İng-4 Flashcards
possibility
/ ˌpɒs əˈbɪl ɪ ti /
olasılık
ihtimal
imkan
reject
/ rɪˈdʒɛkt /
reddetmek
geri çevirmek
select
/ sɪˈlɛkt /
seçmek
seçki
reduction
/ rɪˈdʌk ʃən /
indirme
eksiltme
düşürme
azaltma
at about the same time
hemen hemen aynı zamanlarda
researcher
araştırmacı
conduct
/ noun ˈkɒn dʌkt; verb kənˈdʌkt /
yürütmek
yönetmek
idare etmek
affect
/ verb əˈfɛkt; noun ˈæf ɛkt /
tesir etmek
etkilemek
stimulate
/ ˈstɪm yəˌleɪt /
uyarmak
dürtmek
kamçılamak
raise
/ reɪz /
artış
yükseltmek
blood
/ blʌd /
kan
pressure
/ ˈprɛʃ ər /
basınç
baskı
rate
/ reɪt /
oran
recommend
/ ˌrɛk əˈmɛnd /
tavsiye etmek
salık vermek
önermek
look into
soruşturmak
bakmak
araştırmak
in addition
ayrıca
bununla beraber
over the past decade
son on yılda
inferred
/ ɪnˈfɜrd /
anlamına gelen
sonuca varılan
çıkarılan
likely
büyük ihtimalle
shelter
/ ˈʃɛl tər /
barınak
sığınak
primary
/ ˈpraɪ mɛr i, -mə ri /
ana
birincil
requirement
/ rɪˈkwaɪər mənt /
ihtiyaç
gereksinim
run out of
tüketmek
bitmek
kovmak
resource
/ ˈri sɔrs /
kaynak
foodstuff
gıda maddesi
land
/ lænd /
kara
arazi
arsa
consequently
/ ˈkɒn sɪˌkwɛnt li /
sonuç olarak
obtain
/ əbˈteɪn /
edinmek
elde etmek
almak
agriculture
/ ˈæg rɪˌkʌl tʃər /
tarım
ziraat
wealth
/ wɛlθ /
varlık
zenginlik
servet
drilling
/ ˈdrɪl ɪŋ /
sondaj
add
/ æd /
eklemek
ilave etmek
toplamak
exploration
/ ˌɛk spləˈreɪ ʃən /
keşif
arama
access
/ ˈæk sɛs /
erişim
giriş
rare
/ rɛər
ender
nadir
seyrek
make use
istifade etmek
kullanmak
faydalanmak
immense
/ ɪˈmɛns /
sonsuz
sınırsız
sonu olmayan
lie
/ laɪ /
yatmak
uzanmak
propose
/ prəˈpoʊ z /
öneri
teklif
İleri sürmek
wast-water
atık su
dispose of
/ dɪˈspoʊz /
imha etmek
sewage
/ ˈsu ɪdʒ /
kanalizasyon
by means of
yardımıyla
kanalıyla
yoluyla
species
tür
algae
/ ˈæl dʒi /
yosun
exist
/ ɪgˈzɪst /
var olmak
permanent
/ ˈpɜr mə nənt /
kalıcı
daimi
habitat
/ ˈhæb ɪˌtæt /
ortam
yaşama alanı
drift
/ drɪft /
sürüklemek
a set of
birtakım
bir grup
exert
/ ɪgˈzɜrt
sarf etmek (gayret)
harcamak (çaba)
lack of
-sizlik
yoksunluk
carry out
yerine getimek
uygulamak
yürütmek
within
/ wɪðˈɪn /
dahilinde
içinde
directed by
yöneten
lead to
sebep olmak
yol açmak
oceanaut
/ ˈoʊ ʃəˌnɔt /
okyanus araştırmacısı
(bilim için) sualtında yaşayan kimse
make possible
mümkün kılmak
environment
/ ɛnˈvaɪ rən mənt /
çevre
ortam
etraf
drawback
/ ˈdrɔˌbæk /
mahzur
sorun
dezavantaj
in spite of
karşın
-e rağmen
olduğu halde
encourage
/ ɛnˈkɜr ɪdʒ /
cesaretlendirmek
yüreklendirmek
obviously
/ (ˈɒbvɪəslɪ) /
açık olarak
açıkçası
nevertheless
/ ˌnɛv ər ðəˈlɛs /
yine de
necessity
/ nəˈsɛs ɪ ti /
gereklilik
gereksinim
zorunluluk
contact
/ ˈkɒn tækt /
temas
ilişki kurmak
irtibat kurmak
presentable
/ prɪˈzɛn tə bəl /
düzgün görünüşlü
qualification
/ ˌkwɒl ə fɪˈkeɪ ʃən /
vasıf
nitelik
ladder
/ ˈlæd ər /
merdiven
quality
/ ˈkwɒl ɪ ti /
kalite
nitelik
hire
/ haɪər /
kiralamak
claim
/ kleɪm /
iddia
sav
istek
talep etmek
measure
/ ˈmɛʒ ər /
ölçü
ölçmek
önlem
tedbir