Aspekte Neu B2 Kapital 1 Modul 1 Flashcards

1
Q

der Arbeitsvertrag, “-e

A

iş sözleşmesi

Mein Arbeitsvertrag läuft nächste Woche aus. (İş sözleşmem gelecek hafta sona eriyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

knüpfen (Kontakte knüpfen)

A

bağlamak, ilişki kurmak

In der neuen Stadt muss ich neue Kontakte knüpfen. (Yeni şehirde yeni ilişkiler kurmam gerekiyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

die Arbeitserlaubnis, -se

A

iş izni

Ohne Arbeitserlaubnis darf man nicht arbeiten. (İş izni olmadan çalışmak yasaktır.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

aufgeregt

A

heyecanlı

Sie war sehr aufgeregt vor ihrem ersten Auftritt. (İlk performansı öncesinde çok heyecanlıydı.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

auswandern (nach + D.)

A

göç etmek, yurtdışına göçmek

Viele Menschen träumen davon, auszuwandern. (Birçok insan yurtdışına göç etmeyi hayal ediyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

bereuen

A

pişman olmak

Ich bereue meine Entscheidung nicht. (Kararımdan pişman değilim.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

einleben (sich)

A

yerleşmek, alışmak

Es dauert eine Weile, bis man sich in einer neuen Stadt eingelebt hat. (Yeni bir şehre alışmak biraz zaman alır.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

erweitern (den Horizont erweitern)

A

( ufkunu genişletmek)

Reisen kann den Horizont erweitern. (Seyahatler insanın bakış açısını genişletebilir.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

ehnsüchtig (nach + D.)

A

hasretle

Sie wartet sehnsüchtig auf seinen Anruf. (O, onun aramasını hasretle bekliyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

anerkennen, erkannte an, hat anerkannt

A

tanımak, kabul etmek

Er erkannte meine Leistung an und bedankte sich. (Başarımı tanıdı ve teşekkür etti.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

konfrontieren (mit + D.)

A

yüzleştirmek

Er wurde mit seinen eigenen Ängsten konfrontiert. (Kendi korkularıyla yüzleşti.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

der Sachverhalt, -e

A

durum, gerçeklik

Bevor wir handeln, müssen wir den Sachverhalt verstehen. (Eyleme geçmeden önce durumu anlamamız gerekiyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

beherrschen (eine Sprache fließend beherrschen)

A

(akıcı bir şekilde bilmek, hakim olmak

Sie beherrscht Englisch und Spanisch fließend. (O, İngilizce ve İspanyolca’yı akıcı bir şekilde biliyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

die Bekanntmachung, -en

A

duyuru, ilan

Die Bekanntmachung des neuen Gesetzes erfolgt nächste Woche. (Yeni yasa duyurusu gelecek hafta yapılacak.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

betreffen, betraf, hat betroffen

A

etkilemek, ilgilendirmek

Diese Regelung betrifft alle Mitarbeiter. (Bu düzenleme tüm çalışanları ilgilendirir.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

die Geschäftsverhandlung, -en

A

iş görüşmesi, müzakere

Die Geschäftsverhandlung verlief erfolgreich. (İş görüşmesi başarılı geçti.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

die Sprachenvielfalt (Sg.)

A

dil çeşitliliği

Die Sprachenvielfalt in dieser Stadt ist beeindruckend. (Bu şehirdeki dil çeşitliliği etkileyici.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

voraussetzen

A

farzetmek, varsaymak

Diese Aufgabe setzt gute Kenntnisse in Mathematik voraus. (Bu görev, matematik bilgisini farz eder.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

der Wandel, -

A

değişim, dönüşüm

Der Wandel der Technologie beeinflusst viele Bereiche des Lebens. (Teknolojinin değişimi birçok yaşam alanını etkiler.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

erstaunlich

A

şaşırtıcı, hayret verici

Seine Leistung war wirklich erstaunlich. (Onun performansı gerçekten şaşırtıcıydı.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

die Seite, -n (Auf der einen Seite …, auf der anderen Seite …)

A

yön, taraf

Auf der einen Seite möchte ich reisen, auf der anderen Seite muss ich arbeiten. (Bir yandan seyahat etmek istiyorum, öte yandan çalışmak zorundayım.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

das Abteil, -e

A

bölüm, bölge

Im Zug gibt es spezielle Abteile für Raucher. (Trende sigara içenler için özel bölmeler bulunmaktadır.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

die Absicht

A

gaye, kasıt, niyet, maksat

Bitte entschuldigen Sie das Missverständnis, es war nicht meine Absicht. (Lütfen yanlış anlamayı affedin, amacım bu değildi.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

der Abstand, “-e

A

mesafe, uzaklık

Halten Sie bitte einen Mindestabstand von einem Meter ein. (Lütfen bir metrelik bir mesafeyi koruyun.)

25
Q

äußerst

A

son derece, oldukça

Das Essen war äußerst köstlich, ich habe es sehr genossen. (Yemek son derece lezzetliydi, çok keyif aldım.)

26
Q

breit (ein breites Lächeln)

A

(geniş, yaygın) (geniş bir gülümseme)

Er begrüßte mich mit einem breiten Lächeln. (Geniş bir gülümsemeyle beni karşıladı.)

27
Q

jeglich

A

herhangi, her türlü

Jegliche Beschädigung muss dem Vermieter gemeldet werden. (Her türlü hasar ev sahibine bildirilmelidir.)

28
Q

stellen (eine Frage stellen)

A

sormak, soru sormak

29
Q

üblich

A

sıradan, alışılmış

Es ist üblich, dass man sich vorher anmeldet. (Önceden kayıt yapılması alışılmış bir durumdur.)

30
Q

ie Geste, -n

A

jest, hareket

Seine Geste zeigte seine Dankbarkeit. (Onun jesti minnettarlığını gösterdi.)

31
Q

nonverbal

A

sözsüz, sözlü olmayan

Nonverbale Kommunikation kann genauso wichtig sein wie verbale Kommunikation. (Sözsüz iletişim, sözlü iletişim kadar önemli olabilir.)

32
Q

der Migrationshintergrund (Sg.)

A

göçmen kökeni

Viele Menschen mit Migrationshintergrund leisten einen wertvollen Beitrag zur Gesellschaft. (Birçok göçmen kökenli insan topluma değerli bir katkı sağlar.)

33
Q

eingehen (auf + A.), ging ein, ist eingegangen

A

(kabul etmek, dikkate almak

Sie ging auf meine Vorschläge sehr offen ein. (Benim önerilerime çok açık bir şekilde dikkate aldı.)

34
Q

die Einrichtung, -en

A

kuruluş, kurum

Die Einrichtung kümmert sich um soziale Belange. (Kuruluş sosyal konularla ilgilenir.)

35
Q

der/die Zugewanderte, -n

A

göç eden, göçmüş kişi

Die Zugewanderten haben viele Herausforderungen gemeistert. (Göç edenler birçok zorluğun üstesinden geldi.)

36
Q

führen (ein Geschäft führen)

A

yönetmek, işletmek

Er führt seit Jahren erfolgreich sein eigenes Geschäft. (Yıllardır kendi işini başarıyla yönetiyor.)

37
Q

gelegentlich

A

ara sıra, zaman zaman

Gelegentlich treffe ich mich mit alten Freunden zum Kaffee. (Zaman zaman eski arkadaşlarımızla kahve içmek için buluşuruz.)

38
Q

die Hausverwaltung, -en

A

ev yönetimi

Die Hausverwaltung kümmert sich um Reparaturen und Instandhaltung. (Ev yönetimi onarım ve bakımla ilgilenir.)

39
Q

infrage kommen, kam infrage, ist infrage gekommen

A

(geçerli olmak, mümkün olmak)

Diese Lösung kommt für uns nicht infrage. (Bu çözüm bizim için geçerli değil.)

40
Q

der/die Kommilitone/Kommilitonin, -n/-nen

Studienkollege
Mitstudent
Studienfreund
Studienfreund

A

üniversite arkadaşı

Mein Kommilitone studiert dasselbe Fach wie ich. (Üniversite arkadaşım benimle aynı bölümü okuyor.)

41
Q

der Preis, -e (um jeden Preis)

A

(fiyat, bedel) (her ne pahasına olursa olsun)

42
Q

scheitern

A

başarısız olmak, başarısızlık

Manchmal muss man scheitern, um aus Fehlern zu lernen. (Bazen hatalardan öğrenmek için başarısız olmak gerekir.)

43
Q

der Schulabschluss, “-e

A

okul bitirme

Der Schulabschluss ist ein wichtiger Meilenstein im Leben. (Okul bitirme hayatta önemli bir kilometre taşıdır.)

44
Q

verbergen, verbarg, hat verborgen

A

gizlemek, saklamak

Sie versuchte, ihre Enttäuschung zu verbergen. (Hayal kırıklığını gizlemeye çalıştı.)

45
Q

die Wüste, -n

A

çöl

Die Sahara ist eine der größten Wüsten der Welt. (Sahara dünyanın en büyük çöllerinden biridir.)

46
Q

der Anschluss, “-e (im Anschluss)

A

(bağlantı, ilişki) (ardından, sonrasında)

Im Anschluss an die Präsentation werden wir Fragen beantworten. (Sunumdan sonra soruları cevaplayacağız.)

47
Q

entsprechend

A

uygun, gereğince

Bitte kleiden Sie sich entsprechend der Veranstaltung. (Lütfen etkinliğe uygun şekilde giyinin.)

48
Q

anhören (sich gut/schlecht anhören)

A

(iyi/kötü gelmek, iyi/kötü duyulmak)

Sein Vorschlag hört sich gut an, aber wir müssen es noch diskutieren. (Önerisi iyi görünüyor ama hala tartışmamız gerekiyor.)

49
Q

annehmen, nahm an, hat angenommen (einen Vorschlag annehmen)

A

(kabul etmek, onaylamak)

Wir haben beschlossen, das Angebot anzunehmen. (Teklifi kabul etmeye karar verdik.)

50
Q

einig (in + D.) (sich einig sein in etw.)

A

(anlaşmak, aynı fikirde olmak)

Wir sind uns einig in der Entscheidung, diese Maßnahme zu ergreifen. (Bu önlemi almak konusunda anlaştık.)

51
Q

meinetwegen

A

bana göre, benim açımdan

Du kannst meinetwegen später kommen, es eilt nicht. (Benim açımdan geç gelebilirsin, acelemiz yok.)

52
Q

veranstalten

A

düzenlemek, tertip etmek

Die Firma veranstaltet eine Jubiläumsfeier für ihre Mitarbeiter. (Şirket çalışanları için bir yıl dönümü kutlaması düzenliyor.)

53
Q

die Vorstellung, -en (Meine Vorstellung von Heimat ist …)

A

(düşünce, fikir) (Benim vatan algım ..)

Ihre Vorstellung von Freiheit unterscheidet sich stark von seiner. (Özgürlük konusundaki düşüncesi onunkinden çok farklı.)

54
Q

das Zitat, -e

A

alıntı, söz

In seinem Buch verwendet er oft Zitate berühmter Persönlichkeiten. (Kitabında sık sık ünlü kişilerin sözlerini kullanıyor.)

55
Q

das Fernweh (Sg.)

A

seyahat özlemi, yollara düşme isteği

Sie verspürt immer Fernweh und plant ständig neue Reisen. (Sürekli seyahat özlemi hisseder ve sürekli yeni seyahatler planlar.)

56
Q

die Abstammung, -en

A

köken, soy

Seine Abstammung geht bis ins Mittelalter zurück. (Kökeni Ortaçağ’a kadar uzanıyor.)

57
Q

auszeichnen (Fatih Akın wurde mit vielen Preisen ausgezeichnet.)

A

ödüllendirmek, takdir etmek

Der Regisseur wurde für seine Filme mit vielen Preisen ausgezeichnet. (Yönetmen filmleriyle birçok ödül kazandı.)

58
Q
A