iyi
: He’s the author of an erudite book on Scottish history.
: O, İskoçya tarihi üzerine yazılmış iyi bir kitabın yazarı.
: knowledgeable, learned
: illiterate, ignorant
: erudition (n)

30
Q

equip

A

: donatmak
: It’s going to cost $4 million to equip the hospital.
: Hastaneyi donatmak 4 milyon dolara mal olacak.
: furnish, supply

31
Q

dominate

A

: baskın olmak, hakim olmak
: He refuses to let others speak and dominates every meeting.
: Diğerlerinin konuşmasına izin vermez ve her toplantıya hakim olur.
> manage, rule smb/sth
: be inferior
: dominating (adj), domination (n)

32
Q

comprehend

A

: anlamak
: [just cannot comprehend your attitude.
: Tavrnı anlayamıyorum.
: understand, apprehend, grasp
: misunderstand
: comprehension (n), comprehensible (adj)

33
Q

considerate

A

: düşünceli, ince ruhlu
: İf wasn’t very considerate of you to drink all the milk.
: Sülün hepsini içmen düşünceli bir davranış değildi.
> thoughtful
: indifferent
: consideration (n), consider (v)

34
Q

arrogant

A

: kendini beğenmiş, kibirli, küstah
: She is both very arrogant and very rude.
: Hem çok küstah hem de çok kaba.
: conceited, self-admiring, egoistic
: humble, modest
* arrogance (n)

35
Q

advocate

A

: savunmak, destek olmak,
2 Me. Williams is.a conservative who advocates fewer government control on -………..
. business. m, kim alm m O emmek mam
- Mr. Williams hükümetin iş üzerinde daha az kontrolü olması gerekliğini savunan
bir muhafazakardır.
: support, counsel, back up.
: accuse, blame, charge.
: advocate (n)

36
Q

viable

A

: olası, yapılabilir
: | am afraid your plan is not commercially viable.
: Korkanm, planiniz ticari olarak uygulanabilir değil.
: feasible, possible
: impossible
: viability (n), viably (adv)

37
Q

volatility

A

: istikrarsizitk, degiskenlik
: The volatility of food and fuel prices is hardly surprising in a war situation.
: Yiyecek ve petrol fiyatlarının savaş durumunda istikrarsız oluşu hiç de şaşırtıcı
: instability
: Stability
: volatile (adj)
değildir.

38
Q

volunteer

A

: gönüllü olmak
: During the emergency many staff volunteered to work weekends.
: Acil durum boyunca birçok personel hafta sonları da çalışmaya gönüllü oldu.
: enter/start sth willingly
: compel, force
: voluntarily (adv), volunteer (adj)

39
Q

sluggish

A

:agir isleyen, yavag seyreden
: Something is wrong with the car - the engine feels a bit sluggish.
: Arabada ters giden bir şey var. Motor biraz yavaş çalışıyor.
: slow-moving
: fast-moving, quick
: sluggishly (adv), sluggishness (n)

40
Q

solidarity

A

: dayanisma
: The lecturers joined the protest march to show solidarity with their students.
: Öğretmenler, öğrencilerle dayanışma içinde olduklarını göstermek için protesto
yürüyüşüne katıldı.
: unity, cohesion
: division