Aspekte Neu B2 Kapital 6 Modul 4 Flashcards

1
Q

Einprägen (sich)

A

Akılda kalıcı olmak, hatırlanmak.

Cümle: Der Film hat sich mir sehr eingeprägt, ich kann ihn nicht vergessen. (Film çok akılda kalıcıydı, onu unutamıyorum.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

Einteilen (in + A.)

A

Sınıflandırmak, ayırmak.

Cümle: Ich muss meine Zeit besser einteilen, um alle Aufgaben rechtzeitig zu erledigen. (Tüm görevleri zamanında tamamlamak için zamanımı daha iyi ayırmam gerekiyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

Gönnen

A

İzin vermek, hoş görmek.

Cümle: Wir gönnen ihnen den Erfolg, den sie hart erarbeitet haben. (Onların zorla kazandığı başarıyı hak etmelerini hoş görüyoruz.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

Die Prüfungsangst

A

Sınav korkusu.

Cümle: Viele Schüler leiden unter Prüfungsangst vor wichtigen Prüfungen. (Birçok öğrenci, önemli sınavlardan önce sınav korkusu yaşar.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

Drangehen (spät dran sein)

A

Hareket etmek, bir şeye başlamak (gecikmek).

Cümle: Ich bin spät dran, also muss ich schnell drangehen und meine Arbeit erledigen. (Geciktim, bu yüzden hızlıca işime başlamalı ve işimi bitirmeliyim.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

Die Lernphase

A

Öğrenme aşaması, öğrenme süreci.

Cümle: In der ersten Lernphase konzentrieren wir uns auf die Grundlagen des Themas. (İlk öğrenme aşamasında konuyu temel düzeyde anlamaya odaklanıyoruz.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

Ausmalen (sich die schlimmsten Dinge ausmalen)

A

Kötü senaryolar hayal etmek, korkunç şeyler düşünmek.

Cümle: Mach dir keine Sorgen, fang nicht an, dir die schlimmsten Dinge auszumalen. (Endişelenme, korkunç senaryolar hayal etmeye başlama.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

Bewusst (sich etw. bewusst machen)

A

Farkında olmak, bilinçli olmak.

Cümle: Man sollte sich bewusst sein, wie wichtig regelmäßige Bewegung für die Gesundheit ist. (Sağlık için düzenli egzersizin ne kadar önemli olduğunun farkında olmalıyız.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

Der Blutzucker

A

Kan şekeri.

Cümle: Diabetiker müssen regelmäßig ihren Blutzucker kontrollieren. (Diyabet hastaları düzenli olarak kan şekeri seviyelerini kontrol etmelidir.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

Der Blutzuckerspiegel

A

Kan şekeri seviyesi.

Cümle: Ein hoher Blutzuckerspiegel kann zu verschiedenen gesundheitlichen Problemen führen. (Yüksek kan şekeri seviyesi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

Eingrenzen

A

Sınırlamak, kısıtlamak.

Cümle: Wir müssen das Problem eingrenzen, um eine Lösung zu finden. (Çözüm bulmak için sorunu sınırlamamız gerekiyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

Einplanen

A

Planlamak, zaman ayırmak.

Cümle: Bitte planen Sie genug Zeit ein, um den Bericht gründlich zu lesen. (Raporu detaylı okumak için yeterince zaman ayırdığınızdan emin olun.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

Entgegensehen (einer Sache positiv entgegensehen)

A

Bir şeye olumlu bakmak, sabırsızlıkla beklemek.

Cümle: Ich sehe der Reise mit großer Vorfreude entgegen. (Seyahate büyük bir heyecanla bekliyorum.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

Fallen (durch die Prüfung fallen)

A

sınavı geçememek, sınavı başaramamak

Cümle: Leider bin ich bei der letzten Prüfung durchgefallen, aber ich werde es beim nächsten Mal besser machen. (Maalesef son sınavda başarısız oldum, ama bir dahaki sefere daha iyi yapacağım.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

Geben (sich Mühe geben)

A

Çaba göstermek, gayret etmek.

Cümle: Sie gibt sich immer sehr viel Mühe, um ihre Ziele zu erreichen. (Hedeflerine ulaşmak için her zaman çok çaba gösterir.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

Gehen (jmd. aus dem Weg gehen)

A

Birinden kaçınmak, ondan uzak durmak.

Cümle: Er geht seinem Chef oft aus dem Weg, weil er ihn nicht mag. (Şefinden sık sık kaçınıyor çünkü onu sevmiyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

Die Gesamtwiederholung

A

Genel tekrar, toplam tekrar.

Cümle: Vor der Prüfung mache ich immer eine Gesamtwiederholung des Stoffes. (Sınavdan önce her zaman konunun genel tekrarını yaparım.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

Klarmachen (sich)

A

Anlamak, kavramak, farkına varmak.

Cümle: Ich muss mir erst noch klar machen, wie ich das Projekt am besten angehe. (Projeye nasıl en iyi şekilde başlayacağımı önce netleştirmem gerekiyor.)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

Konstant (etw. konstant halten)

A

Sürekli, sabit tutmak.

Cümle: Es ist wichtig, die Qualität unserer Produkte konstant zu halten. (Ürünlerimizin kalitesini sürekli olarak korumak önemlidir.)

20
Q

Die Korrektur

A

Düzeltme, düzelti.

Cümle: Bitte machen Sie die nötigen Korrekturen am Bericht, bevor Sie ihn einreichen. (Lütfen raporda gerekli düzeltmeleri yapın, teslim etmeden önce.)

21
Q

Meiden

A

Kaçınmak, sakınmak.

Cümle: Er meidet Menschenmengen, weil er sich unwohl fühlt. (Kalabalıklardan kaçınıyor çünkü kendini rahat hissetmiyor.)

22
Q

Die Mühe

A

Çaba, gayret.

Cümle: Seine Mühe und Hingabe haben sich in seinem Erfolg niedergeschlagen. (Çabası ve özverisi başarısına yansıdı.)

23
Q

Die Musterklausur

A

Deneme sınavı.

Cümle: Vor der Prüfung mache ich immer eine Musterklausur, um mich vorzubereiten. (Sınavdan önce hazırlık için her zaman deneme sınavı yaparım.)

24
Q

Nachhaken

A

Soru sormak, takip etmek.

Cümle: Ich werde bei ihm nachhaken und sicherstellen, dass wir die Details klären. (Ona sorular soracağım ve detayları netleştireceğim.)

25
Q

Die Nervosität

A

Sinirlilik, gerginlik.

Cümle: Die Nervosität vor dem Vortrag war deutlich spürbar. (Sunum öncesindeki sinirlilik açıkça hissediliyordu.)

26
Q

Der/die Prüfer/in

A

Sınav gözetmeni.

Cümle: Die Prüfer waren streng, aber fair während der Prüfung. (Sınav gözetmenleri sınav sırasında sıkı ama adil davrandılar.)

27
Q

Der Puffertag

A

Pusula günü, yedek gün.

Cümle: Den Puffertag nutzen wir, um eventuelle Verzögerungen auszugleichen. (Pusula gününü, olası gecikmeleri dengelemek için kullanıyoruz.)

28
Q

Rechtzeitig

A

Zamanında, zamanında olarak.

Cümle: Bitte kommen Sie rechtzeitig zur Besprechung, damit wir pünktlich beginnen können. (Toplantıya zamanında gelin ki zamanında başlayabilelim.)

29
Q

Schlimmstenfalls

A

En kötü ihtimalle, en kötüsü.

Cümle: Schlimmstenfalls müssen wir einen Alternativplan in Betracht ziehen. (En kötü ihtimalle bir alternatif plan düşünmek zorunda kalabiliriz.)

30
Q

Der Traubenzucker

A

Üzüm şekeri.

Cümle: Wenn jemand unterzuckert ist, kann Traubenzucker helfen, den Blutzuckerspiegel zu erhöhen. (Birisi hipoglisemi durumunda, üzüm şekeri kan şekeri seviyesini artırmaya yardımcı olabilir.)

31
Q

Unleserlich

A

Okunaksız, anlaşılmaz.

Cümle: Sein Handschrift ist oft unleserlich, deshalb bevorzugt er digitale Notizen. (El yazısı genellikle okunaksız olduğu için dijital notları tercih ediyor.)

32
Q

Untergehen (Die Welt geht davon nicht unter)

A

Batmak, yok olmak (Dünya bundan batmaz, yok olmaz).

Cümle: Auch wenn das Projekt fehlschlägt, wird die Firma davon nicht untergehen. (Proje başarısız olsa bile, şirket bundan yok olmayacak.)

33
Q

Verbreiten

A

Yaymak, yayılmak.

Cümle: Falsche Informationen können sich schnell verbreiten und Missverständnisse verursachen. (Yanlış bilgiler hızlıca yayılabilir ve yanlış anlamalara neden olabilir.)

34
Q

Verschaffen (sich) (sich einen Überblick verschaffen)

A

Sağlamak, edinmek (bir bakış açısı sağlamak).

Cümle: Bevor wir die Entscheidung treffen, sollten wir uns einen genauen Überblick über die Situation verschaffen. (Kararı vermeden önce, durum hakkında detaylı bir bakış açısı edinmeliyiz.)

35
Q

Verunsichern

A

Şüpheye düşürmek, kararsızlığa sevk etmek.

Cümle: Die ständigen Veränderungen im Unternehmen haben die Mitarbeiter verunsichert. (Şirketteki sürekli değişiklikler çalışanları şüpheye düşürdü.)

36
Q

Die Welt

A

Dünya.

Cümle: Die Welt der Technologie entwickelt sich ständig weiter. (Teknoloji dünyası sürekli olarak gelişiyor.)

37
Q

Widmen

A

Ayırmak, adamak.

Cümle: Er widmet seine Zeit und Energie der Forschung auf diesem Gebiet. (Zamanını ve enerjisini bu alandaki araştırmaya adamıştır.)

38
Q

Der Zeitplan

A

Zaman çizelgesi, program.

Cümle: Bitte schicken Sie mir den Zeitplan für das Projekt, damit ich mich darauf vorbereiten kann. (Lütfen projenin zaman çizelgesini bana gönderin, böylece ona hazırlanabilirim.)

39
Q

Die Denkpause

A

Düşünce arası, düşünce molası.

Cümle: Manchmal brauchen wir eine Denkpause, um klare Entscheidungen zu treffen. (Bazen net kararlar vermek için bir düşünce arasına ihtiyacımız olur.)

40
Q

Anstehen (Morgen steht bei uns eine wichtige Prüfung an)

A

Yaklaşmak, kapıda olmak (Yarın bizim için önemli bir sınav var).

Cümle: Die Sommerferien stehen schon an, und ich freue mich darauf, zu verreisen. (Yaz tatili kapıda ve seyahat etmek için sabırsızlanıyorum.)

41
Q

Der Bammel (Bammel vor etw./jmd. haben)

A

Endişe, korku (bir şeyden/kimden korkmak).

Cümle: Ich habe immer ein bisschen Bammel vor großen Präsentationen. (Büyük sunumlar öncesinde her zaman biraz endişe duyarım.)

42
Q

Das Lager

A

Depo, stok.

Cümle: Wir haben genug Material auf Lager, um die Produktion fortzusetzen. (Üretimi devam ettirmek için yeterli malzeme stoklarımız var.)

43
Q

Die Panik

A

Panik, telaş.

Cümle: Bitte bleib ruhig und vermeide Panik in dieser Situation. (Lütfen sakin kal ve bu durumda panik yapmayı önle.)

44
Q

Übrigens

A

Bu arada, ayrıca.

Cümle: Übrigens, hast du schon von den neuen Projektplänen gehört? (Bu arada, yeni proje planlarından haberin var mı?)

45
Q

Der Terminvorschlag

A

Randevu önerisi, toplantı önerisi.

Cümle: Ich habe einen Terminvorschlag für unser nächstes Treffen gemacht. (Gelecek buluşmamız için bir randevu önerim var.)

46
Q
A