Economy Flashcards
alım gücü
purchasing power
analiz
analysis
anlaşma
agreement
anlaşma imzalamak
sign an agreement (v)
artış (n)
increase
arz
supply
arz-talep
supply-demand
avro
euro (money)
aylık
monthly; monthly salary
az gelişmiş ülkeler
less-developed countries
azalış, düşüş (n)
decrease
azalmak, düşmek (intrans.)
decrease (v)
banka hesabı
bank account
banka sektörü
banking sector
bankadan borç almak
take a loan from bank (v)
başı çekmek/-DA
lead (v)
başkanlık
chairmanship, presidency
benimsemek/-I
adopt (v); embrace (v)
bilanço
toll; balance sheet
birikmek (intrans.)
accumulate (v)
biriktirmek/-I
accumulate, save (v)
borç
debt, loan
borç almak/-DAn
borrow (money) (v)
borç vermek/-A
lend (money), give loan (v)
borçlanmak/-A
owe, be in debt (v)
borsa
stock exchange, stock market
boru hattı
pipe line
bütçe
budget
bütçe açığı
budget deficit
bütçe kesintisi
budget cut
büyüme oranı
growth rate
büyümek (intrans.)
grow (v)
çalışmak (intrans.)
work (v)
çek
check
çelik
steel
dahil
included
danışman
consultant
değer
value
değerlendirme
evaluation
değerlendirmek/-I
evaluate (v)
değerlenmek (intrans.)
increase in value (v)
değerli
valuable
değersiz
worthless
değişim
change, exchange
delegasyon
delegation
denge
balance; stability
dengelemek/-I
balance (v)
dengeli
balanced; stable; steady
dengesiz
unbalanced; unstable
destek
support
dış yardım
foreign aid
dönem
period; term
döviz kuru
exchange rate
dükkan
small shop
Dünya Bankası
World Bank
durgunluk
stagnation, recession
düşmek/-A (intrans.)
fall, decrease (to) (v)
düşük
low
düşünce kuruluşu
think tank
ekonomi, iktisat
economy
ekonomik işbirliği
financial cooperation
ekonomik/mali büyüme
economic growth
ekonomik/mali yardım
financial aid
elde etmek/-I
obtain (v)
emek
labor; effort
emekli
retiree
emekli olmak (intrans.)
retire (v)
emlak, gayrimenkul, taşınmaz mal
real estate (property), unmovable asset
emlak/gayrimenkul/taşınmaz mal
real estate (property)
endüstri/sanayi
industry
enflasyon
inflation
ev borcu
mortgage
ev sahibi
homeowner; host
fabrika
factory
faiz
interest (financial)
faiz oranı
interest rate
fatura
invoice; bill
finans, maliye
finance
finanse etmek/-I
finance (v)
fiyat
price
fındık
hazelnut
fırsat
opportunity
gayri safi milli harcamalar
gross national expenditures
gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH)
gross domestic product (GDP)
gayrimenkul
unmovable asset; property
gayrisafi milli hasıla (GSMH)
gross national product (GNP)
gelir vergisi
income tax
gelir, kazanç
income, revenue
gelişmekte olan ülkeler
developing countries
gelişmiş ülkeler
developed countries
genel müdür
general manager
gerçekleşmek (intrans.)
become reality, materialize (v)
geri
behind, back, rear
gerileme
regression
gerilemek/-A (intrans.)
regress (v)
giderler, harcamalar
expenses, expenditures
girişimci
entrepreneur
girişimcilik
entrepreneurship
gıda maddesi/maddeleri
food product(s)
güç (adj/n)
power, strength; difficult
gümrük
customs
gurbetçi
Turkish people working outside of the country (mainly in Europe)
hammadde
raw material
harcama, harcamalar
spending(s)
harcama(lar), masraflar
spending(s); expenses
harcamak/-I
spend (v)
hariç
excluded, except
hedeflemek/-I
aim (v)
hesap
account; bill (for services)
heyet
delegation
hisse senedi
share/stock
hisse senetleri
equities
hissedar
stock holder
hizmetler
services
iflas
bankruptcy
iflas etmek (intrans.)
go bankrupt (v)
ihraç etmek/-I &-A
export (v)
ihracat
export
İkramiye
bonus; sweepstake
iktisadi, ekonomik
economical
imal etmek/-I
produce, manufacture (v)
imalat
production, manufacture
imzalamak/-I
sign (v)
indirim
discount
ipotek
collateral
iş arkadaşı
co-worker
iş gücü
workforce
iş ortamı
business environment
iş, işletme
business
işadamı
businessman
işbirliği
cooperation
işçi
blue collar worker
işlem
procedure
işletme vergisi
business tax
işletmek/-I
run, operate (v)
işsizlik oranı
unemployment rate
istihdam
employment
istihdam etmek/-I
employ (v)
istihdam verileri
employment data
istikrar
stability
istikrarlı
stable
istikrarsız
unstable
istikrarsızlık
instability
işveren
employer
ithal etmek/-I &-DAn
import (v)
ithalat, dış alım
import
iyileşmek (intrans.)
get better (v)
iyileştirmek/-I
make (sth) better (v)
kamu
public
kamu çalışanı/çalışanları
government employee(s)
kamuoyu
public opinion
kar
profit
kar yapmak (intrans.)
make profit (v)
kara borsa
black market
karşılamak/-I
meet (v)
kaybetmek/-I
lose (v)
kaybolmak (intrans.)
lost, disappear (v)
kayıp
loss
kaynak
source; resource
kazanç
income, gain
kazanmak/-I
earn; gain; win (v)
KDV (Katma Değer Vergisi)
VAT (Value Added Tax)
kemer sıkma politikası
austerity, belt-tightening policy
kimya
chemistry
kişi başına
per capita; per person
kişi başına (düşen) milli gelir
gross domestic product per capita
kısa vade
short-term
kısa vadede
in the short-term
kısa vadeli
short-termed
konum
location, position
konut, ev
house
kötüleşmek (intrans.)
get worse (v)
kötüleştirmek/-I
make (sth) worse (v)
kredi
credit
kredi kartı
credit card
kredi notu
credit rating
kriz
crisis
küçük işletmeler
small-sized enterprises
kur (döviz kuru)
rate (exchange rate)
küresel
global
küresel ekonomi
global economy
küresel ısınma
global warming
küreselleşme
globalization
kurum
institution, establishment
kurumsal yönetim
corporate management
maaş
salary
mağaza
shop (bigger than “dükkan”), department store
mal
merchandise, goods, commodity
mal olmak/-A
cost (v)
mali yıl
fiscal year
maliyet
cost
marka
brand name
masraflar
expenses, expenditures
mecburi
mandatory
memur
employee (office)
Merkez Bankası
Central Bank (FED)
meslektaş
colleague
miktar
amount
muhasebe
accounting office
muhasebeci
accountant
müşavir
advisor
müzakere
negotiation
nakit (para)
cash
nakletmek/-I &-A
transport (v)
ödeme
payment
ödemek/-I&-A
pay (v)
ödünç almak/-I &-DAn
borrow (v)
öğrenci kredisi
student loan
oldukça
considerably
oluşturmak
compose (v)
ön koşullar
prerequisites
onaylamak/-I
approve (v)
öncelik (noun)
priority
öncelikli (adjective)
prioritized
oran
rate
örgüt
organization
örnek
sample, example
orta sınıf (halk)
middle class (people)
ortak
partner (n); joint (adj)
ortak olmak/-le, -la
become partner (with) (v)
ortaklık
partnership
ortalama
average
özel
private; special
para
money
para birimi
currency
pay
share
pazar payı
market share
pazarlık
bargain
pazarlık yapmak/-le,-la
bargain (v) (with)
perakende fiyat(lar)
retail price(s)
piyango
lottery
piyasa
marketplace
piyasalarda durgunluk
stagnation in marketplace
proje
project
puan
point
rakam, sayı
number, figure
rakam/sayı
number, figure
rakip
competitor, rival
refahlık
prosperity
rekabet
competition, rivalry
reklam
advertisement, promotion
reklam yapmak
advertise, promote (v)
reklam yapmak/-I
advertise; promote (v)
rüşvet
bribe
rüşvet almak/-DAn
take/accept bribe (v)
rüşvet vermek/-A
bribe (v)
sahip
owner
sahte para
counterfeit money
sanayi
industry
sanayi, endüstri, sektör
industry
şart, koşul
stipulation; condition
satın almak/-I & -DAn
buy, purchase (v)
satın almak/-I&-DAn
buy, purchase (v)
satış
sale
satmak/-I&-A
sell (v)
savunma
defense
savunma (n)
defense
sektör
sector
sermaye
capital, principal
sermaye piyasası
share market
sermayeci
investor
seviye, düzey
level
seviye/düzey
level
şirket, firma
company, firm
şirket/firma
company, firm
sıralama
ranking, grading
söz konusu
subject matter
sözleşme
contract
sözleşmeli (personel)
contractor
sözleşmeli personel
contractor
strateji, taktik
strategy
strateji/taktik
strategy
şube
branch
süresince, boyunca
throughout
süresince; boyunca
throughout
tablo, çizelge
chart
tahıl
grain
tahvil
bond, stock
talep
demand
tasarruf etmek/-DAn
cut back; to save on (v)
tasarruf, birikim
savings
tazminat
compensation
tekstil
textile
telif hakkı/hakları
copyright(s)
terfi etmek (intrans.)
get promoted (v)
terfi etmek/-A
get promoted (v) (to)
teşvik
incentive, stimulation
teşvik etmek/-I
stimulate; encourage
ticaret
commerce, trade
ticaret hacmi
trade volume, capacity
ticaret yapmak/-le,-la
commerce, trade (v)
ticari (adj.) (e.g.: ticari araç)
commercial (e.g: commercial vehicle)
toparlanmak
recover (v)
toparlanmak (intrans.)
recover (v)
toplam borçlar
gross debt
toptan fiyat(lar)
wholesale price(s)
tüccar
merchant
tüketici
consumer
tüketim
consumption
tüketmek/-I
consume (v)
TUSIAD
Turkish Industrialist and Businessmen Association
tutar
total, sum
ücret
wage, price
Uluslararası Para Fonu
IMF
üretici
producer
üretim
production
üretmek/-I
produce (v)
ürün
product
üstlenmek/-I
take on (v)
üye
member
uyum
harmony, compliance
uzlaşma, mutabakat
dispute resolution, reconciliation, agreement
uzlaşmak/-le,la
come to an agreement, compromise, reconcile (v)
uzman
expert
uzun vadede
in the long-term
uzun vadeli
long-term
varlık
asset
varlıklı
rich
vergi
tax
vergi iadesi
tax return
vergi iadesi beyannamesi
tax return declaration
veri(ler)
data
verimlilik
productivity
yabancı
foreign
yabancı (adj./n)
foreign; foreigner
yaklaşmak/-A
approach (v)
yaptırım uygulamak/-A
impose sanction (on) (v)
yaptırım/-A
sanction
yatırım yapmak/-A
invest (v)
yatırım/-A
investment (to)
yatırımcı
investor
yavaşlamak (intrans.)
slow down (v)
yavaşlatmak/-I
slow down (sb/sth) (v)
yenilikçi
innovator
yenilikçilik
innovation
yerli
native, local, domestic
yetki vermek/-A
authorize (v)
yoksul, fakir
poor
yoksulluk, fakirlik
poverty
yolsuzluk
corruption
yolsuzluk yapmak
be corrupted (v)
yönelik/-A
directed to, towards
yönetici
director, manager
yönetim
administration, management
yönetim kurulu
administrative board
yüksek
high
yükselmek/-A (intrans.)
rise, increase (to) (v)
yükseltmek/-I&-A
increase (sth) (v)
yürütmek/-I
carry out (v); conduct (v)
yüzde
percent
zam
markup, raise
zarar
loss (financial); damage (physical)
zarar etmek (intrans.)
lose (financial) (v)
zayıflamak (intrans.)
get weak (v)
zincir
chain
zirve (toplantısı)
summit (meeting)
zorunlu, mecburi
mandatory, obligatory