Lektion 9 Flashcards

1
Q

Sanal

(Sanal gerçeklik çok ilginçtir.)

A

Virtuell
Virtuelle Realität ist sehr interessant.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

Klasör

(Dosyaları klasöre kopyaladım.)

A

der Ordner, -
Ich habe die Dateien in den Ordner kopiert.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

Sabit disk

(Sabit diskimde yeterli alan yok.)

A

die Festplatte, n
Auf meiner Festplatte ist nicht genug Speicherplatz.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

Dosya

(Dosya başarıyla indirildi.)

A

die Datei, en
Die Datei wurde erfolgreich heruntergeladen.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

Virüs

(Bilgisayarıma virüs bulaştı.)

A

der Virus, Viren
Mein Computer hat einen Virus.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

Monitör

(Monitör bozuldu.)

A

der Monitör, e
der Bildschrim
Der Monitor ist kaputt gegangen.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

Klavye

(Yeni klavye çok rahat.)

A

die Tastatur, en
Die neue Tastatur ist sehr bequem.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

silmek
(Yanlış dosyayı sildim.)

A

löschen
hat gelöscht
Ich habe die falsche Datei gelöscht.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

baglamak
(Yazıcıyı bağlayabilir misin?)

A

anschließen
hat angeschlossen
Kannst du den Drucker anschließen?

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

tiklamak
(Sembole tıklamalısın.)

A

anklicken
hat angeklickt
Du musst das Symbol anklicken.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

indirmek

(Şu anda yazılımı indiriyorum.)

A

herunterladen
du läst herunter. hat heruntergeladen
Ich lade die Software gerade herunter.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

tiklamak

(Programı açmak için iki kez tıklamalısın.)

A

klicken + auf
hat geklickt
Du musst zweimal klicken, um das Programm zu öffnen.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

yüklemek
(Yeni oyunu yükledin mi?)

A

installieren
hat installiert
Hast du das neue Spiel installiert?

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

oluşturmak
(Yeni bir dosya oluşturdu.)

A

erstellen
Sie hat eine neue Datei erstellt.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

saçmalık
(Bu anlattığın tamamen saçmalık!)

A

der Quatsch sg
Das ist doch totaler Quatsch, was du da erzählst!

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

saçmalık
(Sanki en büyük saçmalığı duymuş gibi güldü.)

A

der Unsinn sg
Er lachte, als ob er den größten Unsinn gehört hätte.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

icat
(Telefonun icadı dünyayı değiştirdi.)

A

die Erfindung,en
Die Erfindung des Telefons hat die Welt verändert.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

pil
(Pil bittikten sonra telefonum artık çalışmıyor.)

A

der Akku , s
Mein Handy funktioniert nicht mehr, nachdem der Akku leer war.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

kurs öğretmeni
(Kurs öğretmeni sınav başlamadan önce görevi açıkladı.)

A

der Kursleiter,-
die Kursleiterin ,nen

Der Kursleiter erklärte die Aufgabe, bevor die Prüfung begann.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

önce
(Başlamadan önce tüm belgeleri kontrol etmeliyiz.)

A

bevor

Bevor wir anfangen, sollten wir alle Unterlagen überprüfen.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

sonra
(E-postayı okuduktan sonra hemen beni aradı.)

A

nachdem
Nachdem sie die E-Mail gelesen hatte, rief sie mich sofort an.

22
Q

sanki
(Sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.)
Daha geniş ve soyut bağlamda

A

als ob
Er spricht, als ob er alles wüsste.

23
Q

sanki
(Sanki zaman durmuş gibi hissediliyor.)
Daha çok benzetmelerde

A

wie wenn
Es fühlt sich an, wie wenn die Zeit stehen geblieben wäre.

24
Q

samimi, içten
(Biz vardığımızda bizi içtenlikle karşıladı.)

A

herzlich
Sie begrüßte uns herzlich, nachdem wir angekommen waren.

25
Q

müdür
(Kadın müdür sanki hiç yorulmuyormuş gibi çalışıyor.)

A

der Manager, -/ die Managerin, -nen
Die Managerin arbeitet, als ob sie nie müde würde.

26
Q

apartman bloğu
(Apartman bloğu sanki yeni tadilat yapılmış gibi görünüyor.)

A

der Wohnblock, -blöcke
Der Wohnblock sieht aus, als ob er frisch renoviert wurde.

27
Q

çalmak (çaldı), duyulmak (duyuldu)
(Müzik, sanki bir canlı grup tarafından çalınıyormuş gibi geliyor.)

A

klingen (hat geklungen)
Die Musik klingt, wie wenn sie von einer Live-Band gespielt würde.

28
Q

tanımlamak, anlatmak
(Bir çözüm önermeden önce durumu tanımladı.)

A

beschreiben (hat beschrieben)
Er beschrieb die Situation, bevor er eine Lösung vorschlug.

29
Q

karar vermek
(Tüm alternatifleri analiz ettikten sonra karar verdik.)

A

beschließen (hat beschlossen)
Wir beschlossen, nachdem wir alle Alternativen analysiert hatten

30
Q

düğme
(Bilgisayarı başlatmadan önce düğmeye bas.)

A

der Knopf, -e

Drücke den Knopf, bevor du den Computer startest.

31
Q

oluşturmak
(Belgeyi oluşturduktan sonra sabit diske kaydetti.)
Machen ama nicht brühren sanal

A

erstellen (hat erstellt) = machen
Nachdem sie das Dokument erstellt hatte, speicherte sie es auf der Festplatte.

32
Q

şifre
(Şifreyi girmeye çalışırken bilgisayarı kilitlendi.)

A

das Passwort, -er
Während er versuchte, das Passwort einzugeben, wurde sein Computer gesperrt

33
Q

sembol
(Sembolü seçmeden önce talimatları kontrol ettim.)

A

das Symbol, -e
Bevor ich das Symbol auswählte, überprüfte ich die Anweisungen.

34
Q

bağımlı
(Sanki başka bir şey yapamazmış gibi video oyunlarına bağımlı.)

A

süchtig
Er ist so süchtig nach Videospielen, als ob er nichts anderes tun könnte.

35
Q

önde
(Yürürken o hep önde gitti.)

A

vorne
Während wir liefen, ging sie immer vorne.

36
Q

tüm, bütün
(Yağmur başladıktan sonra tüm misafirler gitmişti.)

A

sämtlich-
Sämtliche Gäste waren bereits gegangen, nachdem der Regen begonnen hatte.

37
Q

dağ bisikleti
(Dağ bisikletini sanki bir profesyonelmiş gibi sürdü.)

A

das Mountainbike, -s
Er fuhr mit seinem Mountainbike, wie wenn er ein Profi wäre.

38
Q

ileri, devam
(Diğerleri dururken o ilerlemeye devam etti.)

A

fort
Während die anderen stehen blieben, ging er einfach fort.

39
Q

neden
(Neden bu kadar geç geldin?)

A

wieso
Wieso bist du so spät gekommen?

40
Q

kızdırmak, sinirlendirmek (kızdırdı, sinirlendirdi)

A

Sich aufregen über (hat aufgeregt)

41
Q

dijital
(Her şey dijitalleşirken, bazı insanlar eski günleri özlüyor.)

A

digital
Während alles digital wird, vermissen manche Leute die alten Zeiten.

42
Q

tartışmak (tartıştı)
(Sanki düşmanlarmış gibi çok sert tartıştılar.)

A

diskutieren (hat diskutiert)
Sie diskutierten so heftig, als ob sie Feinde wären.

43
Q

moderatör (erkek/kadın)
(Moderatör, tartışma başlamadan önce soruları sordu.)

A

der Moderator, -en / die Moderatorin, -nen
Der Moderator stellte die Fragen, bevor die Diskussion begann.

44
Q

tartışma
(Tartışma beklediğimizden daha uzun sürdü.)

A

die Diskussion, -e
Die Diskussion dauerte länger, als wir erwartet hatten.

45
Q

bakış açısı, görüş
(O, diğerleri dinlerken kendi bakış açısını açıkladı.)

A

der Standpunkt, -e
Er erklärte seinen Standpunkt, während die anderen zuhörten.

46
Q

Hava atmak
Übertreiben

A

Der Angeber

47
Q

Müthiş, görkemli

A

herrlich

48
Q

Başlatmak

A

einleiten

49
Q

doldur
Çamasiri makineye dildurmak deterjan doldurmak

A

Einfüllen

50
Q

Girmek yazmak
Code …..

A

eingeben

51
Q

Anlatmak

A

Erzählen
Bir hikaye, olay, deneyim veya bir şey hakkında konuşmak anlamına gelir. Genelde detaylı bir şekilde bir şeyi anlatırken kullanılır.

Daha çok kişisel veya olaylara dair açıklamalar için uygundur.

Örnekler:

Er erzählt eine Geschichte. (Bir hikaye anlatıyor.)

Kannst du mir von deinem Urlaub erzählen? (Bana tatilin hakkında anlatabilir misin?)

52
Q

Açıklamak

A

Erklären
Bir konuyu, kavramı, işleyişi veya anlamı açıklamak için kullanılır. Daha açıklayıcı ve öğretici bir anlam taşır.

Genelde bir şeyin nasıl çalıştığını veya neden öyle olduğunu ifade eder.

Örnekler:

Der Lehrer erklärt die Grammatik. (Öğretmen grameri açıklıyor.)

Kannst du mir erklären, wie das funktioniert? (Bu nasıl çalışıyor, bana açıklayabilir misin?)