Yaygın Prepositional Idioms 1 Flashcards
above all
bilhassa, özellikle
according to one tradition
bir rivayete göre (according to accounts)
against will
istemeyerek, zorla
ahead of
— nın önünde gitmek
all of a sudden
ansızın, birden bire (without warning)
all too soon
pek erken, zamansız (ölüm vb)
apart from
(1) den başka (2) — nın yanısıra
arm in arm
kol kola
as a rule
kural olarak
as for
as to — e gelince, söz konusu — olunca
as opposed to
in contrast to — ya karşılık, —- ile kıyaslandığında
as regards
with regard to — ile ilgili olarak
as yet
şimdilik, henüz
at (the crack of) dawn
sabahın köründe, şafakla beraber
at a disadvantage
dezavantajlı durumda
at a discount
indirimli fiyata (almak, satmak)
at a glance
bir bakışta
at a high/low price
yüksek/düşük bir fiyata
at a loss
(1) ne yapacağını bilmez, şaşırmış durumda (2) zararına
at a time
bir defada
at all costs
ne pahasına olursa olsun
at any rate
en azından
at any time
her an
at best
en iyi ihtimalle, taş çatlasa
at birth
doğum anında, doğarken
at death
ölünce, ölürken
at ease
rahatı/keyfi yerinde *** with ease kolaylıkla
at first
ilk etapta, ilk başta
at first sight
ilk bakışta
at full speed
tam gazla, son hızla
at intervals
aralıklarla, ara ara, zaman zaman
at large
(1) firari (2) detaylı olarak (in detail = at length)
at last
nihayet, sonunda
at least
en azından
at length
uzun uzadıya (in detail at large)
at odds with
— ile arası bozuk olmak
at one time
zamanın birinde, vaktin birinde
at one’s disposal
at one’s service birinin emrine hazır olmak
at one’s leisure
boş zamanlarında
at random
rasgele, tesadüfen
at risk
risk altında
at the age of
yaşlarında, yaşında
at the expense of
at the cost of — nın pahasına
at the latest
en geç
at the mercy of
— nın merhametine/insafına kalmış
at the most
en çok, taş çatlasa
at the peak of
— nın zirvesinde
at the time
o onda (at that time)
at times
from time to time zaman zaman, bazen
at variance with
— ile ters düşmek, — ile çelişmek
at war (with)
—- ile savaş halinde olmak
at will
kendi isteğiyle
at work
işte, iş yerinde
at worst
en kötü ihtimalle
at your own risk
olacaklardan siz sorumlusunuz (arabanızı olmadık yere park edince arabanın başına geleceklerden siz sorumlu olursunuz)
attach/give importance to
önem vermek
back and forth
ileri geri (hareket) (to and fro)
back to front
elbisenin önünü arkasına giymek
be over the moon
sevinçten havalara uçmak
bear grudge against
birine karşı kin gütmek
bear resemblance to
ile benzerlik göstermek
beat around the bush
bin dereden su getirmek
Behave yourself!
Kendine gel! Terbiyeni takın !
beside the point
konu ile ilgisi olmamak X to the point
beyond comprehension
anlaşılamayacak kadar karışık, detaylı
beyond recognition
tanınmaz hale gelmiş (kaza sonrası ceset vb)
bid farewell to
say goodbye to veda etmek
blame somebody/something for
den dolayı birini suçlamak
break even
ne kar ne de zarar etmek
break the ice
iki kişinin arasındaki buzları eritmek
bring to light
aydınlatmak, açığa kavuşturmak (shed light on)
burst into flames
alev almak, ateş almak
burst into laughter/tears
kahkahaya/gözyaşlarına boğulmak
by a hair’s breadth
kıl payı
by accident
kazara, tesadüfen
by all means
(1) her şeye rağmen (2) elbette
by and by
yakında, çok geçmeden
by and large
in general genel olarak
by chance
tesadüfen
by coincidence
tesadüf eseri, tesadüfen