Human Rights Flashcards
inanmak/A, e.g. Ben ona inanmiyorum.
believe (v), e.g. I don’t believe him/her.
inanç
belief
inananlar
believers
iyileşmek (intrans)
improve
iyileştirmek/I
making something improve
uygulamak/I
implement (v)
altyapı
infrastructure
göç
migration
göç etmek
migrate (v)
kırsal bölgeler
rural areas
değer
value
değer yargıları
value judgement
demokrasi kültürü
culture of democracy
çalışanlar
workers
insan hakları
human rights
insan hakları ihlalleri
human rights violations
temel özgürlükler
fundamental freedoms
şiddet içeren filmler/kitaplar
films/books containing violence
olay
incident
eylem
action
kabul etmek/I e.g. Anlaşmanın şartlarını kabul etmediler
accept (v) e.g. They didn’t accept the conditions of the agreement
saygı göstermek e.g. Türkiye’de gençler yaşlılara çok saygı gösterir
showing respect (v) e.g. In Turkey, youth shows respect towards elderly
…dan dolayı e.g. Terörden dolayı birçok Suriyeli başka ülkere göç ediyor
because of e.g. Because of the terror, many Syrians migrate to other countries
ayrımcılık (yapmak)
discrimination
kentsel dönüşüm
urban transformation
gecekondu
slum
odaklanmak/A e.g. Adayların sosyal problemlere odaklanması lazım
focus (v) e.g. It is necessary for candidates to focus on social issues
sosyal meseleler (konular)
social issues
ortalama
average
kutuplaşma
polarization
kutuplaşmış
polarized
eşitsizlik e.g. kadın-erkek eşitsizliği, gelir eşitsizliği
inequality e.g. gender inequality, income inequality
eleştirmek/I
criticize (v)
eleştiri
criticizm
istikrar
stability
istikrarsızlık
instability
namaz kılmak
muslim’s prayer (5 times a day)
ibadet etmek
worship (v)
dua (etmek)
pray (n.) or (v)
kendini dine adamak
devoting self to religion
kendini insanlığa adamak
devoting self to humanity
kürtaj (olmak)
abortion
katkıda bulunmak
contribute (v)
içermek
contain (v)
barışçıl protestolar
peaceful protests
korkutmak/I e.g. Politikacılar halkı korkutmak istiyor.
making one scared (v) e.g. Politicians want to scare people.
oluşmak (intrans), e.g. Karbondioksit 2 karbon ve 1 oksijen atomundan oluşur.
be formed, comprised of e.g. Carbondioxide is comprised of 2 Carbon and 1 Oxigen atoms.
oluşturmak/I, e.g. Bu tip yatırımlar insanlar için yeni fırsatlar oluşturuyor.
form, constitute, e.g. These kind of investments constitute new opportunities for people.
şahsen, e.g. Şahsen ben silahlardan nefret ediyorum.
personally, e.g. I personally hate weapons.
bakış açısı
point of view
azınlık
minority
çoğunluk
majority
er ya da geç
sooner or later
baskı yapmak
apply pressure
sağlamak/i
provide, ensure, supply
aile içi şiddet
domestic violence
aile içi şiddete maruz kalmak
subjected to domestic violence (v)
Alevi(ler)
Alawite
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
European Court of Human Rights
Avrupa Konseyi
European Council