Aspekte Neu B2 Kapital 6 Modul 4 Flashcards
Einprägen (sich)
Akılda kalıcı olmak, hatırlanmak.
Cümle: Der Film hat sich mir sehr eingeprägt, ich kann ihn nicht vergessen. (Film çok akılda kalıcıydı, onu unutamıyorum.)
Einteilen (in + A.)
Sınıflandırmak, ayırmak.
Cümle: Ich muss meine Zeit besser einteilen, um alle Aufgaben rechtzeitig zu erledigen. (Tüm görevleri zamanında tamamlamak için zamanımı daha iyi ayırmam gerekiyor.)
Gönnen
İzin vermek, hoş görmek.
Cümle: Wir gönnen ihnen den Erfolg, den sie hart erarbeitet haben. (Onların zorla kazandığı başarıyı hak etmelerini hoş görüyoruz.)
Die Prüfungsangst
Sınav korkusu.
Cümle: Viele Schüler leiden unter Prüfungsangst vor wichtigen Prüfungen. (Birçok öğrenci, önemli sınavlardan önce sınav korkusu yaşar.)
Drangehen (spät dran sein)
Hareket etmek, bir şeye başlamak (gecikmek).
Cümle: Ich bin spät dran, also muss ich schnell drangehen und meine Arbeit erledigen. (Geciktim, bu yüzden hızlıca işime başlamalı ve işimi bitirmeliyim.)
Die Lernphase
Öğrenme aşaması, öğrenme süreci.
Cümle: In der ersten Lernphase konzentrieren wir uns auf die Grundlagen des Themas. (İlk öğrenme aşamasında konuyu temel düzeyde anlamaya odaklanıyoruz.)
Ausmalen (sich die schlimmsten Dinge ausmalen)
Kötü senaryolar hayal etmek, korkunç şeyler düşünmek.
Cümle: Mach dir keine Sorgen, fang nicht an, dir die schlimmsten Dinge auszumalen. (Endişelenme, korkunç senaryolar hayal etmeye başlama.)
Bewusst (sich etw. bewusst machen)
Farkında olmak, bilinçli olmak.
Cümle: Man sollte sich bewusst sein, wie wichtig regelmäßige Bewegung für die Gesundheit ist. (Sağlık için düzenli egzersizin ne kadar önemli olduğunun farkında olmalıyız.)
Der Blutzucker
Kan şekeri.
Cümle: Diabetiker müssen regelmäßig ihren Blutzucker kontrollieren. (Diyabet hastaları düzenli olarak kan şekeri seviyelerini kontrol etmelidir.)
Der Blutzuckerspiegel
Kan şekeri seviyesi.
Cümle: Ein hoher Blutzuckerspiegel kann zu verschiedenen gesundheitlichen Problemen führen. (Yüksek kan şekeri seviyesi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir.)
Eingrenzen
Sınırlamak, kısıtlamak.
Cümle: Wir müssen das Problem eingrenzen, um eine Lösung zu finden. (Çözüm bulmak için sorunu sınırlamamız gerekiyor.)
Einplanen
Planlamak, zaman ayırmak.
Cümle: Bitte planen Sie genug Zeit ein, um den Bericht gründlich zu lesen. (Raporu detaylı okumak için yeterince zaman ayırdığınızdan emin olun.)
Entgegensehen (einer Sache positiv entgegensehen)
Bir şeye olumlu bakmak, sabırsızlıkla beklemek.
Cümle: Ich sehe der Reise mit großer Vorfreude entgegen. (Seyahate büyük bir heyecanla bekliyorum.)
Fallen (durch die Prüfung fallen)
sınavı geçememek, sınavı başaramamak
Cümle: Leider bin ich bei der letzten Prüfung durchgefallen, aber ich werde es beim nächsten Mal besser machen. (Maalesef son sınavda başarısız oldum, ama bir dahaki sefere daha iyi yapacağım.)
Geben (sich Mühe geben)
Çaba göstermek, gayret etmek.
Cümle: Sie gibt sich immer sehr viel Mühe, um ihre Ziele zu erreichen. (Hedeflerine ulaşmak için her zaman çok çaba gösterir.)
Gehen (jmd. aus dem Weg gehen)
Birinden kaçınmak, ondan uzak durmak.
Cümle: Er geht seinem Chef oft aus dem Weg, weil er ihn nicht mag. (Şefinden sık sık kaçınıyor çünkü onu sevmiyor.)
Die Gesamtwiederholung
Genel tekrar, toplam tekrar.
Cümle: Vor der Prüfung mache ich immer eine Gesamtwiederholung des Stoffes. (Sınavdan önce her zaman konunun genel tekrarını yaparım.)
Klarmachen (sich)
Anlamak, kavramak, farkına varmak.
Cümle: Ich muss mir erst noch klar machen, wie ich das Projekt am besten angehe. (Projeye nasıl en iyi şekilde başlayacağımı önce netleştirmem gerekiyor.)