Unit 4 Flashcards
Basic
Tram
tramvay
van
kamyonet
Dan geçen bir kamyonetin çatısına indi.-Dan landed onto the roof of a passing van.
{i}karavan
Tom geceyi karavanda geçirdi.-Tom spent the night in his van.
eşyayadayükvagonu
minibüs
Evin dışında beyaz bir minibüs durdu.-A white van pulled up outside the house
pickup truck
pikap
Tom’u pikap kamyonumun arkasında hastaneye götürdüm.-I took Tom to the hospital in the back of my pickup truck.
{i}kamyonet
Evinin önüne park etmiş kırmızı bir kamyonet var.-There’s a red pickup truck parked in front of your house.
double-decker
ikikatlıotobüs
çiftkatlıotobüs
çiftkatlıranza
ikigüverteligemi
ikikatlıev
ikiciltlikroman
ikikatlısandviç
ikikatlıotobüs
lorry
kamyon
Yağmur yağmaya başlamadan önce bu kamyonu boşaltmamız gerekiyor.-We’ve got to unload this lorry before it starts to rain.
açık
vagonet
üstü
yükarabası
ferry
feribotservisi
Artık ekonomik olmadığı için feribot servisini kapattılar.-They closed down the ferry service since it was no longer economical.
biraraçlataşımak
taşımak
kayık
sal
arabavapuru
Tom arabaları araba vapuruna yükledi.-Tom loaded the cars onto the ferryboat.
{i}geçişyeri
feribot
Sabah Yunanistan’a giden ilk feribota biniyorum.-In the morning I’m taking the first ferry to Greece.
{f}karşısahiletaşı
iskele
steamboat
vapur
(isim)vapur
{i}istimbot
çatana
hang-glider
planörebağlıuçankimse
get on
binmek
O trene binmek zorundayım.-I have to get on that train.
geçinmek:Theygetonwell.Birbiriyleiyigeçiniyorlar
(deyim)anlaşmak.getontosomeone
(taşıta)binmek
(Gettingon[inyears])Yaşlanmak
ayrılıpgitmek
anlaşmak
birbiriylegeçinmek
gitmek
iyigitmek
giyinmek
otobüsebinmek
Otobüse binmek için bir bilet almalısın.-You must buy a ticket to get on the bus.
trenebinmek
Bu trene binmek zorundayım.-I’ve got to get on this train.
get off
inmek
pick up
toplamak
Tom zeminden bir şey toplamak için eğildi.-Tom bent down to pick up something off the floor.
radyodaduymak
yerdenkaldırmak
arabayaalmak
toparlamak
(deyim)arabasinaalmak,arabasiylagidipalmak
almak
O, postacı gelir gelmez, postasını almak için dışarı fırlar.-The second the mailman comes, he rushes out to pick up his mail.
arabaylaalmak
run over
(deyim)(araçile)biriniçiğnemek
get out
çıkmak
Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.-Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
get in
(arabaya)binmek
girmek
Ziyaretçiler müzeye girmek için uzun bir kuyrukta beklediler.-The visitors waited in a long line to get into the museum.
arabayabinmek
ürünütoplamak
(Kanun)üyeolmak
gelmek
gitmek
expire
süresidolmak
{f}(süre)dolmak;süresidolmak;sonaermek
{f}sonnefesinivermek
fevtolmak
(Ticaret)vadesigelmek