Unit 3 Flashcards
Attitude noun
Her attitude towards learning is very positive.
Tutum
Öğrenmeye karşı tutumu çok pozitif.
Average
His performance was average,not excellent.
Average
The average temperature in summer is 30 degrees.
Ortalama
Onun performansı ortalamaydı,mükemmel değildi.
Ortalama
Yazın ortalama sıcaklık 30 derece.
Compete
They will compete in the tennis tournament next week.
Competition
The competition was very tough this year.
Yarışmak
Gelecek hafta tenis turnuvasında yarışacaklar.
Yarışma
Bu yılki yarışma çok zorluydu.
Benefit
Exercise has many health benefits.
Benefit
This new policy will benefit all employees
Beneficial
Eating vegetables is beneficial for your health.
Fayda
Egzersizin birçok sağlık faydası var.
Fayda sağlamak
Bu yeni politika,tüm çalışanlara fayda sağlıcak
Faydalı
Sebzeler yemek sağlığınız için faydalıdır.
Control
She can control her emotions very well
Control
He has control over the project.
Kontrol etmek
Duygularını çok iyi kontrol ediyor.
Kontrol
Projeyi kontrol ediyor.
Discover
I want to discover new places around the world
Discovery
The discovery of electricity changed the world
Discoverer
Christopher Columbus was the discoverer of America.
Keşfetmek
Dünyadaki yeni yerleri keşfetmek istiyorum.
Keşif
Elektriğin keşfi dünyayı değiştirdi.
Keşfeden kişi
Kristof Kolomb Amerika’nın kaşifiydi.
Fit
She is very fit because she exercises every day
Fit
This shirt doesn’t fit me
Formda
O her gün egzersiz yaptığı için çok formda.
Uymak
Bu gömlek bana uymuyor.
Improve
She works hard to improve her English skills.
İmprovement
There has been a big improvement in his health
Geliştirmek
İnglizce becerilerini geliştirmek için çok çalışıyor.
İyileşme
Sağlığında büyük bir iyileşme oldu.
Produce
Farmers produce vegetables in the summer
Product
This store sells many products,including clothes and electronics
Production
The production of cars takes place in factories.
Üretmek
Çiftçiler yazın sebze üretir.
Ürün
Bu mağaza kıyafetler ve elektronik eşyalar da dahil olmak üzere birçok ürün satıyor.
Üretim
Arabaların üretimi fabrikalarda yapılır.
Provide
The company will provide lunch for all employees.
Sağlamak
Şirket tüm çalışanlar için öğle yemeği sağlacak.
Quality
The quality of the product is very high.
Kalite
Ürünün kalitesi çok yüksek
Reason
The reason for the delay is unknown
Sebep
Gecikmenin nedenini bilmiyor.
Reduce
We need to reduce our energy consumption.
Reduction
There was a reduction in prices last week.
Azaltmak
Enerji tüketimimizi azaltmamız gerekiyor.
Azalma
Geçen hafta fiyatlarda bir azalma oldu.
Rest
I need to rest after a long day at work
Restful
The hotel room was very restful,and I slept well.
Dinlenmek
Uzun bir iş gününün ardından dinlenmem gerek.
Huzurlu
Otel odası çok huzurluydu ve iyi uyudum.
Solve
I need to solve this problem before the deadline.
Solution
The solution to the puzzle was harder than I expected.
Çözmek
Bu sorunu son tarihinden önce çözmen gerek.
Çözüm
Bulmacanın çözümü beklediğimden zordu.
Worry
I always worry about my exams
Worried
She was worried because she lost her keys
Worrying
He is worrying too much about the future
Endişelenmek
Sınavlarım hakkında her zaman endişeleniyorum.
Endişeli
Anahtarlarını kaybettiği için endişeliydi
Endişelenmek
Gelecek hakkında çok fazla endişeleniyor.
Ancient
The ancient ruins are located on the top of the hill
Antik
Antik kalıntılar,tepenin zirvesinde yer alıyor.
Attract
Bright colors attract attention
Attraction
The Eiffel Tower is a major tourist attraction.
Attractive
She is very attractive and everyone notices her.
Unattractive
The place was quite unattractive and lacked charm
Çekmek
Parlak renkler dikkat çeker.
Cazibe
Eyfel kulesi büyük bir turistik cazibe merkezidir.
Çekici
O çok çekici ve herkes onu fark ediyor
Çekici olmayan
Mekan oldukça çekici değildi ve cazibesi yoktu.
Destroy
The fire will destroy everything in its path.
Yok etmek
Yangın yolundaki her şeyi yok edecek
Enjoy
I enjoy spending time with my friends
Enjoyable
The movie was very enjoyable
Keyif almak
Arkadaşlarımla vakit geçirmekten keyif alırım.
Keyifli
Film çok keyifliydi
Include
The piece includes taxes and service charges.
Included
The list included all the necessary materials.
İçermek
Fiyat vergiler ve hizmet ücretlerini içerir
Dahil edilmiş
Liste gerekli tüm malzemeleri içeriyordu.
İnsect
The insect crawled across the floor.
Böcek
Böcek yere doğru süründü
Lead
She will lead the team in the project
Leader
He is a strong leader who inspires others
Yönlendirmek
O projede takımı yönlendircek
Lider
O başkalarına ilham veren güçlü bir liderdir.
Local
The local market sells fresh produce every day.
Yerel
Yerel pazar her gün taze ürünler satar.
