Genel C Flashcards
Hiatal herni tipleri nelerdir ve en sık görülen tip hangisidir
- Sliding (Kayma) Tipi Herni (Tip 1) : Kardiyanın posterior mediastende yukarı yer değiştirmesidir ve en sık görülen hiatal herni tipidir.
- Rolling veya Paraözefagial Herni (Tip 2) : Mide fundusunun yukarı çıkmasıdır ve daha nadir görülür.
- Kombine Sliding-Rolling veya Miks Tipler (Tip 3) : Hem kardia hem de gastrik fundus yukarı hareket eder.
- Tip 4 Herni : Mide ile birlikte başka organların da fıtıklaşması durumudur. ( kolon gibi )
Paraözefagial herni (PÖH) - Rolling ile kayma tipi herni - sliding arasındaki farklar nelerdir?
- PÖH: Mide fundusu fıtıklaşır, kardiya yerinde kalır. PÖH’de yutma zorluğu ve postprandial doluluk hissi daha sık görülür. Hayatı tehdit edici komplikasyonlar (volvulus, infarkt) riski daha yüksektir.
- Kayma Tipi Herni: Kardiya yukarı yer değiştirir, retrosternal yanma ve regürjitasyon belirtileri daha yaygındır.
Paraözefagial herninin komplikasyonları nelerdir
• Anemi (mukozal ülserasyonlar nedeniyle)
• Volvulus, infarkt ve obstrüksiyon gibi akut komplikasyonlar
• Nefes darlığı (sol atriyal bası nedeniyle)
Paraözefagial herninin tanısında hangi yöntemler kullanılır?
• Ayakta çekilen göğüs X-ray: Kalbin arkasında hava-sıvı seviyesi.
• Baryum görüntüleme: Özellikle PÖH tanısında çok etkilidir.
• Fiberoptik özefagogastroskopi: Diğer tanı yöntemlerinden biridir
Mide kanserinin risk faktörleri nelerdir
• Ailede mide kanseri öyküsü
• Pernisiyöz anemi
• Kan grubu A
• Geçirilmiş mide cerrahisi öyküsü
• Diyette tütsü ürünler, yapay gıda koruyucular, tuz ve yağ fazlalığı
• Familial polipozis ve adenomatöz hastalıklar
• Sigara kullanımı
• Menetrier hastalığı
• H. Pylori enfeksiyonu
• p53 ve COX-2 gen mutasyonları
• CHD1 geni E-cadherin germline mutasyonu
• Atrofik gastrit
• 2 cm’den büyük hiperplastik polipler
• Şiddetli displazi varlığı
Mide kanseri en sık kimlerde görülür
Yaşlılarda, siyah ırkta ve Asya ülkelerinde daha sık görülür. Ayrıca genç hastalarda daha hızlı ilerleme eğilimindedir ve ölüm riski daha yüksektir
Mide kanserinin semptomları nelerdir
Kilo kaybı (%62)
Karın ağrısı (%52)
Bulantı (%34)
Disfaji (yutma güçlüğü) (%26)
Gizli kanama bulguları (%20)
Erken doyma (%18)
Ülser benzeri ağrı (%17)
Proksimal ile distal mide kanseri arasındaki farklar nedir
— proksimal mide kanseri :
• Gelişmiş ülkelerde sık görülür.
• Gastroözefagial bileşkeyi tutar.
• Görülme sıklığı artmaktadır.
• Diffüz tipte tümör daha sıktır.
• Her iki cinste eşit oranda görülür.
• Genç yaş grubunda daha kötü gidişlidir.
• H. Pylori enfeksiyonu ile ilişkisi yoktur.
• Reflü ile birlikteliği sıktır.
— distal mide kanseri :
• Corpus ve antrum yerleşmlidir.
• Sıklığı azalmaktadır.
• Genellikle intestinal tiptir.
• İleri yaşta ve erkeklerde daha sıktır.
• Proksimal yerleşime göre daha iyi gidişlidir.
• H. Pylori ve atrofik gastrit ile ilişkisi vardır.
Mide kanserin patolojik evrelemesi nasıl yapılır
— TNM sınıflaması:
• T1: Tümörün lamina propria, muskularis mukoza veya sub-mukozaya invazyonunu
T2: Tümörün muskularis propriaya invazyonunu
T3: Tümörün subserozaya invazyonunu
T4: Tümörün serozayı perfore etmesi veya komşu yapıların invazyonunu
• N0: Lenf nodu metastazı yok
N1: 1-2 bölgesel lenf nodu metastazı
N2: 3-6 bölgesel lenf nodu metastazı
N3: 7 yada daha fazla bölgesel lenf nodu metastazı (N3a: 7-15 adet, N3b:
16’dan daha fazla metastaz)
• M0 : uzak metastaz yok
• M1 : uzak metastaz var
Uzak metastaz olarak kabul edilen lenf nodları
posterior pankreas (13), mezenterik [14], orta kolik (15), paraaortik (16), portal, retroperitoneal
Mide kanser İnoperabilite kriterleri nedir
• Virchow nodülü (sol supraklaviküler lenf nodu)
• Palpabl abdomial kitle
• Palpable umblikal nodül : Sister Mary Joseph nodülü
• Rektal muayenede kitle: Blumer Shelf
Mide kanserin semptomları nedir
• Kilo kaybı (%62)
• Karın ağrısı (%52)
• Bulantı (%34)
• Disfaji (%26)
• Okült kanama bulguları (%20)
• Erken doyma (%18)
• Ülser benzeri ağrı (%17)
Divertikülozis koli nedir
• Divertikülozis koli (kolon divertiktülleri), kolonda çok sayıda divertikül bulunmasıdır.
• Divertiküler hastalık, divertiküllerin belirti vermesidir( divertikülit, apse, fistül, perforasyon, obstıüksiyon, kanama)
• Kolon divertikülleri yalancı divertiküldür (mukoza ve muskularis mukoza duvar dışına çıkar),
• Az lifli beslenmeye bağlı olarak Avrupa ve Amerika’da oldukça sıktır
• Apendiks epiploikalann bulunduğu bölgede yer aldıkları için kolay fark edilemezler
Divertikülit nedir
• Divertikülozis kolisi olan bireylerin % 10-25 ‘inde divertikülit gelişir.
• Divertikülde oluşan mikro ya da makroperforasyon nedeniyle kolon çevresinde infeksiyon vardır.
• Genellikle sigmoid ve sol kolondaki görülür
Sigmoid volvulus nedir
• Sigmoid kolon kendi mezokolonu etrafında döner ve obstrüksiyonuna oluşur
• Sigmoid kolonun uzun, mezonun dar olması volvlusu kolaylaştırır
• Genellikle düşkün, yaşlı hastalarda
• Gastrointestinal sistemde görülen volvulusların en sık görülenidir.
• Yavaş ilerleyen karın ağrısı, bulantı, abdominal distansiyon, gaz ve gaita çıkaramama ile karakterizedir
• Kusma genellikle ağrıdan birkaç gün sonra ortaya çıkar.
• Sigmoid volvulusta karın ağrısı süreklidir, peristaltizmle beraber ağrı daha da artar ya da azalır.
• Direkt karın grafisinde çok genişlemiş bir kolon ansı görülür
• Beraberinde kolon kanseri olabilir
• Endoskopi ile detorsiyone edilemeyen ve tekrarlayan olgularda rezeksiyon endikasyonu vardır
Rektal prolapsus nedir
• Rektal prolapsusta tüm rektum tabakaları anüsten protrüde olur
• Rektal mukoza! prolapsusta ise sadece mukoza prolabe olur
• İlerlemiş hemoroidal hastalığın sonucu olabilir
• En çok yaşlı kadınlarda görülür
• Hasta makatta sarkma şikayeti ile başvurur
• Mukus akıntısı, rektal kanama, gaita inkontinansı vardır
• Rektumun tam kat prolabe olduğu görülür (rektum teleskop gibi prolabe olur, mukozada dairesel çizgilenmeler vardır).
• Rektal mokozal prolapsusta ise prolabe hemoroid pakeleri görülür,prolabe mukoza parçalarının arasında uzunlamasına çizgilenmeler vardır.
• Dışa sarkma 3-4 cm den başlayarak tüm rektumun dışa sarkmasına kadar ilerleyebilir. Bazen rektumun üst kısımındaki kolon da olaya eşlik edebilir. Bu olduğu zaman da 15-20 cm uzunluğunda bir rektal prolapsus ortaya çıkar. Bağırsağın aşırı sarkması sonucunda, lenf damarlarının tıkanmasına bağlı olarak ödem gelişir ve bu durum önlenmezse bağırsakta nekroz olur
• Total rektal prolapsusua tedavisi cerrahidir
Soliter rektal ülser sendromu nedir
• Soliter rektal ülser rektumda tek veya birden çok olabilir
• Rektal kanama, ıkınarak defekasyon yapma ve tam boşalamama hissi
• Nadir görülür ve malignite ile ayrımı yapılmalıdır
• Konstipasyon,rektal kanama, pelviste ağrı ve dolgunluk hissi, mukus akıntısı, gaita kaçırma, rektal ağrı
• Endoskopide görülen lezyonlar izleme alınmalıdır
• Kabızlık önlenmelidir, rektal prolapsus saptanmamışsa rektopeksi ve ülsere lokal eksizyon uygulanabilir
• İyileşme olmazsa fekal diversiyon (kolostomi açılması) gerekebilir
İBH ‘de ne zaman ameliyet endikasyonu var
Malignite ve tedaviye yanıt alınamayan ülseratif kolit olgularında total proktokolektomi endikasyonu vardır. Crohn hastalığında acil durumlar dışında cerrahi uygulanmaz
Oglive sendromu nedir
Kolon içinde tıkayıcı oluşum yok iken ortaya çıkan psödoobstrüksiyon tablosudur. Tabloya perforasyon eklenirse ameliyat endikasyonu vardır
Not : abnormalities affecting the autonomic nervous system’s control of colonic motor function.
Toksik megakolon nedir
Genellikle ilaç tedavisi ile kontrol altına alınamayan İBH komplikasyonudur. Duvarda tam kat iskemi, perforasyon veya sistemik komplikasyonlar görülürse rezeksiyon yapılır.
Kolon ve rektum kanserlerinin sindirim sistemindeki görülme sıklığı nedir?
Kolon ve rektum kanserleri, sindirim sisteminde en sık görülen kanser türüdür. 50 yaşından sonra her yıl görülme sıklığı %2 oranında artmaktadır.
— erkek ölümlerinde ikinci, kadın ölümlerinde üçüncü sırada yer almaktadır. Erkeklerde rektum kanseri daha sık görülmektedir.
Kolorektal kanserlerin yerleşim bölgeleri ve oranları nasıldır
• Çekum ve asendan kolon: %15-25
• Transvers kolon: %10-12
• Desendan kolon: %5-8
• Sigmoid kolon: %20-30
• Rektum: %30-40
Kolorektal kanserlerde görülen başlıca semptomlar nelerdir
• Dışkılama alışkanlığında değişiklik (özellikle yaşlı hastalarda)
• Kanama
• Mukuslu dışkılama
• Tenezm (özellikle distal yerleşimli lezyonlarda)
• Kilo kaybı
• Proktalji (pelvik yerleşimli tümörlerde)
Not :Akut karın tablosu ortaya çıkar ve prognoz kötüleşir.
Kolorektal kanser tanısında hangi tanısal çalışmalar yapılmalıdır ?
• Rektal tuşe
• Kolonoskopi (özellikle 50 yaş üstü risk grubunda)
• Çift kontrastlı kolon grafisi
• Bilgisayarlı tomografi (BT)
• Manyetik rezonans (MR) görüntüleme
• Pozitron emisyon tomografisi (PET)
• Gaytada gizli kan testi
• Karsinoembriyonik antijen (CEA) ölçümü
• Kesin tanı patoloji ile konulur.
Kolon kanserinde uygulanan cerrahi tedavi yöntemleri nelerdir
• Sol hemikolektomi
• Sağ hemikolektomi
• Genişletilmiş sağ hemikolektomi
• Sigmoid rezeksiyon
• Total veya subtotal rezeksiyon
Kolon kanserinde T evrelemesi nasıl yapılır
T1: Tümör submukozaya invazyon göstermektedir.
T2: Muskülaris propria’yı invaze etmiş tümör.
T3: Subseroza’ya ulaşmış veya peritonla kaplı olmayan perikolik/perirektal dokulara taşmış tümör.
T4: Diğer yapıları invaze eden ve/veya visseral peritonu aşan tümör.
Kolon kanserinde N evrelemesi nedir?
Nx: Bölgesel lenf bezleri değerlendirilemiyor.
N0: Bölgesel lenf bezi metastazı yok.
N1: Bölgesel lenf bezlerinin 1-3 tanesinde metastaz var.
N2: Bölgesel lenf bezlerine 4’ten fazla sayıda metastaz var.
Kolon ve rektum tümörlerinde bağımsız prognostik faktörler nedir
• Çevre dokulara invazyon (kolon)
• Radial sınır (rektum)
• Diferensiasyon derecesi
• Lenfovasküler invazyon
• Perinöral invazyon
• İmmün yanıt
• DNA içeriği
• Proliferasyon indeksi
• Kromozom 18q (DCC) allel kaybı
Rektum kanserinin klinik evrelemsi ( mason et al 1976 ) nasıl yapılır
Evre I Kas üzerinde serbest hareketli, mukoza submukoza tutulumu 70
Evre II Hareketli, ancak rektum duvarından ayrılamıyor, kas tutulumu 75
Evre III Hareketli, ancak rektum duvarı kısmen sabit, perirektal tutulum 90
Evre IV Rektum duvarı sabit, komşu yapıların tutulumu -
Anal fissür nedir ve en sık hangi yaşlarda görülür
— Anal fissür, anoderm üzerinde ortaya çıkan lineer yırtıklardır. En sık 20-45 yaşları arasında görülmektedir
— Genellikle proktolojik pozisyonda saat 6 ve 12 hizasındadır
Anal fissürün akut ve kronik tipleri arasındaki fark nedir?
— akut :
• Yara çevresinde kronik inflamasyon görünümü taşımayan süperfisiaI lezyonlardır. Etrafında kronik bir inflamasyonun bulgularını taşımaz.
• Fizik bakıda anoderm üzerinde çizgi şeklinde görülür
• Öyküde Konstipasyon ve şiddetli diyare olabilir
— kronik :
• Derin görünümlü ve iyileşmesi zor fissürlerdir
• İntemal sfınkterin üst kısmı fizik bakıda gözlenebilir
• Fissürün kenarlarının kabarık olduğu görülür
• Fissür triadı vardır. ( skin-tag , fissür hattı , hipertrofik papilla )
• Hasta tekrarlayan ataklar betimler
Atipik anal fissürler nedir
• İBH,squamöz hücreli kanser, AIDS, granülomatöz hastalıklar …
• Lokalizasyon tipik değildir ( 6-12 hizası dışında!). Semptomatik olmayabilir ve tedaviye yanıt vermez.
• Hastalar genellikle ‘‘defekasyon sırasında ağrı çok şiddetleniyor. Kanama taze kırmızı renkli ve tuvalet kağıdına bulaşıyor’’ şeklinde anlatırlar
Anal fissür tedavisinde cerrahi dışı ve cerrahi yöntemler nelerdir?
— Cerrahi dışı yöntemler:
• Konstipasyon önleyici yöntemler,
• sıcak su banyoları,
• topikal uygulamalar,
• Botox enjeksiyonu.
— Cerrahi tedavi:
• Lateral internal sfinkterotomi (LIS), ileri olgularda»_space;
• V-Y flep uygulaması.
Hemoroid hastalığı nedir ve en sık hangi yaş grubunda görülür , Hemoroid hastalığına neden olabilecek faktörler nelerdir ?
— Hemoroid hastalığı, normal anatomik hemoroid paketlerinin genişlemesi ve kanama gibi şikayetlere yol açması durumudur. En sık 20-45 yaşları arasında görülmektedir.
— Venöz dönüşü bozan hastalıklar :
• Düzensiz beslenme
• Kabızlık
• Uzun süre ayakta durma veya hareketsiz yaşam
• Gebelik, kalp yetmezliği, portal hipertansiyon
• karın içi basıncı arttıran faktörler ( öksürük , ıkınma )
Hemoroid hastalığında hangi tedavi yöntemleri kullanılır
• Konservatif yöntemler (Medikal tedavi)
• Eksizyon uygulamaları (Enerji cihazları ve diğer)
• Minimal invaziv yöntemler (Band ligasyonu, skleroterapi, infrared fotokoagülasyon)
Perianal apse nedir ve en sık hangi yaş aralığında görülür
Perianal apse, perianal bölgedeki enfeksiyonların akut olarak ortaya çıkması durumudur ve en sık 20-40 yaş arası bireylerde görülür, erkeklerde daha sıktır
Perianal apse tedavisinde dikkat edilmesi gerekenler nelerdir
• Apsenin drenajı anal girime yakın yapılmalıdır.
• İntersfinkterik apseler internal sfinkterotomi yolu ile drene edilmelidir.
• Atnalı apseler modifiye Hanley tekniği ile drene edilmelidir.
• Antibiyoterapi uygulanmalıdır (Gram-negatif ve anaerob bakterilere etkili olmalı).
Perianal fistül nedir ve tedavisi nasıl yapılır?
Perianal fistül, perianal cilt ile rektum lümeni arasında granülasyon dokusu ile kaplı kapanmayan bir traktüstür. Tedavi cerrahidir ve amaçlar nüksü engellemek ve kontinansı korumaktır.
Pilonidal sinüs nedir ve hangi bölgede oluşur?
Pilonidal sinüs, intergluteal aralıkta kıl içeren bir sinüs ya da apse oluşumudur. Genç erkeklerde daha sık görülür ve intergluteal bölgedeki kılların birikimi temel etkendir.
Pilonidal sinüs tedavi yöntemleri nelerdir?
• Kavitenin temizlenmesi sonrası fenol uygulanması
• Lazer ile ablasyon
• Eksizyon (±marsupiyalizasyon)
• Rhomboid flep, Z plasti, V-Y flep uygulamaları
Pilonidal sinüs oluşumunda risk faktörleri nelerdir?
Şişmanlık, kıllı yapı, intergluteal derinliğin fazla olması ve genç yaş pilonidal sinüs oluşumu için risk faktörleridir
Perianal fistül haritalanmasında hangi görüntüleme yöntemi en uygundur
Perianal fistül haritalanması için en uygun görüntüleme yöntemi manyetik rezonans (MR) görüntülemedir
Perianal fistülün sınıflamasında kullanılan parks sınıflamasını anlat
• İntersfinkterik Fistül: Fistül dentat line hizasından (kriptten) başlar, intersfinkterik alandan perianal cilde açılır.
• Transsfinkterik Fistül:Fistül dentat line hizasından (kriptten) başlar, eksternal anal sfinkteri deler ve iskiorektal boşluğa girer buradan aşağı iner kalça cildine açılır.
• Suprasfinkterik Fistül: Fistül dentat line hizasından (kriptten) başlar, intersfinkterik alanda önce yukarı çıkar, sonra sfinkter kompleksinin üzerinden atlayarak iskiorektal boşluğa girer buradan aşağı iner kalça cildine açılır.
• Ekstrasfınkterik Fistül: Fistül genellikle kript kökenli değildir, daha yukarıdan başlar (levatörden de yukarıda), levatorü delerek iskiorektal fossaya girer oradan kalça cildine açılır.
• Süperfisyal (yüzeyel, submukozal) Fistül: Parks sınıflamasında yer almaz. Yüzeyeldir, sfinkterler ile alakası yoktur.
Perianal apse’de ilk değerlendirme ( altın standar ) nedir
Anestezi altında fizik bakı
Viseral (splanknik) ağrı anlat
• C lifleri ile iletilir
• İyi lokalize edilemez
• Genellikle karın orta kısımda künt hissedilir(midline pain)
• Otonom lifler ile bilateral taşınan bu uyarılar karında orta hatta
• Epigastrik / periumblikal / hipogastrik bölgede hissedilirler.
• Visseral ağrı embriyoda köken aldığı dermatom segmentinde hissedilir
Parietal (somatik-somatoparietal) ağrı
• C ve A lifleri ile iletilir
• İyi lokalize edilir
• Belirli bir dermatomda,daha keskin,daha şiddetli
• Genellikle tanı koydurucu olan ağrıdır
Yansıyan ağrıyı anlat
• Ağrının farkli bölgede hissedilmesi
• İyi lokalize edilir
• Organlarda gerilme(basınç ile)
• ör: Omuzda hissedilen ‘Kehr bulgusu’)
İnflamatuvar ağrıyı anlat
• Ağrı başlar, yavaş yavaş şiddetlenir ve sürekli hale gelir. (Visseral ağrı»_space; Somatik ağrı)
• Akut karın tablosu oluşturan hastalıkların %80’i
• Kendiliğinden geçen ağrı inflammatuar olamaz. Ancak azaldığında perforasyon (ör: A. Apandisit perforasyonu) düşünülebilir
Kolik ağrıyı anlat
• Düz kas spazmına bağlı ağrı
• Temel özelliği aralıklı olmasıdır.
• Genellikle içi boş organların tıkanması ile ortaya çıkar. Akut mekanik barsak obstrüksiyonu,ürolithiasiz
İskemik ağrı anlat
• Karındaki en şiddetli ağrıdır.
• Ani başlayabilir ve şiddeti genellikle azalmadan devam eder.
• Beraberinde kardiyak hastalık olması mezenter iskemiyi düşündürmelidir.
• Fizik muayene bulguları tamamıyla normal olabilir
Akut karın tablosu meydana getiren cerrahi patolojiler nedir
• Akut apandisit
• Kolesistit
• Peptik ülser perforasyonu
• Akut mekanik barsak obstrüksiyonu
• Boğulmuş fıtık
• İntestinal perforasyonlar
• Mezenter arter ve ven tıkanıklığı
• Meckel divertiküliti
• Nekrotizan pankreatit
• Anevrizma rüptürleri
• Dış gebelik rüptürü
• Over kist ve tümör torsiyonu
• Boerhaave sendromu
Akut karın tablosu meydana getiren medikal patolojiler nedir
• Akut gastrit
• Ülser atağı
• Gastroenterit
• Akut hepatit
• Biliyer kolik
• Renal kolik
• Üriner sistem enfeksiyonları
• Mezenter lenfadenit
• Ailesel Akdeniz ateşi (AAA)
• Primer peritonit
Akut karın tablosu meydana getiren karın dışı patolojiler nedir
• Bazal pnömoni
• Plörezi
• Spontan pnömotoraks
• Myokard iskemisi
• Ampiyem
• Perikardit
• Akciğer infarktüsü
• Kaburga kırıkları
• Testis torsiyonu
Alvarado ( akut apandisit ) skorlaması
• Sağ alt kadran ağrısı 2
• Lökositoz 2
• Ağrı Göçü 1
• Anoreksi 1
• Rebaund 1
• Ateş 1
• Bulantı-Kusma 1
• Nötrofil ağırlığı 1
— sonuçta :
• 8-9 puan direk operasyon
• 5-7 USG / Bilgisayarlı Tomografi
• 1-4 Takip
Dalak ligamentleri nelerdir
- Splenofrenik ligament
- Splenorenal ligament
- Splenokolik ligament
- Gastrosplenik ligament
Not : gastrsplenik ligament içinde kısa gastrik arterler yer alır
Dalağın temel fonksiyonları nelerdir
Dalak, bağışıklık sistemiyle ilgili fonksiyonlara sahiptir. Opsonizasyon ve antikor (IgM) sentezi yapar. Yaşlı ve deforme eritrositleri, yüzeyi hasarlı eritrositleri filtre eder. Ayrıca vücuttaki trombositlerin üçte birini depolar, hematopoezde (fetüs döneminde) rol oynar, demir metabolizmasını etkiler ve yara iyileşmesine katkı sağlar. Dalak, malign tümör hücreleri üzerinde de etkili olabilir.
Dalak muayenesinde nelere dikkat edilmeli
normalde palpe edilmez ve Traube alanında timpani duyulur. Palpe edilirse, genellikle normal boyutunun 2-3 katına kadar büyümüştür. , normal ses timpan , matite alınırsa büyümüştür
Splenomegali tanımı nedir , hangi durumlarda splenomegali olur
Splenomegali, dalağın 500 gramdan daha ağır veya 15 cm’den daha büyük olmasıdır. Masif splenomegali ise dalak ağırlığının 1000 gramdan fazla ve/veya boyutunun 22 cm’den fazla olmasıdır. Splenomegali nedenleri arasında KML, agnojenik myeloid metaplazi, hairy cell lösemi, Gaucher hastalığı, talasemi majör, sıtma, enfeksiyöz mononükleozis, leishmaniasis (kala-azar) ve lenfoma sayılabilir.
Hipersplenizm nedir , ve nasıl tanı konulur
Hipersplenizm, dalağın fonksiyonlarının artmasıdır. Tanı için dört kriter bulunur:
1. Anemi, trombositopeni ve lökopeni kombinasyonları
2. Kemik iliği hiperplazisi
3. Splenomegali
4. Splenektomi sonrası bulguların düzelmesi
Hipersplenizm primer ve sekonder nedenleri nedir
— Primer hipersplenizm: Altta yatan bir faktör olmadan splenomegali olmasıdır.
— Sekonder hipersplenizm: Portal hipertansiyon veya infiltratif bir hastalığa bağlıdır
Splenozis nedir
Splenozis, dalak parçalarının karın boşluğuna ototransplantasyonudur. Genellikle splenektomi sonrası dalağın immünolojik fonksiyonlarını korumak için yapılır. Ayrıca dalak yırtılması sonrası da spontan olarak gelişebilir.
Not : Ektopik dalak dalağın normal yerinde değil de başka bir yerde bulunmasıdır ve en sık dalak hilusunun ligamanları içerisinde yer
Dalak rüptürü nasıl meydana gelir , hangi durumlarda spontan olabilir
Dalak rüptürü, künt travmada en sık yaralanan intraabdominal organdır. Spontan rüptür ise en sık sıtma, enfeksiyöz mononükleozis, lösemi ve tifo gibi hastalıklarda görülür.
— direkt grafide sol kosta fraktürü dalak yaralanması düşündürür
Dalak kistleri sınıflandırılması nasıl yapılır
— Dalak kistleri parazitik ve parazitik olmayan olarak ikiye ayrılır:
1. Parazitik kistler: En yaygın sebep Echinococcus türleridir ve tedavisi splenektomidir.
2. Parazitik olmayan kistler: Primer (gerçek) ve sekonder (psödokistler) olarak ikiye ayrılır. Primer olanlar konjenital, neoplastik, lenfanjiyom, hemanjiyom gibi olabilirken, sekonder ( psödo ) olanlar posttravmatik, dejeneratif ve inflamatuar (apse) olabilir.
Dalakta göürlen en sık primer benign ve malign tümörler nedir
Dalakta en sık görülen benign tümör hemanjiomdur ve en sık primer malign tümör anjiyosarkomdur
— dalağa en çok metastaz yapan isr akciğer kanseri
Splenik arter anevrizması hakkında bilgi veriniz
Splenik arter anevrizması, aort anevrizmalarından sonra en sık intraabdominal anevrizmadır ve kadınlarda daha sık görülür. Multiparite, inflamasyon (özellikle pankreatit) ve portal hipertansiyon etyolojisinde yer alır. Ruptür riski %2’dir ve hamile bayanlarda daha yüksektir. Tedavisi sıklıkla splenektomidir.
Splenektominin en sık endikasyonları nedir
En sık endikasyon travmatik dalak rüptürüdür. Kesin endikasyonlar arasında primer dalağın malign tümörleri ( en sık anjiosarkom ) herediter sferositoz ( splenektomi gerektiren en sık hemolitik anemi ) ve immün trombositopenik purpura (ITP) ( en sık benign splenektomi endikasyonu ) gibi durumlar bulunur
Splenektomi sonrası görülecek komplikasyonlar nedir
En sık komplikasyon atelektazidir. Diğerleri arasında pankreatit, subfrenik apse, trombositoz ve postsplenektomi sepsisi (özellikle kapsüllü bakterilerle; pnömokok ( en sık ) , meningokok, H. influenza) bulunur.
Elektif splenektomi planan her hastaya en az 1 hafta önce hangi aşılar verilemeli
Pnömokok , meningokok ve haemophilus aşıları yapılmalı
— DVT profilaksisi yapılmalı
Splenektomi sonrası kan tablosunda hangi değişiklikler gözlemlenir
Splenektomi sonrası kan tablosunda karakteristik olarak Howell-Jolly cisimcikleri, Heinz cisimcikleri, Pappenheimer cisimcikleri ve akantositler gözlemlenir. Ayrıca granülositoz ve trombositoz gelişir. Antikor üretimi ve fagositik aktivite azalır, kapsüllü bakterilere bağlı enfeksiyon riski artar.
Fıtık ( herni ) nedir , nasıl oluşur
Fıtık, karın duvarının kas ve fasya tabakaları arasından veya organların çevresindeki bir açıklıktan intraabdominal organların yer değiştirmesidir. Toplumun %5’inde görülür ve komplikasyon geliştiğinde ciddi morbidite ve mortaliteye neden olabilir.
Fıtık tipleri nelerdir ve cinsiyete göre dağılımı nasıldır?
Fıtık tipleri arasında indirekt, direkt, femoral, umblikal, insizyonel, hiatal ve epigastrik fıtıklar bulunur. İndirekt fıtıklar erkeklerde (%54) daha yaygınken, umblikal fıtıklar kadınlarda (%17) daha sık görülür.