29th April Flashcards
iki gunde/ayda/yilda bir
every other day/week/month/year
İki günde bir banyo yaparım. - I take a bath every other day.
bitkilerin solmasi, kurumasi
to wither
Bahçedeki çiçekler soldu. - The flowers in his garden have withered.
Güller soldu ve Ania çok ağladı. - Roses withered and Ania cried very much
tam gelisememis kol
a withered arm
yavas yavas azalmak
to dwindle
English: The number of customers dwindled as the store neared closing time. (Kapanış saati yaklaştıkça müşteri sayısı azaldı.)
English: Their savings dwindled after they covered the medical expenses. (Tıbbi masrafları karşıladıktan sonra birikimleri azaldı.)
solmak, yavas yavas kaybolmak
to fade away
Hope began to fade away as they waited for news.
(Haber beklerken umutları azalmaya başladı.)
“Fashion trends tend to fade away and come back again.”
(Moda trendleri kaybolur ve tekrar geri gelir.)
direnc, dayaniklilik
stamina=endurance
istemeden dinlemek, kulak misafiri olmak
to listen in on sb
I was listening in on him
yuksek sesle okumak
read aloud = read out loud
kose yazari
a columnist
ucleme
trilogy
Sen Yüzüklerin Efendisi üçlemesini okudun mu? -
Have you read the Lord of the Rings trilogy?
rahibe
nun
When she became a nun, she took the name Sister Teresa. - O bir rahibe oldu, o Rahibe Teresa adını aldı.
ivir zivir, sacma, onemsiz
trivial (tırı vırı)
Anne babanı böyle saçma bir şeyle rahatsız etme. -
Don’t bother your parents with such a trivial thing.
edebi
literary
The author has a literary style
basili kitap X dijital kitap
print books X e-book
olusturmak, yaratmak
to carve out
zaman yaratmak
to carve (knife) out time
How easy is it for you to carve out time to read?
Juggling work deadlines and family commitments, Sarah determined to carve out time for her evening yoga class, knowing it helped her manage stress. (İş teslim tarihleri ve ailevi sorumluluklar arasında jonglörlük yapan Sarah, stresle başa çıkmasına yardımcı olduğunu bilerek akşam yoga dersine zaman ayırmaya kararlıydı.)
15 minutes
in a quarter of an hour
I’ll be ready in a quarter of an hour. (Bir çeyrek saat içinde hazır olurum.)
The cake should be done baking in a quarter of an hour. (Kek çeyrek saat içinde pişmiş olmalı.)
dalgıç / dalış cani
diving bell
inme,
inme gecirmek
stroke
to suffer a stroke
Leyla kırk dördüncü doğum gününden sonra inme geçirdi. - Layla suffered a stroke days after her forty fourth birthday.
to blink Vs to wink
to blink :2 gozu kirpmak
to wink: tek gozu kirpmak
She blinked rapidly as the bright lights shone in her eyes.
(Gözlerine parlak ışıklar vurunca hızla göz kırptı.)
The detective winked at his partner, indicating he had a plan. (Dedektif, bir planı olduğunu belirterek partnerine göz kırptı.)
goz kapagi
an eyelid
canlandiran, neselendirici
X
depresif
uplifting
X
depressing
a rare neurological disorder that leaves a person conscious and aware of their surroundings, but unable to move or communicate verbally. Here’s a breakdown of its key aspects
Locked-in syndrome (LIS)
belirsiz X kesin
vague (veyk okunur) X precise