Gün 2 Flashcards
attach
: bağlamak, iliştirmek
: | attached a photo to my application form.
Başvuru formuma bir fotoğraf ekledim.
connect, join, fasten, tie, bind
: detach
+ attachment (n)
attitude
** tavır, tutum
: It’s very difficult to change people’s attitudes.
: İnsanların tavırlarını değiştirmek çok zordur.
> manner, stance, posture
apathy
: ilgisizlik, umursamazlık
: There is widespread apathy among students.
: Öğrenciler arasında yaygın bir ilgisizlik var.
> unconcern, indifference, insensibility
: sensitiveness, passion, vehemence, emotion, interest
: apathetic (adj)
annihilation
- yok olma, yıkılma, yok etme
: The annihilation of the city by the bomb will never be forgotten.
: Sehrin bombadan dolayt yok olmast hig unutulmayacak.
+ extermination, eradication, destruction
? existence, being
+ annihilate (v)
consolidate
: gliclendirmek, saGlamiastirmak
: She hoped that marriage would consolidate their relationship.
» Evliliğin, ilişkilerini kuvvetlendireceğini umuyordu.
: strengthen, fortify
> weaken, dissect
: consolidation (n)
coerce
: zorlamak
: He is thought fo be coerced into making a confession about the crime.
: Cinayet konusunda itirafa zorlanıldığı düşünülüyor.
: force, compel
: coercion (n), coercive (adj)
compete
. yarışmak, mücadele içinde olmak
: Kangaroos compete with sheep for sparse supplies of food and water.
» Kangurular az miktardaki su ve yiyecek kaynakları için koyunlarla rekabet eder.
; Face
; share, participate
» competition (n), competitive (adj)
defect
: kusur, eksiklik
: There are so many defects in our education system.
: Egitim sistemimizde birçok eksiklik var.
: fault, error
: perfection
: defective (adj)
corresponding
: denk, tekabül eden
: As the course becomes more difficult, there’s usually a corresponding drop in
attendance.
: Kurs zorlastikga devam konusunda da genellikle buna bagh bir azalma olur.
: equivalent, matching, parallel
: irrelevant.
: correspond {v), correspondence (n)
despise
+ agagilamak, küçümsemek e
: She despised him for the way he treated her sister.
» Kız kardeşine yaptığı muameleden dolayı onu aşağıladı.
: look down_on, scorn, dislike, humiliate
: appraise, respect, regard, look up to
- despicable (adj), despicably (adv)
expend
: harcamak, masraf yapmak
: Governments expend a lot of resources on war.
: Hükümetler savaşa çok kaynak harcıyor.
: use up, exhausi
: conserve, preserve
: expenditure (n)
entitle
: hak vermek, yetki vermek
: Being unemployed entitles you to free medical treatment.
: İşsiz olman sana Ucretsiz tedavi imkar veriyor.
: warrant, give right to
: disable, disqualify
: entitled (adj)
influx
> akin etme, akış
* Turkey is expecting an influx of several thousand refugees over the next few
days.
* Türkiye birkaç gün içinde binlerce göçmenin akın etmesini bekliyor.
* flood, arrival
grumble
: şikâyet etmek, sızlanmak
: She spent the evening grumbling to me about her job.
: Aksam, isiyle ilgili şikâyet ederek geçirdi.
: complain
: show gratitude
: grumble (n), grumbler (n)
profound
: derin, büyük
» His mother’s death when he was aged six had a very profound effect on him.
: Altı yaşındayken, annesinin ölümünün onun üzerinde çok derin bir etkisi oldu.
: deep
: profoundly (adv)