Aspekte Neu B2 Kapital 9 Modul 1 Flashcards
ablaufen, lief ab, ist abgelaufen
Gerçekleşmek, geçmek
Im Gehirn laufen viele Prozesse ab. (Beyinde birçok süreç gerçekleşir.)
der Alzheimer
Alzheimer hastalığı
Alzheimer ist eine fortschreitende Krankheit. (Alzheimer ilerleyen bir hastalıktır.)
anknüpfen
Bağlamak, devam etmek
Sie knüpften an das Gespräch von gestern an. (Dünkü konuşmaya devam ettiler.)
die Atmung
Solunum
Die Atmung ist ein lebenswichtiger Prozess. (Solunum hayati bir süreçtir.)
auswendig lernen
Ezbere öğrenmek
Sie konnte den Text auswendig lernen. (Metni ezbere öğrenebildi.)
das Befinden
Durum, hal
Wie ist Ihr Befinden heute? (Bugün nasıl hissediyorsunuz?)
beruhigend
Sakinleştirici
Die Musik hatte eine beruhigende Wirkung. (Müzik sakinleştirici bir etkiye sahipti.)
der/die Betroffene, -n
Etkilenen kişi
Die Betroffenen benötigen Unterstützung. (Etkilenenler destek ihtiyacı duyarlar.)
die Bewegungsstörung, -en
Hareket bozukluğu
Parkinson-Krankheit ist eine Bewegungsstörung. (Parkinson hastalığı bir hareket bozukluğudur.)
der Blutdruck
Kan basıncı
Mein Blutdruck ist normal. (Kan basıncım normal.)
chronisch
Kronik
Sie leidet unter chronischen Schmerzen. (Kronik ağrılardan muzdarip.)
die Demenz, -en
Demans
Demenz ist eine ernste Erkrankung. (Demans ciddi bir hastalıktır.)
durchaus
Kesinlikle
Das ist durchaus möglich. (Bu kesinlikle mümkün.)
das Gedächtnis, -se
Bellek
Das Gedächtnis kann durch Übungen trainiert werden. (Bellek egzersizleri ile geliştirilebilir.)
der Gedächtnisinhalt, -e
Bellek içeriği
Der Gedächtnisinhalt kann sich im Laufe der Zeit ändern. (Bellek içeriği zamanla değişebilir.)
die Gehirnaktivität, -en
Beyin aktivitesi
Die Gehirnaktivität während des Schlafes ist anders. (Uykuda beyin aktivitesi farklıdır.)
die Gelenkschmerzen
Eklemlerinde ağrı
Er klagt über starke Gelenkschmerzen. (Eklemlerinde şiddetli ağrılar var.)
gesundheitsfördernd
Sağlık için faydalı
Sport ist gesundheitsfördernd. (Spor sağlık için faydalıdır.)
die Herzfrequenz, -en
Kalp atış hızı
Seine Herzfrequenz war erhöht. (Kalp atış hızı yüksekti.)
der Hirnschaden, “-
Beyin hasarı
Beyin hasarı
der Lerneffekt, -e
Öğrenme etkisi
Die Übung hatte einen positiven Lerneffekt. (Egzersiz olumlu bir öğrenme etkisine sahipti.)
der Lerninhalt, -e
Öğrenme içeriği
Der Lerninhalt wurde gut vermittelt. (Öğrenme içeriği iyi aktarıldı.)
der/die Musiktherapeut/in, -en/-nen
Müzik terapisti
Der Musiktherapeut arbeitet mit verschiedenen Patienten. (Müzik terapisti çeşitli hastalarla çalışır.)
der Pulsschlag, “-e
Kalp atışı
Der Pulsschlag war ungewöhnlich schnell. (Kalp atışı alışılmadık derecede hızlıydı.)
reaktivieren
Tekrar aktive etmek
Er versuchte, seine alten Kenntnisse zu reaktivieren. (Eski bilgilerini tekrar aktif hale getirmeye çalıştı.)
reproduzieren
Çoğaltmak, yeniden üretmek
Die Studie konnte die Ergebnisse reproduzieren. (Çalışma sonuçları tekrar üretebildi.)
der Sauerstoffverbrauch
Oksijen tüketimi
Der Sauerstoffverbrauch steigt bei körperlicher Anstrengung. (Oksijen tüketimi fiziksel aktiviteyle artar.)
der Schlaganfall, “-e
Inme, felç
Sie erlitt einen schweren Schlaganfall. (Ağır bir inme geçirdi.)
das Schmerzempfinden
Ağrı algısı
Das Schmerzempfinden variiert von Person zu Person. (Ağrı algısı kişiden kişiye değişir.)
schmerzlindernd
Ağrıyı azaltıcı
Die Medikamente haben eine schmerzlindernde Wirkung. (İlaçların ağrıyı azaltıcı etkisi var.)
senken
Düşürmek, azaltmak
Er musste seinen Blutdruck senken. (Kan basıncını düşürmesi gerekiyordu.)
sozusagen
Sözün kısası, diyebiliriz ki
Das war sozusagen der Anfang unserer Reise. (Bu, yolculuğumuzun başlangıcıydı, diyebiliriz ki.)
die Sprachstörung, -en
Konuşma bozukluğu
Nach dem Schlaganfall hatte er eine Sprachstörung. (İnme sonrası konuşma bozukluğu yaşadı.)
steuern
Kontrol etmek, yönlendirmek
Die Software kann viele Funktionen steuern. (Yazılım birçok işlevi kontrol edebilir.)
der Stoffwechsel, -
Metabolizma
Regelmäßige Bewegung fördert den Stoffwechsel. (Düzenli egzersiz metabolizmayı teşvik eder.)
der Takt, -e
Tempo, ritim
Der Takt der Musik war sehr schnell. (Müziğin ritmi çok hızlıydı.)
der Ton, “-e
Ses, ton
Der Ton des Telefons war zu leise. (Telefonun sesi çok düşüktü.)
vielfach
Çok kez, sık sık
Diese Methode wurde vielfach angewendet. (Bu yöntem birçok kez uygulandı.)
vorhanden
Mevcut, var olan
Alle erforderlichen Materialien waren vorhanden. (Gerekli tüm malzemeler mevcuttu.)
wohltuend
Rahatlatıcı, iyileştirici
Die Massage war sehr wohltuend. (Masaj çok rahatlatıcıydı.)
zunehmend
Artan, artarak
Die Probleme wurden zunehmend schwieriger. (Sorunlar giderek zorlaşıyordu.)
erträglich
Dayanılabilir, katlanılabilir
Die Schmerzen waren noch erträglich. (Ağrılar hala katlanılabilir düzeydeydi.)
die Verarbeitung, -en
İşleme, işlenme
Die Verarbeitung von Daten dauerte länger als erwartet. (Verilerin işlenmesi beklenenden daha uzun sürdü.)
die Erkenntnis, -se
Farkındalık, bilgi
Diese Erkenntnis führte zu neuen Entdeckungen. (Bu bilgi yeni keşiflere yol açtı.)
die Erzeugung
Üretim, oluşturma
Die Erzeugung von Energie ist wichtig für die Industrie. (Enerjinin üretimi endüstri için önemlidir.)
die Gehirnregion, -en
Beyin bölgesi
Die Gehirnregionen sind für verschiedene Funktionen zuständig. (Beyin bölgeleri farklı işlevlerden sorumludur.)
die Wahrnehmung, -en
Algı, farkındalık
Die Wahrnehmung von Schmerz ist individuell verschieden. (Ağrı algısı bireyler arasında farklılık gösterir.)
der Abbau
Azalma, düşüş
Der Abbau von Schadstoffen ist wichtig für die Umwelt. (Zehirli maddelerin azaltılması çevre için önemlidir.)
verwandeln
Dönüştürmek, değiştirmek
Sie konnte die Situation komplett verwandeln. (Durumu tamamen değiştirebildi.)
