Aspekte Neu B2 Kapital 7 Modul 2 Flashcards

1
Q

der Kunstraub, -e

A

Sanat hırsızlığı

Der Kunstraub im Museum war ein spektakulärer Diebstahl. (Müzede gerçekleşen sanat hırsızlığı çarpıcı bir soygundu.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

annehmen, nahm an, hat angenommen

A

Kabul etmek, varsaymak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

aufsehenerregend

A

Dikkat çekici, olay yaratan

Der Auftritt des Künstlers war aufsehenerregend und beeindruckte das Publikum. (Sanatçının performansı dikkat çekiciydi ve izleyicileri etkiledi.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

die Bande, -n

A

Çete, grup

Die Bande wurde von der Polizei verhaftet. (Çete polis tarafından tutuklandı.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

basieren (auf + D.)

A

Dayanmak, temellendirilmek

Der Film basiert auf einer wahren Geschichte. (Film, gerçek bir hikayeye dayanıyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

die Besucherzelle, -n

A

Ziyaretçi hücresi

Der Verdächtige wurde in der Besucherzelle des Gefängnisses untergebracht. (Şüpheli hapishanenin ziyaretçi hücresine yerleştirildi.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

der Einbruch, “-e

A

Hırsızlık, soygun

Der Einbruch wurde von der Überwachungskamera aufgezeichnet. (Hırsızlık, güvenlik kamerası tarafından kaydedildi.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

expressionistisch

A

İfadeci, dışavurumcu

Das Gemälde ist in einem expressionistischen Stil gemalt. (Tablo, bir dışavurumcu tarzda yapılmış.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

fassen

A

Eline almak, yakalamak

Die Polizei fasst den Täter nach intensiven Ermittlungen. (Polis, yoğun araştırmaların ardından suçluyu yakaladı.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

filmreif

A

Filmi andıran, film gibi

Die Flucht des Verdächtigen war filmreif inszeniert. (Şüphelinin kaçışı film gibi sahnelenmişti.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

das Gemälde, -

A

Tablo

Das Gemälde hängt im Museum und zieht viele Besucher an. (Tablo müzede asılı ve birçok ziyaretçiyi cezb ediyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

gestehen, gestand, hat gestanden

A

Bir suçu/kusuru itiraf etmek

Der Verdächtige gestand schließlich die Tat. (Şüpheli nihayet suçu itiraf etti.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

der/die Ich-Erzähler/in, -/-nen

A

Birinci tekil şahıs anlatıcı

In dem Roman ist der Ich-Erzähler auch die Hauptfigur. (Romanda birinci tekil şahıs anlatıcı aynı zamanda baş karakterdir.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

der/die Idiot/in, -en/-nen

A

Ahmak, aptal

Er benimmt sich wie ein Idiot und macht ständig dumme Witze. (O, aptal gibi davranıyor ve sürekli saçma şakalar yapıyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

knurren

A

Hırlamak, guruldamak

Der Hund knurrte bedrohlich, als ihm jemand zu nahe kam. (Köpek, birisi çok yaklaştığında tehditkar bir şekilde hırladı.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

der Nerv, -en

A

Sinir

Meine Nerven machen das nicht mehr mit. (Sinirlerim artık buna dayanamaz.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

der Notizblock, “-e

A

Not defteri

Der Detektiv schrieb alle Hinweise in seinen Notizblock. (Detektif tüm ipuçlarını not defterine yazdı.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

rechnen (mit + D.)

A

Bir şeyi beklemek, hesaba katmak

Damit hatte ich nicht im Traum gerechnet. (Bunu hiç beklememiştim.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

runterfallen, fiel runter, ist runtergefallen

A

Düşmek, aşağı düşmek

Mein Handy ist gestern runtergefallen und das Display ist jetzt kaputt. (Dün telefonum düştü ve şimdi ekranı kırık.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

schlagartig

A

Aniden, birdenbire

Das Unwetter kam schlagartig und überraschte alle. (Fırtına aniden geldi ve herkesi şaşırttı.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

schwitzen

A

Terlemek

Nach dem Training war ich total verschwitzt. (Antrenmandan sonra tamamen terlemiştim.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

der/die Verdächtige, -n

A

Şüpheli

Die Polizei befragte mehrere Verdächtige im Zusammenhang mit dem Raub. (Polis, soygunla ilgili birçok şüpheliyi sorguladı.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

erpressen

A

Şantaj yapmak

Der Erpresser forderte ein hohes Lösegeld für die Freilassung des Geisels. (Şantajcı, rehinin serbest bırakılması için yüksek bir fidye talep etti.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

die Erpressung, -en

A

Şantaj

Die Erpressung wurde der Polizei gemeldet. (Şantaj polise bildirildi.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
Q

der/die Gehilfe/Gehilfin, -n/-nen

A

Yardımcı

Der Dieb hatte einen Gehilfen, der ihm bei seinen Einbrüchen half. (Hırsızın, hırsızlıklarında ona yardım eden bir yardımcısı vardı.)

26
Q

der Gemälderaub, -e

A

Tablo hırsızlığı

Der Gemälderaub im Museum war ein Schock für die Kunstwelt. (Müzede gerçekleşen tablo hırsızlığı sanat dünyası için bir şoktu.)

27
Q

das Gericht, -e

A

Mahkeme

Der Verbrecher landet vor Gericht.(Suçlu mahkemeye çıkar.)

28
Q

glaubhaft

A

İnandırıcı, güvenilir

Seine Aussage war nicht glaubhaft genug, um ihn zu entlasten. (Onun ifadesi onu aklamak için yeterince inandırıcı değildi.)

29
Q

der/die Informant/in, -en/-nen

A

İstihbaratçı, bilgi veren kişi

Die Polizei erhielt wichtige Informationen von einem Informanten über die Bande. (Polis, çete hakkında önemli bilgileri bir istihbaratçıdan aldı.)

30
Q

der/die Komplize/Komplizin, -n/-nen

A

Suç ortağı

Der Dieb hatte mehrere Komplizen, die ihm halfen. (Hırsızın, ona yardım eden birkaç suç ortağı vardı.)

31
Q

das Lösegeld, -er

A

Fidye

Die Entführer verlangten ein hohes Lösegeld für die Freilassung des Opfers. (Kaçıranlar, kurbanın serbest bırakılması için yüksek bir fidye talep ettiler.)

32
Q

der/die Mandant/in, -en/-nen

A

Müvekkil

Der Anwalt vertritt seinen Mandanten vor Gericht. (Avukat, müvekkilini mahkemede temsil ediyor.)

33
Q

andeuten

A

İma etmek

Der Verdächtige deutete an, dass er nicht allein gehandelt hatte. (Şüpheli, yalnız hareket etmediğini ima etti.)

34
Q

erwähnen

A

Bahsetmek, değinmek

Im Bericht wurde der Vorfall kurz erwähnt. (Raporun içinde olay kısaca bahsedildi.)

35
Q

vermitteln

A

Aracılık etmek, iletmek

Der Dolmetscher vermittelte die Botschaft des Botschafters. (Tercüman, büyükelçinin mesajını iletti.)

36
Q

ausrauben

A

Soygun yapmak

Die Bande plante, die Bank zu überfallen und auszurauben. (Çete, bankayı soyup soymak için plan yapıyordu.)

37
Q

der Banktresor, -e

A

Bank kasası

Der Banktresor wurde von den Dieben geöffnet. (Bank kasası hırsızlar tarafından açıldı.)

38
Q

entführen

A

Kaçırmak

Der Entführer entführte das Kind und forderte ein hohes Lösegeld. (Kaçıran çocuğu kaçırdı ve yüksek bir fidye talep etti.)

39
Q

der Goldbarren, -

A

Altın külçesi

Die Diebe stahlen mehrere Goldbarren aus der Bank. (Hırsızlar, bankadan birkaç altın külçesi çaldılar.)

40
Q

das Juweliergeschäft, -e

A

Mücevherat dükkanı

Die Diebe brachen in das Juweliergeschäft ein und stahlen wertvolle Schmuckstücke. (Hırsızlar, mücevherat dükkanına girip değerli mücevherleri çaldılar.)

41
Q

das Rennpferd, -e

A

Yarış atı

Das Rennpferd gewann viele wichtige Rennen in seiner Karriere. (Yarış atı kariyerinde birçok önemli yarış kazandı.)

42
Q

der/die Detektiv/in, -e/-nen

A

dedektif

Der Detektiv löste den Fall und entlarvte den Täter. (Dedektif olayı çözdü ve suçluyu ortaya çıkardı.)

43
Q

die Hauptfigur, -en

A

Ana karakter

Die Hauptfigur in dem Buch ist ein junger Detektiv. (Kitaptaki ana karakter genç bir dedektiftir.)

44
Q

der/die Kommissar/in, -e/-nen

A

Komiser

Der Kommissar leitete die Ermittlungen in dem Mordfall. (Komiser, cinayet davasındaki soruşturmaları yönetti.)

45
Q

der/die Reporter/in, -/-nen

A

Muhabir

Der Reporter berichtete live von der Pressekonferenz. (Muhabir, basın toplantısından canlı yayın yaptı.)

46
Q

die Aufklärung (Sg.)

A

Aydınlatma, açıklama

Die Aufklärung des Verbrechens dauerte mehrere Monate. (Suçun aydınlatılması birkaç ay sürdü.)

47
Q

der Hinweis, -e

A

İpucu

Die Polizei erhielt einen wichtigen Hinweis von einem Zeugen. (Polis, bir tanıktan önemli bir ipucu aldı.)

48
Q

verdächtigen (für + A.)

A

Şüphelenmek

Die Polizei verdächtigte ihn für den Diebstahl. (Polis, onu hırsızlıkla suçladı.)

49
Q

heiter (aus heiterem Himmel)

A

Güneşli, açık havalı (aniden, beklenmedik bir şekilde,gökten zembille inmiş gibi)

50
Q

schlagen, schlug, hat geschlagen

A

Vurmak

Mein Herz schlug schnell vor Aufregung. (Heyecandan kalbim hızlı atıyordu.)

51
Q

die Vorwarnung, -en

A

Ön uyarı

Die Behörden gaben eine Vorwarnung vor dem Sturm heraus. (Yetkililer fırtına öncesinde bir ön uyarı yayınladılar.)

52
Q

wegbleiben, blieb weg, ist weggeblieben

A

Uzak durmak, gitmemek

Trotz der Einladung ist er von der Party weggeblieben. (Davete rağmen partiye gitmedi.)

53
Q

aushalten, hielt aus, hat ausgehalten

A

Dayanmak, katlanmak

Die Hitze war kaum auszuhalten. (Sıcaklık neredeyse dayanılmazdı.)

54
Q

die Gänsehaut (Sg.)

A

Tüyler ürpertisi

Als er die gruselige Geschichte hörte, bekam er Gänsehaut. (Ürkütücü hikayeyi duyunca tüyleri diken diken oldu.)

55
Q

hinsehen, sah hin, hat hingesehen

A

Bakmak, dikkatlice incelemek

Man sollte genauer hinsehen, bevor man eine Entscheidung trifft. (Karar vermeden önce daha dikkatlice bakmalı.)

56
Q

zittern

A

Titremek, ürpermek

Sie zitterte vor Angst, als sie die seltsamen Geräusche hörte. (Tuhaf sesleri duyduğunda korkudan titriyordu.)

57
Q

der/die Staatsanwalt/Staatsanwältin, -¨e/-nen

A

Savcı

Der Staatsanwalt erhob Anklage gegen den Verdächtigen. (Savcı, şüpheliye karşı suçlamada bulundu.)

58
Q

die Straftat, -en

A

Suç

Die Polizei ermittelte bei der Straftat und suchte nach Zeugen. (Polis, suç olayını araştırdı ve tanıkları aradı.)

59
Q

die Spurensicherung, -en

A

İz arama, delil toplama

Die Spurensicherung fand wichtige Hinweise am Tatort. (İz arama ekibi, suç mahallinde önemli ipuçları buldu.)

60
Q

das Verhör, -e

A

Sorgu

Der Verdächtige wurde mehrere Stunden lang zum Verhör festgehalten. (Şüpheli, sorguya alınmak için birkaç saat boyunca tutuldu.)