Aspekte Neu B2 Kapital 7 Modul 4 Flashcards

Question

schließen, schloss, hat geschlossen

Answer 1

Kapatmak Sie schloss die Tür leise, um niemanden zu wecken. (Kimseyi uyandırmamak için kapıyı sessizce kapattı.)

Answer 2

Şüphe Seine Skepsis gegenüber neuen Ideen ist verständlich, aber manchmal auch hinderlich. (Yeni fikirlere karşı şüpheciliği anlaşılabilir ama bazen engelleyici olabilir.)

Answer 3

Şüpheci Sie war skeptisch gegenüber den Versprechungen des Politikers. (Politikacının vaatlerine karşı şüpheliydi.)

Answer 4

Metin bölümü In dieser Textstelle wird die Hauptfigur eingeführt. (Bu metin bölümünde ana karakter tanıtılır.)

Answer 5

Düşünce, düşünce süreci Nach reiflicher Überlegung entschied sie sich für den neuen Job. (Dikkatli düşündükten sonra yeni işi kabul etti.)

Answer 6

İnanılmaz, güvenilmez Seine Aussagen waren für viele ungläubwürdig. (Onun sözleri birçok kişi için güvenilmezdi.)

Answer 7

Ölmek, vefat etmek Ihr Großvater verstarb im hohen Alter. (Büyükbabası yüksek yaşta vefat etti.)

Answer 8

Önde gitmek Der Lehrer ging voraus und die Schüler folgten ihm. (Öğretmen önde gitti ve öğrenciler onu takip etti.)

Answer 9

Harika, muhteşem Ihr Auftritt auf der Bühne war wundervoll und berührend. (Sahnedeki performansı harika ve dokunaklıydı.)

Answer 10

Kitap incelemesi Die Buchbesprechung im Magazin war sehr positiv. (Dergideki kitap incelemesi çok olumlu idi.)

Answer 11

Eğlence değeri Dieser Film hat einen hohen Unterhaltungswert. (Bu film yüksek bir eğlence değerine sahip.)

Answer 12

Kapı menteşesi, balıkçı kamışı Die Tür quietscht in den Angeln. (Kapı menteşelerinde gıcırdıyor.)

Answer 13

Dayalı, yaslanmış Die Tür stand angelehnt an der Wand. (Kapı duvara dayalıydı.)

Answer 14

(kapıyı açmak)

Answer 15

Açılmak, fırlamak Die Tür schwingt auf. (Kapı açılıyor.)

Answer 16

Dış, harici Die äußere Tür war verschlossen, die innere jedoch nicht. (Dış kapı kapalıydı, iç kapı ise değil.)

Answer 17

Ağaç gölgeli Der Garten war angenehm baumbeschattet. (Bahçe hoş ağaç gölgeleriyle doluydu.)

Answer 18

Örtmek, kaplamak Der Schnee bedeckte das gesamte Feld. (Kar bütün tarlayı kapladı.)

Answer 19

Canlı, hayat dolu Der Künstler war von einer beseelten Inspiration erfüllt. (Sanatçı canlı bir ilhamla doluydu.)

Answer 20

Bir şeye bakmak, incelemek Sie beseht sich den neuen Schmuck im Spiegel. (Yeni takıları aynada inceliyor.)

Answer 21

Girmek Sie betrat den Raum mit einem Lächeln. (Oda içeri girdi ve gülümseyerek.)

Answer 22

Döndürmek Er drehte den Schlüssel im Schloss. (Anahtarı kilitte çevirdi.)

Answer 23

Kertenkele Im Garten gibt es viele Eidechsen. (Bahçede birçok kertenkele var.)

Answer 24

Giriş kapısı Die Eingangstür war schwer zu öffnen. (Giriş kapısını açmak zordu.)

Answer 25

Duygu, his Ihre Empfindung von Freude war unbeschreiblich. (Onun mutluluk hissi tarifsizdi.)

Answer 26

İnce, narin Sie spürte eine feine Berührung auf ihrer Haut. (Cildinde ince bir dokunuş hissetti.)

Answer 27

Kanat, kanatlı kapı Die Flügel der Tür waren mit Schnitzereien verziert. (Kapının kanatları oymalarla süslenmişti.)

Answer 28

Ruh, akıl Der Geist des Verstorbenen schien im Raum zu schweben. (Ölü ruhunun odayı süzündüğü gibi görünüyordu.)

Answer 29

Parlamak, parıldamak Die polierten Möbel glänzten im Sonnenlicht. (Parlatılmış mobilyalar güneş ışığında parlıyordu.)

Answer 30

Cam parçası Der Glaseinsatz der Tür war zerbrochen. (Kapının cam parçası kırılmıştı.)

Answer 31

Avuç içi Er legte die Münze in seine Handfläche. (Parayı avuç içine koydu.)

Answer 32

Ahşap kapı Die Holztür des Hauses war kunstvoll geschnitzt. (Evin ahşap kapısı sanatlı bir şekilde oyulmuştu.)

Answer 33

Duvar aralığı Eine kleine Pflanze wuchs in der Mauerritze. (Küçük bir bitki duvar aralığında büyüyordu.)

Answer 34

Ses çıkarmak, gıcırdamak Die Tür quietschte, als sie geöffnet wurde. (Kapı açıldığında gıcırdadı.)

Answer 35

Sessizce ilerlemek Die Katze schlich sich lautlos an ihre Beute heran. (Kedi avına sessizce yaklaştı.)

Answer 36

Kilit silindiri Der alte Schließzylinder der Tür musste ausgetauscht werden. (Kapının eski kilit silindiri değiştirilmeliydi.)

Answer 37

Ayakkabı izi Die Polizei fand Schuhabdrücke am Tatort. (Polis olay yerinde ayakkabı izleri buldu.)

Answer 38

Yerçekimsiz, hafif Im Wasser fühlt man sich schwerelos. (Suda insan kendini hafif ve yerçekimsiz hisseder.)

Answer 39

Garip, tuhaf Es war seltsam, wie schnell sich die Situation änderte. (Durumun ne kadar hızlı değiştiği garip bir şekildeydi.)

Answer 40

Güneş ışığı Das Sonnenlicht flutete den Raum. (Güneş ışığı odayı doldurdu.)

Answer 41

Toz tabakası Auf den Möbeln lag eine dicke Staubschicht. (Mobilyaların üstünde kalın bir toz tabakası vardı.)

Answer 42

Terrakota karo Der Boden war mit Terrakottafliesen verlegt. (Zemin terrakota karolarla döşenmişti.)

Answer 43

Kapı kanadı Der Türflügel war schwer und ließ sich nur schwer öffnen. (Kapı kanadı ağırdı ve zor açılıyordu.)

Answer 44

İşlemek, ele almak In diesem Haus geht ein Geist um. (Bu evde bir hayalet dolaşıyor.)

Answer 45

Kilitlenmemiş, açık Die Tür war unverschlossen, als sie nach Hause kam. (Eve geldiğinde kapı açıktı.)

Answer 46

Değişmek, değiştirmek (birisiyle göz teması kurmak) Sie wechselten einen Blick, der alles sagte. (Her şeyi anlatan bir bakış değiştirdiler.)

Answer 47

Göstermek, işaret etmek (Yön göstermek) Der Zeigefinger wies auf die Landkarte. (İşaret parmağı haritaya doğru işaret ediyordu.)

Answer 48

İşaret parmağı Er hob den Zeigefinger, um eine Frage zu stellen. (Soru sormak için işaret parmağını kaldırdı.)

Answer 49

Açmak, yırtmak Er riss die Tür zur Wohnung auf. (Ev kapısını açtı.)

Answer 50

Anlamak, kavramak Es dauerte eine Weile, bis sie das Konzept begriff. (Konsepti anlaması biraz zaman aldı.)

Answer 51

Bomba Die Bombe explodierte mit einem lauten Knall. (Bomba patlamasıyla yüksek bir patlama sesi duyuldu.)

Answer 52

Koku Der Geruch von frisch gebackenem Brot breitete sich im ganzen Haus aus. (Taze pişmiş ekmek kokusu tüm evde yayıldı.)

Answer 53

Fırlatmak, fırlatılmak Die Rakete wurde erfolgreich katapultiert. (Roket başarıyla fırlatıldı.)

Answer 54

Boru, pipo Er raucht gerne seine Pfeife nach dem Essen. (Yemeğin ardından pipo içmeyi sever.)

Answer 55

Hışırtı, şırıltı Ich höre das Rauschen von Wasser. (Suyun şırıltısını duyuyorum.)

Answer 56

Anlam, amaç Seine Worte hatten keinen klaren Sinn. (Sözlerinin net bir anlamı yoktu.)

Answer 57

Çalışmak, işlemek Die Uhr tickt laut in der Stille. (Sessizlikte saat yüksek sesle işliyor.)

Answer 58

Klozet rezervuarı Die Toilettenspülung muss repariert werden. (Klozet rezervuarı tamir edilmeli.)

Answer 59

Bir şeye bir nitelik veya özellik kazandırmak Seine Anwesenheit verlieh der Veranstaltung eine besondere Atmosphäre. (Onun varlığı etkinliğe özel bir atmosfer kattı.)

Answer 60

Uzaklaşmak, ayrılmak Mach, dass du wegkommst! (Uzaklaşman gerekiyor!)

Answer 61

Atama, eşleştirme Die Zuordnung der Aufgaben war nicht ganz klar. (Görevlerin ataması tam olarak net değildi.)

Answer 62

Hesap vermek Er musste vor dem Gericht Rechenschaft ablegen. (Mahkeme önünde hesap vermek zorundaydı.)

Answer 63

Üzerinde olmak, dayanmak Seine Tränensäcke liegen auf den Wangen auf. (Gözyaşı torbaları yanaklarının üzerindeydi.)

Answer 64

Davranış, görünüm Sein selbstsicheres Auftreten beeindruckte die Zuschauer. (Kendinden emin davranışı seyircileri etkiledi.)

Answer 65

Endişeli, kaygılı Sie ist besorgt um ihre Gesundheit. (Sağlığıyla ilgili endişeli.)

Answer 66

Şaşırtmak, dikkatini dağıtmak Die unerwartete Frage brachte ihn aus dem Konzept. (Beklenmedik soru onu şaşırttı.)

Answer 67

Şeffaf, açık görüşlü Das Glas ist durchsichtig und man kann durchsehen. (Cam şeffaf ve içinden görebilirsiniz.)

Answer 68

Gerçek, olgu Dieser Fakt ist allgemein bekannt. (Bu gerçek genel olarak bilinir.)

Answer 69

Belirleme, tespit Die Feststellung wurde nach gründlicher Untersuchung getroffen. (Belirleme detaylı bir incelemenin ardından yapıldı.)

Answer 70

Dolgun, tombul Die Katze ist füllig geworden, weil sie zu viel frisst. (Kedi çok fazla yemek yediği için tombul hale geldi.)

Answer 71

İlgili, özenli Sie ist eine sehr fürsorgliche Mutter. (Çok özenli bir anne.)

Answer 72

Alışkın olmak Er ist es gewohnt, früh aufzustehen. (Erken kalkmaya alışıktır.)

Answer 73

Dargınlık, kızgınlık Er hegte keinen Groll mehr gegenüber seinem Freund. (Artık arkadaşına karşı bir kırgınlığı yoktu.)

Answer 74

İyiliksever, şefkatli Sie ist eine gütige Person, die immer anderen hilft. (O, her zaman diğerlerine yardım eden bir iyilikseverdir.)

Answer 75

Tutum, duruş Seine Haltung zum Thema Umweltschutz ist lobenswert. (Çevre koruma konusundaki tutumu övgüye değer.)

Answer 76

Çene Sein Kiefer schmerzte nach dem Zahnarztbesuch. (Dişçiye gitmekten sonra çenesi ağrıyordu.)

Answer 77

Gıcırdatmak, diş gıcırdatmak Sie knirschte mit den Zähnen vor Wut. (Öfkeyle dişlerini gıcırdatıyordu

Answer 78

Sevgi dolu, şefkatli Sie gab ihm einen liebevollen Blick. (Ona sevgi dolu bir bakış verdi.)

Answer 79

Öğütmek, değirmenle öğütmek Die Mühle mahlt das Korn zu Mehl. (Değirmen, tahılı un haline getirir.)

Answer 80

Tırnak bakımı yapmak Sie hatte ihre Nägel manikürt, bevor sie zur Party ging. (Partiye gitmeden önce tırnaklarını manikür yaptırmıştı.)

Answer 81

Kemirmek, aşındırmak (Yaş onun üzerinde aşındırıcı etki yapıyor. )

Answer 82

Düşünceli, saygılı Er verhält sich immer rücksichtsvoll gegenüber älteren Menschen. (Her zaman yaşlılara karşı saygılı davranır.)

Answer 83

Kazanma inancı olan, zaferden emin Nach dem ersten Sieg war er siegessicher für das nächste Spiel. (İlk zaferden sonra, bir sonraki oyunda kazanma inancı arttı.)

Answer 84

Ağır adımlarla yürümek Die Kinder stapften durch den tiefen Schnee. (Çocuklar derin karların içinden ağır adımlarla yürüdüler.)

Answer 85

Gözyaşı torbası Die Augencreme hilft gegen geschwollene Tränensäcke. (Göz kremi şişmiş gözyaşı torbalarına karşı yardımcı olur.)

Answer 86

Bakımsız, ihmal edilmiş Die verlassene Hütte sah verwahrlost aus. (Terkedilmiş kulübe bakımsız görünüyordu.)

Answer 87

Yanak Sie gab ihm einen Kuss auf die Wange. (Ona yanaklarından bir öpücük verdi.)

Answer 88

sorumluluk, hesap verme (birine hesap vermek)

Answer 89

Bölge, kısım In dieser Partie des Spiels erreichte er seine beste Leistung. (Oyunun bu bölümünde en iyi performansını sergiledi.)

Answer 90

Müzik konseri Das Musikkonzert gestern Abend war großartig. (Dün akşamki müzik konseri harikaydı.)

Answer 91

Müzik türü Sie hört gerne verschiedene Musikrichtungen, von Klassik bis Rock. (O, klasikten rock'a kadar çeşitli müzik türlerini dinlemeyi sever.)

Answer 92

Müzik etkinliği Die Musikveranstaltung im Park zog viele Besucher an. (Parktaki müzik etkinliği birçok ziyaretçiyi cezbetti.)

Answer 93

Spor etkinliği Das Sportereignis war ein großer Erfolg für die teilnehmenden Athleten. (Spor etkinliği, katılan sporcular için büyük bir başarıydı.)

Answer 94

Spor etkinliği Die Sportveranstaltung wurde wegen des Wetters abgesagt. (Hava koşulları nedeniyle spor etkinliği iptal edildi.)

Answer 95

Parantez Setz diesen Satz lieber in Klammern. (Bu cümleyi parantez içinde yaz.)

Answer 96

Sunum Seine Präsentation war gut vorbereitet und informativ. (Sunumu iyi hazırlanmış ve bilgilendiriciydi.)