4 Flashcards
Mature
Olgun
Mature male gorillas have silver-grey hairs on their backs.
Yetişkin erken gorillerin sırtlarında gümüş grisi tüyleri vardır.
S. Developed, full-grown
A. Immature, young, juvenile
D. Maturity, maturation
Neotiate
Görüşmek, pazarlık yapmak
The government has refused to negotiate with the strikers.
Hükümet grev yapanlarla görüşmeyi reddetti.
S. Discuss, talk, bargain
D. Negotiation
Pose
Yaratmak, oluşturmak
Nuclear weapons pose a threat to everyone.
Nükleer silahlar herkes için bir tehdit oluşturuyor.
S. Create
Just
Adil, haklı, yerinde, doğru
The judge’ sentence was perfectly just in the circumstances.
Hakimin kararı bu şartlar altında kesinlikle adildi.
S. Fair
A. Unjust, unlawful
D. Justice
Gorgeous
Büyüleyici, harika The bride looked gorgeous. Gelin muhteşem gözüküyor. S. Impressive, splendid A. Ugly D. Gorgeously
Incredible
İnanılmaz
It seems incredible that no one foresaw the crisis.
Krizi hiç kimsenin önceden fark etmemesi inanılmak gibi görünüyor.
S. Unbelievable
D. Incredibly
Extremely
Aşırı derecede, büyük ölçüde She's extremely beautiful. Aşırı derecede güzel. S. Enermously, tremendously A. Tiny, little D. Extreme
Exaggerate
Abartmak
I’m not exaggerating- it is the worst meal I’ve ever eaten in my life.
Abartmıyorum, hayatımda yediğim en kötü yemekti.
S. Overstate
A. Understate, minimize
D. Exaggeration
Exhaust
Yormak, tüketmek The long journey exhausted the children. Uzun seyehat çocukları yordu. S. Tire, use up, deplete A. Refresh, invigorate D. Exhausted, exhaustion
Discrimination
Ayırt etmek, ayrımcılık yapmak
She felt she had been discriminated against because of her age.
O, yaşından dolayı kendisine ayrımcılık yapıldığını hissetti.
S. Differentiate, distinguish
D. Discrimination, discriminatory
Dismiss
Kovmak, -den çıkarmak
He has been dismissed from his job, which made him angry.
İşinden kovuldu ve bu da onu çok kızdırdı.
S. Fire, sack
A. Employ, recruit
D. Dismissal
Custody
Nezaret, velayet The mother got/received the custody of the child. Çocuğun velayetini annesi aldı. S. Confinement, jail A. Release D. Custodial
Common
Ortak, yaygın
English has some features common to many languages.
İngilizce’nin birçok dille orta olan özellikleri vardır.
S. Shared
A. Private, distinctive, unusual
D. Common
Commorce
Ticaret
The world of commerce and industry is improving day by day.
Ticaret ve sanayi dünyası günden güne gelişiyor.
S. Trade, traffic, business, exchange
D. Commercial, commercialize, commercially
Ambition
Hırs, istek, hedef, amaç
He has already achieved his main ambition in life.
Hayattaki asıl amacına çoktan ulaştı.
S. Desire, aspiration, goal, objective, aim, target
A. Vain, futile
D. Ambitious