Aspekte Neu B2 Kapital 6 Modul 3 Flashcards
Das Benehmen
Davranış, tavır.
Cümle: Das Benehmen der Gäste auf der Feier war sehr angemessen und höflich. (Partideki konukların davranışları çok uygun ve kibar oldu.)
Die Hilfsbereitschaft
Yardımseverlik, yardım etme isteği.
Cümle: Seine Hilfsbereitschaft machte ihn bei seinen Kollegen sehr beliebt. (Yardımseverliği onu meslektaşları arasında çok sevilen biri haline getirdi.)
Die Höflichkeit
Nezaket.
Cümle: Höflichkeit im Umgang miteinander ist in jeder Situation wichtig. (Birbirine karşı nezaket, her durumda önemlidir.)
Die Kommunikationsfähigkeit
İletişim yeteneği
Cümle: Kommunikationsfähigkeit ist eine wichtige Fähigkeit in vielen Berufen. (İletişim yeteneği, birçok meslekte önemli bir yetenektir.)
Die Kritikfähigkeit
Eleştiriye açıklık, eleştiri kabiliyeti.
Cümle: Kritikfähigkeit hilft dabei, aus Rückmeldungen zu lernen und sich zu verbessern. (Eleştiri kabiliyeti, geri bildirimlerden öğrenmeye ve kendini geliştirmeye yardımcı olur.)
Die Offenheit
Açıklık, dürüstlük.
Cümle: Offenheit im Gespräch trägt zu einem besseren Verständnis bei. (Sohbet sırasında açıklık, daha iyi anlayışa katkı sağlar.)
Die Teamfähigkeit
Takım çalışması becerisi.
Cümle: Teamfähigkeit ist entscheidend für den Erfolg eines Projekts. (Takım çalışması becerisi, bir proje başarısı için hayati öneme sahiptir.)
Die Wertschätzung
Değer verme, takdir.
Cümle: Die Wertschätzung der Mitarbeiter ist für ein gutes Arbeitsklima unerlässlich. (Çalışanlara değer verme, iyi bir çalışma ortamı için vazgeçilmezdir.)
Anerkennend
Takdir edici.
Cümle: Seine anerkennende Worte haben mich motiviert, weiterzumachen. (Onun takdir edici sözleri beni devam etmeye teşvik etti.)
Die Arbeitsatmosphäre
İş atmosferi.
Cümle: Eine positive Arbeitsatmosphäre fördert die Produktivität der Mitarbeiter. (Pozitif bir iş atmosferi, çalışanların verimliliğini artırır.)
Das Arbeitsklima
İş ortamı.
Cümle: Das Arbeitsklima in diesem Unternehmen ist sehr angenehm und freundlich. (Bu şirketteki iş ortamı çok keyifli ve samimidir.)
Ausmachen (Ein persönliches Gespräch kann viel ausmachen)
Fark yaratmak, önemli olmak ( Kişisel bir görüşme çok şeyi değiştirebilir).
Cümle: Es kann oft einen großen Unterschied ausmachen, wenn man sich persönlich trifft statt nur E-Mails auszutauschen. (Sadece e-posta alışverişi yapmak yerine kişisel olarak buluşmak genellikle büyük bir fark yaratabilir.)
Befehlen
Emretmek.
Cümle: Ein guter Chef sollte nicht nur befehlen, sondern auch führen können. (İyi bir patron sadece emretmekle kalmamalı, aynı zamanda liderlik de yapabilmelidir.)
Die Bereitschaft (zu + D.) (Bereitschaft zeigen)
İsteklilik, hazır olma (isteklilik göstermek).
Cümle: Ihre Bereitschaft zur Zusammenarbeit hat das Projekt vorangebracht. (İşbirliği yapma istekliliği projeyi ileri taşıdı.)
Bewirken
Neden olmak, gerçekleştirmek.
Cümle: Sein Einsatz hat eine positive Veränderung bewirkt. (Onun çabaları pozitif bir değişiklik meydana getirdi.)
Der Diskussionsbedarf
Tartışma ihtiyacı.
Cümle: Nach der Präsentation entstand Diskussionsbedarf über die neuen Vorschläge. (Sunumdan sonra yeni öneriler hakkında tartışma ihtiyacı doğdu.)
Entgegenbringen (jmd. Respekt entgegenbringen)
Göstermek, vermek (birine saygı göstermek).
Cümle: Es ist wichtig, anderen Menschen Respekt entgegenzubringen, um eine positive Atmosphäre zu schaffen. (Pozitif bir atmosfer yaratmak için diğer insanlara saygı göstermek önemlidir.)
Das Feedback
Geri bildirim, geri dönüş.
Cümle: Nach dem Projekt gab es konstruktives Feedback von den Teammitgliedern. (Proje sonrası takım üyelerinden yapıcı geri bildirimler geldi.)