54 Flashcards

1
Q

Insight

A

Bir şeyin iç yüzünü kavrama
Sometimes test results useful insights into student abilirty, but sometimes they obscure the truth.
Test sonuçları bazen öğrencinin yeteneği için fayda sağlar, ancak bazen de gerçeği gizler.
S. Understanding, perception, comprehension
A. Ignorance

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

Thoroughly

A

Tamamen, bütünüyle
The blood samples are thoroughly tested, and considered very low-risk.
Kan örnekleri tüm detaylarıyla test edildi ve çok düşük risk taşıdığı sonucuna varıldı.
S. Completely, totally
A. Partially, partly

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

Extract

A

Söküp, alıp çıkartmak
In additionn to life-saving skills, he has been taught how to stitch a wound, give an injection and even extract a tooth.
Hayat kurtarma becerilerinin yanı sıra, ona bir yaraya nasıl dikiş atılacağını, nasıl iğne vurucağı ve hatta nasıl diş çekceği de öğretildi.
S. Draw/pull out, remove, withdraw
A. Insert

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

Abusively

A

Kabaca, fesatlıkla
Behavioral and mental health effects may occur if pepper spray is used abusively.
Eğer biber gazı amacı dışında kullanılırsa, davranışsal ve zihinsel etkileri oluşabilir.
S. Offensively, in a rude manner
A. Kindly, gently

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

Undergo

A

Geçirmek, maruz kalmak, -e kalmak
On Tuesday, he underwent an operation to clear an artery and the doctors sai the results were satisfactory.
O, Salı günü bir ameliyat geçirdi ve doktorlar sonuçların tatmin edici olduğunu belirtti.
S. Experience, live/go though, be subjected to

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

Coincidentally

A

Tesadüfen, şans eseri olarak, aynı anda olan
Coincidentally, James and Curry are both from Akron, Ohio, born in the same hospital 2 months apart.
Tesadüftür ki James ve Curry ikisi de Akron, Ohio’lu ve 2 ay arayla aynı hastanede değmuşlar.
S. By change, happening at the same time
A. On purpose, deliberately, intentionally, simultaneously

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

Attainable

A

erişilebilir, ulaşılabilir
His major championship record I think is certainly still attainable.
Onun şampiyona rekoruna bence hala ulaşılabilir.
S.Obtainable, reachable
A. Unreachable, unattainable

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

Regulate

A

Düzenlemek
A technician in a control tower can regulate each turbine with the touch of a button.
Kontrol kulesindeki bir teknisyen sadece bir tuşla her bir türbini organize edebilir.
S.Adjust, set, fix, order, govern
A. Damage, violate

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

Task

A

iş, görev
Humans are far better at task like distunguishing one face or voice from another, partly because of the brain’s parallel structure.
İnsanlar kısmen beynin paralel yapısından dolayı bir yüzü ya da sesi diğerinden ayırma konusunda(işinde) daha başarılılar.
S. Undertaking, duty, assignment

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

Supplementary

A

Ek, ilave, bütünleyici, tamamlayıcı
Supplementary information is available in he online version.
Ek bilgiler çevrimiçi versiyonda mevcut.
S. Additional, subsidary

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

Recklessly

A

Dikkatsizce, ulu orta
He initially refused to stop and continued driving recklessly until finally stopping.
İlk başta durmayı reddetti ve sonunda duruna kadar dikkatsizce arabayı kullanmaya devam etti.
S. Carelessly
A. Carefully

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

Investment

A

Yatırım
Firms may understandably choose to defer or abandon investment plans.
Firmalar yatırım planlarını ertelmeyi ya da planlardan vazgeçmeyi tercih edebilir.
S. Asset, purchasing

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

Respectively

A

Ardı ardına, sırasıyla
Black and Latino high school students had about the same rate of absenteeism, 22 percent and 20 percent, respectively.
Black ve Latino liseleri sırasıyla % 22 ve %20 ile yaklaşık aynı devamsızlık oranına sahipti.
S. Consecutively, subsequently, succesively

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

Owe

A

Borçlu olmak
American Muslims, both generations-deep here and recent immigrants, owe thanks to Muhammad Ali for making us more than just the Other.
Hem yüzyıllardır burda olan hem de yeni göçmen tüm Amerikalı Müslümanlar bizi ötekileştirmekten kurtardığı için Muhammet Ali’yr teşekkür borçlular.
S. Be in debt, be indebted to

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

Contribute to

A

Katkıda bulunmak, -e sebep olmak
Police said speed and inexperience contributed to the crash and that alcohol did not appear to play a role.
Polis hız ve acemiliğin kazaya sebep olduğunu, alkolün bir rolü olmadığını söyledi.
S. Lead to, bring about, cause
A. Obstruct, impede

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

Component

A

Bilişen, unsur
The more luxurious the car, the more interconnected its technological compenents may be.
Bir arab ne kadar lüks ise, teknolojik bileşenleri de o kadar birbirine bağlı olabilir.
S. Constituent, element, factor, ingredient

17
Q

Domestic

A

Yerli, iç, eve ait
China launched its domestic high-speed rail servise in 2007 and has the world’s most extensive network of such trains.
Çin iç hatlar için hızlı ten hizmetlerini 2007’de başlattı ve şu anda dünyanın en geniş ağına sahip.
S. Native, indigenous, internal
A. Foreign

18
Q

Excessive

A

Aşırı
Excessive water from automatic irrigation systems may cause plants to rot.
otomatik sulama sistemlerinden gelecek aşırı su bitkilerin çürümesine sebep olabilir.
S. Immoderate, disproportionate
A. Economical, moderate

19
Q

Incorporate

A

İçermek, kapsamak, ihtiva etmek, -nın parçası haline getirmek, şirket kurmak
He began to intercorporate dance and mime into his plays as well.
Dans ve takliti de oyunlarının bir parçası haline getirmeye başladı.
S. Blend, integrate, cover
A. Exclude, disperse

20
Q

Reinstate

A

Tekrar yürülüğe/işleme koymak, görevine iade etmek
The education ministry has reinstated Arabic into the curriculum as the language of science in all schools.
Milli Eğitim Bakanlığı tüm okullarda bilim dili olarak Arapça’yı yeniden müfredata aldı.
S. Reestablish, restore
A. Dismiss, sack, fire